43. Bölüm

43. Bölüm

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı

 

Cemil yanında oturan eski arkadaşına baktı.

 

Neden uzun bir ardan sonra ve hiç olmadık yerde karşısına çıkmıştı.

 

Odaya giren Kopuz ile ayağa kalktılar. Rıza, Umut Ali için kontrol yapan doktorun yanına gitmişti.

 

Kopuz Cemil'e bir bakış atıp çenesi ile kolunu gösterdi.

 

"İyiyim albayım. Sadece ufak sıyrık."

 

Kopuz kafası ile onayladı.

 

Bu defa gözlerini sedyede yatan Umut Ali'ye kaydı.

 

Kapı gürültülü bir şekilde açıldığında beyler direk ellerini silahlarına attı.

 

Umut Ali korkarak uyandı resmen çığlık attı.

 

"Umut, annem."

 

Umut Ali annesini görünce daha çok ağlamaya başladı.

 

Annesine sarıldı iyice hiç bırakmak istemiyordu annesini.

 

"Anne çok koyktum."

 

Tuğçe oğluna sımsıkı sarılıp kokusunu içine çekti. Haberi alır almaz koşarak gelmişti.

 

"Tamam annem ben yanındayım kimse alamaz seni benden."

 

Tuğçe kafasını kaldırıp kendisine bakan kişilere baktı.

 

O sırada odaya doktor ile Albay Rıza Ateşoğlu girmişti.

 

Doktor bey "Evet küçük bey ben doktor Fırat seninle ben ilgileneceğim."

 

Umut Ali hemen amcasına baktı.

 

"Yıza amca."

 

Rıza hemen Umut Ali'nin yanına doğru yürüdü eli ile kafasını saçını okşayıp korku ile bakan gözlere göz kırptı.

 

"Ben yanındayım aslanım, bu doktorda benim en iyi arkadaşım."

 

.

.

.

.

 

Mehmet Fazıl Ateşoğlu çaresizce karşısındaki adamlara baktı.

 

Alpaslan iyiydi çünkü Hakan, zanyari tutup 'benim onlarla işim var' diyip odadan çıkmışlardı.

 

Fazıl odadaki kişilere göz gezdirip karşısında aynı kendisi gibi bağlı Alparslan'a baktı gözleri ile vücudunu taradı.

 

Zanyarın elindeki bıçak ile onun üstüne koşması aklından hiç çıkmıyordu.

 

Şimdilik iyiydi.

 

Sırtını arkasındaki duvara dayayıp ayaklarını uzattı cam parçaları batan ayağını inceledi.

 

Arkadan bağlı ellerini çözmeye çalışıyor ama bir türlü başaramıyordu.

 

Kafasını arkadaki duvara dayayıp gözlerini kapattı.

 

Öncelike sakin olması gerekiyordu.

 

Derin bir nefes alıp tekrar çözmeye çalıştı ellerini.

 

Kapalı gözünün önüne oğlunun korkan yüzü geldi.

 

Ondan sonra kanlar içinde görmeye başladı hemen gözlerini açtı.

 

Hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı.

 

Ayağındaki acılarla gerçeğe döndü.

 

'Hemen bir an önce buradan çıkmam gerek'

 

Kafasını kaldırıp etrafına baktı esirler vardı sadece.

 

Alparslan'a baktı kendisini izlediğini görünce gözünü iki defa açıp kapattı bu iyiyim mesajıydı.

 

Sonunda ellerini çözdü direk ağzındaki bağlı bezi çıkarıp ayağa kalktı.

 

İlk Alparslan'a koştu ayaklarında ki yaraları umursamadan.

 

İlk önce Alparslan'ın ağzını çözüp arkasından bağlı ellerine gitti elleri.

 

"Fazıl ayağın-"

 

"Önemli bir şey değil bir an önce buradan çıkalım bir."

 

Alparslan'ın ellerini halledince ikisi diğer bağlı kişilere gitti.

 

Sonunda tüm esir serbest kaldı.

 

Fazıl"dikkatli olun ve ses çıkarmayın."

 

Herkes onaylamıştı ama esirlerden biri yanlışlıkla yerdeki cam şişeye çarptı.

 

Herkes dikkat kesilmişti kapı gürültülü bir şekilde açıldığında Fazıl içeriye giren kişinin silahın tutup karşısında ki adama kafa attı boş eliyle boynunu tutup nefes almasını engelledi.

 

Silahı bırakan adam ile hemen iki elini kullanarak boynunu kırdı.

 

Yerdeki silahı alıp arkasına baktı.

 

Buradan tek çıkışları vardı ve Fazıl kafasında plan kurmaya başladı.

 

Boynundaki asker künyesini çıkarıp Alparslan'ın ellerine tutuşturdu.

 

"Fazıl ne oluyor."

 

"Hepimiz beraber çıkmaya çalışırsak olmaz kardeşim o yüzden ben önden gideceğim ve temizleyeceğiz. Onları oyalarken sizde arka taraftan kalacaksınız."

 

Alparslan avucunu içindeki künyeyi yumrukları arasına alıp sinirli bir şekilde Fazıl'a baktı.

 

"Anca beraber kanca beraber Fazıl."

 

Fazıl "zamanımız yok. Büyük ihtimalle şehir içindeyiz. Onu oğluma ver ve onu çok sevdiğimi söyle."

 

Gelen seslerle Fazıl kısa bir an Alparslan'la göz kontağı kurdu.

 

Kolidora sessiz bir şekilde adım attı her ne kadar canı acısa da.

 

İçinden konuştu. 'Hadi Tabutçu kendine gel ve başar.'

 

Alparslan ve diğerleri onun arkasından yürümeye başladılar.

