Yeni Üyelik
4.
Bölüm

★2. Bölüm★

@kaleminsesi1905_01

Kaan


Suratıma kapanan telefon ile derin bir nefes aldım.


Bu neydi şimdi.


Efe'ye baktım yüzümde istemsiz tebessüm oluştu.


Kahverengi gözleri ile bana bakıyordu.


"Arkadaş bugün hastaneye gidiyoruz."


Alt dudaklarını büzüp dolu gözlerle bana bakmaya başladı.


"Ne oldu babasının aslanı. Neden büzüldü o dudaklar."


Aklıma gelen düşünce ile elimi anlıma vurdum ben Efe'nin altına bakmamıştım o panikle.


Etrafıma baktığımda WC yazan kolidoru gördüm.


Efe'yi kucağıma alıp garsona baktım.


Ona baktığımı gören garson hemen yanıma geldi.


"Bilader ben iki dakika lavaboya gidiyorum çantalar sana emanet."


Garsondan onay aldığımda Efe'nin çantasında bez olacaktı.


Hemen bez olan poşeti alıp gittim.


Bebek bakımı yazan yere girip altını açtım.


"Ulan arkadaş yine doldurmuşsun."


Altını değistirip orada elimi yıkadım.


Masaya gittim garson oaradaydı. Beni görünce uzaklaştı. Poşeti Efe'nin çantasına katıp paradan biraz aldım.


Efe'yi anne kucağına katıp kucağıma gelecek şekilde kendime taktım.


Evet istikamet Hastane. Çantalarıda alıp kasaya gittim hesabı ödeyip çıktım.


O hastaneden hangi otobüsler geçiyor bilmiyorum o yüzden taksi ile gidecektim.



Taksiden indikten sonra hastaneyi inceledim hayatım bundan sonra değişeceğini bilmeden içeriye girdim.


Giriş kattaki danışmana doğru gittim.


"İyi günler beni DNA testi için aramışlardı da."


"Bir dakika bakıyorum beyfendi."


Gözüm Efe'ye kaydı etrafı inceliyordu.


"4. Kat kolidorun sonundaki oda."


Başımı sallayıp asansöre gittim.


Tam kapanmak üzere olan asansörün kapısında bir el girdi ardından bir adam girdi.


Gözümün kenarından bktığımda o da oğluma bakıyordu.


Oğluma baktığımda elini ona uzatmış gülüyordu.


Tek kaşımı kaldırdım Erkana bile böyle bakmamıştı.


Gözüm adama kaydı gözünün kenarından bana bakıyordu.


Ona baktığımı gördüğünde yüzünü ciddi tutup önüne döndü.


Katta duran asansör ile ben indim yürüdüğümde arkamdan adım sesleri geliyordu.


O da arkamdan geliyordu galiba dönüp bakmadım.


Kolidorun sonundaki odaya geldiğimde kapıyı çaldım yanımda bir beden durunca dönüp baktım.


Asansördeki adamdı.


"Girmeyecek misin."


"Hı!"


Dudağın sağ kenarı afif kalkar gibi oldu. Boğazını temizleyip.


"Diyorum ki kapıyı çaldın yaa içerden gel diye komut geldi girmeyecek misin?"


"Pardon dalmışım." Diyip içeriye girdim.


Arkamdan girip kapıyı kapattı.


İçeriye göz attığımda çalıştığım restorandaki daha doğru eskiden çalıştığım restoranda bana yardım eden iki adam buradaydı ve beni gördüklerine şaşırmadılar.


Gözümü kaçırıp boş sandelyeye oturdum karşımda 50 li yaşlarda bir adam vardı.


Bana çok sert bakıyordu bir duygusunu gizlemeye çalışıyordu.


Ondan çekip bana babalık yapmayan adama kaydı gözlerim annem yoktu.


Atalay'ın yanında oturan bizimle yaşıt biri daha vardı.


Onlardan da gözlerimi çektim oğluma baktım.


Yan tarafımdaki asansörde karşılaştığımız adama bakıyordu.


Kapı çaldığında oraya baktı.


"Gel." Sert ses ile karşıma baktım.


O nasıl ses arkadaş bir komutan gibi.


Oğlum korkmuş olmalı ki gözleri doldu.


Benim gözlerimin içine bakıyordu.


Tebessüm ettim.


Eğilip başına öpücük kondurdum.


