

Medya: Mehmet Fazıl ile Mahru
Yazar bakış açısı
"Anne babamın telefonu neden kapalı."
Tuğce sakinleşmeyen oğlundan gözünü çekip Cihat'a baktı.
Fazıl, Umut Ali'yi annesine bırakalı altı gün olmuştu ve Umut Ali bu altı günde babasına ulaşamadı.
Cihat bir dizini kırıp Umut Ali ile aynı.boya geldi.
"Aslanım biliyorsun baban bir asker o-"
"Yalan şöyledi bana acayım dedi ama açmiyoy telefonu."
Umut elindeki telefonu yere çarpıp odasına koşarak gitti.
Birbirine bakan ikili telefonun sesi ile Umut Ali'nin attığı telefona baktılar.
Tuğçe eline alıp arayana baktı Fazıl arıyordu Cihat'a baktı.
Cihat elinden telefonu alıp Umut'un arkasından gitti.
Yastığa kafasını gömmüş ağlıyordu.
"Umut baban arıyor."
Telefonu uzattı ama Umut Ali almadı.
Kapanan telefon takrardan çalmaya başladı o sırada evin zili çalıyordu.
Tuğçe gece vakti kim olur düşüncesiyle kapıya doğru gidip bir düğmeye basıp kim olduğunu sordu.
Derin bir nefes sesinden sonra konuştu.
"B-benim."
Tuğce hemen otomatik düğmeye basıp dış kapıyı açtı.
Cihat'a Tuğçe'nin arkasından çıktı.
"Kim?"
Tuğce tam cevap verecekti ki asansörün kapısı açıldı.
Cihat asansörden çıkan iki adama baktı.
Fazıl'ın koluna girmiş Cemil ikiliye doğru yürüdü.
Fazıl ikisinin yüzüne bakmadan konuştu.
"Ali nerede?"
"Odasında komutanım."
Fazıl kolunu Cemil'den çekip konuştu.
"Ben geliyorum abi."
"Fazıl bey ayakta duramıyorsunuz."
"Abi oğluma bir söz verdim ben."
Cihat'a döndü. "Oğlumun odasını nerede?"
"Buyurun komutanım."
Cihat önde Fazıl arkasında içeriye girdi.
Bir odanın önüne geldiğinde Cihat baba oğulu başbaşa bırakmak için uzaklaştı oradan.
Fazıl terleyen alnını silip kapıyı tıklatı içerden ağlama sesleri geliyordu dişlerini birbirine bastırıp acıdan buruşturduğu yüzünü sakın tutmaya çalıştı.
Kapıyı açıp içeri girdi. Kafasını yastığa gömmüş ağlayan oğluna baktı.
"Babasının aslanı." Umut Ali duyduğu sesle hemen kafasını kaldırıp baktı babası karşısındaydı.
"Baba."
Fazıl dudağının sağ tarafı hafif yukarı kalktı.
"Babam."
Umut Ali yatağından zıplayarak inip babasına doğru koştu.
Fazıl bir dizini kırıp oğlu ile aynı boya geldi.
Umut Ali kollarını babasının boynuna doladı.
Mehmet Fazıl burnunu oğlunun saçlarına gömüp kokusunu içine çekti.
"Baban sana kurban olsun aslanım."
"Seni çok özyeydim baba."
"Ben de seni özledim oğlum."
Boynundan kafasını kaldıracağı an Fazıl engel oldu yüzünün halini görmesini istemedi.
"Ne zaman oluysa acayım dedin kaç defa ayadım ama ulaşamadım."
"Haklısın oğlum telefonumun şarjı bitmiş."
Oğlu ile ayağa kalkıp düşmek üzere olduğunda boşta kalan eliyle duvara tutundu yüzünü hissettiği açıdan dolayı buruşturdu Umut Ali hemen kafasını babasının boynundan çıkarıp yüzüne baktı.
"Baba iyimişin."
Umut Ali, Fazıl'ın terleyen yüzünü sildi.
"İyiyim aslanım sadece biraz yorgunum."
" O zaman uyuyalım yoygunluğun geçsin baba."
Oğlunun alnını öpüp kokusunu içine çekti.
"Beni düşünen aklını yerim senin babam."
Yavaş yavaş yürüyüp dış kapıya doğru yol aldı.
Dengesini kaybedip tam düşecekti ki Cihat'an önce davranan Cemil Fazıl'ın kolunu tuttu.
"Baba."
"İyiyim aslanım iyiyim."
Bakışlarını Tuğçe'ye çevirdi.
"Umut Ali bu akşam bende kalacak kendisi ne zaman isterse getireceğim."
Tuğçe başı ile onayladı. Fazıl oğlunun yanağını öpüp kulağına fısıldadı.
"Annenle vedalaş paşam."
"Allah'a emanet ol anne ve Cihat baba."
Fazıl Umut Ali'nin Cihat'a olan hitabı ile gözlerini kapattı.
