40. Bölüm
Arzu Güleç / Bordo Tabutçu / 40. Bölüm

40. Bölüm

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Medya: Resul Ali ATEŞOĞLU

 

Fazıl

Yüzümde hissettiğim dokunuşlar ile gözlerimi afif açtım Umut Ali uyandığımı görünce elini hızlı bir şekilde çekip bana gülümsedi.

 

"Günaydın baba."

 

"Günaydın oğlum."

 

Yavaşça oturur pozisyona gelip oğluma baktım.

 

"Biz neydeyiz baba."

 

Burnuna fiske atıp konuştum.

 

"Mahru teyzenin evindeyiz babam."

 

O sırada kapı tıklanarak açılmıştı Ali ile ikimiz kapıya baktık Ali bir anda üstüme atlayıp oradan Mahru'ya doğru koştu.

 

Tabi ben Umut Ali'nin sayesinde sırtımı yatağın başlığına çarptığım için kendimi tutamayıp açıdan inledim.

 

"MAHYU TEYZE"

 

Mahru Umut ile aynı boya gelip yanağına öpücük kondurup sarıldı bana iyi misin diye baktığında başımı salladım.

 

"Günaydın küçük afacan."

 

"Günaydın Mahyu teyze."

 

Ayağa kalkıp başını okşadı.

 

"Hadi bakalım kahvaltı hazır hemen elini yüzünü yıkıyorsun."

 

Odanın içindeki banyoyu gösterip konuşmuştu. Umut onaylayıp koşarak banyoya gitti.

 

Mahru hemen yanıma gelip bana baktı.

 

"İyisin değil mi aç bir bakayım istersen."

 

"Gerek yok güzelim iyiyim."

 

Yataktan kalkıp Mahru'nun dudaklarına buse kondurup uzaklaştım o sırada banyonun kapısı açılmıştı.

 

"Gel Umut biz inelim babanda yüzünü yıkayıp gelsin."

 

"Tamam Mahyu teyze."

 

İkili çıkınca banyoya girip ilk tuvalet ihtiyacımı halletip elimi yüzümü yıkadım.

 

Siyah kazağı çıkarıp sırtıma bakmaya çalıştım.

 

Birden banyonun kapısı açılıp kapandı.

 

Aynadan Mahru'yu gördüm sırtıma bakıyordu.

 

Yaklaşıp elini kurşun yarasına koyup aynadan bana baktı.

 

"Zorlama daha fazla kanama yok hadi Umut Ali bizi bekliyor inelim aşağıya."

 

Kazağı giyip arkamı döndüm Mahru'nun gözleri dolmuş bana bakıyordu.

 

Hemen yanaklarını tutup konuştum.

 

"Ay yüzlüm yapma lütfen."

 

Alnına buse kondurdum.

 

 

"Hadi gel inelim aşağıya."

 

.

.

.

.

 

Kare şeklinde küçük masada kahvaltı yapıyoruz. Mahru ile karşılıklı oturuyoruz Umut Ali bıcır bıcır konuşuyordu.

 

Mahru'ya bakıyordum kafasını Umut Ali'den çekip benimle göz göze geldi göz kırptım.

 

Adım sesleri duymam ile arkamı dönüp baktım kopuz Albay ile oğlu Akay gelmişlerdi direk ayağa kalkıp kopuz Albayın karşısında hazır ola geçtim.

 

Albay kopuz bana ters bir şekilde bakıyordu.

 

"Lan ş-"

 

Gözleri Umut Ali'ye kayınca sustu. Yüzünü yumuşatarak konuştu.

 

"Merhaba delikanlı sen Umut Ali olmalısın?"

 

Umut oturduğu sandalyeden kalkıp bacaklarımın arkasına saklandı.

 

Kopuz Albayın bakışları bana kayınca yumuşak bakan gözler sinire döndü.

 

"Rahat. Seninle sonra hesaplaşacağız."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

Cenesiyle masayı gösterip oturdu ben hâlâ ayakta olduğum için kolumdan tutup beni masaya oturttu.

 

"Komu-" bana ters bir şekilde bakınca konuşmam yarım kaldı.

 

Umut Ali'yi bacağıma oturttum Mahru masada Umut Ali'ye ait olan meyve suyunu bana uzattı almak için elimi uzatmıştım ki kopuz Albay benden önce davranıp aldı.

