Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı


Genç adam sabah gözlerini açtığında karşı koltukta uyuyan Çağatay dayısını görünce belli belirsiz tebessüm etti.


Kendine gelerek 'neden sevindim onu görünce' dedi.


Kapı çaldığında çağatay gözlerini açtı.


"Gel" yeğenin sesi ile kendine gelip kapıya baktı.


Kapıdan içeri giren Attila ile kucağında küçük 3-4 yaşlarında erkek çoçuk vardı.


Genç adam anlamak için dayısına döndü.


"Attila bu kim"


"Kendisi kayıp olmuş dayı, adı Umut Ali"


Genç adam duyduğu isim ile tebessüm etti.


"Eee oğlum ailesi onu arıyordur buraya neden getirdin."


"Tamam dayı yaaa bizim ufaklıklar gelecek onu haber veriyim dedim. Ben tanışmanlığa gidiyorum"


"Ufaklıklar?"


"Attila'nın ikiz çoçukları var, bir trafik kazasında karısını kaybetti."


"Başınız sağolsun komutanım."


"Dayı girebilir miyiz?"


"Tabi girin."


İkizler odaya girdiğinde Fazıl tek yumurta ikizlere baktı.


İkizler dayılarına bakıp tanışmak için izin istediler.


"Tanıştırıyım Mehmet Fazıl babanız gibi asker."


İkizler kafasını salayıp amcasına baktılar.


Çağatay Fazıl'a dönüp "sağdaki Aras soldaki Ayaz."



Ayaz" merhaba Fazıl amca seninle tanışmayı çok istiyordum."


Fazıl kafasını sallayıp "memnun oldum Ayaz."


Aras konuşmak istiyor ama çok utanıyordu.


Fazıl ona dönüp baktı yanakları kıpkırmızı olmuş çocuğa.


"Merhaba Aras."


"Merhaba a-amca."


Fazıl tebesümle ikizlere bakıp kollarını açtı.


"Hadi amcaya kucak yokmu?"


İkizler son sürat amcalarına koştular.


"Çocuklar yavaş boynuna dikkat edin."


Fazıl ikisine sarılır bir şekilde dayısına baktı.


O sırada açık kapıdan onları dinleyen Attila içeri girdi.


"Oooo satıldık resmen" Aras "Baba yaa biraz daha sarılıyım amcama"


Attila Arasın kurduğu cümle ile şaşırdı utangaç ortama alışmadığı sürece konuşmayan oğlu ilk gördüğü kişiye sarılmıştı.


"Kan çekti demek."


Attila dayısına döndü "aynen dayı kan çekti."


.

.

.

.


Toprak albay Ateşoğlu'nun odasının önünde bir sağa bir sola gidiyorlardı.


"Korkunun ecele faydası yok gir Toprak."


Kapı çaldığında Rıza başını dosyalardan kaldırıp kapıya baktı "gel"


İçeriye giren askeri ile Rıza tek kaşını kaldırıp baktı çok tedirgin görüyordu.


Toprak boğazını temizleyerek "komutanım sizinle konuşmam gereken bir konu var."


Eli ile koltuğu işaret edip" tabi yüzbaşım buyur otur."


Toprak hemen oturduğunda Rıza kendisi için zor bir şey konuşacağını anlamıştı.


"Komutanım ben bir haftadır demek istediğim ama Fazıl'ın uyanmasını bekledim."


Rıza kafasını salayıp devam etmesi için bekledi, Toprak derin bir nefes çekip verdi.


"Komutanım benim hayatımı biliyorsunuz ben hem sizin hem de Kürşat ağan sayesinde buradayım, bana siz baba oldunuz, ben istenmeyen çoçuk olduğum için, asker olduğumu öğrenen öz babam hep önüme engeller koydu...siz o engelleri kaldırıp yoluma devam etmemi beklediniz... Ben şimdiye kadar yüzünüzü karaya çıkardıysam özür dilerim komutanım."


"Öyle bir şey olmadı evlat sen hep engelleri aşıp geldin biz senin sadece arkanda durduk, sen benim yüzümü hiç bir zaman karaya çıkarmadın."


"Komutanım biz sevdalıyız yani kızınız ile."


