Yeni Üyelik
19.
Bölüm

★17. Bölüm★

@kaleminsesi1905_01

Yazar bakış açısı

 

Gelen videoda hiç bir ip ucu bulunamamıştı.

 

Aslan ailesi özellikle Kerem bey öfkelendi kendisine ne oğlunu nede torununu kurtarabildi.

 

Dirseklerini dizinin üstüne koyup birleştirdi eli ile çenesinin altına yerleştirdi.

 

Torununun vücudu kanlar içinde olan sahne gözünden gitmiyordu.

 

Sessizlik ölüm sessizliği o gün şirkete gitmeseydi oğlunu kurtarmış olurdu.

 

Ama bilemezdi ki...

 

Ahmet hızlı adımlarla karargaha girip bilgisayar odasının kapısını çalmadan içeriye girdi.

 

Komutanları ondan tarafa dönmüştü ama Yiğit donuk gözlerle bir noktaya bakıyordu.

 

"Komutanım bana-"

 

Komutan"aynı video Binbaşı Yiğit Aslan'a da geldi Ahmet hiç bir sonuç bulamadık."

 

Ahmet abisine baktı neden tepki vermediğini anlamıştı.

 

Komutanlarına selam verip çıktı kolidorda ilerlerken akan göz yaşlarını siliyordu.

 

Time özel olan odaya girip bir sandalyeye oturdu.

 

Videoyu tekrar izledi ama yeğeninin ölümünü izlemedi orada durdurup tekrar başa aldı.

 

Bir ip ucu bulmak için ama göz yaşları gözünde buhu oluşturduğu için dikkatli bakamıyordu.

 

Kendine geldiğinde göz yaşlarını silip telefonu eline aldı.

 

Yutkunup videoyu baştan sona kadar izlemek için başlattı.

 

Ayağındaki kanı silen Çetin'e nede kanlar içinde kalan yeğenine bakıyordu.

 

Etrafına baktı gördüğü ip ucu ile durdu.

 

Çetin'in yan tarafındaki aynadan videoyu çeken kişiyi gördü.

 

Nihan Karaoğlu, Barış Efe'nin öz annesi.

 

Ama onun arkasında ki koruma ile yerinden fırlayıp çıktığı toplandı odaya koşarak gitti.

 

 

Kaan uyandığında direk ayağa kalktı etrafına baktı kendisinden başkası yoktu.

 

Oğlu neredeydi.

 

Kapıdan gelen anahtar sesi ile hemen uzaklaşıp köşeye sindi.

 

Kapı açıldığında içeri Çetin'in adamlarından biri elindeki yemek tepsisi ile girip masanın üstünde bırakıp çıktı çıktığında kapı kitlendi.

 

Kaan bir kapıya baktı bir gelen yemeğe.

 

Yemeği es geçip dolaplara ilerledi.

 

Açıp baktı kendi bedenine göre kıyafetler vardı her birini açıp baktı çoraplar ayakkabılar takım elbiseler kravatlar ama işe yarayan bir şey bulamadı bir an önce bu odadan çıkıp oğlunu bulacaktı.

 

Ondan sonra izini kaybettirip kaçaktı.

 

Kameralardan Kaan'ın çaresizliğini izleyen Çetin yüzündeki piç sırıtma ile ayağa kalktı.

 

Kaan'ın yanına gidiyordu.

 

Korumalar hemen kilitlediği kapıyı açtı.

 

Kaan arkasını döndüğünde gördüğü adam ile geriye doğru yürüdü.

 

Pedofili mi dese yoksa takıntılı mı.

 

Gelmişti Kaan oğlunu düşünmeye başladı o zaman o adama korktuğunu göstermeyecekti.

 

"Yemeğini neden yemiyorsun Kaan'ım?"

 

Duyduğu ses ile elleri titremeye başladı.

 

Onun yüzüne bakmak sesini duymak istemiyordu.

 

Duyduğu adım sesleri ile geriye doğru adımlar attı.

 

En sonunda sırtına duvar değdiğinde yere çöküp dizlerine sarıldı.

 

Çetin'de yere çömelip Kaan'ın omzuna dokundu.

 

Dokunmasıyla Kaan kendisini geri çekmeye çalıştı.

 

Bu defa omzundaki el saçlarına gitti, saçlarından tutulup sertçe kendisine bakmasını sağladı.

 

Kaan gözlerini kapattı.

 

'

"Baba bu amca kim?"