 

Fazıl önündeki iki kapıya baktı sessizce konuştu.

 

"Sağ sol."

 

"Efendim?"

 

"Sağ mı sol mu!"

 

Alparslan hiç düşünmeden sağ dedi.

 

Fazıl "eğer sağ kapının ardından çıkış yoksa ve adamlar bu kapının arkasındaysa soldaki kapıdan çıkın."

 

"Sen nasıl emin konuşa biliyorsun Fazıl."

 

Fazıl yüzündeki tebessümle arkasındaki adama baktı.

 

"Karşındaki adamın bordo bereli olduğunu unutma Alparslan. Beni buraya getirdiklerinde gözüm bağlıydı kulaklarım değil ve ben iki kapı sesi duydum biri çıkış kapısı."

 

Fazıl elini sağ kapının koluna atıp arkasındaki sesi dinlemeye çalıştı içinden bir ses bu kapı değil diyordu.

 

"Alparslan diğer kapıyı açın ve sakın arkana bakmadan buradan uzaklaş."

 

İkisi aynı anda kapıyı açtılar Fazıl'ın düşüncesi doğru çıkmıştı. Elindeki silahla içerdeki kişilere ateş açtı.

 

Ama gövdesinde hissettiği acı ile olduğu yere düştü.

 

Diğer kapıdan kaçan kişilere baktı çoktan uzaklaşmıştılar.

 

Hakan'ın sesini duydu.

 

"Bırakın onları asıl kişi elimizde bir an önce sınıra gitmemiz lazım."

 

Hakan yaralı koluyla gelip Fazıl'ın yüzüne yumruk attı.

 

Kafası sağ tarafa kaydı ve orada Hakan'a sinirli bir şekilde bakan tanıdık gözleri gördü.

 

.

.

.

.

 

Alparslan nefeslenmek için kısa bir an durur.

 

Elindeki künyeye bakarak göz yaşlarına hakim olamaz.

 

Esirlerden biri elini Alparslan'ın omzuna koyup konuşur.

 

"O komutan sayesinde şuan nefes alabiliyoruz Alparslan."

 

Gördüğü askeri araç ile yerlerinde dikleştiler.

 

Alparslan araçtan inen biyolojik babasını görünce derin bir nefes alır ve koşup babasına sarılır.

 

Enes hiç tereddüt etmeden oğluna sarılır.

 

"Baba Fazıl, Fazıl geride kaldı."

 

Resul Ali duyduklarıyla tam dağılmayan ekibini toplayıp ona gönderilen konuma doğru sürerler.

 

Enes etrafına baktığında yanında diğer ekip kalmıştı ve onları çember içerisine almışlardı.

 

"Tamam oğlum geçti sakin ol ve bana her şeyi anlat."

 

Gelen ambulans sesi ile yerinde doğrulup oğluna bakar.

 

Sapasağlam görünce oğlundan ayrılıp diğer kişilere bakar.

 

"Yaralı varsa ambulansa binsinler."

 

Ambulanslar oldukları yere yaklaştılar.

 

Ambulans hemşireleri yaralı olan esirlere baktılar ve hastaneye sevk ettiler.

 

Sadece Enes, Alparslan ve ekipler ile bir ambulans kalmıştı.

 

"Baba ben iyiyim ama Fazıl."

 

"Onu kurtaracağız oğlum sende git hastaneye amcan rıza orada."

 

Alparslan kafası ile onaylayıp uzaklaşır.

 

"Dikkatli olun baba."

 

Enes Ateşoğlu tebessüm ederek onaylar oğlunu.

 

Alparslan ambulansa girdiğinde yüzündeki tebessüm solar.

 

"Ekip araçlara binin, ve binbaşı Ateşoğluna ulaşın."

 

Ekipler araça binip Resul Ali'nin ekiplerinin peşinden gitmeye başlarlar.

 

.

.

.

.

 

Fazıl birinin kucağında uzaklaşıyordu ama bilinci yerinde değildi.

 

"Hadi komutanım biraz daha dayanın gelmek üzereler."

 

Gelen telsizle kulak kesilir.

 

"Teğmenim ne durumdasınız."

 

"Ateşoğlu ağır yaralı şekilde kucağımda komutanım olay yerinden uzaklaşıyoruz."

 

"Peki son durum nedir?"

 

"Çoktan anlamışlardır komutanım ve peşimizdedirler."

 

Dediği doğruydu arkasından gelen silah sesi ile bir kayanın arkasına geçti.

 

"Komutanım ekip nerede kaldı."

 

"Onları oyalayabildiğin kadar oyla ekip yolda."

 

Teğmen gece görüşlü dürbünle Nisan alıp ateşledi.

 

O sırada Resul Ali duyduğu silah sesleri ile o tarafa doğru koşmaya başladı gece görüşlü dürbünle kardeşini görünce daha çok hızlanıp mevzi aldı ve düşmanlara doğru ateş etmeye başladılar.

 

Teğmen gelen ekip ile derin bir nefes aldı.

 

Hakan ve Doğu yardım geldiğini anlayınca oradan uzaklaştılar.

 

Duran silah sesleri ile yerlerinden temkinlikle çıkıp kontrol ettiler.

 

"Temiz." Resul Ali bunu duyar duymaz Mehmet Fazıl'a doğru koştu.

 

"Sen kimsin?"

 

"Söyleyemem komutanım ama siz Fazıl komutanım kendine geldiğinde ona Aslan diyin o anlar."

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Seviliyorsunuz❤️

 

Mutlu kalın ❤️

 

 

 

 

Arasından seçim yapın şimdiki kapakta dağil.

 

Bölüm : 13.09.2025 23:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...