Kulağına fısıldadım "Baba burada Efem korkma."


İçeriye giren adama kaydı gözlerim bana gözünü kırpmadan bakıyordu.


Oğlumdan hıçkırık gelince bütün gözler ona döndü.


Tabi bütün gözler ona dönünce kafasını göğsüme sakladı.


Kapı bu defa çalınmadan açıldı içeriye iki hemşire ile bir doktor girdi.


İçeriye göz gezdirip söze başladı.


"Evet herkes buradaysa kanları alalım."


Hemşirelerden biri bana doğru gelmeye başladığında.


Oğlum bir çığlık attı. Attığı çığlık ile ona baktılar hemşireye öyle bir bakıyordu ki karşımda oturan adam kahkaha attı.


Bakışlarım ona döndü.


Benim baktığımı görünce kahkahasını durdurup bana tebessüm etti.


"Delikanlı seni kıskandı galiba. Bak sana hemşire hanıma nasıl bakıyor."


Bende tebessüm ettim ve kafamı sallayarak onayladım.


Hemşire elindeki iğne ile bana bakınıca sol kolumu çemreyip Efe'yi anne kucağınadan çıkardım.


Sağ bacağıma oturttum. Hemşire iğneyi koluma sokunca Efe ağlamaya başladı.


Hemşire kanı aldıktan sonra karşımdaki adama doğru gitti.


Diğer hemşire hanım babam olacak şerefsiz ile Atalay'ın yanında ki adamdan kan aldı.


Efe'yi sakinleştirmek için yönünü bana dönecek şekilde belinden tutup bacaklarımda dinelttim.


Kolları ile bana sarılıp kafasını boynuma soktu.


Bende sırtını okşayarak yere bakıyordum. Doktorun sesi ile ona döndüm.


"Sonuçlar 4 saate çıkar Kerem bey."


Onun oğlu olabilme ihtimalim vardı ama ne değişirdi ki onlarda beni sevmeyecekti uğursuzun tekiydim.


"Peki Doktor bey."


Bakışlarım Metin Aydın'a döndü boş gözler ile bana bakıyordu.


Ayağa kalkıp Atalay'ın yanında oturan adama baktı ona döndüğünde yüzünde yumuşama oldu.


"Oğlum gelin bir kafeyi gidelim." Dedi Atalay bana alayla bakıp önden gitti.


Metin'in oğlum diye hitap ettiği tebessüm ederek.


"Peki baba gidelim."


Dedi.


Ama ben ona oğlum dediği yerde kaldım.


Gözlerim buğulandı. Kafamı yere eğdim.


O kelimeyi onun ağzından duymak için yapmadığım kalmamıştı.


9 yaşıma kadar uğraşmıştım ama doğum günümün ertesi akşamı sırf bir dediklerini yapmadığım için beni dışarıya atmışlardı.


Önümde gördüğüm pahalı ayakabı ile sönük kalan ayakkabıma baktım.


Omzuma konan el ile kafamı kaldırdım.


Kerem bey bana bakıyordu gözleri yana kaydı.


Yanımdaki asansörde karşılaştığımız adam ayağa kalkıp kerem beyin kalktığı yere oturdu.


Sağ ayağı az bir şekilde sekerek yanıma oturdu.


Doktora baktığında odadan çıktı.


"Özür dilerim evlat."


Anlamaz gözler ile ona baktım benden neden özür diliyordu.


"Hepsi benim hatam senin doğduğun gün çok dikkatli olmam gerekiyordu. Ama o panik ile dikkatli olamadım."


Anlamaz gözler ile ona bakıyordum.


"Burada mı duralım yoksa cafeyemi gidelim."


Asansörde karşılaştığımız adam"bence cafeye gidelim baba hem bir sıcak çay içeriz yanınada benim meşhur pastamdan yeriz."


Kerem bey peki diyerek ayağa kalkınca bende ayağa kalktım Efe'yi anne kucağına yerleştirip çantalara eğilmiştim ki.


Kerem bey "Oğlum dur sen, Ateş abinin çantalarını arabay götür."



Cafeye girdiğimizde bir masaya oturduk Efe içinde mama sandalyesi getirmişlerdi ona oturtup pasta yiyordu tabi buna yenmek derse.


Ağzı hariç yüzünün her yeri pasta olmuştu.


