Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Fazıl

 

Depodan çıkıp içime bir nefes çektim olmuyordu açık hava bile bana iyi gelmiyordu.

 

Arabama atlatıp karargaha yol aldım.

 

Direksiyonu sıkmaktan ellerim ağrımaya başladı.

 

Karargaha geldiğimde direk odaya çıktım kapıyı açtığımda Cihat direk ayağa kalktı.

 

Hiç bir şey demeden yüzüne yumruğu geçirdim masanın üstüne düştü yakasından tutup kaldırdım tekrar geçirdim.

 

"Lan lan ne zaman söyleyecektin lan hı."

 

Biri beni sardığı gibi Cihat'an uzaklaştırdı.

 

Beni tutan kişinin elinden kurtulmaya çalışıyordum.

 

Bir kere pırtınca Cihat'a kafa attım.

 

"Ne zaman söyleyecektin lan ha ne zaman."

 

Bu defa iki kişi tutmuştu beni.

 

"GEBERTECEĞİM LAN SENİ GEBERTECEĞİM."

 

Sağ kolum kurtulduğunda sol kolumu kurtarmaya çalışıyordum.

 

En son boynumda bir soğukluk hissettim.

 

Gerisi karanlıktı...

 

.

.

.

.

 

Gözümü açtığımda revirdeydim uzandığım yerden oturur pozisyona geldim başım çok kötü ağrıyordu.

 

Kapı açıldığında gözüm oraya kaydı.

 

Zor bela ayağa kalkıp hazır ola geçtim.

 

"Sen kafayı mı yedin lan."

 

Konuşmadım.

 

"Mehmet abim farkındamısın bilmiyorum ama Cihat'ı hastanelik ettin."

 

Şerefsizin ismi geçince sinirden elim titredi.

 

İçimdeki yangın geçmemişti ama benim."

 

"LAN BİR ŞEY DE LAN."

 

Abimin bağırmasıyla kendime geldim.

 

"Umut Ali benim öz oğlum."

 

Ağzımdan sadece beş kelime on dokuz harf çıkmıştı.

 

"Sen ne diyorsun lan."

 

Ellerimi yumruk yaptım.

 

"Bana sahte evrak vermişler. Çağlar şerefsizi saçları değiştirmiş."

 

Dünkü olayı abime anlattım.

 

Tabi krizi anlatmadım.

 

.

.

.

.

 

 

 

Kolidora çıktığımda timim ve Cemil abi buradaydı.

 

"Ben hastaneye gidiyorum."

 

Sadece bunu diyip oradan uzaklaştım.

 

Arkamdan abim Toprağı ve Cemil abiyi gönderiyordu.

 

Biliyordu o hastaneyi alt üst edeceğimi.

 

Karargahtan bahçeye çıktım merdivenin yanındaki banka oturdum.

 

Cemil abi gelip yanıma oturdu Toprağı bekliyorduk.

 

Üniformasını değiştirmek için.

 

Elimi cebime atıp sigarayı çıkardım ama çakmağım yoktu Mahru'da kalmıştı.

 

Cemil abiye döndüm mesajı anlayan Cemil abi bana çakmağını verdi.

 

 

Sigarayı yaktığımda fark ettim elim sargılıydı.

 

Çakmağı geri Cemil abiye verdim.

 

İçime zehiri çektim, gerekmedikçe içmezdim.

 

Pek aram yoktu ama cebimde sürekli bulundururdum.

 

Toprak geldiğinde ayağa kalktım sigarayı sol elime alıp Cemil abinin arabasının arka kapısını açıp bindim.

 

Küllük bölümünü açıp sigaranın külünü döktüm.

 

Araba çoktan yola çıkmıştı. İçimdeki sıkıntı bir türlü gitmiyordu camı açtım.

 

İzmariti küllüğe bastırıp söndürdüm.

 

Kapatıp dışarıya baktım keskin soğuk yüzümü acıtıyordu.

 

Cebimdeki telefonu çıkardığımda kapalı ekranında sağ kaşımda yara bantı dikkatimi çekti elimi atıp parmaklarımla yokladım.

 

Cemil abinin sesi ile ona döndüm.

 

"Sizi ayırmaya çalıştığımızda oldu."

 

Kafa sallayıp telefonun ekranını açtım.

 

"İşlemlere başlatın mı abi."

 

"Evet."

 

"Tamam."

 

Mahru'yu aradım ilk çalışta açtı.

 

"Canım."

 

Neşeli gelen sesi içimi biraz olsun rahatlatmıştı.

 

"Neredesin?"

 

"Hastanedeyim?"

 

Sorgular gibi sormuştu.

 

"Gelince her şeyi anlatacağım ay yüzlüm."

 

"Tamam."

 

Telefonu kapatıp cebime koydum.

 

Hastaneye geldiğimde direk arka kapıyı açıp indim.

 

Toprak'ta benimle inmişti beraber hastanenin içine girdik.

 

Öğrendiğimiz oda numarası ile asansöre bindik.

 

Cemil abi katın düğmesine bastı.

 

Açılan kapılar ile direk adımı mı attım.

 

Cihat'ın kaldığı odanın kolidoruna girdiğimde Azra Umut Ali'yi sakinleştiriyordu.

 

"Umut aslanım." Oğlum canım oğlum.

 

Umut bana döndüğünde koşarak yanıma geldi direk aynı boya gelmek için dizimi kırdım.

 

Bana sarıldığında tepki veremedim.

 

"Mehmet Fazıl amca...hıçkırık...babam çok...hıçkırık...kötüydü yüzü kanıyordu."

 

Tepki vermeyen kollarımla sarıldım oğluma.

 

Burnumu saçına gömüp kokladım aslanımı.

 

"Ştt geçti akıtma göz yaşlarını aslanım."

 

 

"Şimdi bak bakalım bana."

 

Kafasını boynumdan kaldırıp göz yaşlarıyla bana baktı hemen elim ile sildim.

 

"Sen Cemil amcan ile Mahru teyzenin yanına git ben annen ile konuşmam gerek."

 

"Ama babam."

 

Cevap vermedim...

 

Veremedim...

 

O senin baban değil benim diyemedim.

 

"Hadi aslanım."

 

Ayağa kalkıp Umut Ali'ye baktım.

 

Arkasını dönmüş bakıyordu baktığı yöne baktığımda Azra ile Tuğçe vardı.

 

Tuğçe kafasını aşağı yukarı salladı.

 

Umut Ali elimi bırakıp Cemil abinin elini tuttu.

 

İkisi uzaklaştığı zaman direk Tuğçe'nin üstüne yürüdüm.

 

Toprak kolumdan tuttu.

 

"Ben bir kadına el kaldıracak kadar karaktersiz değilim Toprak bırak kolumu."

 

Anında kolumu bırakmıştı.

 

İşaret parmağımı yüzüne doğru salladım.

 

"Her şeyi tamam mı her şeyi anlatacaksın."

 

"Umut Ali'yi velayetime alacağım sen de hiç bir zorluk çıkarmadan izin vereceksin."

 

Ağlayarak konuştu. "Fazıl beni oğlumdan ayırma."

 

Yüzüne karşı alayla güldüm.

 

"Ben bir anne ile oğlunu ayırmıyorum oğlumu soyuma alacağım iki aşiretin torunu olacak. İstediğin zaman onu göreceksin."

 

Arkamı döndüp adım attım aklıma gelenle durdum.

 

"Bu arada polisler tarafından aranıyorsunuz."

 

Uzaklaşıp Mahru'nun odasına yol aldım.

 

Kapıyı çaldığımda gelen komut ile içeriye girdik.

 

Odadaki koltukta oturmuş iç çekiyordu.

 

Yanına oturdum.

 

"Aslanım ben sana ne dedim."

 

Elimi kafasına atıp okşadım buse kondurdum.

 

Kucağıma alıp dizime oturttum.

 

Gözüm Mahru'ya kaydı bana 'ne oldu' bakışlarını atıyordu.

 

Tek kaşımı kaldırıp indirdim benim dilimde sonra demekti.

 

Onayı aldığımda oğluma baktım.

 

İç çekiyordu hâlâ.

 

Sacını koklayarak öptüm.

 

"Mehmet Fazıl amca."

 

"Efendim aslanım."

 

"Babama ne oldu öyle."

 

"Biraz dayak yedi o kadar. Hadi sen uyu uyandığında annene gideceğiz."