Rıza duyduğu cümle ile tebessüm etti.


"Sonunda karşıma çıkabildin evlat."


Toprak şaşırdı "kızmadınızmı komutanım."


"İkinizin birbirinizden hoşlandığınızı tüm aile biliyor, tüm karagah da biliyor."


Toprak çok şaşırdığı için konuşamadı Rıza konuşması için zaman verdi.


Kendine gelen Toprak "nasıl anladınız komutanım."


"İkinizin birbirine olan bakışlarınızdan, Lina sana çoçukluktan beri sevdalı."


Toprak "ben de kızınıza çocukluktan beri sevdalıyım komutanım "


.

.

.

.


Toprak Lina'ya herşeyi anlatmıştı.


Şimdi ise hastanedeler, abisine anlatmak için kapının önünde Toprak'ın gözünün içine bakıyordu.


"Ne der ki yaa onay vermese."


"Güzelim bir sakın olabilir misin?"


"Hadi bismillah."


Kapıyı çalıp bekledi "gel" Lina Toprağı arkasından bırakıp girdi.


Toprak yalnız konuşsunlar istedi.


Fazıl gelen kardeşine bakarken odada yalnızdı.


"Evet."


"Abi benim seninle konuşmam gereken konu var."


"Gel abicim otur."


Lina tek kişilik koltuğu abisinin sağ tarafına çekip oturdu.


Derin nefes alıp konuştu"sözümü kesmeden dinle abi."


Fazıl kafası ile onayladı.


"Abim sen bana ayrıyeteden babalıkta yaptığın durumlarda vardı... Sen bana demiştin yaa 'birine gönül koyarsan ilk bana söyle ki kendimi ayarlayım' diye... Abi ben küçüklükten beli gönül koydum belki yanlış kişiye koymuşta olabilirim senin için ama bu gönül laf dinlerim?"


Genç kız susunca abisi devam etti.


"Gönül laf dinlemez abim bu sevda kalp kimin için atıyorsa durmaz... Vay be bu konuşmaya geldiysek sen gerçekten büyüdün abim her zaman benim gözümde amcam olmadığı zaman okuldaki kişilerden koruduğum Yazgı'm olacaksın."


"Kim olduğunu sormayacak mısın?"


"Gözüm kapalı güveneceğim, her zaman ona kefil olacağım, kardeş gibi büyüdüğümüz kişi."


Lina bekledi o ismi söylemesi için.


"Toprak Sancak ben ona gözüm kapalı güvenirim çağır da gelsin."


Lina hemen ayağa kalkıp toprağı çağırdı.


İkili karşısına geçti "sadece bir şey merak ediyorum?"


"Buyurun komutanım."


"Toprak komutan asker ilişkisinde değil kardeş ilişkisinde konuşalım."


"Tamam kardeşim."


"Merak ettiğim konu ne zaman ve ilk kim söyledi."


"Fazıl seni yoğun bakıma ... Böylelikle ben lafı ağzımdan çıkarınca ilk ben açılmış oluyorum."


"Sizin adınıza sevindim, ama Toprak beni bilirsin Lina sen de öyle ikinize de kefilim kim kimi üzer ise üzen kişiye karşı öfkeli konuşurum."


İkili onayladığında Fazıl gözleri ile kapıyı gösterdi.


.

.

.

.

Fazıl oda da tek başına sıkılmaya başladı yataktan kalkıp kapıya doğru yürüyordu ki kapı açıldı gelen kişi ile burun buruna geldiler.


Sarp komutan yüzünde kar maskesi üniforma ile gelmişti Fazıl ilk defa gözlerin derinliklerine baktı çok yakındılar.


'gözleri ne kadar çok abime benziyor' dedi içinden Sarp komutan sinirli sesi ile "sen neden ayakdasın dikişin patlayabilir."


Konuşmak için derin nefes aldığında tanıdık bir koku geldi.


"Kokusu babamın kazağı gibi kokuyordu amca"


Nil'in sözü aklına geldi gerçekten abisi gibi kokuyordu.


"Abim gibi kokuyorsunuz komutanım."


Sarp titredi hemen bir adım geriye atıp tekrar konuştu.


