Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı


Resul Ali Toprak'ın dediğine zor ikna olup eve geçti. Evde babası merak içinde bekliyordu.


"Resul oğlum nasıl."


Resul kafası yere eğik bir şekilde herşeyi anlatı.


"Benim oğlum güçlü biri uyanacak o."


"Hepsi benim yüzümden baba ben sebep oldum."


"Ne diyorsun sen ne senin yüzünden oldu."


"Çok dalgındı onu uyardım, sağ tarafından gelen kişiyi görecek derecede acıktaydı şerefsiz ama Mehmet öyle dalgindi ki onu görmedi."


Biraz bekledi babası bir tepki vermeyince devam etti.


"Eğer onu takip ettirip bana söylediği şarkıyı dinletmeseydim bu kadar dalgın olmayacaktı."


Yutkundu babasına baktı.


"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum Resul onu takip etirmene karşı gelmedim asıl burada suçlu benim."


İkili sessiz bir şekilde gizli evlerinde düşünmeye başladı o sıra telefon geldi.


" üsteğmen Yusuf BORAN İstanbul emredin komutanım."


Resul direk babasına baktı.


"Yusuf oğlum neler oluyor."


Yusuf her şeyi anlatığında da ikili birbirlerine endişe ederek baktı.


"Peki Cemile güvene bilir miyiz?"


"Kendisi eski teşkilatçısı komutanım bize söz verdi."


Enes onaylayıp telefonu kapattı.


"Şimdi ne olacak baba."


"Ben Cemil ile konuşmaya gideceğim."


.

.

.

.


Cemile gelen mesaj ile konumun orada Furkan ile beklemeye başladı.


Siyah bir araba geldi ve karşılarına durdu.


Arabadan inip yanlarına gittiler.


"Cemil yurdagül eski teşkilatçısı Mehmet Fazıl Ateşoğlu'un sağ kolu."


"Enes Ateşoğlu kendisini şehit olarak gösterip onun bu haline gelmesine sebep olan kişi."


Resul duyduğu ile sinirle Cemile baktı.


"Doğru konuş babam hakkında."


Cemil omuzlarını silkinip devam etti.


"Resul Ali Ateşoğlu ben doğruları konuşuyorum zaten. Okun ucun da Fazıl bey varsa gözüm kimseyi görmez."


Biraz zaman geçtiğinde konuşmaya devam etti.


"Tabi yaaa o bilinmeyen numaradan arayan sendin değilmi."


Resul kafası ile onayladı.


Cemil sinirli bir şekilde Resul'a doğru yürüdü.


"Sakın Cemil sakın."


"Dua etki Fazıl beye bir şey olmasın yoksa seni yaşatmam, ben verdiğim sözlerden geri dönmem."


Cemil onları arkasından bırakıp hastaneye yol aldı.


.

.

.

.

-bir hafta sonra-


Genç adamın ailesi onu camdan bakıyordu 1 hafta oldu ve gözlerini açmadı.


Herkes umut ediyordu uyanacağına, ama makineden ses gelmeye başladı kalbi durmuştu.


"HAYIR BİZİ BIRAKMAYA HAKKIN YOK ABİİİİ"


Feryatlar devam ediyordu Gamze girmek istedi ama izin verilmedi.


Hemşire yoğun bakım penceresini perde ile kapatmıştı.


Cemil'in gözlerinde ateş fışkırıyordu. Öfke ile sarp komutana baktı.


Yürüyüp yakasından tuttu kulağına fısıldadı.


"Eğer o geri dönmez ise yaşatmam anladınmı, görev demem seni yaşatmam, hepsi senin yüzünden sırf o şarkıyı dinlettirdin diye o günden beri hep dalgın."


Tam elini kaldırıp vuracağı zaman kolundan Furkan tuttu.


"Abi hastanedesin."


"Umrumda değil."


O sırada doktor yoğun bakımdan çıktı.


"Hastanın durumu nedir Doktor bey."


"Hastamız kendine geldi pes etmedi normal odaya alacağız."


