Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı

 

Operasyona giden efsane kurt timi iki ağır yaralı ile geri dönerler.

 

Onları hastanede karşılayan kişilerin arasında Fazıl, Toprak ve Lina da vardır.

 

Ağır yaralı olan Mete ile Mert hemen ameliyata aldılar.

 

İki Ameliyathanenin kapısının önü doludur.

 

Genç adam sakin olamaya çalışıyordur.

 

Sakin olmak için gözünü kapatan Fazıl gözlerinin önüne kasırga timi gelmiştir.

 

Hemen gözlerini açıp derin nefesler almaya başlamıştır.

 

Toprak ile Azat, Fazıl'ın yaptığı hareket ile ona baktılar bir şey anlamayan Azat ile herşeyi anlayan bir Toprak.

 

Nefes almak için oradan uzaklaştı.

 

Kolidorun sonunda cam bölmeli yere geldi.

 

Görüntü gözlerinin önünde gitmiyordu.

 

Kafasının içindeki sesler susmuyordu.

 

"Senin sorumsuzluğun yüzünden öldüler."

 

"Sus."

 

"Susmayacağım kasırga timi senin dikkatsizliğin yüzünden şehit oldular."

 

"Sana sus dedim."

 

"Sen katilsin eğer dikkatli olsaydın o tuzağa düşmeyecektin. Senin yüzünden Halil kızının kokusunu alamadı sen onların katilisin."

 

"Ben katil değilim benim yüzümden değil, benim yüzümden olmadı."

 

Elleri ile kulaklarını kapatan ve yere diz çökmüş gözleri sımsıkı kapatmıştı.

 

Onu o şekilde gören ziya koşarak abisinin yanına gitti.

 

Yere diz çöküp abisinin ellerinin üstüne ellerini koyup çekmeye çalıştı.

 

"Abi sakin ol, abi, abi beni duyuyor musun sakin ol."

 

"Benim yüzümden değil, benim suçum yok."

 

Ziya abisine sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştı.

 

Yerde diz çökmüş birbirlerine sarılan oğullarını gören Asel koşarak yanına gitti.

 

"Oğlum ziya ne oluyor."

 

Abisini sakinleştirmeye çalışan ziya annesine döndü.

 

"Bilmiyorum anne abimi böyle görünce sakinleştirmeye çalıştım."

 

"Benim yüzümden değil, benim suçum değil."

 

Kafasının iki yanından çok baskı uyguladığı için kardeşi ile annesini duymuyor.

 

Annesi elini Fazıl'ın saçına atıp okşamaya başladı.

 

"Geçti annem geçti."

 

Asel Fazıla hamileyken söyledigi ninniyi söylemeye başladı.

 

"Uykudan uyanmış

 

Gülermiş bakarmış

 

Annesi onu çok

 

Öpermiş severmiş

 

Okula gidermiş

 

Yazarmış çizermiş

 

Babası onu çok

 

Öpermiş severmiş

 

Annesi onu çok

 

Babası onu çok

 

Herkesler onu çok

 

Severmiş severmiş

 

Uykudan uyanmış

 

Gülermiş bakarmış

 

Annesi onu çok

 

Öpermiş severmiş

 

Okula gidermiş

 

Yazarmış çizermiş

 

Babası onu çok

 

Öpermiş severmiş

 

Annesi onu çok

 

Babası onu çok

 

Herkesler onu çok

 

Severmiş severmiş

 

Annesinin yavrusu

 

Kuzusu pamuğu

 

Annesi ninni söyler

 

Can kuşu dinlermiş."

 

Duyduğu sözler ile sakinleşen Fazıl açtığı gözleri ile annesine bakar.

 

Onları uzaktan izleyen Burak bey ile dayısı Çağatay yanlarına gittiler.

 

Fazıl gözünü kırpmadan annesine bakar.

 

Çatalaşmış sesi ile "bu sözler neden beni kendime getirdi?"

 

Burak "Sen Asel'in karnındayken hiç durmazdın annen sana hep bunları söylerdi."

 

Ayağa kalkan ziya dayısının yardımı ile abisini ayağa kaldırır.

 

Fazıl annesine sarılıp konuşur.

 

"Onlara bir şey olursa yaşayamam ben."

 

"Onlara hiç bir şey olmayacak oğlum."

 

Karşılık alan Fazıl biraz daha sarılır annesine ve kokusunu içine çeker.

 

Anne kokusu.

 

Aselde aynı şekilde oğlunun kokusunu içine çeker.

 

Hasan koltuk altı değneyi ile hızlı bir şekilde Fazıl'ın yanına ulaşmaya çalışır.

 

"KARDEŞİM"

 

Annesinden ayrılan Fazıl gözyaşlarını silerek Hasan'a doğru gider.

 

"İkisininde ameliyatı iyi geçmiş yoğun bakıma aldılar."

 

Asel elini oğlunun omzuna atıp "Ben sana demedim mi?"

 

Kafasını salayan Fazıl koşarak yoğun bakım ünitesine gitti.

 

İki aslanıda orada yatıyorlar.

 

Yanına gelen babası ile "baba neden yoğun bakıma aldılar."

 

Enes "tetbir amaçlı uyandıklarında çıkaracaklar."

 

"Hayatı telikesi."

 

"Yok"

 

"Çok şükür."

 

.

.

.

.

 

Uyanan Mete bir kalabalık ile odadadır 5. Günün de uyandı.

 

Fazıl Mert'in yanında "Koçum sen ne zaman uyanacaksın 8 gündür yoğun bakımındasın."

 

"Komutanım uyanmak istiyorum ama gözlerimi açamıyorum."

 

"Ben inanıyorum uyanacaksın. Efsana kurt seni dört gözle bekliyorlar."

 

Oturduğu yerden yan bir şekilde dönüp ellerini askerinin saçına attı.

 

Okşamayarak konuşmaya başladı.

 

"Sen merak etme aslan parçası size bunu yapan piçi bir güzel hırpalayacağım."

 

"Size karşı güvenim sonsuz komutanım."

 

"Süreniz doldu."

 

Kafası ile hemşireyi onaylayan Fazıl Mert'e döndü.

 

"Şimdi gidiyorum ama geri geldiğimde seni uyanık bir şekilde görmek istiyorum."

 

"Bu kaçıncı diyişiniz komutanım uyanmak için kendimi çok zorluyorum ama olmuyor."

 

Odadan çıkan genç adam üstündekileri degiştirip Mete'nin kaldığı odaya gitmek için kolidora çıkar.

 

Umut Ali'nin kaldığı odanın önünden geçerken gelen ses ile durur.

 

"Durumu kötüye gidiyor kök hücre tedavisi olmasa sonuç onu kaybedebiliriz."

 

"Tuğçe senin uyumlu çıkmadı başka akrabalarınız yok mu?"

 

"Yok Cihat ben onu kaybetmek istemiyorum."

 

Çoçuk bölümüne gelen Mahru Fazıl'ı orada öyle görünce yanına gider.

 

"Fazıl bey siz ne yapıyorsunuz buradan taburcu olmuştunuz."

 

"Mete ile Mert'in yanına geldim."

 

"Mahru hanım bir şey diyebilirmiyim?"

 

"Tabi ki de."

 

Kafası ile Umut Ali'nin kaldığı odayı gösterir.

 

"Burada yatan hastanın nesi var."

 

"Ben kulak musafiri oldum konuşmalara galiba kök hücre tedavisinden bahsettiler de."

 

"Fazıl bey anne dokuları uyuşmuyor Cihat bey öz babası değilmiş onunda uymadı tek çare öz babasının dokusu uyuşması."

 

'Umut Ali cihat'ın oğlu değil mi?' dedi içinden.

 

"Yardım edebileceğim bir durum varmı?"