 

Benim önüme koydu bende alıp Umut'un eline verdim.

 

Akay Umut'un yanağından makas almak için uzanmıştı ki eli havada kaldı.

 

Çünkü Umut Ali kafasını göğsüme sakladı.

 

Çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.

 

Göz kırptım. "Ne oldu oğlum?"

 

"Baba, annem tanımadığın kişileyden uzak duy demişti."

 

Yüzüme tebessüm kondurup konuştum.

 

"Annen doğru demiş aslan parçası. O zaman tanışalım mı?"

 

Umut, Akay'ın dediği ile bana baktı ben kafamı olumluca salladım.

 

Umut eli kendisine uzatılan ele bakıp tuttu.

 

"Meyhaba ben Umut Ali PAYLAK."

 

Tek kaşımı kaldırıp Umut Ali'ye baktım.

 

"Parlak değil oğlum Ateşoğlu senin soyadın."

 

"Memnun oldum delikanlı bende Akay Kopuz. Mahru teyzenin abisiyim."

 

Elini çekip kopuz Albaya baktı. Temerrütle elini uzattı. Kopuz Albay elini yarı yolda karşılayıp konuştu.

 

"Merhaba delikanlı Ben Halil İbrahim Kopuz. Bu ikilinin babası, senin babanın komutanı oluyorum."

 

"Umut Ali Pay-Ateşoğlu."

 

Hemen bana dönüp kulağıma fısıldadı.

 

"Baba, Mahru teyzeyi sana alalım mı?"

 

Ama bunu odada ki herkes duymuştu. Benim kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

 

" O biraz zor delikanlı." Kopuz Albayın kurduğu cümle ile ben kopuz Albaya baktım.

 

Kahvaltı faslı bitince oturma odasına geçtik. Tabi ben Kopuz albay ile evdeki odasındayım.

 

"Lan it sen ne bok yiyorsun burada. Bu halinle kaçmaya çalışman ne lan."

 

"Ben kaçmadım ki komutanım."

 

"Yüzbaşı uyanır uyanmaz yataktan kalkmak ne demek lan."

 

Ellerimle saçımı karıştırıp kopuz Albaya baktım.

 

"Ben gitmeden önce bir söz verdim komutanım kızınıza ne olursa olsun geleceğimi söyledim."

 

Derin bir nefes alıp bana ters ters baktı.

 

"Bir de o konu var baban senin nerede olduğunu söylemeseydi bilmiyorduk burada olduğunu."

 

"Emin olun peşime adam taktırmıştır komutanım."

 

Affetmiş olsam da kırgınlığım hâlâ tazeydi.

 

Konuyu kapatmak için başka konu açtım.

 

"Komutan ile askerin durumu nedir komutanım."

 

"Binbaşı taburcu oldu asker de yarın olacak. Durumları gayet iyi. Diğer askerleri hâlâ bulunamadı."

 

Elimi çeneme atıp kaşıdım delikanlı aklıma gelince kopuz Albaya döndüm.

 

"Peki delikanlı komutanım."

 

Kaşlarını çatıp bana baktı.

 

"Onuda kendin öğren lan. Yaralı yaralı kaçmasaydın."

 

"Komutanım-" Elini susmam için kaldırmıştı.

 

"Orası beni ilgilendirmez. Yarın ilk işin masama raporları bırakmak olacak."

 

İşte tek kaşı kalkık olan bendim.

 

"Komutanım yalnız Bordo Tabutçu kimseye rapor vermez."

 

Aklına gelenlerle sinirden kaşlarını çatıp ayağa kalktı tabi bende kalkıp kapıya doğru koşmaya başladım.

 

Arkamdan küfürler ediyordu kapıyı kapatıp aşağıya indim.

 

"Babaaaaa."

 

Bana doğru koşan oğlumu kucağıma aldım.

 

"Babasının aslanı."

 

Kollarını boynuma bacaklarını belime doladı.

 

O sırada telefonum çaldığı için cebimden telefonu çıkarıp baktım arayana baktım.

 

Dedem arıyordu. Açıp kulağıma dayadım.

 

"Lan eşek sıpası. Çabuk konağa gel. Gelirken de torunumu da getir it oğlu. Ne zaman söylemeyi düşünüyordun şerefsizin oğlu."

