Yeni Üyelik
14.
Bölüm

★12. Bölüm★

@kaleminsesi1905_01

Kaan

 

Yüzümde hissettiğim dokunuşlar ile gözümü açtım.

 

Benim uyandığımı gören Efe gülücük saçtı.

 

Yerimden doğruldum oturur pozisyona geldim.

 

Kerem beyi gördüm koltukta uyuyordu.

 

Kerem bey...

 

Burada...

 

Abim...

 

Aklıma gelenler ile direk ayağa kalktım.

 

İkisininde durumu iyi o zaman.

 

İnşallah...

 

Benim kalkış sesime uyanan Kerem bey ile korkan Efe.

 

"Oğlum iyi misin?"

 

"Abimgil."

 

Kafamı sallayıp onayladım.

 

"Merak etme Yiğit tehlikeyi atlattı Ahmet'e bugün taburcu olacak."

 

Duyduklarımla derin bir nefes aldım.

 

Kerem beyin yanına oturdum.

 

"Efe alarm gibi sabah namazı vaktinde uyandırdı beni"

 

Kerem bey elini omuzuma koyup tebessüm etti.

 

"Hadi o zaman vakit geçmeden namazı kılalım."

 

Ayağa kaltığında bende kalktım.

 

"Gel beni takip et."

 

Melek hanıma baktığımda uyuyordu.

 

Arkasından gittim asansöre girdik.

 

Oğlum aynadan kendine bakıp gülüyordu.

 

Kerem beyin maşallah dediğini duymuştum.

 

En üst kata bastı. Kapılar açıldığında çıktık.

 

Bir kapıyı yavaşça açtığında içeri baktım.

 

 

Korumaların bazıları sabah namazı kılıyordu.

 

Kenardan gittiğinde arkasından gittim.

 

Kerem bey en sonda bulunan kapıyı açtığında içeri girdi bende kucağımda ki oğlum ile arkasından girdim.

 

 

Abdest alınan yerdi.

 

Bir tabureye oturup abdest almaya başladı bende Efe'yi yere koyup hızlıca aldım abdestimi.

 

 

Son rekatı kılıp selam verdiğimde gördüğüm manzara ile tebessüm ettim.

 

 

Babasının aslanı. Duamı okuyup kalktım.

 

Kerem bey onu kucağına aldı.

 

Zil sesi yankılandığında asansöre binip solan olan kata indik.

 

Handan abladan önce ben kapıya ulaşıp açtım savaşla Ömer abim Ahmet abim gelmişti.

 

"Selamün aleyküm."

 

Kerem bey ile ikimiz 'Aleykümselam' dedik.

 

"Abi nasılsın?"

 

"İyiyim abicim. Ama böyle kapıda durmaya devam edeceksek her an düşebilirim."

 

Anında kapının önünden çekilip terlikleri koyan Handan ablanın yanına gittim.

 

Savaş hemen yere eğilip Ahmet abinin ayakkabı bağcığını çözdü Ömer abi belinden tutup ağırlığını kendi üstüne aldı.

 

Terlikleri ayağına geçirince ben salona gittim.

 

Oturacağı yeri hazırladım.

 

Oturtukların küçük sehpayı çekip ayağın altına koyacak şekilde koydum Savaş yavaşça Ahmet abinin sargılı ayağını sehpanın üstüne koydu bende o sıra kolu için yastık koydum.

 

 

 

Merdivenlerden gelen ses ile oraya baktık.

 

Mehtap hanım kucağındaki oğlu ile geldi yanımıza.

 

"Geçmiş olsun Ahmet."

 

"Saol yenge."

 

Bende Ahmet abimin yanına oturdum.

 

Elimle saçlarımı karıştırdım.

 

"Ba ba ba."

 

Oğlumun sesi ile ona baktım. Bana elini uzatmış bakıyordu onu Kerem Bey'in kucağından aldım.

 

Fazla bile durdu küçük bey(!)

 

"Oğlum ağrın yok değil mi?"

 

"Yok denecek kadar az baba."

 

 

Efe'yi öğlen uykusuna yatırıp odadan çıktım.

 

Ahmet abinin odasının önünden geçerken gelen ses ile durdum.

 

Bir şeyin düşme sesi gelmişti kapıyı çalmadan girdim içeri.

 

Gözüm odayı taradı. Abim masadan tutunuyordu hemen sağlam kolunun altına girip tuttum.

 

"Abi iyi misin?"

 

Yatağına oturtum.

 

"Sadece su içecektim abicim bardak elimden düştü.

 

Yere baktığımda cam kırıkları vardı.

 

Yere eğilip kırılan parçaları toplarken konuştum.

 

"Ses tellerin gayet iyi abi hemen yan odadayım bana seslenebilirdin ya da araya bilirdin."

 

Sağlam koluyla kolumu tuttu.

 

"Elini kestin."

 

Kesilen parmağıma bakıp göz yaşlarımı serbest bıraktım.

 

Çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı.

 

"Abicim sen iyimisin."

 

Kafamı olumluca salladım. Ama gözümden yaşlar gelmeye devam ediyordu.

 

Kolumu tutup kendine çektiğinde yanına oturdum.

 

Kolunun altına alıp sarıldı bana.

 

"Dök abim dök içinde biriktirdiklerini dök rahatla."

 

Uzanmaya çalışınca hemen ayağa kalkıp yardım ettim üstünüde örtüp konuştum.

 

"Ben yeni bir bardak getiryim abi."

 

Arkamı tam dönüyordum ki kolumdan tutup kendine doğru çekti dengemi zar zor sağladım.

 

"Su bekler abim gel yanıma uzan."

