@kaleminsesi1905_01
|
Medya= Batu Baykar
Kaan
"Abi iyisin değil mi."
Yiğit abim bıkkın bir şekilde bana baktı.
"Saymayı bıraktım abim gerçekten iyiyim."
Elimi enseme atıp kaşıdım.
"Ben emin olmak için dedim."
Ensemdeki elimin üstüne vurup tebessüm etti.
"Biliyorum abim merak ediyorsun ama gerçekten iyiyim emin olmak için istersen sen gel yanımda."
"Olur abi ben seninle gelirim en azından içim rahat eder."
Kucağımda ki oğluma baktım.
Ses çıkararak etrafa bakıyordu alışmıştı.
"Kaan."
Kafamı kaldırıp Kerem Bey'e baktım.
"Efendim Kerem bey."
Buruk tebessüm ederek konuştu.
"Barış Efe burada kalsın onu götürme oğlum uyku saati de yaklaşıyor uyutur yatırırım ben yatağına sen abinle git."
Doğru diyordu uyku saati yaklaşıyordu.
"Tamam Kerem bey ben hemen üstümü değiştirip geliyorum."
Bugün Yiğit abim ile Ahmet abimin kontrolü vardı hastaneye gidecekler ben de yanında gidiyorum çünkü sürekli sorsamda iyiyim diyordu.
Odama çıkıp giyinme odasına girdim.
Siyah kot ile siyah kısa kollu tişört giyip aşağıya indim korumalardan Veysel, Ahmet abimin koluna girmiş dış kapıya doğru yürüyorlardı bizde Yiğit abimle arkasından takip ettik.
Vestiyerden kabanımı alıp giydim ayakkabımı giyip bağcığını bağladım.
Yiğit abim dikişinden dolayı eğilemediği için oturulan yere oturtup botunu ayağına geçirip bağını bağladım.
Kalkmasına yardımcı oldum. Arkamı dönüp Kerem Bey'e ve kucağındaki uyumak üzere olan oğluma baktım.
Anlından öptüm Efe'nin kucağıma gelmek için elini uzattı eline öpücük kondurup Yiğit abimin kolundan tuttum.
"Kaan abicim, ben yürüyebiliyorum."
Kulak asmayıp devam ettim tutmaya. Gözünü devirdiğini gördüm.
Yavaşça yürüyüp arabanın ön kapısını açtım.
Ateş ile Ömer abim yoklardı.
Biri okulda diğeri şirkette.
Abim binince kapısını kapatıp bir arkaya Ahmet abimin yanına oturdum.
Veysel'de sürücü koltuğuna oturup motoru çalıştırdı.
≈
Veysel ile hastane koridorda bekliyorduk.
Abilerim içerde muane oluyorlardı. Bizi içeri almadılar.
Olduğumuz katta bağırış sesleri gelince otomatikman ayağa kalktım.
Veysel'de kaşları çatık bir şekilde sesin geldiği yöne bakıyordu.
"Ben bakmaya gidiyorum."
"Bende sizinle geliyorum Kaan bey."
Ben önden Veysel arkadan sesin geldiği yere doğru gidiyoruz.
Bir hasta arkası dönük bağrıyordu elinde keskin alet vardı.
"SON KEZ UYARIYORUM YAKLASMAYIN."
Deli gibi etrafına bakıyor ve yaklaşan kişilere elindeki bıçağı üstüne doğru uzatıyor.
"UZAK DURUN YAKLAŞMA... NERDESİNİZ OĞLUM ÖLECEĞİZ... PUSUYA DÜŞTÜK YUVA..."
Gördüğüm yüz ile bağırdım.
"ASKER!"
O an herkes bana baktı ben kimseye bakmadan susan askere tekrar bağırdım.
"TEKMİL VEEER!"
Hazır ola geçip tekmil verdi.
"Asubay kıdemli Üstçavuş Batu BAYKAR/ Burdur emredin komutanım."
Doktora baktığımda bana onay verdi bende Batu'ya doğru yürüyüp önünde durdum.
"Kimim ben asker!"
"Teğmen Kaan Aydın Ankara Komutanım."
Kafamı salladım. "Güzel."
"Bak bakayım ne var üstümde."
Üstümdeki kıyafetleri bakıp bana baktı.
"Senin üstünde ne var?"
Üstünde ki hasta önlüğüne baktı.
"Bomba patladı komutanım."
O olayı biliyordum bizzat bende yaşadım.
Elimi ensesine atıp alnımızı birleştirdim.
"Dağda değil, hastanedeyiz."
Boş olan elimle elindeki bıçağı aldım.
Bir adım geri attım.
"Bir bak etrafına."
Etraftaki biriken kişilere baktı.
"Hastanedeyiz oğlum."
Elimdeki bıçağı yanımda duran güvenliğe uzattım.
Güvenlik elimden bıçağı alırken Batu konuştu.
"A-a-ama komutanım sizde ordaydınız."
"Geçmişte kaldı Batu. Hadi doktorlar ne diyorsa onu yap."
Kafasını salladı.
Bende arkamı dönüp Veysel'in yanına yürüdüm.
Telefonu cebine katıp bana baktı.
"Hadi abimlerin yanına gidelim."
≈
Kolidorda ayakta bekliyordum. Sırtımı duvara yasladım ayakkabılarıma bakıp Batu'nun bahsettiği olayı düşündüm.
Çok şehit vermiştik destek gelememişti.
Çünkü onlara da tuzak kurmuşlardı şerefsizler.