 

"O zamana babam iyileşir mi?"

 

Kafam ile onayladım.

 

Elim ile saçılarıyla oynadım. Oda da nefes sesinden başka ses yoktu.

 

En sonunda Umut Ali uyuduğunda koltuktan kalkıp yatırdım.

 

Üstümdeki yeşil çeketi çıkarıp oğlumun üstünü örtüm.

 

Cemil abinin yanına Toprak'ın karşısına oturdum.

 

"Umut benim öz oğlummuş."

 

Mahru'ya baktığımda düşünüyordu.

 

"Ama test yaptırdığında sonuç negatif demiştin."

 

"Hepsi bir oyunmuş aslında. Çağlar bey oynamış testlerle."

 

Bu defa şaşırdı. "Çağlar hoca senin arkadaşın olan."

 

"Evet."

 

Tüm olayı anlatmıştım.

 

"Peki şimdi nerede." Dedi Mahru.

 

Bilmiyorum der gibi omuz silktim.

 

Cemil abi "Karakolda ifade veriyor Furkan başında."

 

"Sonuç."dedim.

 

"Daha belli değil ama bir teröriste yardım yaptığı ortada olduğu için tutuklu yargılanmasına kesin."

 

"Ailesi."

 

"Koruma altında."

 

Kafamı salladım.

 

Uyuyan oğlumu kontrol ettim. Gerçekleri öğrendiğinde bana ne diyecek bilmiyordum.

 

"Tamam abi. Toprak siz daha neyi bekleyeceksiniz oğlum yanımda sakinim ben."

 

"Resul abiden kesin emir aldım Fazıl geri dönesiye kadar yanında kalacağım."

 

Dönüşte cezam vardı.

 

.

.

.

.

 

Umut uyandığında Cihat'ın odasına gittik açık kapıdan onları izliyordum.

 

"Çok koykdum baba."

 

Elimi sıktım artık ona baba demesin ben varım.

 

Azra bana baktığını gördüm tekrar oğluma baktım.

 

Tuğçe saçlarını okşuyordu.

 

"Umut annem sana bir şey demem gerek."

 

"Dinliyoyum anne."

 

"Senin baban Cihat değil oğlum bunu biliyorsun."

 

"Evet biliyoyum anne."

 

Kaşlarımı kaldırdım şaşkınlıkla bunu ben bilmiyordum Umut'un bildiğini.

 

"Öz babamla tanıştığımda ona hey şeyi anlatacağım ama anne ben Cihat babamı çok seviyoyum."

 

"Hem daha öz babamla tanışmadım ben o zamana kadar Cihat babama baba diyeceğim."

 

Cihat "Aslında öz babanla çoktan tanıştın hem onu çok seviyorsun oğlum."

 

Ne hakla benim oğluma 'oğlum' der lan bir adım attım koluma dokunan Toprak ile geri yerime geçtim derin bir nefes aldım.

 

"Kim ki baba."

 

"Kapıya bak Aslanım baban orada."

 

Araksını döndüğünde benimle göz göze geldi.

 

"Baba kapıda Mehmet Fazıl amca var. Babam nerede."

 

Tuğçe "şu an ona bakıyorsun oğlum."

 

Tebessüm ettim.

 

"Ben de dün öğrendim oğlum."

 

Yataktan inip bana doğru kollarını açarak koştu.

 

"BABAM"

 

Kollarımın arasına alıp kucakladım.

 

"Aslanım, baban sana kurban olsun oğlum."

 

"Baba babacığım."

 

"Söyle oğlum söyle aslanım. Söyle babasının paşası."

 

"Hep senin babam olmanı istemiştim biliyor musun? Sana amca desem de içimden hep baba dedim."

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

=Siz şimdi diyeceksiniz Umut Ali hemen kabul etti diye.

 

Ben cevabımı vereyim Umut Ali baştan beri Fazıl'a çekiliyordu.

 

Böylelikle kendisini ona daha yakın hissediyordu.

 

Hep ona baba demek istiyordu.=

 

Fazıl'ın Cihat'a baba demesinin kıskanması ay yaa çok tatlı.

 

Seviliyorsunuz canlarım ❤️

 

Loading...
0%