Herkesin yüreğine su serpilmişti.


Cemil öfke ile Resule bakmaya devam ediyordu.


Yıldız ağlayarak sandalyeye oturdu.


Lina babasına sarıldı.


"Biliyordum bizi bırakmayacağını biliyordum babam."


Rıza onayladı kızını.


Kürşat ağa sandalyeye oturup göz yaşlarını saldı.


"Çok şükür rabbim çok şükür."


Toprak, mert, Mete ve Ahmet bir köşeye çöküp sevincini yaşadılar.


Bozkurt ailesi anne tarafı baba tarafı hep oradaydılar.


Bir kişi eksikti Nergiz hanım Nil Asya


"Anne babaannem neden gelmedi bak amcam uyandı."


Küçük kızın kurduğu cümle ile kimse yutkunamadı.


Resul de anlamıştı annesi hiç hastaneye gelmemişti.


Sinirlenerek hastaneden çıktı babasını aradı.


"Oğlum"


"Kendini bırakmadı baba normal odaya alacaklar onu."


"Ben umudumu kaybetmedim oğlum."


"Annem yine gelmedi baba bir hafta oldu ama gelmedi."


"Ankara'da kendisi "


"Bu işkence ne zaman bitecek baba daha Fazıl'dan ne kadar uzak kalacağız."


" Bende istermiydim ha oğluma sarılmayı onu o üniformada gördüğümde sarılamadım.


"Haklısın baba, ben kapatıyorum."


Konuşması bittince Cemil yanına geldi.


"Nergiz hanım hiçbir zaman sevgisini göstermedi. Hem anne hem baba hem de abi sevgisinden maruz kaldı."


Her bir detayını vurarak konuştu.


"Ama an-"


Cemil sözü keserek devam etti.


"Kürşat ağa ile Rıza bey onu şirket ile tehtit etti"


"Babamın şirketi ile."


"Evet, Fazıl bey kaç defa ölümden döndü kaç defa hastane köşelerinde ölüm ile penceleşti ama hiç birinde yoktu kendisi."


"Şuan içinden bana sövüp sayıyorsun biliyorum."


"Haklıyım ama, onu toparlayamayız Resul bey."


"Hem yaşadığı travmadan hem öfke kontrolünden."


Cevap vermedi Cemil çünkü doğruydu.


.

.

.

.


Enes aldığı haber ile sevindi.


İlk işi Nergiz'in yanına gitmek oldu. Maskesini takıp karşısına geçti.


"Oğlunu neden hiç ziyarete gitmiyorsun."


Nergiz alayla güldü.


"Tanınmamak için taktığın maske ardından kimsin bilmiyorum ama sanane o benim oğlum değil."


Enes maskesini çıkardı.


"Şimdi konuş bakalım Nergiz."


Nergiz çok şaşırmıştı.


"S-en na-nasıl "


"Ooo bakıyorum da konuşmayı unuttun hadi artis artis konuş sana."


Adeta dilimi yutmuştu.


"Senin kurduğun tuzağı fark etmediğimi mi sanıyorsun."


"Sen neyden bahsediyorsun Enes."


"Vay be uzun zamandır kırmızı listemizde aranan adama para karşılığında beni sattın."


"Enes ben seni seviyorum sana nasıl kıyarım ben."


"Herşeyi biliyorum nergiz sen para için ailemi sattın şimdiki hedefinde rıza var ama araya Fazıl girince Ankara'ya dönmek zorunda kaldı sen işini hal etiremedin."


Nergiz korku içinde Enes'e baktı.


"Söyle sene hedefinde kim vardı gerçekten dur ben açıklıyım Rızanın bordo taputcu yu bildiğini sanıp onu tuzağa çekip o kişinin gerçek kimliğini öğrenmekti."


Ayağa kalkıp devam etti.


"Ama bilmediğin bir şey var onun kimliğini şehit üsteğmen Resul Ali Ateşoğlu dan başka kimse bilmiyorlar."


Nergiz şok olarak konuştu.