 

"Şimdilik yok Fazıl bey."

 

"Sizden bir şey rica edebilirmiyim?"

 

"Tabiki de."

 

"Umut Ali'nin bütün hastane masraflarını ben karşılamak istiyorum ve bunun gizli kalmasını da."

 

"O zaman buyurun odama gidelim."

 

.

.

.

.

 

"Baba kollarım çok acıyoy."

 

Cihat Umut Ali'nin saçını okşuyorak Tuğçe'ye baktı.

 

Uygun dönor bulunmasa onu kaybedeceklerdi.

 

Odaya giren Mahru hastasının yanına gitti.

 

"Merhaba Umut bugün kendini nasıl hissediyorsun."

 

"Kollarım çok acıyoy ve kaynımda."

 

Tuğçe "uygun parayı daha bulamadık devlet de karşılamıyor."

 

"Merak etmeyin o iş halloldu."

 

Cihat "nasıl halloldu?"

 

"Gönüllü biri Umut Ali'nin bütün hastane masraflarını karşılıyor."

 

"Kim?"

 

"Malesef kendisi gizli olmasını istedi."

 

"Şimdi ben iyileşecekmiyim."

 

Kimse bu soruya cevap veremedi.

 

.

.

.

.

 

Mete'nin odasına sessiz bir şekilde içeriye giren Mahru ikiliye baktı ikiside uyuyordu.

 

Mahru yavaş adımlar ile Fazıl'ın yanına gitti.

 

Mesleği gereği ile duyusu güçlü olduğu için hemen gözlerini açtı.

 

"Mert uyandı."

 

Hemen ayağa kalkan Fazıl "nerede?"

 

"Yan odaya getirecekler."

 

Hızlı bir şekilde kolidora çıktı.

 

Sedye ile içeri taşınan askerine baktı.

 

"Mert aslanım."

 

İçeriye girip askerinin yanına gitti.

 

Serumunu kontrol eden hemşire çıktığında Mert ile Fazıl başbaşa kaldılar.

 

"Komutanım Mete nasıl?"

 

"Onun yanından geliyorum uyuyordu durumu iyi bir kaç güne taburcu olur."

 

"Sizi duydum komutanım."

 

Anlamayarak askerine bakan Fazıl.

 

"Yoğun bakımda sizi duydum komutanım."

 

.

.

.

.

 

Fazıl Mert ile baya konuştuktan sonra ilaçların etkisi ile uyuya kalan Mert'i yalnız bırakarak kolidora çıkar.

 

Kolidorda dolşan Umut Ali'yi görünce onun yanına gider.

 

"Umut?"

 

"Mehmet Fazıl amca."

 

Yanına ulaşan Fazıl aynı boya gelmek için çömelir.

 

"Sen ne yapıyorsun bakalım burada."

 

"Canım sıkılmıştı bende kolidya çıktım."

 

Umut Ali'yi kucağına alıp sandalyeye oturdu Umut Ali de bacağında oturuyordu.

 

"Mehmet Fazıl amca annemin ile babamın habeyi vay."

 

"En iyisi bu izinsiz gitme bir daha bir yere tamam mı?."

 

Onları uzaktan izleyen Tuğçe rahatsız etmemek için yanlarına gitmedi.

 

'Fazıl'dan çok güzel bir baba olur.' dedi içinden.

 

Mahru Umut Ali için yanına gitti gördüğü manzara ile tebessüm ederek yanlarına gitti.

 

"Mahyu teyze."

 

Fazıl'ın yanına oturup Umut Ali'nin burnunu hafif sıktı.

 

"Seni kaçak yinemi kayıp oldun."

 

Umut'a yaklaşan Mahru habersiz bir şekilde Fazıl'a iyice yaklaşmıştı.

 

Fazıl Mahru'nun kokusunu içine çekti uzaktan gören biri onun saçları öpüyor zannedelerdi.

 

.

.

.

.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Loading...
0%