@kalemdendusen
|
Aslı'dan
---
Masamın üzerindeki dosyaların arasında kaybolmuş gibiydim. Ahmet amca için yürüttüğüm dava her geçen gün daha karmaşık bir hal alıyor, şirketin avukatları delillerimizi çürütmek için her yolu deniyordu. Kendimi bazen bir savaşın ortasında gibi hissediyordum; ama bu savaşta pes etmek gibi bir seçeneğim yoktu. Ahmet amca için ve onun gibi haksızlığa uğrayan herkes için mücadele etmek zorundaydım.
Kapı çalındığında başımı hafifçe kaldırıp içeri giren kişiye baktım. O an hiç tanımadığım genç bir kadınla göz göze geldim. Yüzünde kararlı ama tedirgin bir ifade vardı. Ne için geldiğini anlamasam da onun da bu savaşın bir parçası olacağını hissediyordum.
"Merhaba Aslı Hanım," dedi genç kadın, sesi biraz titrek ama kararlıydı. "Ben Ayşe. Ben de sizin gibi bir kalp pili kullanıcısıyım ve aynı şirketten aldığım pilde benzer sorunlar yaşadım."
Sözleriyle bir an durakladım. Bu davada yalnız olmadığımızı fark etmek beni hem şaşırttı hem de bir an için rahatlamamı sağladı. Masamdan kalkıp ona doğru birkaç adım atarken yüzüme bir gülümseme yerleşti. "Ayşe Hanım, buraya geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu bilgi gerçekten çok önemli," dedim içtenlikle. "Lütfen oturun."
Ayşe yavaşça oturdu ve anlatmaya başladı. Sesi her kelimesinde biraz daha titrerken, yaşadığı mağduriyeti gözlerinde görebiliyordum. Onun yaşadıkları, Ahmet amcanınkinden çok da farklı değildi. Aynı kalp pili, aynı sorunlar ve aynı duyarsız şirket. Şirketin karşısında sadece Ahmet amca değil, bir sürü insan mağdurdu.
"Şirket bu konuda hiçbir sorumluluk almadı," dedi Ayşe, öfkesi artık daha belirgin hale gelmişti. "Defalarca aradım, yazdım ama her defasında bir bahaneyle geri çevrildim."
Sözleri içimdeki öfkeyi daha da alevlendirdi. Bu, sadece Ahmet amca ile ilgili bir dava değildi artık. Bu, daha büyük bir adalet mücadelesiydi. Ayşe’nin cesareti ve yaşadıkları, elimizdeki davayı güçlendirecek önemli bir delil olabilirdi.
"Yaşadıklarınız çok önemli," dedim kararlı bir şekilde. "Bu dava sadece Ahmet amca için değil, sizin gibi haksızlığa uğrayan herkes için. Sizin bu desteğinizle, bu savaşı kazanabiliriz."
Ayşe, gözlerime baktı ve hafifçe gülümsedi. O an, bu davada yalnız olmadığımı, yalnızca Ahmet amca değil, onun gibi birçok insan için savaştığımı bir kez daha anladım. İçimdeki kararlılık daha da güçlenmişti. Bu davayı kazanacaktık; çünkü haklıydık ve haklı olduğumuz sürece pes etmek gibi bir seçeneğimiz yoktu.
