Yeni Üyelik
37.
Bölüm

37. Bölüm

@kaleminsesi1905_01

Medya= Bordo Tabutçu

 

Fazıl

 

"Ama ben istiyorum Fazıl."

 

Yaptığım yerden doğrulup ayağa kalktım.

 

Mahru'ya doğru eğildiğimde gözlerini kapattı dudaklarımı birbirine bastırıp baktım galiba öpeceğim zannetmişti.

 

Kucağıma aldığımda çığlık atarak boynuma sarıldı.

 

"Olmaz güzelim senin için olmaz hadi beraber duş alalım.

 

Odada bulunan banyoya beraber girdik.

 

İlk ben onu yıkadım oda beni beraber çıktık.

 

Mahru kendi dolabından kıyafetlere bakarken bende üstümden çıkardığım kıyafetlere doğru yürümüştüm ki Mahru kolumdan tuttu.

 

"Abimin kıyafetinden verebilirim."

 

Yüzüme tebessüm kondurup yüzüne yaklaştım.

 

Alnını öpüp. "Gerek yok güzelim ben direk konağa geçeceğim bir yere uğramayacağım."

 

Dudaklarına buse kondurup baksırı fırlatığım yerden alıp giydim.

 

Keten pantolonu da giyip gömleğimi giydim gömleğimin eteklerini pantolonun içine sokarak kemerimi taktım.

 

Kravatı elime alıp güzelime baktım.

 

Karşımda sadece iç çamaşırla duruyordu.

 

Göğsünün üst tarafı morarmaya başlamıştı kızarık yerlerine baktım benim izlerime.

 

"Beni zorlama güzelim kendimi zor tutuyorum."

 

Gelip önümde durdu. İlk iki düğmesi açık lan yakamdan tutup kendisine çekti.

 

"Ama ben tutmanı istemiyorum her hücremle seninim ben."

 

Elini pantolonun üstünden erkekliğimi okşadı.

 

Bakışlarımı tavana getirip yutkundum. Adem elmamda hissettiğim dil ile bir eli yakamda olan bir elini ile erkekliğimde olan elini alıp arkasında birleştirdim.

 

Kravat ile bağlarken boynunu emmeye başladım.

 

Arkasından baskı uygulayarak kendimi bastırıp.

 

O sırada telefonuna gelen bildirim ile kabana baktım iç cebine koymuştum arabadan inince Mahru'yu o şekilde bırakıp kabanımın iç çebinden telefonu çıkarıp baktım.

 

Resul Ali abimden mesaj gelmişti.

 

Abim: Görev: 7B3X - Zaman kısıtlı!

 

Kaşlarımı çatarak okudum bu kodu Bordo Tabutçu lazım olduğunda yazılan kod zaman kısıtlı ve ünlem işareti acil depoya gel.

 

Telefonu hızlı bir şekilde cebime katıp Mahru'nun yanına yürüdüm kravatımla bağladığım ellerini çözüp dudaklarına öpücük kondurup burnumu boynuna sokup kokusunu içime çektim.

 

Kafamı çekmeden konuştum.

 

"Benim acil işim çıktı güzelim hemen çıkmam gerek."

 

Boynunu emip öpücük kondurdum.

 

Mahru sıkıca sarılıp kokumu içine çekerek boynumu öptü.

 

"Boğazındaki izler gözüküyor."

 

"Sorun değil ben bir şekilde hallederim."

 

"Tamam daha fazla geç kalma."

 

Burnumu saçlarına sokup derin bir nefes çektim içime ve öptüm.

 

Hemen ayrılıp kabanımı giyerek merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

 

Kapının önünede olan ayakkabıları giyip arkamı döndüm.

 

"Sen odaya git uyu güzelim ben seni arayacağım."

 

Bana uzandığında eğildim doyamadığım dudaklarına yapıştım.

 

Kendimi geri çekip sulanan gözlerine baktıp.

 

"Yapma güzelim."

 

"Çok dikkatli olun bekleyeceğim seni ne zaman dönersen dön bekleyeceğim."

 

İki elimle yanaklarını tutarak alınlarımızı birleştirdim.

 

"İşim biter bitmez kapında olacağım."

 

Telefonuma tekrardan gelen bildirim ile ayrılıp kapıyı açtım arabaya doğru koşarak gittim.

 

Motoru çalıştırıp bordo tabutçu için kullanılan depo gibi yere yol aldım.

 

.

.

.

.

 

Arabadan inip dışı eski ama içi modern olan yere girdim.

 

Abim ve ekip hazırlanmış beni bekliyordu.

 

"Hı benimle gel abim."

 

Hemen abimi takip ettim.

 

Gösterdiği haritaya bakmak için eğildiğimde abimin bakışı boynuma kaydı.

 

Hemen elimi gözükmesin diye kapattığım kabanımın açıldığı yere atıp kapattım sadece abim görmüştü.

 

Eli ile bir noktayı gösterip konuştu.

