Yazar bakış açısı
"Babam geldiiii."
Yiğit kendisine doğru koşan kızını kolları arasına alıp kucakladı koklayarak yanaklarını öptü.
"Babasının prensesi."
Arkasından Ömer'de girip minik Ece'nin yanağından makas aldı.
"Amca."
"Amcan yesin seni."
İkili salona geçtiğinde eşleri oradaydı melek hanımın yanında.
Melek hanım oğullarını görünce merakla baktı ikisinede.
Yiğit konuştu.
"Kaan'ın durumu iyiye gidiyor çok şükür, tedaviyi de kabul etti."
Mehtap ayağa kalkıp konuştu.
"Ben Eymen'i yatırıyorum."
Merdivenlere doğru yürüdü Ömer kendi yüzüne bakmayan karısının arkasından gitti.
Odalarına geldiğinde eşi oğlunun üstünü örtüyordu.
Yutkunup konuştu.
"Mehtap."
Yüzüne bakmadan konuştu.
"Efendim Ömer."
"Lütfen yüzüme bak."
Mehtap, Ömer'in yüzüne baktı.
"Dinliyorum."
"Lütfen yanımda ol bana böyle soğuk davranma. Lanet olsun ki o an aklıma sen geldin."
Mehtap dolmak üzere olan yorgun gözlere baktı bu bir ay içinde dağılmıştı Ömer.
"Ama sen hiç dinlemeye fırsat vermedin aklına bile gelmedi babam söyleyene kadar."
Ömer odanın içine doğru yürüyüp yatağın kenarına oturdu.
"Kafam çok doluydu Eymen'den önceki bebeğimiz aklıma geldi."
Sonda sesi titremişti Ömer'in parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Yağız gibi Kaan'da aynı sandım ben biliyorum büyük bir hata geri dönüşü olmayan bir hata. Aynı şeyler Eymen'in başına gelecek sandım."
Mehtap Ömer'in karşısına oturup Ömer'in elinin üstüne kendi elini koydu.
"Peki Barış Efe oda geldi mi aklına. O gün korkudan nasıl çığlık attığı Ahmet abi, Kaan'ı kapı dışarı atarken o kapının ardından gelen Efe'nin sesi."
Ömer başını olumsuzca salladı o sinirle sadece kendi oğlu gelmişti aklına.
"Ömer biz seninle dört yıl evliyiz her kavgamız da suçlu ya da değil ikimizi de dinlerdi."
Ömer'in gözünden akan yaş Mehtap'ın elinin üstüne düşmüştü o an anladı ağladığını.
"Mehtap ben kendimi nasıl affetireceğim Kaan'a, size bana bir yol göster yalvarırım ben bu yükün altında çok eziliyorum."
Omuzları titreyen eşini kendisine çekip sarıldı onunla beraber ağladı.
≈
"Baba ben uyumak istemiyorum çünkü hiç eve gelmiyorsun seninle vakit geçirmek istiyorum."
Yiğit dudağını büzerek konuşan kızına baktı.
"Uyku saatin geldi de geçiyor kızım hadi uyu."
"Ama baba."
"Sen uyuyana kadar yanındayım kızım hadi kapat gözlerini."
Yiğit uyuyan kızı ile odasından çıkıp kendi odasına doğru gitti açık kapıdan baktığında Büşra'nın düşünceli bir şekilde bir noktaya baktığını gördü.
Önünden geçtiğinde Büşra düşüncelerden uzaklaştı hemen ayağa kalkıp konuştu.
"Asaf'a bakıp geliyorum."
Yanından uzaklaşan eşinin kolundan tutup durdurdu.
"İkisi de uyuyor, şey seninle biraz konuşalım mı."
Büşra kalktığı yere oturdu.
"Dinliyorum."
"Biliyorum hatalıyım hemde haddimden fazla hatalıyım ama lütfen bana böyle davranma Sevgilim benim sana, senin desteğine ihtiyacım var ben kalkamıyorum yükün altından. Lütfen bana yardımcı ol bu karmaşığın içinden çıkmam da yardımcı ol."
"Neden Ahmet'e engel olmadın Yiğit. Engel olsaydın ikisi de zarar görmezdi babam gelesiye kadar tutsaydın Ahmet'i."
Yiğit ellerini birleştirip dirseklerini dizlerine koyup yere baktı.