Omuzumda hissettiğim baskı ile kafamı kaldırıp baktım.
Elini çekip konuştu Veysel.
"Kaan bey abinizi kontrol eden doktor sizi çağırıyor."
Karşımdaki açık kapıya baktığımda Yiğit abim ile Ahmet abim doktorun masanın önündeki sandalyelere oturmuş bana bakıyorlardı.
Kafa sallayıp içeri girdim.
Veysel'de arkamdan gelip kapıyı kapattı.
Ben Ahmet abimin yanına oturdum Veysel ayakta bizi dinliyordu.
"Öncelikle merhaba Kaan bey ben Kerem Bey'in hem doktoru hem eskiden beri arkadaşıyım. İsmim Serhat Yüksel."
"Memnun oldum Serhat bey. Abimlerin durumu nasıl."
"Hiç bir aksaklık çıkmadı ama Ahmet'in kolu için fizik tedavisine gitmesi gerekiyor. Yiğit'in durumu için iki gün daha dikkatli olmalı."
"Ne için dikkatli olması gerekiyor."
"Dikişleri için kanamış ama tedavisini yaptırdım."
Ayakkabısını giymek için eğilmişti o zaman olabilirdi.
Kafamı salladım.
"Fizik tedavisi ne zaman başlayacak."
"Ayağı iyileştiğinde."
"Tamam Serhat bey teşekkürler."
"Ne demek görevimiz."
≈ Eve gelmiştik ama benim aklım Batu'da kalmıştı.
Kapı açıldığında içeri girdik.
Salona abimleri oturtup oğlumun yanına gittim.
Odanın kapısını açtığımda kendi beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu.
Banyoya geçip duşa girdim.
Üstümü giyinip çıktığımda oğlum uyanmış etrafına bakıyordu.
Beni görünce çığlık attı. Ellerini birbirine vurmaya başladı.
Yüzümdeki tebessümle oğlumun yanına yürüdüm hemen ellerini bana uzattı.
"Babasının aslanı."
Kucağıma alıp başına buse kondurdum.
Gelen koku ile giyinme odasına girdim.
Altını değiştirip aşağıya indik.
Öğle yemeği saati gelmişti oğlumu bebek sandalyesine oturttum yanındaki boş sandalyede ben oturdum.
Kerem beyin afiyet olsun demesiyle başladık.
≈ Yazar bakış açısı
Vedat, Veysel'in gönderdiği videoyu Barış komutana gösterdi.
"Üniforman üstünde olacak oğlum. Batu'nun tedavisi bitsin herkes bir toparlansın hepinizin üniforması olması gereken yerde olacak."
Telefonu Vedat'a uzattı. Vedat telefonu alıp cebine koydu.
"Komutanım daha ne kadar zaman var?"
Barış"zamanı gelince öğrenirsin üsteğmenim sabret. Çıkabilirsin."
Odadan çıkan Vedat ile tek başına kaldı Barış Çevik.
Çekmeceden eski fotoğrafı alıp inceledi.
Kaan ile Buğra'nın çekildiği fotoğraf.
Kaan'ın çocukluk resimde parmağını gezdirdi.
"Özür dilerim oğlum meslekten men edildiğinde ben yanında olmadığım için, baba olduğunda yanında olamadığım için her şey için özür dilerim."
Kafasını kaldırıp pencereden dışarıya baktı.
Oda Batu'nun bahsettiği olayı düşündü her şey ondan sonra başladı.
Kaan uğradığı iftira yüzünden mesleğinden men edildi. Timi Kaan'a güvenmedi iftiraya inandı.
Gerçekler ortaya çıktığında iş işten geçmişti Kaan geri dönmemek üzere ayrılmıştı.
Çalan telefon ile Barış Çevik daldığı düşüncelerden uzaklaştı.
Masasının üzerinde ki telefona baktı kayıtsız bir numara.
"Tümgeneral Barış Çevik."
"Merhaba general tanıdın mı beni."
Duyduğu ses ile sinirlenen Barış dişlerini sıkarak konuştu.
"Ne yüzle beni arıyorsun sen ne hadine."
Kapatmak için telefonu kulağından uzaklaştırmıstıki karşıdan gelen ses ile geri kulağına götürdü.
"Dur kapatma Barış."
"Yine ne zırvalayacaksın sen."
"Biliyorum suçum büyük ama beni bir dinle. Kaan hakkında."
"Dinliyorum."
"Çetin şerefsizi yine bir şeyler planlıyor darbe Kaan'a karşı olacak. Güvenliği artır."
"Sen ne diyorsun lan ne planlıyor."
"İnan ki bende bilmiyorum onun adı geçti yeni ailesi ile."
"Tamam kapat."
Kapanan telefon ile Vedat'ı aradı.
"Çabuk odama gel."
Telefonu kapatıp masanın üstünde fırlattı.
Elini yeni tıraş olmuş yanağına atıp kaşıdı.
"Bu defa ne planlıyorsun it ama ne olursa olsun Bu defa izin vermeyeceğim."
Çalınan kapı ile komutu verdi.
"Beni emrettiniz komutanım."
"Kaan hakkında sana bilgi veren adamı ara çabuk."
Vedat Veysel'in arayıp telefonu Komutanına uzattı.
Barış açılan telefon ile konuştu.
"Benim Tümgeneral Barış Çevik sakın Kaan'ın yanından ayrılma büyük bir darbe geliyor."
Selam canlarım ben geldim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 😊
Mutlu kalın ❤️
Seviliyorsunuz ❤️ 🥰
|
0% |