"Görüşürüz oğlum babanın sözünden çıkma tamam mı?"
"Tamam anne."
Babasının boynuna sıkıca sarıldı. Umut Ali.
Tam yürüyeceklerdi ki Cihat durdurdu onları.
"Komutanım Umut Ali'nin ilaçları ve telefonu."
Fazıl Cemil'e baktı mesajı alan Cemil, Cihat'ın elindeki ilaç poşeti ile Fazıl'ın Umut Ali'ye aldığı telefonu alıp asansöre bindiler.
Arabanın arka kapısını açıp Cemil'in yardımıyla kucağındaki oğlu ile arkaya bindi.
Cemil'de sürücü koltuğuna binip dikiz aynasından Fazıl'a baktı.
Yüzü çok solgundu uyanır uyanmaz eline telefonu alıp açtığında oğlundan bir sürü aramayı görmüştü hemen kolundaki serumu çıkarıp Tabutçu için kullandıkları depodan çıkmıştı uyandığını gören Resul Ali'nin ekipten askerleri durduramadı direk Resul'ü aradılar durumu öğrenen Resul Cemil'i aramıştı.
"Bu halde eve gidemazsiniz Fazıl bey."
Fazlı yorgun sesiyle konuştu.
"Mahru'nun yanına abi."
"Ama Faz-"
"Mahru'nun yanına dedim abi."
"Peki."
Motoru çalıştırıp Mahru'nun evine yol aldılar.
"Baba."
Uykulu sesle konuşan oğluna baktı.
"Efendim babam."
"Ne oldu sana hastamı oldun."
"Evet oğlum biraz fazla yormuşum vücudumu."
"Çabucak iyileş tamam mı baba?"
"Emrin olur paşam."
Esneyen oğluna baktı uyumamak için direniyordu.
"Uykun varsa uyu aslanım."
"Ben uyuysam sana kim bakacak sen hastasın."
"Kocaman adam olduğunda bana sen bakacaksın aslanım şimdi yanımda Cemil amcan var o bakar bana. Hadi sen uyu uyku saatin çoktan geçti."
"Tamam baba iyi geceley."
"İyi geceler aslanım."
Kucağında uyuyan oğlundan gözlerini çekip kafasını arkadaki koltuğa dayayıp gözlerini kapattı.
Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama Cemil'in seslenmesiyle gözlerini açtı.
"Geldik Fazlı bey."
İyi kötü cebinden telefonu çıkarıp Mahru'nun ismine dokunup kulağına götürdü.
Gözleri ise Mahru'nun odasının penceresindeydi.
Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı. Meraklı sesi duydu.
"Fazıl!"
"Ay yüzlüm."
"Sesin neden öyle geliyor iyimisin."
"Kapını açarsan daha iyi olacağım."
Gözlerini ayırmadığı pencerenin ışığı yanmıştı. Fazıl'ın dudakları kıvrıldı.
Pencere açılıp eli kulağında olan Mahru'yu gördü.
Cemil arabanın farlarını yakıp geri söndürdü. Mahru geliyorum diyip telefonu kapattı.
Fazıl telefon olan eliyle kapıyı açmıştı ki Cemil ondan önce davranıp kapıyı açtı Fazıl'ın kucağında ki Ali'yi almak için eğilmişti ki Fazıl izin vermedi.
Cemil'in yardımıyla arabadan indi. Mahru dış kapıyı açıp Fazıl'a doğru koştu o heyecanla Fazıl'a sarıldı.
Fazıl sırtını arabaya çarptığı için acıdan inledi.
Mahru hemen uzaklaştı. "Fazıl iyimisin?"
"İyiyim ay yüzlüm."
Sırtını arabadan ayırıp Mahru'ya sarıldı tek koluyla saçlarının arasına öpücük kondurup kokusunu içine çekti.
Bu iki kokuyu çok özlemişti Mehmet Fazıl.
"Sağol abi, abime durumdan bahsedersin ben bu gece burada kalacağım."
Cemil Fazıl'ın sırtına baktı tereddütle.
"Fazıl bey ama-"
"Hadi abi sende istirahat et."
"Bari size yardım edeyim içeriye kadar."
Mahru kaşlarını çattı. "Fazıl sen hastaneden kaçmadın değil mi?"
"Yok ay yüzlüm hem hastaneden kaçsam senden önce kopuz albay duyardı."
Cemil arabadan Umut Ali'nin ilaçlarını ve telefonunu alıp Mahru'ya uzattı.
"Mahru hanım buyurun."
Mahru, Cemil'in elindekileri alıp Fazıl'ın kolunun altına girdi.
Beraber içeriye doğru yürüdü.
"Seninle konuşacağım Fazıl efendi."
Fazıl alayla konuştu.
"Ondan önce çıplak ayakla kara bodoslama dalan kızla bir konuşayım sonra sen benimle konuşursun Mahru hanım."
