Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Medya= Mehmet Fazıl Ateşoğlu

 

Odama girip bilgisayarın karşısında yarım kalan işimi halletmeye başladım.

 

O sıra kapı çaldığında kafamı kaldırıp gel komutu verdim.

 

Kahve söylediğim asker gelip selam verdi rahat olması için kafamı salladım.

 

Kahveyi masaya koyunca bana baktı çıkması için gözümle kapıyı gösterdim.

 

Selam verip çıktı.

 

Arada bir kaç dk geçtikten sonra tekrar çaldı elimdeki kahveyi dudağımdan çekerek komutu verdim.

Bir yudum alıp gelen kişiye baktım Cihat gereksiziydi.

 

Hiç bir şey demeden kahveyi masaya bırakıp imzalamam gereken dosyalara baktım.

 

İsmimin altına imzamı attım. Dosyaları birleyip ayağa kalktım ama o sırada kapı çaldı komutu verdim.

 

Doğan girip selam verdi.

 

"Doğan Bayındır."

 

"Rahat Doğan."

 

"Komutanım kopuz albay dosyaları istedi."

 

"Bende vermek için geliyordum Doğan buyur."

 

Dosyayı uzattım elimden alıp selam verip çıktı.

 

Geri yerime oturup soğuyan kahvemin son yudumunu içtim biraz yüzüm buruşsa da takmadım kafama.

 

Karşı masadan ses gelince oraya baktım Cihat düşürdüğü kalemini almak için uzanıyordu.

 

Boş verip işime döndüm.

 

.

.

.

.

 

Yazar bakış açısı

 

Cemil Yurdagül casusu bulmuştu hiç beklemediği biriydi zaten beklemediğiniz kişiler tarafından kazıklar yemiyormusunuz ki.

 

Mehmet Fazıl'ın doktor olan arkadaşı.

 

"Cemil abi ailem ile tehdit edildim diyorum."

 

 

 

Sandalyede bağlı kafası eğik.

 

Cemil ise duyduklarının şokunu atamamıştı o yüzden son dediğini duymamıştı.

 

Sinirle yüzüne bir yumruk geçirdi.

 

"Sen ya sen Fazıl sana gözü kapalı inandı lan sen ne yaptın lan ha sen ne yaptın"

 

Bir kez daha yumruk geçirdi. Furkan adamın bayılmaması için Cemil'i uzaklaştırdı.

 

"A-abi-"

 

"KES SESİNİ."

 

Nefeslenen Cemil siniri geçmesi için bulunduğu yerde tur atıyordu.

 

İki elini başına geçirip saçlarını çekiştirdi ama siniri bu şekilde geçmediği için dışarı çıktı ince kazağı ile.

 

Başını kaldırıp kararmaya başlayan havaya baktı.

 

"Umut Ali... LANET OLSUN."

 

"Abi ne oldu?"

 

Arkadan gelen ses ile direk arkasını dönüp Fazıl'a baktı yutkundu.

 

Eli ile girişi göstermişti ama Fazıl'ın dikkatini çeken elinin üstünde ki yumruk atmaktan yara olmuş eliydi.

 

Aralarında iki üç adımı hemen kapatıp Cemil'in elini ellerinin arasına alıp inceledi içerdeki casusun yüzünü şimdiden merak etti.

 

"Elin kötü durumda abi pansuman yapılması gerekiyor."

 

Cemil başıyla onayladı.

 

Elini bırakıp içeriye adımladı odaya girdiğinde yüzü kanlar içindeki adama baktı.

 

Tanımak ister gibi gözünü kısarak baktı tanıdık gelen sima ile gözleri şaşkınlıkla açıldı.

 

"Çağlar?" Duyduğu ses ile kafasını kaldırıp arkasından türlü türlü iş çevirdiği arkadaşına baktı.

 

Yutkundu.

 

"Fazıl özür dilerim her şey ailem içindi."

 

Fazıl hiçbir şey demeden önüne doğru yürüyüp yüzüne okkalı bir yumruk geçirdi.

 

Daha kaç kişi tarafından ihanete uğrayacaktı.

 

"Gelseydin lan bana gelseydin oğlum ben senin aileni korurdum lan bana gelemiyorsan -eli ile Cemile Furkan'ı gösterip- Cemil abi ile Furkan vardı lan."

 

Ellerini yüzüne kapatıp derin bir nefes çekti ama Fazıl için zehir oldu o nefes.

 

"Umut Ali senin öz oğlun."

 

Çağlar'dan gelen itiraf ile eli ayağı titredi sinirini boşaltması gerekiyordu.

 

"Çözün."

 

Herkes kararsız kalmış bir şekilde Cemile baktı.

 

"SİZE ÇÖZÜN DEDİM." Adeta kükredi Fazıl.

 

Furkan Çağların arkasına geçip ellerini çözdü.

 

Fazıl bir boş sandelye çekip karşısına oturdu.

 

"Sen ne dedin lan."

 

Çağlar yutkunup elleri ile yüzünü sıvazladı.

 

Çok pişmandı ama geç kalmıştı.

 

"Umut Ali senin öz oğlun senin saç telinle benim saç telimi değiştirip labaratuvara ulaştırdım."

