Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı

 

Çıkılan operasyonda albay kopuzda bulunmakta. Genç adamı kurtarmak için Doğu'nun peşinden gittiler.

 

Mehmet Fazıl'ı buldukları bölgeyi didik didik aramaya devam ediliyor ama maalesef bir çıkar yol bulanamadı.

 

Kopuz albayın oğlu gibi gördüğü askeri, timin abisi.

 

Karagahta Rıza en ufak gelen konum ile bilgileri efsane kurta aktarıyordu.

 

İstihbarat ajanları tarafından gizli operasyonda da çıkıp arama yapılıyor dur.

 

Gelen bilgi ile direk tüm operasyonda olan askerlere ulaşıldı.

 

Bir sınır köyünde sızdığına dair gelen bilgi o köye yakın olan kopuz ve efsane kurt rotalrını oraya çevirmiştir.

 

Köye yakın bir yere saklanarak plan yapmaya başlar.

 

Kopuz " Mert sen köyün girişini rahat göreceğin yere geç."

 

"Emredersiniz komutanım"

 

"Fatih köyün içinde herhangi bir hareketlilik görürsen bildir."

 

"Emredersiniz komutanım "

 

"Toprak, Azat ile Lina siz doğu taraf sizde."

 

"Barlas, Ali ile Mete batı sizde."

 

"Emre sen benimle köyün arka tarafına geleceksin anlaşıldı."

 

Hep bir ağızdan "anlaşıldı komutanım."

 

Herkes yerlerini alıp kopuzun emri ile başladılar.

 

 

 

Fatih telsizden "komutanım köylülerden farklı giyinen iki kişi var batı tarafa gidiyorlar."

 

Barlas "gelsinler bakalım gelsinler, gelecekleri varsa görecekleri de vardır."

 

Kopuz "tim Fazıl için bize sağ lazım."

 

İsim ile içleri burkuldu sahi bulabilecekler mi pan zehirini.

 

Ali ile Barlas, Fatih'in bassediği adamları gördüler hemen onları göz hepsine aldılar.

 

Ali elini telsize atıp konuştu. "Mavi renkteki eve girdi."

 

Mert "çıkışta bir hareketlilik var.iki siyah pikap it dolu giriş yaptı."

 

Fatih"komutanım köylüleri rehin alıyorlar."

 

Mete "bura geleceğimizden haberdar olabilirler."

 

Kopuz"sanmam haberleri olsalardı biz gelmeden burada olurlardı."

 

Lina sılahındaki dürbün ile köye giriş yapan ve bir tane tanıdık gelen yüz ile.

 

"Komutanım Şivan burada."

 

Duyulan isim ile kopuz "dikkatli olun tim bizim almamız gereken Doğu iti."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

.

.

.

.

 

Hastanede yatan genç adam zaman geçtikçe vücudu eriyordu pan zehiri bulunmasa yavaş yavaş veda edecektir.

 

Camdan mesai saatleri dışında ona bakan Mahru gözünden akan yaşı hemen sildi.

 

Daha fazla dayanamadığı için odanın içine girdi özel kıyafetler olmadan girilmesi yasaktı ama Mahru bu yasağı ciğnedi.

 

Fazıl'ın yanına oturup başını göğsüne koydu.

 

 

Ne kadar süre kaldı ne kadar ağladı bilmiyordu Gamze kontrol için camdan baktığında gördüğü görüntü yüreğini burkuldu.

 

İçeriye girip mahru'nun omzuna dokundu bu dokunuş ile titreyen Mahru kendisine dokunan kişiye baktı.

 

"Gamze abla."

 

"Ablacım gel seninle hava almaya çıkalım."

 

Mahru gitmek istemiyordu ki.

 

"Ben burada kalacağım."

 

"Şuan ona zarar vermekten başka bir şey yapmıyorsun ablam vücudu hangi zehir ile savaşıyor bilmiyoruz."

 

Vücudunu Fazıl'ın üstünden ayırdı ve elini sıkıca tuttu.

 

"Beni bırakma lütfen."

 

Yüzündeki yaşları silip ayağa kalktı. Hastanenin bahçesine çıkıp banka oturdular.

 

Umut Ali penceresinden mahru'nun dışarı çıktığını görünce annesine döndü.

 

"Anne Mahyu teyze neden üzgün?"

 

Tuğçe "anneciğim Mahru teyzen sadece yorgun her şey üst üste geliyor."

 

Anladım der gibi kafa salladı Umut tekrar pencereden dışarıya baktı.

 

Acılan kapı ile arkasını döndü.

 

"BABAAA."

 

Cihat yere Afif eğilip Umut Ali'yi kucağına aldı.

 

"Babasının yakışıklısı."

 

Umut Ali üniforma da rütbe olan yıldızlara elini gezdirerek konuştu.

 

"Baba ben Mehmet Fazıl amcayı göydüm benim gibi, buyaya ilk geldiğimde hey yeyimde kaplolay vaydı onunda öyle."

 

Cihat Umut Ali'yi yatağa yatırıp yanına oturdu elini saçlara atıp karıştırdı.

 

Umut Ali "yoksa odamı benim gibi hasta. O bana dönoy veydi bende ona veyiyim hemen iyileşiy."

 

"Yok babam o senin gibi değil ona bir tane ilaç lazım o bulunursa Allah'ın izniyle iyileşecek."

 

"Çok mu paya istiyoy ilacı eğey öyleyse bana hastane masyaflay için yaydım eden amcaya söyleyelim belki o yaydım edey."