"A-ma na-sıl olur o görmüştü."


"Yüzünde maskesi var kim olduğunu kimse bilmiyor, seninde yaşamaya hakkın yok burada geberip gitmek ama olmuyor. son kez Fazıl'ı gör gözlerini açtığında seni görmek isteyecek. En ufak hattanla yakarım seni."


.

.

.

.

Mehmet Fazıl


Silah sesinden sonra boynumdan acı hissettim kendimi bıraktığımda Toprağın üstüne düştüm.


"KOMUTANIM FAZIL VURULDU."


her şey uğultu gibi geliyordu bana.


Onları gördüm, kasırga timini bana bakıyorlardı ne yaklaşıyorlar nede uzaklaşıyorlar dı.


Her yer karanlık olmuştu gözlerimi bir ormanlık alanda açmıştım timi görünce sarılmak için koşmaya başladım.


Ama ben gittikçe benden uzaklaşıyorlardı. Osman konuştu.


"Hayır devrem olmaz senin daha zamanın var geri dön."


"Devrem ben çok yoruldum tutunacak dalım kalmadı."


"Pes etme devrem, git daha görevlerin var senin."


Etrafı dumanlar kapladı.


"OSMAN...HALİL...HASAN...EYÜP...


NERDESİNİZ SES VERİN BANA."


Arkamdan abimin sesini duydum.


"Mehmet'im abim gitme lütfen abim."


"A-a-abi."


Abime koşup sarılmak istedim ama o benden uzaklaşıyordu." abi beni bırakma abi sana ihtiyacım var abi bırakma beni lütfen."


Geri geri yürümeye başladı.


"Abi abi gitme bırakma bizi."


Bu yıldızın sesi idi devam etti.


"Herkes dışarda seni bekliyorlar özellikle Lina Yazgı seni bekliyor abi... Sen daha beni affeteceksin lütfen gitme."


Ama etrafımda kimse yoktu kafamı iki ellerimin arasına alarak diz çöküp ağlamaya başladım.


"Devrem."


"Osman."


Seslere doğru yürümeye başlıyorum ama ses benden uzaklaşıyordu.


"FAZIL...YARDIM ET..."


Kasırga timi bana sesleniyordu.


Bir görüntü geldi iki elleri tavanda asılı, üzerinde üniforma vardı. O kişi bendim ama karşımda Osman yangınlar içinde bağrıyordu Halil'de oradaydı.


"Bırak onları."


"Zevk alıyorum esker ben."


"Senin zevkini sikiyim ben. BIRAAAAAKK."


o zaman onları kurtaramamıştım. Elim kolum bağlıydı yangınlar içinden Halil bana baktı.


"İntikam yemini unutma komutanım."


O görüntü kayboldu şimdi de bir şehit törenindeydim. Lina elinde benim resmimi tutmuş dik bir şekilde yürüyordü.


Bu benim törenimdi ben ruhumu teslim etmişmiydim.


"Amca... Amca..."


Nil'in sesi yankı yapıyordu. Arkamı döndüğümde abimin kucağında gördüm.


"Gel hadi seni bekliyoruz amca."


Bütün ailem oradaydı onlara doğru yürüdüm. Etraf aydınlanmaya başladı.


"Hocam hastanın kalbi atmaya başladı."


Sesleri duyuyordum ama tepki veremiyordum.


"Çok şükür."


Ağzımda bir şey vardı boğazıma doğru iniyordu.


Gözlerimi açtığımda geri kapatım açamıyordum gözlerimi.


"Hocam hasta gerçekten kendine geldi göz kapakları hareket etti."


Gözümün üstünde bir gölge hissetim gözlerimi açtığımda üç kişinin bana baktığını gördüm


Yüzlerinde cerehi maske başlarında bone vardı konuşmak istedim konuşamadım.


"Şuan hastanedesiniz fazıl bey."


Bir tepki veremedim kafamı hareket etirmek isyedim ama boynum acıdı.


"Hareket etmeyin lütfen zorlu bir amaliyat geçirdiniz."


Konuşmak iştiyordum ama konuşamıyorum. Doktor konuştu.


"Sizi normal odaya alıcağız o zaman çıkarırız ağzınızdakini."


Gözümü kapatım tekrar açtım.


Doktor dışarıya çıktığında hemşirelerden birisi.


"Sizi geri uyutacağız gözünüzü normal odada açacaksınız."


Gözüm ile onayladığımda seruma iğne vurdular.


.

.

.

.

"Bir uyansın ben ona yapacağımı bilirim."


Bu Ahmet'in sesiydi.


Toprak "Bizden önce sana kalırsa."


Attila abim."hişt daha fazla konuşmayın bir uyansın."


Çok susamıştım ağzımdaki şey gitmiş bende rahat bir şekilde konuşmaya başladım.


"Su"


Bardağa su katma sesi geldi sonra kafamın altından kuvvet hissettim suyu içtikten sonra biraz bekledim.


Mete" eee neden uyanmadı."


Gamze yengem."daha ilacın etkisinde diyeceğim ama zamanı geçti ben bir hocamın yanına gidiyorum."


"Yen-ge"


Ayak sesi hızlı bir şekilde bana doğru geliyordu, gözlerimi açamıyordum.


"Efendim yengem."


"Ben gözlerimi açamıyorum."


Gözlerimin üstünde gölge belirlendi.


"Bir haftadır uyuyorsun yengem alışman lazım."


Biraz daha beklediğimde gözlerimi açtım ama açmamış olaydım.


Timim Biyolojik aile Ateşoğluları ve tanımadığım bir çok kişi vardı.


Yengem" şimdi nasıl açıyor mu gözlerin?"


"Hayır."


"Ağrın varmı?"


"Boynum ağrıyor."


"Tamam yengem ben elimi çekiyorum doktora haber vereyim."


Onayladığımda gitti.


Ben odayı incelediğimde gözüm annemi aramıştı buradaydı.


"Anne."


Yanıma gelip elimi tuttu ilk defa hastanede gözlerimi açtığımda annem yanımdaydı.


Dedeme teşekkür amaçlı baktığımda yanıma gelip başımı okşayarak konuştu.


"Ben bir şey yapmadım oğlum kendi geldi."


Amcama baktığımda olumsuz anlamda kafasını salladı.


Asel hanım "neler dönüyor burada."


Biyolojik aileme baktığımda hepsi yorgundu.


Odaya doktor girdi.


"Fazıl bey nasılsınız ağrınız varmı."


"Evet boynum ağrıyor."


"Riski bir ameliyat geçirdiniz çok kan kaybettiniz ama."


Attila ile ziya'yı göstererek devam etti.


"Size kan verdiler."


Onlara baktığımda ziya gözlerimin içine bakıyordu ben devam ettim.


"Hadi ziya'yı anladım da Attila komutan ne alaka."


Bunu sırıtarak söylemiştim geri doktora döndüğümde bana bakıyordu.


"Doktor bey hazır buradasınız size bir şey tanışabilirmiyim."


"Tabiki de."


Kaşım ile Attila abiyi gödterdim.


"Onun kanı benim damarlarımda geziyor ona benzemem değil mi?"


Herkes gülmeye başladı.


Ben"Aman Allah korusun."


"Yok benzemezsiniz."


Attila abi "yaaa Alptekin abi sen yapma bari."


"Neyse geri dönelim mevzuya, Gamze ağrı kesici enjekte edelim."


Yengem onaylayarak seruma iğne vurdu.


"Evet fazıl bey söylediğim gibi riski ameliyat geçirdiniz kurşun şah damarı bir kısmını kesip devam etmiş. Tam üç kere kalbiniz durdu."


Derin nefes alarak devam etti.


"Hastanede 3 hafta evde ise en az 2 hafta dinlenmeniz gerekiyor."


Ben hayatta kalamam


"Ağzınızda çıkan kulağınız duyuyormu sizin, neredeyse tam 1 ay"


"Sizin sağlığınız için."