 

"Dede yalnız ayıp oluyor babama."

 

"Sus lan hayvan oğlu çabuk geliyorsun buraya."

 

Suratıma telefonu kapatmıştı. Şaşkın şaşkın telefona baktım.

 

Telefonu cebime katıp bana bakan oğluma baktım.

 

"Baba, o amca beden sana hep kötü şeyley söyledi."

 

"Kendisi benim dedem olur, seni öğrenmiş ve geç öğrendiği için bana biraz kızgın."

 

Merdivenlerden ses gelince arkamı döndüm.

 

Kopuz Albay formasını giymiş iniyordu beni görünce kaşlarını çattı.

 

"Sen daha gitmedin mi lan."

 

Yanımdan geçip gitti. Anlaşıldı iyileşir iyileşmez bir ceza beni bekliyordu.

 

"Hadi oğlum konağa gidelim."

 

Salonda oturan ikiliye baktım.

 

"Benim çıkmam lazım emir büyük yerden."

 

Mutfakta elinde su bardağı ile çıkan kopuz Albay bana baktı.

 

"Bir zahmet."

 

"Baba-" Mahru konuşacaktı ki babasının bakışları susturdu.

 

"İzninizle komutanım." Kapıya doğru yürümeye başladım.

 

"Bende geçireyim."

 

"Otur oturduğun yerde Mahru beni zıvanadan çıkarma."

 

Kapıya ulaşmıştım ki arkamdaki ses durdurdu.

 

"Yarın direk karargaha gel asker."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

Oğlumu yere indirip kopuz Albaya baktım.

 

Anlaşılan benim beklediğim ceza hemen geliyordu.

 

"Neyi bekliyorsun asker çık git."

 

"Mahru'yu bekliyorum komutanım."

 

"Siktir git lan."

 

"Bekliyorum komutanım."

 

"Ne olarak bana karşı geliyorsun lan."

 

"Damadınız olarak komutanım."

 

"Sikerler böyle işi."

 

"Komutanım ayıp oluyor Umut Ali'nin yanında."

 

Bakışları ona ters bakan gözlere kaydı.

 

Tek kaşını kaldırıp baktı Umut Ali'ye.

 

"Küfüy etmek çok kötü biy şey kopuj amca."

 

"Doğru diyorsun delikanlı ama senin baban yüzünden küfürbaz oluyorum."

 

"Kızını babama vey şende."

 

Dudaklarımı birbirine bastırdım aferim oğluma.

 

"Oğlum gayet haklı komutanım."

 

Bana ters ters baktı.

 

Elini silaha atınca oğlumu kucaklayıp bir hışımla dışarıya doğru koştum.

 

Ayakkabı ve ceketlerimiz içerde kalmıştı.

 

Kapının önünde Cemil abiyi görünce koşarak gittim. Bir hışımla arabanın içine bindim.

 

Akay arkamdan koşarak geldi. Elindekileri açık kapıdan bana uzattı.

 

Bende onları aldım yüzünde mucip sırıtmayla bana baktı.

 

"Fazıl babam çok sinirli yarın sakın karargaha gitme. Yoksa senden çıkarır."

 

"Eyvallah Akay ama emir gelmek zorundayım."

 

Elini omuzuma atıp sıktı.

 

"Şimdiden geçmiş olsun kardeşim."

 

Kapıyı gözlerinin içine bakarak kapattım.

 

Bu hareketime kahkaha attı resmen.

 

Cemil abi arabaya binince dikiz aynasından bana baktı.

 

"Konağa abi, asıl kaos konakta başlıyor."

 

Oğlumun ayakkabılarını ayağına giydirerek konuşmuştum.

 

Bende ıslanan çorapları çıkardım. Konağa kadar böyle olacak başka çaremiz yok.

 

"Umut aslanım ilaçlarını aldın mı?"

 

"Evet baba Mahyu teyze içirdi."

 

"Tamam oğlum."

 

İlaç poşetinde ki Umut'a aldığım telefonu alıp baktım.

 

Her şey yolunda gözüküyordü.

 

Kopuz albayın kıskanması.

 

Umut Ali'nin Fazıl'a kız istemesi.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Seviliyorsunuz ❤️

 

Bölüm : 03.01.2025 12:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...