 

Kafamı salladığımda örtüyü kaldırdı uzanıp tavana baktım.

 

"Ben yoruldum abi."

 

Sessizce beni dinliyordu devam ettim.

 

"Ayakta durmaya çalışmaktan yoruldum bir de sizin haberi alınca korktum kaybetmekten ben ilk defa oğlumu kaybetmekten değil sizi kaybetmekten korktum."

 

Yan dönüp yüzüne baktım bana bakıyordu.

 

"Her şey üst üste geldi öz sandığım ailemden görmediğim eziyet kalmadı babam zannetiğim adamın bana yaptırdıkları aslında bunların koca bir yalan olduğu."

 

Gözüme gelen görüntüler ile biraz titredim abim hemen müdahale etti.

 

"Tamam abim düşünme sen bunları uyu hadi."

 

Kafamı olumluca salladım devam ettim.

 

"Atalay'ın sayesinde hiç arkadaşım olmuyordu hep zorbalık görüyordum. İlk arkadaşım Buğra Taşel'di kayıp ettim. Beni büyütüp hayallerime kavuşturan adamı Barış amcamı kayıp ettim."

 

Gözümden akan yaşı silip devam ettim.

 

"Hayallerimi kayıp ettim. Oğlumun ilk hastalandığında kimliğini bir türlü çıkaratıramadığım için ellerimen kayıp gidecek diye korktum."

 

Derin bir nefes alıp devem ettim.

 

"Ben Kerem Bey'e çok kez denedim baba demeyi ama korkuyorum abi demeyi o kadar çok istiyorum ki aklıma çocuk iken yaşadığım kabuslar geliyor."

 

Ağlamam şiddetlenyeme başlamıştı.

 

"İlk defa aile sıcaklığı hissettim onu da kaybetmekten korktum. Bu bencillik olabilir ama ben bu sıcağı kaybetmek istemedim."

 

"Sana söz veriyorum abim aşacaksın bu korkularını hadi dinlen biraz."

 

Kafamı abimin göğsüne koyup gözlerimi kapattım.

 

Saçlarımın arasına buse kondurdu.

 

Kapıda bizi dinleyenlerden bir habersiz kendimi karanlığa bıraktım.

 

İnşallah bu korkularımıda abimin dediği gibi aşarım.

 

Yazar bakış açısı

 

Kerem bey akşam namazını kılıp odasına gitti.

 

Melek hanımın ilaçlarını içirip sırtını yatağın yaslayıp nazik bir şekilde eşinin kendisine çekip göğsünde yatmasını sağladı.

 

Melek hanım halinden memnun kocasını dinliyordu.

 

"Meleğim Yiğit de uyandı şükür Büşra haberi alır almaz çocuklarla beraber bizde gittik Kaan burada Ahmet'in başında kaldı. Yiğit bugün taburcu olmuştu eve ilk adımını basar basmaz Ahmet'i görmek istedi bizde ne olur ne olmaz diye onu arkasından takip etmiştik."

 

Saçlarında burnunu gezdirip öptü.

 

"Kaan içimizden ilk Ahmet'e güvendi ve içini Ahmet'e döktü."

 

Kerem bey yanağındaki yaşı silip sesini mutlu çıkarmaya çalıştı.

 

"Daha iyi olması için destek almayı düşünüyorum ama belki tepki verir diye korkuyorum."

 

 

"Kaan nerede Vedat."

 

"Kaan ailesinin yanında komutanım."

 

Yaşlı adam kafasını sallayıp sakalını kaşıdı.

 

"Peki kimmiş öz ailesi araştırdınızmı?"

 

Vedat elindeki Kaan Aslan yazan dosyayı uzattı.

 

Gördüğü fotoğraf ile tebessüm etti.

 

" Kerem Aslan emekli Albay demek senin oğlandı. Gerçi şaşırmamak gerek senin gençliğin gibi hırçın kafasına yatanı yapmak."

 

Gözlerinin önüne Kaan ile ilk karşılaştığı anı gelmişti buruk bir tebessüm etti.

 

Korkusundan kolları arasına bayılmıştı.

 

Zor toparlamıştı terapi görmüştü o sırada Buğra ile tanışmıştı.

 

Tüm Aslan ailesinin hakkındaki bilgiler elindeki dosyadaydı.

 

Barış Efe Aslan.

 

Gördüğü bebek resmi ile Vedat'a baktı.

 

"Bir yaşında öz oğlu komutanım."

 

"Demek benim ismimi koymuş."

 

Kaan'ın olduğu sayfayı açtığında onu da inceledi.

 

"Oğlum senin timini geri toplanacak ve sen de o timde olacaksın çok az kaldı."

 

Parmağıyla resmi sevdi.

 

"Demek baba oldun vay bee bende yanında olmayı çok isterdim ama herşey planladığımız gibi gitmedi."

 

Dosyayı kapatıp Vedat'a baktı.

 

"Sıra sende de sene üsteğmen inşallah seninde baba olduğunu görürüz."

 

Vedat tebessüm ederek.

 

"Nasip kısmet komutanım." Dedi.

 

Nasip kısmet.

 

"Eee Kaan seni görünce tepkisi ne oldu?"

 

"Kim olduğumu öğrendiğinde yüzüme bakmadı kutuyu alıp uzaklaştı."

 

"Babasının oğlu ölçüp biçmeden yapar yapacağını."

 

Kaan Aslan, Kerem Aslan'ın gençliği.

 

Selam canlarım ben geldim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Mutlu kalın ❤️

Yazım hataları af ola bakmadan attım.

Seviliyorsunuz 🥰

 

Loading...
0%