 

"Sınıra yakın olan kamp ve 30 km uzaklıkta olan kamp Göktürk timi pusuya düşürülmüş bu iki kamptan şüpheleniyor ama bu ikisinde de olmaya bilirler o yüzden sen."

 

Başka bir noktayı gösterdi.

 

"Hazırlanıp buradaki kampa gideceksin her ihtimale karşı. Mehmet Göktürk timi gizli görev için gitmişler ama benim tahminim."

 

"Onların geldiklerini bildiklerinden habersiz göreve çıktığı."

 

Susunca devam ettim.

 

"Ya timin içinde ya da görevi veren kişi."

 

Başı ile beni onayladı.

 

Yerimden doğrulup abime baktım ben hazırlanıp çıkıyorum.

 

"Gece olmasını bekle ve telsizin açık olsun bak ne olursa olsun kapatma."

 

"Tamam."

 

Odaya geçip bordo tabutçu kıyafetlerimi giymek için üstümü çıkarmaya başlamıştım ki kapı kuvvetlice açılıp kapandı.

 

Abim direk yakalarımdan tutup duvara sırtımı küvetlice çarptı ağzımdan kazan küçük inilti ile abime baktım.

 

"Lan it en son Umut Ali'yi annesine bırakıyordun lan, bana bak oğlum Mahru'nun canını yakma yoksa ben seni yakarım lan."

 

Ellerimi bileklerini atıp gözlerinin içine dişlerimi sıkarak baktım.

 

"Kusura bakmayın Resul bey takip ettirdikleriniz size rapor vermedi galiba."

 

Ne ima ediyordu bana. Bilip bilmeden yorum yapıyordu. Ellerini yakamdan indirip gözlerimin içine baktı.

 

"Sen bizi öğrendiğin gün peşine adam takmadım neden inanmıyorsun."

 

"Kusura bakmayın ama sizin yaptığınız ima nereye gidiyor. Ben yaa ben, beni en iyi tanıyan sensin ama iyi tanıyamamışsınız."

 

Ellerim ile omzundan tutup ittirdim. Benden uzaklaştığında bordo tabutçu kıyafetlerimi alıp odadan ben çıktım.

 

Başka odaya geçip kıyafetleri giyindim geri odaya girip odadan çıkmayan abime bakmadan silahların ve çantamın olduğu bölüme geçtim.

 

 

 

Gerekli malzemeleri alıp çantayı hazırladım.

 

"Mehmet-"

 

Elimi yukarı kaldırıp susmasını sağladım.

 

"Bir an önce timi kurtaralım komutanım."

 

Odadan çıkıp kimsenin yüzüne bakmadan depodan çıktım.

 

Telefonu kökten kapatıp arabanın torpidasına koyup arabayı kitledim anahtarı depoya girip odaya geçtim orta koyup çıktım.

 

.

.

.

.

 

Bana gösterilen kampa gelmiştim gece görüş gözlük ile giren çıkanlara bakıyordum bir hareketlilik yoktu.

 

Timin burada olup olmadığını da bilmiyordum.

 

Ama kamptan uzak bir yerde bir hareketlilik görmemle oraya baktım.

 

16 yaşlarında bir çocuk sağına soluna bakarak uzaklaşıyordu elindeki silahı atıp koşarak uzaklaşmaya başladı fark eden iki kişi arkasından koşuyordu.

 

Hemen yerimden kalkıp çocuğun koştuğu yere doğru hızlı adımlarla gitmeye başladım.

 

Yere düşmesiyle daha da hızlandım ses çıkarmamaya çalışarak.

 

Direk büyük silahı kemerini takip arkama attım beylik tabancama susturucuyu takıp çocuğa silah uzatan adım kafasını nişan aldım.

 

Direk ateş edip yanındaki ite sıktım kafasına sıktığım it geberip gitmişti.

 

Ama diğeri yaralanmıştı düşürdüğü silahına uzanmaya çalışıyordu çocuk kafasına sağlam bir tekme atıp silahı aldı yattığı yerden bana doğrulttu namluyu.

 

Bir sızlanan ite bir bana uzatılan namluya baktım.

 

Robot sesimle konuştum.

 

"Tamam delikanlı sakin ol sana zarar vermeyeceğim."

 

Titreyen sesi ile konuştu.

 

"Nereden inanacağım sana bana kaç kere kurdular bu cümleyi."

 

Beylik tabancayı susturucu ile yerine takıp ellerimi havaya kaldırıp korkmaması için yavaş adımlarla yanına yürüdüm.

 

"Haklısın ama ben gerçekten sana zarar vermeyeceğim aksine sana yardımcı olacağım."

 

Yaralı olan it konuştu.

 

"B-bordo Tabutçu" tam bağıracaktı ki çocuk silahın kabzasiyla itin boynuma vurdu.

 

Yanına yaklaşan bana doğruttu.

 

"Yaklaşma."

 

"Tamam sakin ol bak uzaklaşıyorum."

 

İki adım geri gitip çocuğu inceledim.

 

Yüzü yara bere içindeydi.

 

"Bordo tabutçu olduğunu nereden bileceğim ben seni ya bana oyun oynuyorsanız."