Boğaz temizleme sesi ile Kerem beye döndüm.


"Tanışalım ben baban Kerem Aslan."


İçeriye giren ve bana gözünü kırpmadan bakan adamı gösterip.


"En büyük abin Yiğit Aslan."


Restorandaki adamı gösterip "ikinci abin Ömer Aslan."


Asansörde karşılaştığımız adamı gösterip "üçüncü abin Ahmet Aslan."


"Ve kardeşin Ateş Aslan."


"Yiğit ile ömer evli."


"Ben bir şey sorabilirmiyim?"


Kerem bey "tabi buyur oğlum."


"Beni önceden biliyormuydunuz, çünkü ömer bey ile Ateş bey beni gördüğünde şaşırmadı."


Ömer bey söze başladı.


"Kaan ilk kez seni o restoranda gördüm. Olaylar olduğunda bile haberim yoktu senin öz kardeşim olduğundan."


"Bir dakika hadi ben sizin öz kardeşiniz değilsem."


Kerem bey" 1 ay önce öğrendik karışma olayını ve o tarihte iki kişi doğum yapmıştı. Biri annen diğeri ise Selin Aydın. Bana mesaj geldi Yağız benim öz oğlum olmadığı böylelikle yola çıkarak o aileyi araştırdık. Senin nerede olduğunu bilmiyorlardı. Bizde en son restoranda olan olaydan önce seni de bulamadık. Ömer, Kerim yüzünden işinden olunca araştırmış ve böylelikle seni öğrendi. Hemen bana haber verdi ve bende Ahmet'e söyleyip seni takip ettirdim. Ev sahibi seni evinden attığından, geceyi camide geçirdiğinde orada seni bekledi, kahvaltı lokantasında bile hastaneye kadar takip etti."


Ağzım açık kalmış bir şekilde Ahmet Aslan'a bakıyordum 'hiç mi üşenmedin arkadaş'


"Evet üşenmedim çünkü kardeşimsin sen benim."


"Ben onu dışımdanmı söyledim."


Kafası ile onayladı beni.


Ateş" eee abi kendinden bahseder misin?"


"Abi mi?"


"Evet abim değilmisin."


Kaşlarım yukarı kalktı.


"Siz hemen kabul mü ettiniz beni."


Hepsi kafalarını saladı.


"Peki adım Kaan oğlum ile başbaşa kalarak hayatımı yaşıyorum."


Yiğit "Barış Efe "


"İsmini söylemesim"


Ömer"seni araştırdığımız için öğrendim."


Kerem bey "bir şeye alerjin var mı oğlum."


"Tarcına var."


Ahmet "SAKIN PASTAYI YEME."


Şaşkınlık ile elimdeki çatalı bıraktım.


Efe korkmuştu ve herkes bize bakıyordu.


"Pastanın içinde tarçın var abim benim panik ile bağırdım korkutmak istemedim."


Efe'yi kucağıma aldım sakinleşmesi için elimi sırtımda hareket ettirdim.


"Korkma oğlum baba burada."


Ağlaması iç çekişlere geçince bacağıma oturttum.


Bana uzatılan ıslak mendil ile yüzünü sildim.


"Sorun değil Ahmet bey yüksek seslerden korkuyor sadece."


Ahmet bey dediğim için yüzü biraz düşsede hemen toparladı kendini.


Kerem beye gelen mesaj ile odaya gittik.


Doktor zarfın içinden kağıdı çıkarıp gözleri ile kontrol etti.


"DNA sonuçlarına göre Kaan Aydın %99.9 Kerem Aslan'ın oğludur. Yağız Aslan %99.9 Metin Aydın'ın oğludur."


Yutkundum bunca yıl çektiğim acı, çaresizlik hepsi bir yalandan ibaretmiş.


Omzumda hissettiğim el ile sağıma döndüm.


Kerem bey "Hadi babam evimize gidelim."


Ayağa kalkıp Yağız'a


baktı. Yağız sırıtıp ayağa kalktı onun kalması ile Atalay ve Metin de kalktı.


Bir tek ben oturuyordum. Saçımı karıştıran elin sahibine baktım.


Ahmet bey di. "Hadi abim gidelim ikiniz de çok yorgunsunuz. Ve sen kahvaltı yapmadın."



Selam canlarım ben geldim.


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.


Mutlu kalın ❤️


Loading...
0%