Mahru eğilip ayağına baktı.
"Ben ne bileyim sesini duyunca heycanla bir anda çıktım dışarıya."
"Hadi hadi içeri bir an önce girelim sonra konuşuruz çok uykum var."
Mahru içeriye girdikten sonra dönüp kapıyı kapattı.
Kapı kapandıktan sonra Cemil arabaya binip motoru çalıştırdı.
Arabaya bağlı olan telefonu çalmıştı ekrandan vakti Cemil arayan Enes beydi.
Açtı.
"Cemil, Fazıl nerde?"
"Verdikleri sözün yanında Enes bey."
"Anlamadım?"
Cemil dikiz aynasından arkada kalan eve baktı.
"Daima sözünü tuttu Enes bey."
Anlamıştı şimdi Enes oğlunun nerede olduğunu.
"Tamam Cemil, iyi akşamlar."
"İyi akşamlar Enes bey."
.
.
.
.
Üst odaya çıkan Mahru ile Fazıl yatağa doğru yürüdü.
Fazıl ilk uyuyan oğlunu yatağa Mahru'nun yardımıyla yatırdı.
Mahru uzaklaştığında Fazıl'ın beyaz kazağındaki kırmızı lekeyi gördü.
"Fazıl sırtın."
"Ay yüzlüm korkulacak bir şey yok inan ki hatta kazağımı çıkarayım bak."
"Fazıl Allah'a aşkına sen ne diyorsun yaa çabuk çıkar dur ben yardım edeyim sana."
Fazıl yatağın kenarına oturup Mahru'nun yardımıyla beyaz kazağını çıkardılar.
Mahru gördüğü kırmızı leke olmuş sargı beziyle göz yaşlarını tutamadı.
Fazıl kolundan tutup önüne çekip sarıldı.
"Şştt sen ağla diye demedim ki ay yüzlüm yapma."
"Ama sırtın canın çok yanmıştır."
"İnan ki senin yanında ağrıyı hissettmiyorum."
"Teninde solgun senin bu acelen ne tam iyileşseysin."
"Sana bir söz verdim ay yüzlüm ne olursa olsun senin yanına geleceğim dedim mi dedim."
İki elini yanağına getirip alnına buse kondurdu.
"Hadi ne yapcaksan sırtıma yap ondan sonra uyuyalım."
Mahru başı ile onaylayıp ayağa kalktı odasındaki banyoya girip ilk yardım çantasını alıp geldi içinden eldiveni çıkarıp ellerine geçirdi.
Tıbbi makası ile sargı bezini kesip çıkardı yapıştırılan yara petini çıkarıp yarayı temizledi ardından alkol swapı paketinden çıkarıp bir güzel yaraya sürdü.
Fazıl yüzünü buruşturdu. Sonunda yara petini yapıştırıp sargı beziyle vücudunu sardı.
Fazıl eğilip kazağını alacaktı ki Mahru durdurdu.
"Dur ben sana babamın siyah kazaklarından getireceğim bir tane bu olmaz Umut Ali sabah görür ki haberi yoktur onun.
Fazıl mecbur başını salladı. Doğru söylüyordu Mahru, Umut Ali'ye elinden geldiğince göstermemeye çalıştı.
Odana çıkan Mahru ile uyuyan oğluna baktı. İş makineleri ile kaplı olan geceliğine baktı ona kıyafet almak aklına gelmemişti yapacak bir şey yok sabah ola hayrola.
Kapının sesiyle kapıya baktı elindeki siyah kazağı Fazıl'ın üstüne giydirdi.
Fazıl canı acısada boş vererek Mahru'nun yanaklarını tutup kendisine çekip dudağına sesli öpücük kondurdu.
Mahru öpücüğün etkisiyle donmuştu Fazıl bir daha çekip dudağına öpücük kondurdu ama bu defa çekilmedi aldt dudağı kavrayıp emmeye başladı kendine gelen Mahru, Fazıl'ın üst dudağını emmeye başladı.
Nefesiz kalan Mahru ile kendisini çekti Fazıl.
"Hadi güzelim uyuyalım."
Umut Ali'nin sağına Fazıl soluna Mahru uzandı.
Fazıl, Mahru ile alnını birleştirip oğluna bakarak gözlerini kapattı.
Kıpırdana Mahru ile gözlerini açtı.
"Ne oldu?"
"Lambayı kapatmayı unuttum."
Fazıl alayla dudakları kıvrıldı.
"Etkim büyüktür."
Selam canlarım ben geldim.
Boş zamanımda yazıp atayım dedim pazartesi ve salı günü toplam üç tane sınavım kaldı hafta sonu ise diğer okulun sınavına gireceğim.
Bir hafta sonra inşallah görüşürüz.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Seviliyorsunuz ❤️
Mutlu kalın ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.99k Okunma |
1.58k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |