Yeni Üyelik
18.
Bölüm

★16. Bölüm★

@kaleminsesi1905_01

Medya= Kerem Aslan

Yazar bakış açısı

 

Kerem bey gördüğü görüntüler ile yumruklarını sıktı.

 

Çetin Laçinkaya dinç vücudu ile soğuktan dolayı gözleri kapanan oğlunu kucaklayıp götürüyordu.

 

Torunu ve oğlu baş düşmanının elindeydi. Vedat ekrana sinirli bir şekilde bakan Kerem'e bakar.

 

"Komutanım eminim oğlunuzu sağ salim bulacağız."

 

Kerem duyduklarıyla gözlerini kapatıp içinden dua etti.

 

' İnşallah bulacağız Allah'ım sen yardımcı ol oğlumu ve torunumu bulmam da. '

 

Barış Çevik'e gelen bildirim ile kameraların izlendiği odadan çıkıp kendi odasına gitti.

 

Aynı numara arıyordu. Açıp kulağına götürdü.

 

"Barış."

 

"Evet benim Tan."

 

"Bir gelişme varmı."

 

"Sadece senin verdiğin bilgiler var elimizde."

 

"Sana bir video atacağım."

 

"Tamam Tan bekliyorum."

 

Telefonu kapatıp kamera izlenen odaya girdi.

 

Vedat oturduğu yerden kalkıp hazır ola geçti.

 

Eli ile oturması için işaret etti.

 

Aslan ailesi donmuş şekilde Çetin tarafından arabaya taşınan Kaan'ı izliyorlardı.

 

Gelen bildirim ile Vedat'a kafa salladı.

 

Oda da Barış, Kerem, Vedat, Yiğit ve Ahmet vardı.

 

Onayı alan Vedat gelen bildirime tıklayıp gelen videoyu başlattı.

 

İlk kafeteryaya giriş kuçagındaki oğlu ile etrafa bakan Kaan'ı gördüler.

 

Bir süre etrafa bakıp yüzündeki gülümseme ile yürüdü.

 

Genç kız gelip direk Kaan'a sarıldı ardından Barış Efe'yi kucağına alıp oturdu o sıra Kaan genç adam ile sarılıyordu.

 

Zamanı ileri alındı Kaan ayağa kalkıp lavaboların olduğu yöne doğru yürüdü.

 

Video bu sefer kafeteryanın girişini gösterdi.

 

Rabia bir tane oğlana yapışmış yürüyordu.

 

Rabia elindekileri masaya koyup Kaan'ın gittiği yöne gitti.

 

Arkasından da birlikte girdiği adam gitti.

 

Ara kolidorda kızı tutup dudaklarına yapıştı.

 

Ahmet direk yumruklarını tutup bin pişmanlıkla ekrana baktı.

 

Kardeşini dinlemeden yargılayıp üstüne canı çıkasıya dayak attıp konaktan dışarı attı.

 

Adam Rabia'nın boynuna indiğinde erkeklerin olduğu tuvaletin kapısı açıldı.

 

Kaan gördüğü görüntü ile duraksayıp kıza bakdığını gördüler.

 

Yiğit dişlerini kıracak şekilde birbirine bastırdı. O kıza nasıl inanmıştı kendisini suçluyordu.

 

Bir hışımla kafeteryadan çıkan Kaan ile görüntü bitiyor.

 

Kerem bacağından dolayı oturduğu yerden kalkıp oğullarının yüzüne bakmadan Barış komutana doğru baktı.

 

"Komutanım?"

 

Barış başını olumsuzca salladı.

 

'Başka bir haber yok diye'

 

Barışın telefonuna gelen bildirim ile elini cebine attıp çıkardı.

 

Tan'ın bahsettiği video olmalıydı. Tahmin ettiği gibi hiç beklemeden açtı.

 

İlk bebek ağlaması geldi Barış Efe çığlık çığlığa ağlıyordu.

 

Kerem bey direk kendisini komutanını yanında buldu.

 

Vedat İle Yiğit'e Ahmet gözlerini kapatıp içinden kendisine küfürler yağdırıyordu.

 

Gelen videoda Kaan'ın üst tarafı çıplak bir yere uzanıyordu başında bir kaç tane doktor vardı bir doktor bağlı seruma iğne vuruluyordu başka bir doktor elindeki malsemelerle Kaan'ın yüzünü pansuman ediyordu.

 

"Oğlum."Kerem bey titreyen sesi ile konuştu.

 

Oğlunun yüzü yara bere içinde ve düşmanın elinde Torunu.

 

Video gizli bir şekilde çekildiği belliydi.

 

Barış Efe Çetin'in elinden kurtulmak ister gibi çırpınıyordu.

 

Çetin " Eh yeter be sana katlandığım çocuk yoksa elimde kalırsın."

 

Bağıran adam ile daha çok ağlamaya başladı Efe.

 

"MAHMUT. Al şunu elimden bir kaza çıkacak."

 

Yiğit "ulan asıl sen benim elimde kalacaksın."

 

Ekran karanlık oldu ama sesler geliyordu.

 

"Sustur şu çocuğu yoksa ben çok iyi bilirim susturmasını."

 

"Baş üstüne Çetin patron."

 

Ahmet içinden 'senin patronluğuna sıçıyım ben.'

 

Ama bunu dışından demişti.

 

"Piş piş baba iyi ağlama Efe."

 

Ekran geri aydınlık olduğunda gördükleri ile yutkundu.

 

Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş alnında ve yanağında morluk vardı.

 

Barış Efe ise baba kelimesini duyunca ağlaması afifleyerek kesildi iç çekişlerle kendisini kayıtta alan adama bakıyordu.

 

"Ba-ba ba-ba."

 

"Evet Efe baba iyi olcak."

 

Ve video kapanıyor.

 

Kerem bey kendisini tutamayarak kalktığı sandalyeye oturdu.

 

Aklı ise başında doktorlar olan oğlu ile yüzü morluklar içinde olan torunundaydı.

 

Yiğit'e aynı durumdaydı.

 

Kimseye bir şey demeden odadan çıkıp kendisine ait olan odaya girdi.

 

Kapıyı kapattığı gibi misafirler için olan koltuğa tekmeyi geçirdi.

 

Masanın üstünde ne var ne yok hepsini yere fırlattı.

 

Sinirden titreyen elleri ile yere çöküp sırtını duvara dayadı.

 

Kendisine verdiği sözü tutamamıştdı. Kaan'ı koruyup kolayacağına söz vermişti ama tutamadı.

 

Sesleri duyan askerler kapıyı çalmadan içeriye girdi kafasının arkasında hissettiği el ile durup askerine baktı Pamir.

 

Pamir gelmeden önce kafasını sert bir şekilde arka duvara vurduğundan bile haberi yoktu.

 

"Komutanım kendinize zarar vermeyin kardeşiniz ile yeğeniniz bulunacak."

 

Elini yanına vurup Pamir'e baktı mesajı anlayan Pamir tereddüt ile oturdu.

 

"Ben Dünya'nın en kötü amcası ile abisiyim Pamir. Onu dinlemeden yargıladım bir sikik kız yüzünden sözümü tutamadım eğer onu dinleseydim şimdi burada değil Kaan ile konakta olacaktık."

 

Elini çeken Pamir anlamaz gözlerle komutanına baktı.

 

"Nasıl yani komutanım."

 

Yiğit buruk tebessüm etti.

 

"Anlatacaklarım ile benim gibi komutanın olduğu için pişman olacaksın."

 

 

Kendine gelen Kaan gözlerini açıp etrafına baktı.

 

Vücuduna gelen soğuklukla bakışlarını vücuduna değdirdi.

 

Üst tarafında hiç bir şey yoktu. Karnı mosmor olmuştu. İdrak ettikleri ile hemen ayağa kalktı tabi yerinde sedelendi. Duvardan tutunup başının dönmesinin geçmesini bekledi.

 

Geçen baş dönmesi ile tekrardan oğlunu arama iç güdüsüyle etrafına baktı.

 

Lüks siyahlar içinde yatak odasındaydı. Ama oğlu yoktu direk kapıya doğru yürümeye başladı o sıra kapıdan gelen ses ile durksadı.

 

Açılan kapı ile vücudu titremeye başladı.

 

Çetin yüzündeki gülümseme ile Kaan'a baktı.

 

"Sonunda uyandın neredeyse 1 hafta oldu güzelim."

 

'

"Şşş sakin ol güzelim"

 

"Canın çok yanmayacak merak etme."

 

"Sen artık benimsin."

'

 

Gözüne gelen görüntüler ile nefesini tuttu.

 

Vücudu daha çok titremeye başladı.

 

Üstüne gelen adamla geriye adım atmaya başladı.

 

"Y-ya-kla-ş-ma- b-ba-ana"

 

"Korkma benden güzelim."

 

Üstüne doğru yürümeye başladı köşeye sıkışan Kaan titreyen ellerini yukarıya kaldırıp titreyen sesiyle konuştu.

 

"Ha-ayır g-ge-elme."

 

Gözünün önüne çocuklukta yaşadığı kötü olay geldi.

 

Nefes almakta zorlanan Kaan'ın gözleri karardı yere çöküp elini indirdi.

 

Dizlerini kendisine çekip etrafını kolları ile çevirip kafasını gömdü.

 

Zangır zangır titriyordu.

 

"Baba kutar beni baba."

 

"Baba lütfen kurtar beni korkuyorum baba."

 

"Şşş sakin ol güzelim."

 

'

 

Çocukluğu elinden alınan anı sürekli gözlerinin önündeydi.

 

Başına konulan el ile stresten bayıldı.

 

Çetin onu yatağa yatırıp elini yanağına koyup okşadı.

 

"Artık elimdesin ne olursa olsun birbirimizden ayrılmayacağız."

 

Ayağa kalkıp Kaan'ın üstünü örtüp odadan çıktı.

 

Kapıyı kapatıp kitledi kapıda duran korumalara bakıp konuştu.

 

"Kulağınız içerde olsun ve sakın kaçmasına sebep olmayın ikinizi de anında yakarım."

 

Bir kat aşağıya inip salonda bekleyen kadının yanına gitti.

 

"Nihan. Dediklerimi buldunmu."

 

"Evet Efendim."

 

Dudakları alayla yukarıya doğru kıvrıldı.

 

"Güzel şimdi aslancık ailesini arama vakti."

 

 

Bir hafta geçmişti ne torunundan ne de oğlundan haber vardı.

 

Türkiye'nin dört tarafındanda aranıyor ama Kaan ile Efe Türkiye'de değildiler ki.

 

Karargahtan 1 haftadır eve gelmeyen Ahmet ile Yiğit ve şirketten gelmeyen Ömer'de bu aramanın icindelerdi.

 

Ömer kollarının uzandığı yerlere kadar gitmişti ama sonuç bulamamıştı.

 

Yiğit ile Ahmet ise her gelen operasyona katılıp bir ip ucu bulma derdindelerdi ama sonuç sıfır.

 

Barış ise bir zamanlar dostu olan ama ihanete uğradığı adamdan bilgi gelmesini bekliyordu.

 

Tan bile bilmiyordu ki nereye gittiğini.

 

Kerem bey'de her polise gidip kameralara bakıyordu.

 

Ateş ise hastane hastane dolaşıyordu ama sonuç sıfır.

 

Telefonlarına gelen bildirim ile elleri telefona gitti.

 

Hepsi farklı yerde aynı gelen görüntüye bakıyordu.

 

Barış Efe'nin ağlama sesi baba diye bağırması ama kafasına uzatılan silah ile herkes donup kaldı.

 

"Selam aslancık ailesi görüşmeyeli uzun zaman oldu."

 

"Lan lan şerefsiz köpek."

 

"Siktiğimin pezevenği."

 

Hepsinin ağzından çıkan farklı küfürler.

 

"Şuan kulağım acayip derecede çınlamaya başladı. Boşuna nefesinizi tüketmeyin. Bulamazsınız bizi. Size ufak bir sürprizim var."

 

Görüntüye Kaan çıktı siyahlar içinde yatakta uzanıyordu.

 

O sırada duyulan silah sesi ile Barış Efe'nin kesilen sesi bir oldu.

 

Donuk bir şekilde ekrana baktılar.

 

Kameranın açısına ayakkabısına bulaşan kanı temizleyen çetin ile yerde kanlar içinde yatan Efe girdi.

 

Aslan ailesinin gözlerinden akan yaşla telefona bakıyorlardı.

 

Ateş olduğu Kolidorda kendisini yere bırakıp kapanan telefon ile ekrana bakıyordu.

 

Kerem bey olduğu karakolda ise polislerin yardımıyla sandalyeye oturdu yanağından akan yaş ile telefona bakıyordu.

 

Ömer olduğu yere çöküp boş olan elini yumruk yaparak onunla konuşan adamlar ile bağlantısını kesmiş şekilde kapanan ekrana bakıyordu.

 

Ahmet gözlerinden akan yaşlarla üstündeki operasyon üniforması ile elindeki telefonu sıkıyordu.

 

Yiğit ise toplantı odasında komutanlarının yanında yanağından akan bir damla yaşla telefonuna bakıyordu.

 

O silah sesinden sonra ortaya bir sessizlik çökmüştü.

 

Aslan ailesi adeta ruhları bedenlerini terk etmişti.

 

Toplantı odasında olan Yiğit karakolda olan Kerem bey ellerinden alınan telefon ile görüntünün nereden geldiğini araştırmaya başladılar.

 

Selam canlarım ben geldim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 😊

Seviliyorsunuz ❤️

Mutlu kalın ❤️

Loading...
0%