 

"Yok aslan parçası bulunması imkansız bir ilaç ona pan zehiri denir."

 

Umut'un kafası çok karışmıştı ama sustu bir an amcası iyileşin diye dua etti.

 

.

.

.

.

 

Köylülere zarar gelmeden tüm it sürüsünü indirdiler ama maalesef Doğu yoktu.

 

Toprak "Allah kahretsin sanki yer yarıldı da içine düştü."

 

Mete'nin aklı hâlâ o mavi evdeydi. Kopuzun yanına yaklaşıp.

 

"Komutanım Şivan' da o mavi eve girdi çatışma sırasında ama her yeri aradık gizli geciti bulamadık."

 

Kopuz "Fatih o evden çıkan oldumu."

 

Telsizden gelen "hayır komutanım pencereden daği çıkan olmadı."

 

Kopuz yönünü o eve dönderip silahına sarılarak yürüdü.

 

Arkasından Toprak gitti komutanını tek bırakmak istemiyordu.

 

"Azat siz burada kalın ve köylülerden yaralı olanlar varsa yardım edin."

 

"Baş üstüne yüzbaşım."

 

Kopuz eve girdiğinde gözlerini kısarak etrafa baktı.

 

Toprak ne olur ne olmaz diye kapıda bekledi.

 

Komutanı kolundan sıcak temasta yara almıştı.

 

Kopuz ince detaya dikkat ederek inceledi.

 

Yavaşca yürüyüp en ufak yerlere baktı tavana dahi baktı ama hiçbir şey bulamadı.

 

Duyduğu nefes sesi ile olduğu yerde durdu ona yakın bir yerden nefes sesi duymuştu arkasını dönüp baktı Toprak kapının önündeydi o değildi.

 

Tekrar duyduğu nefes sesi ile kendi nefesini tuttu.

 

Ona çok yakından ses yine geldi. Gözleri ayaklarının altındaki halıya gitti.

 

Dönüp Toprak'a baktı eli ile gel işareti yaptı. Emri alan Toprak temkinli adımlar ile yürüdü.

 

Kopuz işaret parmağı ile halıyı gösterdi.

 

Demek istediğini anlayan Toprak halının ucundan tuttu kopuz halının üstünden çekildi ve silahın namlusunu sesin geldiği yere tuttu.

 

Halıyı çekilince orada bir sığınak olduğu göründü.

 

Kopuz elini kaldırıp tamam işareti verdi ve eli ile küçük kapı gibi yeri gösterdi.

 

Toprak acılması için orada ki küçük boşluğu tuttu ve kopuza baktı kopuz silahın emniyetini açıp kafa salladı.

 

Toprak hızlı bir şekilde kaldırıp beylik tabancasını oraya tuttu.

 

Şivan, Doğu ve bir tane adam vardı.

 

Kopuz sinirli bir şekilde "eller kafalar üstünde dışarıya çıkın.

 

Sığınaktan üçlü çıkıp dışarı çıktı telsizden kopuzun sesini duydukları için hemen o yöne adımladı tim.

 

Şivan ile adama plastik kelepçe ile bağladılar Doğu tam kopuzun önünde yere diz çökmüş elleri başının üstündeydi.

 

Kopuz silahını Toprağa uzatı. Toprak hemen silahı boş eli ile kavradı.

 

Elleri boşalan kopuz hemen yumruk yapıp Doğu'nun yüzüne indirdi.

 

"Sadece sana soru soracağım sende bana tek kelime ile cevaplayacaksın."

 

"Pan zehiri nerede?"

 

Doğu yüzündeki piç sırıtma ile kopuza baktı.

 

"Ne o komutan askerin daha gebermedi mi."

 

Suratına inen ayak ile yeri boyladı.

 

Kopuz dişlerini sıkarak konuştu."soruma cevap ver."

 

Doğu burnunu tutarak dizlerinin üstüne durdu.

 

"Canım cevap vermek istemiyor maalesef."

 

Kopuz tek kaşını kaldırıp öyle mi der gibi baktı.

 

Etraftaki timler Doğu'ya saldırmamak için kendilerini tutuyorlardı.

 

Ve kopuz bu durumu çenesi ile gösterdi.

 

"Bana bir şey yapamazsınız benim kim-"

 

Sözünü kesen yine kopuzun ayağı oldu.

 

"Benim için itten bir farkın yok soysuz köpek."

 

Kopuz beylik tabancasını alıp emniyetini açtı Azat'a bakıp.

 

"Sağlam tut." Dedi.

 

"Şimdi nasıl dokunuyorm gör."

 

Sağ elini alıp yere bastırdı avucunun üstünede silahın namlusunu kondurdu.

 

Hiç düşünmeden ateş etti. Acılar içinde bağıran Doğu daha ne olduğunu anlamadan aynı acıyı sol elinde de hissetti.

 

"Şimdi soruma cevap ver yoksa diğer kurşun beynine isabet eder."

 

Bu kez silah Doğu'nun kafasına dayalıydı.

 

Doğu acılar içinde "tamam." Diye bağırdı.

 

Pan zehirini söyledi.

 

.

.

.

.

 

Karargaha ulaşan haber ile Rıza abisi Enesi arayıp hastaneye yol aldı.

 

"Abi bulundu." Oldu sözleri. Yeğeni kurtulacaktı.

 

Selam canlarım ben geldim 😊😊

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Loading...
0%