Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Fazıl

 

Başımdaki ağrı ile yüzümü buruşturdum.

 

Her yerim feci şekilde ağrıyor parmaklarımı ağrıdan oynatamıyorum.

 

Gözümü açtığımda bana merakla bakan dört çift gözlere baktım.

 

Neler oluyor.

 

Aklıma gelen görüntüler ile yerimden kalkmaya çalıştım dayım nerede?

 

Annem ile Resul abim kolumdan tutup bana engel oldular.

 

"Dayım, dayım iyimi abi."

 

Resul abim başıma buse kondurup konuştu.

 

"İyi abim merak etme hatta şuan görevde."

 

Kaşlarımı çattım. Ne görevi?

 

"Oğlum sen kendini nasıl hissediyorsun."

 

Anneme döndüm gözleri yorgun bakıyordu.

 

Başıma giren ağrı ile tekrar yüzümü buruşturdum.

 

"Vücudumda çok keskin bir ağrı var."

 

Ziya "ben gidip doktora haber vereyim."

 

Ziya odadan çıktığında kapıdan tim ile kopuz albay girdi.

 

Yerimden tekrar dikleşmeye çalıştım hemen elini kaldırıp.

 

"Rahat evlat taburda değiliz."

 

Kolundaki beyaz sargıyı gördüğümde istemeden kaşlarım çatıldı.

 

"Kolunuz."

 

Tebessüm ederek "iyiyim ben evlat kurşun sıyırdı sadece."

 

Tabi canım kesin öyledir.

 

Tabi bunu içimden dedim götün yiyorsa dışından de.

 

Timde gözlerimi gezdirdiğimde hepsinin yüzünde yorgunluk vardı.

 

Doktor içeri girdiğinde arkasından Mahru'da geldi onu gördüğümde yüzümde ufak bir tebessüm oluştu ama kendimi hemen topladım.

 

 

"Merhaba Fazıl bey kendinizi nasıl hissediyorsunuz."

 

"Vücudumda çok keskin bir ağrı var doktor bey."

 

"Pan zehirinin yan etkisi bir kaç saate geçer."

 

Kafamı sallamak istedim ama ağrı engel oldu.

 

Doktor çıktıktan sonra komutanıma baktım.

 

Benimle bir konu hakkında konuşmak istiyor gibi bakıyordu.

 

Resul abim olaya el attı.

 

"Asel hanım benimle dışarı gelebilirmisiniz?"

 

Annem bana baktığında gözlerimi kapattım açtım.

 

Kafasını afif salladı. Abi aynı şekilde Mahru'ya da kapıyı gösterdi.

 

Ziya çoktan annemle beraber gitmişti.

 

Efsane kurt ile biz kalmıştık.

 

"Toprak sen kal burada tim sizde çıkın."

 

Toprak hariç hepsi çıktığında kopuz albay yanımdaki sandelyeye oturdu ve biraz bekledi o sırada babam geldi.

 

Babam gelince Toprak ile kopuz albay hazır ola geçti bende yerimden hareketlenmeye çalıştım bakın çalıştım diyorum.

 

Babam hemen rahat komutu verince yanıma geldi kopuz albayın kalktığı sandalyeye oturdu.

 

"Oğlum kendini nasıl hissediyorsun?"

 

"İyiyim baba."

 

Kafa salladı. Resul abim de içeri girdi elinde ki dosyayı babama verdi.

 

"Evlat sizi kaçıran kişiyi daha önce gördün mü?"

 

Adamı daha önce nerede görmüş olabilirim ki görsem tanırım.

 

"Hayır baba tanımıyorum kendisini."

 

Babam dosyayı beni göreceğim şekilde önümde açtığında kaşlarımı çattım.

 

Dosyada bir sürü bana ait fotoğraflar vardı.

 

Son fotoğrafa baktığımda baygın bir şekilde ellerim kelepçeli yatıyordum ben uyanmadan önce çekmiş olabilir.

 

 

Beyazlar içindeydim.