"Biz bu işi 2 haftaya indirelim ne dersiniz."


"Çok riski boynuzu en ufak hareket ettirme de dikiş patlar."


Dedem "hele bir hastaneden kaçmaya çalış varya mardindeki yedi süralleyi indirmesem bana da Kürşat ağa demesinler."


Yapardı vala. Kafamı sallayarak Attila komutana baktım.


"Komutanım siz gidin çok yorgunsunuz."


Attila komutan" olmaz Fazıl bu gece ben kalayım hatta."


Dedeme baktığımda." Oğlum Attila oğlum haklı hem biyolojik ailenle tanışmış olursun."


Aileye baktığımda iki kişiyi tanımıyordum.


"Ama dede-"


Dedem"Rıza hadi bizde çıkalım çocuklar sizde hadi."


Yanağımı şişirip nefes verdim. Bu yaptığım harakete bakarak." Sen bir iyileş o zaman sorarım sana."


Hemen yerimden dikleşerek " emredersiniz komutanım"


kafa sallayıp çıktılar. Aileye baktığımda devrem Ahmet müdele etti.


"Devrem ben teyze oğlu Ahmet Saraçoğlu, vay be kara harp okulundan arkadaşın yıllar sonra kuzen çıkması."


"Yaaa ne demessin."


"Merhaba oğlum ben dayın Miran Demir. İki oğlum var Ekrem ile umut ikizler ikiside polis."


İkizleri tanıyorum zaten.


"Biz birbirimizi tanıyoruz baba, bir operasyonda bize yardım ettiler."


"Anladım ."


"Bu kişide teyzen Mihriban. Ahmet'in annesi olur."


Kafa salladığında bende ona salladım.


"Onun küçüğü dayın çağatay Demir kendisi senin gibi asker yarbay Çağatay Demir."


Yerimden tam dikleşecektim.


"Rahat asker taburda değiliz, sen beni tanımadın galiba."


Gözlerimi kısarak baktım "sizi ben Üsteğmen iken görev yaptığım yerde başka bir time komuta emiriydiniz konuşma şansımız olmadı."


Yutkunarak söyledi. "Kasırga timi."


Diyecek bir şey bulamadım o olayda bizi kurtaran onun timi idi. olaydan sonra ben kopmuştum, dünya ile alakamı kesmiştim intikam yemini aldım, bunu yerine getirmeden pes etmeyeceğim.


.

.

.

.


Hastanede sadece Çahatay komutan ile Attila komutan kalmıştı.


Kapı çaldığında komutana baktım.


"Gel Azat."


Azat mı bir onun ismi Azat değil yaaa.


"Baba dediklerini aldım yeni kuzeni çok merak ediyorum."


Yok artık bu bizim Azat Kurt. Adım sesleri geldiğinde dikkatli bir şekilde oraya baktım.


Beni görünce şok oldu.


"K-komutanım."


"Kurt"


İkimiz "yok artık."


Tekrar Çağatay komutana döndüm."ben sizinle gerçekten tanıştığıma memnun oldum komutanım."


Azat." Baba size bahsetiğim beni ölümden dönderen kişi."


Geçmiş Azat ile Fazıl


Sokakta abim beni yakalamaya çalışıyordu


Ağlama sesini duyduğumda durdum.


"Abi biri ağlıyor."


"Tamam Mehmet ben bakarım sen burada kal."


O gidince bende arkasından gidiyordum.


"Mehmet abim gelme."


"Geleceğim."


Beraber yürümeye başladık.


Birisi bir çocuğu dövüyordu karnına tekmeler atıyordu.


"HEY NEDEN VURUYORSUN ONA."


Bağırarak ona doğru koşmaya başladım.


"Sen karışma velet."


Elini kaldırıp bana vuracak zaman abim adamın üstüne atlayıp kolunu ıssırmıştı.


Bende yerde yatan çocuğu kaldırdım.


"Hadi kaçalım buradan abim onu halleder."


"Olmaz kardeşim onu da dövüyor onu da kurtaralım."