 

Metin ters bir şekilde küçük Kaan'a baktı.

 

"Çok konuşma çocuk elimde kalırsın."

 

Kaan suçlu çocuklar gibi konuştu.

 

"Ben odama gitmek istiyorum baba. ​​​​​​"

 

Yanağında hissettiği acı ile gözlerinden yaşlar geldi.

 

"Ben sana diyene kadar buradan kalkma demedim mi sana Kaan."

 

Metin, Çetin'den aldığı parayla odadan çıktı.

 

Ardından kapıyı kitledi.

 

Çetin ile baş başa kalan Kaan korkuyla onu süzen adama baktı.

 

İlk tacizine uğradığı gün.

 

"Gel bakalım buraya."

 

Kaan yerinden kımıldamadı korkuyordu.

 

Çetin çocuğun kolundan tutup kendisine çekti.

 

Kucağına oturdu.

 

"Ben odama gitmek istiyorum bırak beni."

 

Çetin çocuğun belini okşayarak kafasını olumsuzca salladı.

 

"Burada uyuyacaksın."

 

Kafasını çocuğun boynuna sokup emmdi.

 

'

 

Boynunda hissettiği dil ile gözlerini açtı.

 

Donmuştu nefes dahi almıyordu o anı tekrar geldi gözlerine.

 

Barış amcasının sesini duymaya başladı.

 

'

"Korkma oğlum dik dur sen çok güçlü birisin."

 

10 yaşındaki Kaan ilk terapisine gitmek istemiyordu.

 

Korkusunu geçirmek için elini uzatmıştı ki küçük Kaan iki üç adım geriye gidip.

 

"Dokunma bana!"

 

Diye bağırdı titremeye başladı iki eli ile kulaklarını kapatıp yere çöktü.

 

"İstemiyorum dokunma bana, dokunma hayır hayır dokunma istemiyorum."

 

Barış gözlerindeki yaşlarla Kaan'a baktı.

 

Hemen ondan uzaklaşıp uzaklaşıp konuşmaya başladı.

 

"Tamam Kaan bak dokunmuyorum sana sakin ol oğlum."

 

"Gitmek istiyorum buradan gitmek istiyorum lütfen gidelim."

 

Barış terapi veren doktora baktı. Doktor başı ile onayladı.

 

Daha kötü olmasını istemedi küçük hastasını.

 

"Tamam oğlum hadi gidelim sen önden git hatta."

 

Küçük Kaan elindeki doktorun verdiği küçük ayıcığa sarılarak oradan koşarak uzaklaştı.

 

'

'korkma oğlum dik dur sen çok güçlü birisin.'

 

'korkma.'

 

Ani gelen cesaretle tekme atarak kendisinden uzaklaştırdı Çetin'i.

 

İnleyerek karnını tutan Çetin ayağa kalkıp kapıya doğru koşan çocuğun arkasından bağırdı.

 

"TUTTUN ONU."

 

Kapıda nöbet tutan iki koruma direk içeri girdi Kaan üstüne doğru gelen adama yumruk attı diğer koruma arkasından sarılıp çekti yumruğun etkisiyle yere düşen koruma ayağa kalkıp tam vurmak için elini kaldırmıştı ki.

 

"SAKIN! Ona benden başkası zarar veremez."

 

Hiç bir şey yapamayan koruma elini indirdi Kaan yerinden zıplayarak önündeki korumaya çift tekme attı.

 

Etkisiyle geriye doğru onu tutan korumanın üstüne düştü.

 

Kurtulduğu gibi ayağa kalkıp açık kapıya doğru koştu hemen kapıyı kapatıp kitledi.

 

Etrafına baktı iki tarafa doğru kolidor vardı Efe için bağırırsa diğer korumalar yanına gelecekti ama umursamadı bir an önce oğlunu bulması gerekiyordu.

 

"EFE BABAM NEREDESİN‽"

 

Önünde olduğu kapının arkasından Çetin'in sesi geldi.

 

"Sık şu silahı."

 

Kaan yutkunup sağa doğru koştu.

 

"EFE BABAM SES VER BANA."

 

Beklediği sesi duyasıya kadar pes etmeyecekti.

 

İçinden dua etmeye başladı.

 

"Allah'ım yardım et bana oğlumu bulmam da yardım et."

 

Arkasından gelen sesle baktı ona silahları uzatmış korumalara baktı oğlunun sesini duyasiya kadar pes etmeyecekti.