 

Neler oluyor.

 

"Kim bu kişi baba resmen haneye tecavüz."

 

"Doğu Alabey 33 yaşında ve senden önce 4 kişiyi öldürmüş."

 

Dört kişiyi onların son halini gösterdiğinde onlarında üstü bembeyazdı.

 

Bu resmen kafayı yemiş nasıl bir manyak lan.

 

"Kendisi şuan bu hastanede tedavi görüyor. 7. Katta."

 

"Baba beni çok iyi tanıyor -abime dönüp devam ettim- Nil ile tehdit etti beni."

 

"Merak etme herkes güvende."

 

Kopuz albay "senden sonraki hedefi Toprak'tı."

 

Şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalktı yok anasını kim lan bu."

 

"Peki bu dört kişi kim."dedim. Oradan yola çıkardık inşallah.

 

Babam"belli aralıklarla işlemiş cinayeti."

 

Abim" üç ay ile üç yıl arası. Son cinayetin üstünden 3 yıl geçmiş ilk ile ikinci cinayet arası 3 ay ve üçüncü ile son cinayet arası 3 yıl."

 

Kafam çok karıştı benim. Bu adım 3 ile alıp veremediği ne var.

 

Kopuz albay " yaşları ise ilk ile ikincinin yaşı 27 ile 28 yaşlarında. Üçüncü ile son kişinin 24 ile 25."

 

Babam "eğer yakalanmasaydı senden 3 ay sonra Toprak'ı kaçırıp aynı şekilde öldürecekti."

 

"Ben hiç bir şey anlamadım komutanım. Şimdi 1. Kişi 27 yaşında ve 2. Kişi 28 yaşında aralarında 3 ay. 3. Kişi 24 ve 4. Kişi 25 yaşına aralarında 3 yıl." Kafası ile beni onayladı.

 

"Peki 2. İle 3 arası ne kadar."

 

"3 yıl."

 

.

.

.

.

 

Odada tek basıma duruyordum vücudumdaki ağrılar azalmıştı babama gelen telefon ile timi toplayıp gitti.

 

Annem ise kıyafet için gitti Ziya'yı onunla gönderdim babam ile tim gittikten sonra Kürşat dedem ile Mirzan ağa gelmişti onları zor ikna ile geri konağa gönderdim tüm sürale gelmişti o yüzden odaya belli bir aralıkla girip bana geçmiş olsun dileklerini verip mecbur geri çıktılar.

 

Dayım ile Atilla abim göreve gitmişlerdi.

 

Odanın kapısı açıldığında kim diye baktım gelen Mahru'ydu .

 

"Fazıl kendini nasıl hissediyorsun."

 

"Bilmiyorum ki kolumu hareket edemiyorum."

 

Kaşlarını çatarak bana biraz daha yaklaştı.

 

Elini uzatıp tam koluma dokunacakdı ki elinden tutup kendime doğru çektim resmen çığlık atmıştı burunlarımız birbirine değdi.

 

Ben tebessüm ederek burunlarımızı birbirine sürttüm göz bebeklerinin içine baktım kendine geldiğinde üstümden kalkıp koluma vurdu.

 

"Korktum."

 

"Özür dilerim sadece kokunu özledim."

 

 

 

Yüzündeki gülücükler ile sağ elini saçına atıp arkaya doğru götürdü ben bu görüntüsüne tekrar aşık oldum.

 

Yüzüme iyice yaklaştı iki elini boynuma koyup dudaklarıma baktı bu hareketine dudağımın kenarı yukarıya doğru kıvrıldı.

 

"Eğer istiyorsan nefesin kesilene kadar öp ben seni öper işlem 10 dakika hapsederim."

 

 

Dudakları dudaklarıma değdiği an hareket etmedi biraz bekledi yavaş bir şekilde üst dudağımı dudaklarının arasına alıp öpmeye başladı.

 

Bende onun alt dudağını dudaklarımın arasına hapsettim.

