Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Fazıl

 

Hastane Kolidorda dolaşıyorum can sıkıntısından odada duramadım.

 

Birde üstüne timden haber alamayınca kötü hissettim kendimi.

 

Derin bir nefes alarak kolidordaki bir sandalyeye oturdum iki elim ile yüzümü kapattım sakinleşmeye çalıştım.

 

Yanımdaki sandalyeye biri oturmuştu ama ben birşeysinmedim.

 

"Başın çokmu ağyıyoy amca"

 

Duyduğum ses ile sağ tarafıma baktım.

 

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

 

"Yok başım ağrımıyor da sen yine mi kayıp oldun."

 

"Yok amca ben kayboymadım. Şeni buyda böyle göyünce başın ağyıyoy sandım."

 

Tebessüm ederek"beni düşündüğün için teşekkür ederim."

 

"Yıca edeyim amca."

 

"Ailen nerede bakalım senin seni merak etmişlerdir."

 

"Annem ile babam ve Azya annem beni ayıyoylaydıy."

 

Son dediği kelime ile elini ağzına getirerek kıkırdadı.

 

Annesi olduğu halde Azra'ya 'Azra anne' diye hitap ediyor.

 

Burnuna fiske atarak konuştum.

 

"Sen böyle yaparak onları korkutuyorsun ama küçük adam."

 

Bana kaşlarını çattı ama görüntüsü çok tatlıydı.

 

"Benim adım küçük adam değil Umut Ali."

 

Bende elimi uzatarak "memnun oldum Umut Ali benim adımda Mehmet Fazıl."

 

Küçük elini benim büyük elime koyarak güldü.

 

"Bende çok memnun oldum Mehmet Fazıl amca."

 

"UMUT OĞLUM NEREDESİN."

 

Gelen ses ile kafamı kaldırdığımda Cihat'ı gördüm.

 

Umut Ali elimi bırakarak "BABA" diye Cihat'a doğru koştu.

 

Ama ben donmuş bir şekilde Cihat'a bakıyordum.

 

Cihat'ın oğlu.

 

Onu kucağına aldı bende uzaklaşmak için ayağa kalktım.

 

"Mehmet Fazıl amca bak bu da benim babam Cihat."

 

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. Geri dönüp yürümek için adım atmıştım ki Umut Ali

 

"Mehmet Fazıl amca neyeye gidiyoysun?"

 

Ama oradan uzaklaştım.

 

Umut Ali arkamdan bağırıyordu.

 

Odama girdiğimde hasan ile cemil abi bana baktı ama ben onların yüzüne bakmadan yatağıma girip örtüyü kafama kadar çektim.

 

"Kardeşim"

 

"Sonra şimdi konuşmak istemiyorum."

 

"Peki."

 

Odanın kapısından ses gelince adım sesleri bana doğru geliyordu.

 

Biri örtüyü üstümden çekmeye çalışıyordu.

 

"Her kimsen git başımdan."

 

Boğaz temizleme sesi geldi.

 

Hasan" Fazıl kafanı bir örtüden çıkarsan diyorum."

 

Yerimden kıpırdanıp daha çok örtüyü kafama çektim.

 

Başımdaki her kimse örtüyü çekmeye devam ediyor.

 

Cemil abi"Fazıl bey bir çıkarsanız kafanızı."

 

Derin bir şekilde oflayıp "ya ne var ne va- Komutanım."

 

Ayağa kalkıp hazır ola geçtim Hasan'a baktığımda oda hazır olda bekliyordu.

 

Şuan kim mi var karşımda daha doğrusu kimler.

 

Kopuz ile korkusuz albay ve benim örtümü çeken bir adet general. Hayır general olan babam değil.

 

Keşke babam olsa.

 

"Yüzbaşım." Ses tonu hiç iyi değil.

 

Boğazımı temizleyip.

 

"Kıdemli yüzbaşı Mehmet Fazıl Ateşoğlu Mardin emredin komutanım."

 

Kafasını hafif aşağı yukarı salladı.

 

Hasan'a doğru dönüp" Aramıza hoşgeldin evlat."

 

"SAĞOLUN KOMUTANIM."

 

Yavaş gel oğlum adam sağır değil.

 

Cemil abiye bakarak "sanada geçmiş olsun Yurdagül."

 

"Soğolun generalim."

 

Bana döndüğünde tek kaşını kaldırdı.

 

Gelmekte olan geliyor.

 

"Bakıyorumda paslanmışsın Ateşoğlu."

 

"Estağfurullah komutanım."

 

Dudağın sağ kenarı kalkar gibi oldu.

 

"İyi o zaman bende sana yeni görev vermek için gelmiştim."

 

Anlamaz göz ile albaylara baktım.

 

İbrahim komutan ciddi bir suratla bakıyordu ama Kasım komutan biraz şey gibi bakıyor nasıl desem alay gibi ama değil gibi galiba ben bir bok yedim.

 

"Daima hazırım komutanım."

 

.

.

.

.

 

Hazır olmayaydım keşke.

 

"Hani paslanmamıştın yüzbaşı."

 

Derin bir nefes aldım "siz yanlış düşünmüşsünüz komutanım."

 

Gelen elektrik akımı ile kendimi sıktım ama ben daha hastaneden taburcu olmamıştım yaaa.

 

Akım bittiğinde tekrar derin nefesler almaya başladım.

 

"Güzel"

 

Sırtımdaki acı artmaya başladı. Ulan tam iyileşmeden üstüne eğitim verilir mi be.

 

Tabi bunları içimden diyorum yüzüm ciddi bir şekilde generale bakıyorum.

 

Askerlere baş işareti verdi.

 

Beni çöztüklerinde yere yıkılmamak için yanımdaki askerden tutundum.

 

Kulağıma doğru fısıldadı.

 

"Özür dilerim komutanım ama emir."

 

"Sorun yok asubayım."

 

Kafamı kaldırıp komutana baktım.

 

Elimi askerden çekip ona doğru yürüdüm.

 

Biraz sersemlik ile yürümüş olabilirim.

 

Dik bir şekilde karşısında durmaya çalıştım.

 

'Yıkılmadım daima ayaktayım' mesajını vererek.

 

Kafasını sallayarak uzaklaştı. Deponun kapısından çıktığı an kendimi arkamdaki askere bıraktım.

 

Bu neydi şimdi.

 

Asker beni tuttu başka askerler gelip benim bacaklarımdan tutup kaldırdılar.

 

Galiba beyaz ışığı görüyorum.

 

Sırtım yumuşak bir yer ile temas edince biraz yüzümü buruşturdum.

 

Anasını satayım sırtım daha iyileşmedi lan benim böyle eğitim -eğitim denirse- verilir lan.

 

Yüzüme pansuman yapıyorlar.

 

Benimle konuşmaya çalışıyorlar ama sesler uzaktan geliyor.

 

Deponun kapısı gürültülü bir şekilde açıldı.

 

"Fazıl."

 

Abim.

 

Yüzümü avuçlarının arasına alıp yüzümü inceledi.

 

Tabi yüze yüz denirse göt gibi aynı.

 

"Neler oluyor asubayım raporlu ve yarası tam iyileşmeyen bir askere ağır eğitim mı verilir."

 

Ah abi ah önce niye gelmedin sen.

 

"Komutanım, Ata komutanımız emretti."

 

Abim kaşlarını çattı.

 

"Tamam abim sen dert etme ben babamla konuşacağım. Bir Ata komutanla konuşsun dersi neymiş."

 

Kafamı salladım artık arkamda bir babam ile abim var benim Ata komutana emiri geçen bir babam var.

 

Resul abim anlımdan öpüp gitti askerler pansumana devam etti.

 

"Yüzüm değil sırtım acıyor." Birbirlerine baktılar.

 

Ney yani sırtıma bakmayacaklarmı.

 

Bu Ata komutan benden ne istiyor arkadaş.

 

Alt tarafı bir kere emire itaatsizlik yaptım o kadar.

 

Sağ tarafımda ki asker beni sol tarafa doğru döndürdü.

 

Üstümdeki boğazlı kazağımı çıkardılar.

 

Sırtım ile ilgilendiler.

 

Ama benim gözüm gidiyor ve gitti.

 

.

.

.

.

 

Yazar bakış açısı

 

Genç adam gittikten sonra Umut Ali babasına baktı.

 

"Neden gitti baba ben o amcayı sevmiştim."

 

Cihat oğlunun saçına öpücük kondurdu.

 

Bir şey demeden Umut Ali'nin kaldığı odaya gitti.

 

Çocuk bölümüne geldiğinde annesi ile karşılaştılar.

 

"Sen neredeydin Umut ha Allah aşkına sen nere gittin."

 

Cihat "Tuğçe kendine gel."

 

"Korktum Cihat."

 

"Özüy dileyim anne."

 

Umut Ali yatağına yatırdılar üstünü örten Tuğçe.

 

"Ben özür dilerim annem sana biraz sesimi yükselttim. Ama sende beni anla annem biz seninle ne konuştuk."

 

"Kolidoya çıkabiliyim ama buradan uzaklaşamam."

 

"Neden uzaklaştın annem."

 

" hani sana anlatmıştım yaa biy tane amca var diye onu gördüm onun yanına gittim."

 

Tuğçe anlamaz gözler ile Cihat'a baktı.

 

Cihat kafası ile kapıyı gösterdi.

 

Mesajı alan Tuğçe kapıya doğru yürüdü.

 

"Aslan parçası biz annen ile kapının önündeyiz hadi sende uyu bak akşam oldu."

 

Umut Ali onu onayladığında Cihat da odadan çıktı.

 

"O adam kim Cihat."

 

"Mehmet Fazıl."

 

"Ne! Ne diyorsun Fazıl buradamı."

 

Kafası ile onayladı.

 

"Seni gördü mü."

 

"Evet gördü hiçbir şey demen uzaklaşıp bir odaya girdi."

 

Sesi ağlamaklı "durumu nasıl."

 

"Ayağa kalktığında yüzünü afif buruşturdu."

 

"Kaçınçı katta." Asansöre giden kadının kolundan tuttu.

 

"Saçmalama Tuğçe seni gördüğü an-"

 

"Haklısın." Dedi Tuğçe.

 

Yutkundu sevdiği ve ona ihanet ettiği adam hastanedeydi.

 

Elleri titremeye başladı.

 

Onu sandalyeye oturttu Cihat.

 

.

.

.

.

 

Depodan çıkan Resul direk babasını aradı.

 

"Oğlum."

 

"Buldum baba ama ağır eğitim vermişler Allah aşkına baba yaralı bir askere elektrik akımı vermek ne."

 

"Kim vermiş emri."

 

"Tümgeneral Ata Ekinci"

 

Orgeneral derin bir nefes aldı.

 

"Tamam Ali kapat."

 

Kapanan telefon ile Tümgeneral'li aradı.

 

Telefonda yabancı numara ile kaşlarını çattı Ata.

 

Telefonu açıp kulağına dayadı.

 

"Orgeneral Enes Ateşoğlu."

 

Yerinden dikleşen Ata.

 

"Tümgeneral Ata Ekinci emir ve görüşlerinize hazır komutanım."

 

Gözü ile şoföre baktı mesajı anlayan şoför ara camı kapattı.

 

"Sen ne haddine yaralı bir askerime ağır eğitim veriyorsun Ekinci."

 

Ses tonu çok serti Enes Ateşoğlu'nun.

 

Yutkundu Ata.

 

.

.

.

.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Fazıl

 

Hasan

 

Ata

 

Cihat

 

Tuğçe

 

Umut Ali

 

Mutlu kalın ❤️

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...

 

Loading...
0%