 

Çok cesaretli biriydi.

 

Kıyafetin küçük cebinden üniformamdaki Türk bayrağını çıkarıp gösterdim.

 

Gözü ışıldayarak baktı. Türk bayrağına silahı hemen indirip benden özür dilemeye başladı.

 

"Özür dilerim abi ben hiçbir zaman Türk askerlerine silah kaldırmadım. Gerçekten beni ölümle tehdit ettiler ama ben yine karşı-"

 

"Tamam sana inanıyorum çocuk bir an iki iti ortadan kaldıralım ve seni saklayalım kaçtığını biliyorlar ve buraya gelirlerse ikimizde yem oluruz."

 

"Tamam abi."

 

Ayağa kalmaya çalışınca yüzünü buruşturdu.

 

"Dur dur ayağına bakmama izin ver."

 

Kafasını olumluca salladı. Yanına gidip ayağına baktım. Bileği morluk içindeydi.

 

"İki gün önce kaçmaya çalıştığımda burkup düştüm beni yakaladılar o zaman oldu."

 

"Çıkık duruyor. Bu halinle kaçmaya çalışman."

 

"Ağrı kesici içtim abi etkisini gösterince kaçmaya çalıştım."

 

Maskenin altından tebessüm ederek konuştum.

 

"Gel bakalım buraya seni önce güvenli yere çekelim."

 

Bir elimi beline bir elimi bacaklarına atıp kucakladım kampa baktığım noktaya doğru yürüdüm.

 

"Abi gerek yok yürürüm."

 

"Susmanı tercih ediyorum delikanlı."

 

Baya bir yürüdüm çocuğu kayaların oraya bırakıp eline çantamda ki suyu çıkarıp verdim.

 

Eline alıp kana kana içti.

 

"Silahımı sana veriyorum her ne kadar doğru olmasa da senin güvenliğin için."

 

Çünkü silahın nasıl tutulması gerektiğini de biliyordu bana silah doğrultuğunda dikkatimden kaçmamıştı.

 

Beylik tabancasını vererek ayağa kalktım.

 

"Ben iki iti ortadan kaldırmaya gidiyorum buradan sakın ayrılma."

 

"Tamam abi dikkatli ol."

 

Elimi saçını karıştırmak için uzatığımda titreyerek kendisini uzaklaştırdı.

 

"Benden korkma delikanlı."

 

Hemen oradan uzaklaşıp iki itin yattığı yere gittim.

 

Çalıların arasına çektim geberip gideni.

 

Baygın yatan şerefsizi ne yapacağımı düşünmeye başladım.

 

Lan it ilk sıktığımda neden gebermedin.

 

Eğilip nabzına baktım aşırı derecede zayıf atıyordu gebermesi an mesele bende yardımcı olmak için geberen itin yanına çektim.

 

Üstlerini bir güzelce örtüp aklımdaki delikanlının yanına gittim.

 

Yaklaştığımda konuştu.

 

"Abi."

 

"Benim."

 

Yanına gidip oturdum.

 

"Bir süre bana yoldaşlık yapacaksın sabah seni almaya gelenler olacak."

 

"Kurtuldum değil mi abi bak ben gerçekten hain değilim."

 

"Az buçuk hatırladığım ailemin yanına gideceğim değil mi."

 

"Sen ne zamandan beri buradasın."

 

"7 yaşımdan beri. Okula giderken kaçırdılar beni abi ben okumak savcı olmak istiyordum babam gibi."

 

"Anladım delikanlı inşallah sabah yola çıkacaksın hadi gel ayağına bir bakayım uykusuz ve yorgun duruyorsun yatarsın sen ben beklerim başında korkma."

 

"Korkmuyorum abi uykumda yok seninle beklerim ben."

 

"Aferin delikanlı bekleriz beraber uzat ayağını bakayım."

 

Çantamı sırtımdan çıkarıp ayın yardımıyla baktım tam göremesemde ilacı sürüp sargı bezini sardım.

 

"Şimdi ufak bir sorun var oda çıkık duruyor sabah gözüyle iyice bakarım sürdüğüm ilaç ağrı kesici krem şimdilik bununla idare et aslanım tamamı."

 

"Tamam abi."

 

Üstümdeki üniforma ceketini çıkarıp çocuğa giydirdim.

 

"Isınman için ateş yakmayı düşünsemde yerimiz hemen belli olur."

 

"Sorun değil abi ama sen, sen üşürsün."

 

Kurduğu cümle ile tebessüm ettim.

 

"Yok aslanım ben üşümem hadi sen yat ben kampı gözetlemeye devam edeyim."

 

"Türk askerleri içinmi geldin abi."

 

"Evet kamptalarmı."

 

"Komutan ile yaralı olan asker burada abi diğerini nere götürdüler bilmiyorum."

 

"Tamam aslanım bilgi için teşekkürler."

 

Hemen yerimi alıp Abime raporu iletim.

 

Allah kazamızı mübarek eylesin.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Seviliyorsunuz ❤️

Mutlu kalın ❤️

 

Loading...
0%