"Sen neden ayağa kalktın yüzbaşım."


"Sıkıldım komutanım."


"Geç yatağa Enes komutan gelecek."


"Emredersiniz komutanım."


Biraz zaman geçtiğinde Enes komutan geldi, Fazıl dikleşmeye çalıştığında.


"Rahat yüzbaşım taburda değiliz."


Fazıl kasları çatık ikiliye baktı.


"Geçmiş olsun evlat."


"Sağolun komutanım."


"Sana bir soru soracağım."


"Buyurun komutanım."


"Neden dalgındın yüzbaşım sana ateş eden kişi açıktaydı onu vurabilirdin."


Fazıl düşündü herşey üst üste gelmişti.


" Komutanım... Abim ile sevdiğimiz bir şarkı vardı... Bir gizli numaradan beni aradılar o şarkı çalmıştı...benimle robot sesi ile konuştu...onu üstümden atamadığım için sinirle bir aileye lakabımı söyledim...Ben bana verilen sözü yerine getiremedim komutanım."


İkili duydukları ile yutkundu onların yüzünden idi.


"Anladım yüzbaşım ben raporlara geçiyorum."


İkili çıkmak için hareketlendiğinde.


"KOMUTANIM"


Arkasına dönüp "efendim evlat."


"Babam ile abimi tanıyormusunuz."


"Neden sordun."


"Sarp komutan abim gibi kokuyor..."


.

.

.

.

-İki hafta sonra-


Mehmet Fazıl


Sonunda hastaneden taburcu oldum beni çıkarmaya rüzgar ile Attila komutan gelmişti bende içimden bir abi bir komutan diyorum nasıl bir akıl ise.


Buraya doğru -geçende Attila komutanın kucağındaki çocuk- arkasına bakarak koşuyordu.


"Umut Ali oğlum lütfen koşma sana yetişemiyorum yine kaybolacaksin."


Umut Ali oğlum olsaydı bu ismi koyacaktım.


"Ama anne ben gitmek istiyorum."


Bacaklarıma çarpan çocuk düşmesin diye tuttum.


Kafasını kaldırıp bana baktı.



( Üstünde hastane kıyafetleri olduğunu düşünün )


"Umut Ali annecim nerdesin."


Ses kolidorun sağından geliyordu, kafamı kaldırdım gelen kişi ile resmen ayaklarım yere çivilendi.


"A-azra."


"Fazıl abi."


Tuğçe'nin yakın arkadaşıydı.


Tuğçe benim eski nişanlım idi.


Geçmiş zaman


Bugün izin almıştım Tuğçe'ye sürpriz yapmak için evine gitmiştim Ankara'da çalıştığı için ailesi Mersin'deydi.


Sevdiği çiçekten alıp evine doğru sürmeye başladım.


Evin anahtarını bende vardı kilitli kapıyı açıp içeriye girdim salondan inleme sesleri ile çarpma sesleri geliyordu.


Silahımı elime alıp temkinli bir şekilde salona doğru ilerledim gördüğüm manzara ile nutkum tutuldu.


İki çıplak beden biri benim nişanlım diğeri en sadık arkadaşım.


"ikinizin de Allah belasını versin."


Kurduğum cümle ile bana döndüler.


Midem bulanıyordu kusacağım.


"F-azıl"


Cihat'ın arkamdan seslendiğini duymazlağa vurarak terk ettim orayı.


Bir daha onlardan haber almadım.


Şimdiki Zaman


Azra endişe ile bana bakıyordu oda biliyordu onların ilişkilerini ve benden saklamıştı.


Hiç konuşmadan oradan uzaklaştım tanışmanlıkta Rüzgar ile Komutan bana bakıyorlardı.


İkisine bir şey demeden hastaneden çıkış yaptım bahçedeki banka oturdum onları bekliyordum.


Merhaba canlarım bayramdan sonra demiştim ama sizleri bekletmek istemedim.


Yorumlarınızı bekliyorum ❤️❤️


Yazım hataları af ola 🗒️🗒️


Öpüyorum sizi 😘😘



Buraya bir Çağatay Demir bırakıyorum


Loading...
0%