 

Dilimi dudağının üstünde hareket ettirdim anının da ağzını açtığında dilimi ağzının içine gönderdim.

 

Dilimi emmeye başladı anın zevki ile inledim.

 

Serum bağlı olmayan kolumu beline attım mesajı anlayan Mahru dudaklarımızı ayırmadan üstüme uzandı.

 

Kafamı sağ doğru eğdim dilini ağzıma aldım.

 

Nefessiz kalan Mahru alt dudağıma dişlerini geçirdi siktir.

 

Geri çekildim kafasını afif yana eğip bana yer açtı ilk boynunda burnumu sürtüp kokusunu içime çektim.

 

Şah damarının üstünden öptüm sesli bir şekilde.

 

Dişlerimi afif derisine geçirdim canını acıtmayacak şekilde ıstırdığım yeri dudaklarımın arasına alıp emdim.

 

Belindeki elimi sürterek kalçalarına getirip kavradım.

 

Kafamı boyundan kaldırıp yüzüne baktım.

 

"Güzelim duralım eğer durmasak ileri gideriz."

 

Elimi beline koyup sağ doğru kaydım acılan boşluğa Mahru'yu yatırdım.

 

Alt tarafımı ondan uzak tutarak arkasından sarıldım ensesine öpücük kondurdum.

 

"Eğer işin yoksa beraber uyuyalım."

 

"İki saat sonra Umut Ali'yi kontrol edeceğim."

 

"Şuan durumu nasıl sadece bir seans gerçekleşti."

 

Yönünü bana doğru dönderdi.

 

"Çok iyi değil ama donör den sonra biraz iyi."

 

Anladım anlamında kafa salladım.

 

"Fazıl DNA testi yaptırdım demiştin sen olaya el atım erkenden öğrenmişsindir sonuç ne?"

 

"Negatif."

 

"Bu çok tuhaf dokun tam uyuştu ama bir akrabalığın yok."

 

Elimi kafasının arkasından destek vererek göğsüme dayadım burnumu saçının üstünde gezdirip düşünmeye başladım.

 

"Belki de tesadüftür uyuşma ihtimali, Allah bizi birbirimize denk getirdi ve böylelikle Umut Ali iyileşecek inşallah."

 

Kapı tıklandığında Mahru hemen yanımdan kalktı.

 

Neden bizim sarılmamızı bölüyorlar anasını satayım. Burada da rahat yok.

 

"Gel" komutunu verdiğimde içeriye yengem ile Nil Asyam geldi.

 

Ben az önce dediklerimi geri alıyorum. Özledim küçük cadıyı.

 

"AMCAAA."

 

Bağırarak bana koştu ağrılarım geçtiği için rahat hareket edebiliyordum yatakta oturur pozisyona gelip kollarımı açtım.

 

 

Kollarımın arasına geldiğinde sıkıca boynuma sarıldı.

 

"Çok korktum amca beni bırakıp gideceksin diye."

 

Sahte sinir ile ona baktım.

 

"Neden seni bırakaçakmışım seni?"

 

Omuz silkip tekrar sarıldı bana.

 

Başına buse kondurdum.

 

Yengeme baktım.

 

"Yengem nasılsın?"

 

"İyiyim yengem merak etmeyin."

 

Gözümün kenarından Mahru'ya baktım.

 

Bize bakıyordu Asyam benden ayrıldığında Mahru'ya baktı.

 

"Amca bu teyze senin doktorun mu?"

 

Mahru tebessüm edip Nil'in yanağından makas aldı.

 

"Teyzen seni yesin. Ben hasta olan çocuklara bakıyorum."

 

" O zaman amcamı tanıyorsun."

 

"Evet minik kuş."

 

Bana döndü.

 

"Amca bizi tanıştırmayacak mısın?"

 

"Mahru Kopuz, İbrahim amcanın kızı."

 

Nil hemen elini uzattı Mahru da uzattığı elini parmaklarının arasına alıp salladı.