 

"Test senin saçın ile oldu benim saç çöpe gitti nereden çıkarıyorsun bunu."

 

"Onu da ayrı yaptırmıştım Umut Ali senin öz oğlun."

 

"Yazıklar olsun sana Çağlar yazıklar olsun."

 

Ayağa kalkıp ayaklarına bakarak konuştu.

 

"Başka ne boklar varsa hepsini anlatıyorsun ve kendi isteğinle teslim olup orada da olanları anlatıyorsun."

 

Nefes almak için dışarı çıkıp bir taşın üstüne oturdu.

 

Elleri çok kötü titriyordu krize girmesinin haberiydi.

 

Geçmesi için ellerini yumruk yapıp kendisini kastı.

 

Arkasından gelen Cemil gözleriyle Fazıl'ı aradı yerde cenin pozisyonunda yatmış titriyordu.

 

Direk yanına doğru koştu yumruk olmuş ellerini açmaya çalışıyordu ama nafile.

 

"Fazıl bey beni duyuyor musunuz?"

 

Yumruk olmuş elleri bırakıp yüzünü avuç içine alıp seslenmeye başladı.

 

"Fazıl kardeşim kendine gel lan sana diyorum lan FAZIL."

 

Sert nefes çekip son güçüyle bağırdı.

 

"FURKAN." Furkan duyduğu ses ile dışarı çıktı.

 

Gördüğü manzara ile yanına koştu.

 

"Abi."

 

"Furkan koş koçum Fazıl'ın odasında ilaçlar."

 

Furkan koşarak Fazıl'ın depodaki odaya girdi çekmeceleri çekerek bakıyordu bir türlü bulamadığı ilacı ile aklıma gelenle dışarıya doğru koştu.

 

Fazıl ile Cemil'in yanına varıp ellerini Fazıl'ın pantolonun cebine attı bulduğu anahtar ile koşarak uzaklaşıp arabaya gitti.

 

Kilitleri açıp torpido gözünden ilaçları aldı.

 

Orada ki korumaya.

 

"Çabuk su bul getir."

 

Nefes nefese kalmıştı ilaçları aceleci bir şekilde çıkarıp Cemil'inde yardımıyla ağzına katabildiler.

 

Gelen su ile zar zor içirdiler ilacın ve geçirdiği krizin etkisiyle Fazıl kendisini karanlığa bıraktı.

 

Vücudu gevşeyen Fazıl ile herkes derin bir nefes çekti.

 

Cemil yeri bir şeysinmeden oturup bacağına Fazıl'ın kafasını koydu.

 

Bu olanlar neyin nesiydi.

 

Olayları kapıdan izleyen Çağlar içindeki pişmanlık ile yutkunup geri içeriye yürüdü ve bağlanan sandalyeye oturdu.

 

"Keşke tahini Ankara'ya istemeseydim."

 

Cemil kucağındaki beden ile içeri girdi Çağlar'a bakmadan oradan uzaklaştı.

 

Odada ki koltuğa uzandırıp koltuğun arkasına aştığı kabanı alıp Fazıl'ın üstünü örtü.

 

Yerdeki bir noktaya odaklanmış düşünüyordu.

 

Bundan sonra neler olacaktı işte bu pek mühim değildi.

 

.

.

.

.

 

Sabah olmuştu ve Fazıl daha uyanmamıştı Cemil gözünü kırpmadan başında beklemişti.

 

İçeriye giren Furkan'la bakışları oraya kaydı.

 

"Abi bundan sonra ne olacak."

 

"Bilmiyorum Furkan krizleri geri başladı uyanasıya kadar kimseye bahsetme."

 

"Tamam abi." Diyip çıktı odadan Furkan.

 

Cemil bakışlarını Fazıl'a çevirdi onu olmayan kardeşi yerine koymuştu.

 

Ve sürekli ona abi demesi aklına ilk tanıştığı günler geldi.

 

Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.

 

O zamanlar Resul Ali'nin şehit haberin üstünden bir hafta geçmişti.

 

Kendisini odasına kapatmıştı bu bir hafta boyunca.

 

Hareketlilik ile düşüncelerinden sıyrılıp Fazıl'a baktı.

 

Kendine gelen Fazıl ilk algılayamadı uzandığı yerde oturur pozisyona geçti gözünü kırpmadan izleyen Cemil'den habersiz.

 

Boş boş duvara baktı.

 

"Fazıl bey iyimisiniz."

 

Kafa salladı ama tepki vermedi.

 

Biraz zaman geçtikten sonra Fazıl kendisine gelmişti.

 

"Abi Çağlar şerefsizi nerede. Ne anlattı size."

 

Cemil " Fazıl bey ben sizin başınızdan hiç ayrılmadım birazdan Furkan kontrole gelecektir."

 

Fazıl kafasını salladı ve ekledi.

 

"Abi işlemlere başlat Umut benim oğlum onu velayetime alacağım bu işe senin el atmanı istiyorum."

 

Ayağa kalktı üstüne örtülen kabanı alıp ayağa kalkan Cemil'in omuzlarına koydu.

 

"Her şey için teşekkür ederim abi. Bana çok kez yardım ettin."

 

Diyip sarıldı Abisine Fazıl.

 

Selam canlarım uzun bir aradan sonra ben geldim.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Loading...
0%