"Sen çok kötü görünüyorsun."


Dedem korumalar ile geldiğinde ona koşarak gittim beni kucağına aldı.


"O adam onu dövüyordu dede bana el kaldırdı abim mudale ederken onuda dövdü."


Dedem başı ile adamı gösterdi, korumalar abimi ile o çocuğu kucağına alarak dedemin arkasına geçtiler.


"Dede kardeşini de dövüyormuş."


"Kara ev adreslerini alıp kardeşinide getirin biz konağa gidiyoruz."


Mardin'deki konağa giderken dedemin kuçağındaydım.


"Çok kötü bir adam o dede."


"Bir daha konağın avlu duvarın dışına çıkmayın ya size geç kalsaydık."


Abime bakarak söylemişti.


"Dede abimin bir suçu yok ben sıkıldım kaçtım abimde beni kovaladı yakalamak için."


O zaman sana ceza verelim eşek sıpası."


Kafamı yere eğdiğimde arabanın yanına varmıştık dedem beni yere indirdi cenemden tutarak ona bakmamı sağladı.


"Haklı yada haksız olsa da bu baş asla eğilmeyecek."


"Tamam dede."


Konağa geldiğimizde onu benim odama çıkarıp pansuman yaptılar.


"Merhaba ben Mehmet Fazıl ATEŞOĞLU."


"Benim adım da Azat Kurt."


Yüzünü buruşturdu canı çok yanmalı.


"O adam kim neden sana böyle davranıyor."


"O benim babam dediğini yapmadığım için dövüyor."


"Yaramazlık mı yapıyorsun ama ben yaptığımda amcam ile dedem bana hiç vurmadılar sadece ufak ceza olarak ev işlerine yardım ediyorum."


"Çok şanslısın benim babam hırsızlık yapmam için zorladı bende yapan dediğim için dövdü."


Abim."ama hırsızlık kötü bir şey bu nasıl olur."


"Babam hep kumar oynar annemde bir şey demez bizi o da dövüyor."


"Tamam sen uyu dedem kardeşini getirir biz aşağı inelim."


Onayladığında ikimizde aşağıya indik.


"Abi neden böyle davranıyorlar ki o onların çocukları."


"Herkesin ailesi aynı değildir abim."


Amcam gelmiş koşarak kucağına atladım.


"Amcaaa hoşgeldin."


"Hoşbuldum aslan parçaları napıyorsunuz bakalım.


Herşeyi anlatığımda amcam.


"Aferim size onu kurtarmışsınız."


Akşam yemeğinde kardeşini bekliyorduk ben amcamın kucağındaydım.


Dedem"yeni arkadaşınla konuştunmu bakalım Fazıl."


"Evet ama yüzünü çok buruşturuyordu dede canı çok yanmış."


Biraz zaman geçtiğinde yukardan azat inmişti.


"Kardeşim nerede?"


O sıra kapı çaldı Kara amcaydı.


"Ağam konuşmamız gerek."


Ayağa kalkarak odasına yol aldılar.


Geri geldiğinde dedem ç


ok üzgündü Azat'ın boynuna gelip sarıldı.


"Başın sağ olsun Azat kardeşin dünyaya vefat etmiş."


.

.

.

.

Şimdiki Zaman


Azat ile gözlerimiz doldu.


Attila abi "demek o meşhur iki çocuk sizdiniz. "


Tebessüm ederek onayladım.


"Meşhurmu olduk vay bee."


Çağatay komutan" hemde nasıl Azat'ı


Evlatlık aldığımızda sizi ağzından hiç düşürmemişti."


Azat elindeki poşetleri yanıma koydu.


"Bir kaç takım kıyafet getirdim komutanım."


"Gerek yoktu azat bizimkinler getirirdi."


"Biz senin aileniz Yüzbaşım "


"Tamam komutanım."


.

.

.


Azat ile ne düşünüyorsunuz?


Azat


Fazıl


Çağatay


Attila


Resul


Enes


Kürşat ağa


Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋🏻👋🏻


Loading...
0%