Yönetim Kurulu Başkanı Selim'den --- Oda sessizdi, ancak havada asılı duran gerginlik neredeyse elle tutulacak kadar yoğundu. Masanın başında oturmuş, etrafımdaki kişilerin gözlerini üzerimde hissediyordum. Herkes ne yapmamız gerektiğini benden duymak istiyordu. Bu davanın bizim açımızdan kritik olduğunu biliyordum. Ancak işler istediğimiz gibi gitmiyordu. Aslı'nın elinde güçlü deliller vardı, ve son hamlesiyle bizim üzerimizde baskıyı iyice artırmıştı.Ayşe. Bu kadın büyük bir sorun haline geliyordu. Elindeki bilgi, Aslı’nın davasını güçlendirecek ve lehimize çevirmeye çalıştığımız her şeyi yerle bir edecekti. "Bu Ayşe adlı kadın, büyük bir sorun," diye başladım konuşmama, masadaki herkese bakarak. "Onun ifadesi, davayı tamamen Aslı'nın lehine çevirecek."Herkes sessizce bekliyordu, ancak gözlerindeki endişeyi fark etmek zor değildi. Şu anda hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk: Bu kadın nasıl susturulabilir? Şirketimiz için risk giderek büyüyordu.Pazarlama Müdürü, her zaman olduğu gibi soğukkanlıydı. "Endişelenmeyin," dedi rahat bir tavırla. "Onun ifadesini çürütmenin bir yolunu bulabiliriz. Belki de geçmişte başka bir hastalığı vardı ve bu yüzden sorunlar yaşadı."Başını hafifçe bana çevirdiğinde, fikri hemen anlamıştım. Ayşe'nin geçmişi. İşte zayıf noktamız buydu. Eğer onun geçmişinde, bizi haklı çıkaracak bir şeyler bulabilirsek, bu davada avantaj kazanabilirdik."İyi bir fikir," dedim, bir an bile tereddüt etmeden. "Hukuk ekibimiz Ayşe'nin geçmişini detaylı bir şekilde araştırsın. Bir açık bulalım. Eğer geçmişinde başka bir sağlık problemi varsa, bu sorunların pilden değil, ondan kaynaklandığını gösterebiliriz."Herkes başını onaylarcasına salladı. Düşüncelerim hızla ilerliyordu. Bu davayı kazanmak zorundaydık. İtibarımız, kariyerimiz, belki de şirketimizin geleceği bu davaya bağlıydı. Ayşe’yi etkisiz hale getirmezsek, Aslı’nın eline büyük bir koz verecektik.Toplantı devam ederken, aklımın bir köşesinde tek bir hedef vardı: Bu savaşı kazanmak için her şeyi yapmalıydık. Bu şirketin başarısı ve gücü benim ellerimdeydi ve ne gerekiyorsa onu yapacaktım.
--- Aslı'dan
Cem’le birlikte oturma odasında oturmuş, Ayşe’nin verdiği bilgileri gözden geçiriyorduk. Her şey bir anda daha netleşmişti; Ayşe’nin ifadesi sayesinde davayı kazanma şansımız oldukça artmıştı. Ama içimde bir huzursuzluk vardı, sanki her şey çok iyi giderken bir şeyler ters gidecekti. Şirketin ne kadar güçlü olduğunu biliyordum ve onların kolay kolay pes etmeyeceklerinden emindim.
Cem’in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Bu harika bir gelişme Aslı. Ayşe'nin ifadesiyle birlikte davamız çok daha güçlü hale gelecek."
Başımı hafifçe salladım ama içimdeki endişeyi gizleyemedim. "Evet," dedim, "ama şirketin de boş durmayacağından eminim. Bize karşı yeni oyunlar oynayabilirler. Her adımımızı izlediklerini hissediyorum."
Tam o sırada kapı zili çaldı. Cem’le göz göze geldik. Beklediğimiz kimse yoktu. Cem, kapıya doğru yürürken içimde garip bir his belirdi. Ne olacağını bilmesem de kötü bir haberin geldiğini hissettim.
Kapıyı açtığında, karşımızda bir adam duruyordu. Kendisini tanıttı, bir dedektif olduğunu söyledi. O an kalbim hızla çarpmaya başladı. Dedektifler evimize neden gelirdi ki?
"Aslı Hanım," dedi adam ciddi bir ses tonuyla. "Sizi görmek zorundaydım. Geçtiğimiz günlerde evinizin önünde görüldüğünüzü söyleyen bir ihbar aldık."
Şaşkınlıkla dedektife baktım. Ne demek istiyordu? Evimin önünde olmak suç muydu? Sinirlenmeye başlamıştım. "Bu bir yanlış anlaşılma," dedim sert bir şekilde. "Bizimle ne işiniz var?"
Dedektif sakin bir şekilde çantasından bir dosya çıkardı ve bana uzattı. "Bu dosyadaki bilgiler sizi ilgilendirecektir."
Ellerim titrerken dosyayı aldım. İçini açtığımda gördüğüm şey kanımı dondurdu. Sayfalar dolusu yazılar, fotoğraflar ve notlar... Şirket, bizi takip ediyordu. Cem’le birlikte her adımımız izlenmiş, her hareketimiz kaydedilmişti. Bizi susturmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı.
Cem yanıma geldi, dosyaya baktı ve yüzündeki öfkeyi görmemek imkânsızdı. "Bunu yapamazlar!" dedi dişlerini sıkarak.
Ama ben derin bir nefes aldım. Şirket ne kadar güçlü olursa olsun, bizden korktukları kesindi. Bu onların son çaresiydi. "Cem," dedim, gözlerimi ona dikerek, "bu onların ne kadar köşeye sıkıştığını gösteriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu davayı bırakmayacağız."
--- Herhalde bu hikayenin en uzun bölümüydü. Yıldıza basıp hikayeme puan verirseniz çok sevinirim şimdiden. 😉😉❤❤🔥🔥😍😍 .
|
0% |