 

"Memnun oldum Mahru Teyze ben de Nil Asya Ateşoğlu."

 

"Bende memnun oldum."

 

Kapı tıklandığında kapıya bakıp komut verdim.

 

Gelen kişiler Annem ile Ziya'ydı ikizler de gelmişti.

 

Ayaz ile Araz tebessüm ettim.

 

Araz yine çekingen davranıyordu amcasının arkasındaydı.

 

Nil ellerini yanaklarıma koyup kendisine bakmamı sağladı.

 

"Senin yeğenin benim."

 

Kaşlarını çatarak bana bakıyordu ama çok tatlı gözüküyordu.

 

Yan bir şekilde gülüp yüzüne baktım

 

"sen benim ilk göz ağrımsın Asyam"

 

Birleştirdiği kollarını ayırıp bana sarıldı yanağıma öpücük kondurup kucağımdan indi.

 

İkizlere doğru yürüyüp ellerinden tuttu.

 

Üçü bana doğru yürümeye başladı Nil ortada sağında Ayaz Solunda Araz ile.

 

"Bende Alpaslan amcama amca diyorum siz de Fazıl amcama amca diyebilirsiniz."

 

Bu haline hepimiz güldük.

 

Araz'a elimi uzattım biraz terettürt ile elimi tuttu.

 

"Naber aslan parçası."

 

"İ-iyim amca sen nasılsın."

 

"Bu halimize de şükür iyiyim."

 

.

.

.

.

 

Odada sadece ziya vardı oda koltuğa uzanmış uyuyordu.

 

Kolumdaki serum bittiği için yengem çıkarıp Nil ile odadan çıkmıştı. Annem ise ikizler ile eve gitmesini istedim zaten yarın taburcu oluyordum iyi olduğuma iyice kanat getirince şükür gitmişti.

 

Mahru ise acilden gelen anons ile gitti.

 

Pencereden dışarıya baktığımda hava kararmıştı.

 

Kolumdaki dayımın saatine baktım gece yarısı olmak üzereydi.

 

Gayet iyi olduğum için yataktan kalktım üstümdeki hastane kıyafetini değiştirmek için bonyoya girdim.

 

Duşumu alıp annemin getirdiği kıyafetleri giydim.

 

Kapşonlu sweatshirt ile eşofman vardı.

 

İkiside siyahtı.

 

Onları giyip banyodan çıktım. Ziya'ya baktığımda uyuyordu üstüne getirdikleri ceketi örtüm.

 

Kafamdaki havluyu oradaki kirli sepetine atıp sehpanın üstünde olan telefonum ile cüzdanımı alıp odadan çıktım.

 

Asansöre doğru yürüdüm içine girdiğimde bir kaç kişide vardı.

 

7. Kat düğmesine bastım. Asansör yukarı doğru çıktığında asansörde olan kişiler kendi katlarında indiler.

 

7. Kat geldiğinde dink sesi ile kapılar açıldı.

 

Kolidora doğru yürümeye başladım bir kapının önünde duran korumalar ile durdum.

 

Bana baktıklarında elimde eşofmanın cebine attım cüzdanımı çıkardım asker kimliğimi gösterdiğimde bana yol verdiler.

 

Odaya girip baktım. İki eli de sargılıydı ve iki tarafından da yatağa kelepçeliydi.

 

Benim girdiğimi gördüğünde alayla güldü.

 

"Roller değişti galiba yüzbaşı ben yatakta kelepçeliyim sen ise karşımda sın ve siyahlar içinde."

 

Tek kaşımı kaldırdım ellerimi cebime sokup gözlerimi yüzünden ayırmadım.

 

Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını afif aşağı yukarı salladı.

 

"Anladım sen galiba benimle konuşmayacaksın."

 

Tek ayrıntı bile bırakmadan baktım siyah gözleri yüzümü tekrar inceledi.

 

"Senin amacın ne?" Dedim

 

Dudakları kıvrıldı.

 

Selam canlarım ben geldim 😊

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Loading...
0%