 

Çetin'in dediği geldi aklına.

 

'SAKIN! Ona benden başkası zarar veremez.'

 

Arkasını dönüp koştu gördüğü merdivenlere aşağıya indi olduğu katta bağırmaya başladı.

 

"EFEM SES VER BABAM!"

 

Durdu arkasındaki korumalarda durdu biliyordu ona ateş etmeyeceğini biliyordu.

 

Duyduğu ses ile arkasını döndü.

 

"Ah güzelim benim oğlunu boşuna arıyorsun o çoktan gitti."

 

Sesinin titremesine dikkat ederek konuştu.

 

"Ne diyorsun sen!"

 

Biraz titremişti.

 

Dudaklarının kenarları alayla yukarıya doğru kalktı.

 

Eli kuş takliti yaparak yukarıya kaldırdı.

 

"Onu yanlışıkla vurdum kafasından napalım çok ağlıyordu."

 

Kaan duyduğu ile idrak etmeye çalıştı.

 

"N-ne!"

 

"Duyduğun gibi güzelim öldü."

 

İşte oğlu için gözü kararmıştı Kaan'ın Kerem Bey'in gençliği çıkmış içinden.

 

Elini yumruk yapıp Çetin'in yüzünün ortasına vurdu yere düşen Çetin'in yüzüne art arda vuruyordu.

 

Korumalar onu tutup uzaklaştırdı.

 

Başka bir koruma üstüne doğru gelmesi eli karnına tekme attı.

 

Kollarını kurtarmak için çırpındı.

 

Sağ kolunu tutan korumaya kafası ile vurdu kurtulan kolu ile sol tarafındaki adama vurdu.

 

İki kolu da kurtulan Kaan çocukluk travmasını yaşattığı adamın üstüne doğru koştu.

 

Yerde korumanın düşürdüğü silahı alıp gözünü kırpmadan ateş edecekti ki koluna gelen mermi ile elindeki silah düştü.

 

Merdivenlerden ateş eden kişiye baktı.

 

Hazal gerçek adı ile Nihan Karaoğlu.

 

Yerden kalkan çetin belindeki silahı çıkarıp şaşkınlıkla kadına bakan adamın yanına yürüdü.

 

Bayıtmayacak ama hereket edemeyecek şekilde silahın kabzasiyla boyun damarına vurdu.

 

Olduğu yerde yere düştü Kaan. Gözündeki yaş usulca akmıştı.

 

Olduğu duruma değil oğlunun elinden kayıp düşmesine almıştı o yaş.

 

Hastalanmasın, pişik olmasın diye, Yorgun olduğunda oğlunun sesi ile yorgunluğu giderdi.

 

Ama artık yok oğlu yeni yeni yürümeye başlayan yeni yeni baba demeye başlayan oğlu yoktu.

 

Oğlu için ayakta durup her türlü her şeye rağmen oğlu için dışını sıkardı ama artık öyle olmayacaktı.

 

Hasta olduğunda ateşini sabaha kadar kontrol altına aldığı oğlu yoktu.

 

Kaan'ın, Barış Efe'si yoktu.

 

Koruyamamıştı oğlunu bundan sonra yaşasa ne yaşamasa ne.

 

Koluna dokunan elle baktı.

 

Çetin kaşlarını çatmış Nihan'ın vurduğu yere bakıyordu.

 

"Benim odama götürün kapıyı da kitleyin."

 

Hareket edemeyen Kaan'ı bir koruma kucakladığı gibi Çetin'in odasına gitti.

 

Çetin Nihan'a döndü.

 

"Sen ne yapıyorsun Nihan! Eğer kolundaki kurşun çıkmasa ve zarar görürse bu dünyadan seni def ederim."

 

"Size ateş edecekti Çetin bey."

 

"Eline aldığı silah boştu. Ne olur ne olmaz diye kapıda duran adamların silahların boş olmasını emrettim ben."

 

"Özür dilerim Çetin bey."

 

"Şimdi defol git gözüm görmesin seni."

 

Kaan uyku ile uyanıklık
arasında geçtigi kapının arkasından ağlama sesi geldi.

 

Çığlık çığlığa kendinden vazgeçmişcesine ses geliyordu.

 

Ama Kaan bunu rüyasında gördüğünü sanıyordu.

 

Kısık sesi ile 'babam' diyip gözlerini kapattı.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Seviliyorsunuz ❤️

 

Mutlu kalın ❤️

 

 

Loading...
0%