"Haklısın. Ama lütfen bana yardım et gerçekten daha fazla duramıyorum ayakta babam, sen, Kaan, ailem dağıldı lütfen Büşra yardım et bana."
Yanaklarında hissetti dokunuş ile karısına baktı Yiğit baş parmaklarıyla yanağını sildiğinde anlamıştı ağladığını.
"Şşt ağlama destek olacağım sana ama ilk önce Kaan gerisi gelir."
Yiğit karısını kolları arasına çekip sarıldı.
≈
"Merhaba Kaan."
Kaan İlknur hanıma baktı.
"Merhaba İlknur hanım."
"Neden burada olduğumu biliyorsun değil mi."
"Evet biliyorum, travmalar için."
İlknur hanım yüzündeki tebessüm ederek Kaan'a baktı.
"O zaman ilk seansımıza başlayalım mı."
Kaan kaldığı odaya baktı sonra üstüne utancından üstündeki örtüyü yumruklarının arasına alıp sıktı.
"Burada mı vücudum daha iyileşmedi ve tekrar kriz geçirmek istemiyorum."
İlknur hanım oturduğu sandalyeden dikleşti.
"Evet burada ilk seansımızı yapacağız sonra benim odama geçeriz. Ne dersin. Hem iyileşme aşamasındasın, tabi krizler olacak ama birlik olup yeneceğiz bunu senden sadece bir şey istiyorum, kendine güvenmeni."
Kaan psikolağa baktı kendine güven. Kolay bir kelimeydi ama uygulaması işte orası muamma.
"Başlayalım İlknur hanım."
Yüzünde eksik olmayan gülümsemeyle baktı karşısındaki genç adama.
"Bana biraz kendinden bahseder misin Kaan?"
Kaan sorulan soruyla alayla dudakları kıvrıldı.
"Bilmediğinizi var sayıyorum."
"Senden de duymak istiyorum."
"Peki. Adım Kaan."
Durdu Kaan soyadını söylemek için açmıştı ama geri kapattı.
Bu detay İlknur hanımın gözlerinden kaçmamıştı. Elindeki deftere birşeyler yazıp geri Kaan'a döndü.
"Pekala Kaan, bana eski mesleğinden bahseder misin?"
Düşüncelere dağıldı Kaan eski bir anı gelmişti kötü olan anısı.
'
"Komutanım benim gerçekten hiçbir şeyden haberim yok."
Yavuz sinirle baktı askerine.
"Hâlâ yalan söylüyor vatan haini."
Kaan duraksadı ne denirdi ki ne kadar dil döksede kimse inanmadı ona özellikle örnek aldığı idolü inanmamıştı.
Yavuz susan askerine baktı gözlerindeki kırgınlığı gördü afalamıştı.
Nefret barımdıran sesi ile konuştu.
"Kimliğini ve silahını bırak ve defol git gözüm görmesin seni."
"Ulan adam zannetmiştim seni. Yanılmışım."
Kaan kimliği ve silahı masanın üstüne koyup komutanına baktı.
O bakışlarla bir çok şeyi anlatmıştı ama Yavuz görmemişti.
'
"Kaan."
Koluna dokununca kendisine geldi. İlknur hanım elini çekip deftere bir şeyler yazıp konuştu.
"İyi misin?"
Olumlu baş sallamayı alınca konuştu.
"Bana gelecekteki planından bahseder misin?"
Kaan buruk tebessüm etti.
"Benim hayatım oğlumun üstüne kurulu onun geleceği için boğazından haram lokma geçmemesi için çabalayan biriyim."
"Peki iyileştiğinde nere gitmeyi düşünüyorsun?"
"Bilmiyorum."
Gerçekten bilmiyordu Kaan. Hem hastaneden taburcu olduğunda çalışması gerek oğlu için düzgün bir işe girmesi gerek."
Elinin üstündeki kabuk bağlayan yarayla oynadı.
'Geri o eve dönemem'
"Ben burada bitirmek istiyorum lütfen İlknur hanım."
İlknur hanım anlayışla karşıladı hastasını eşyalarını çantasına katıp odadan çıktı.
Kolidorda Aslan ailesi vardı.
Kerem bey söze atıldı.
"İlknur hanım?"
İlknur hanım başını olumsuzca salladı.
"Geçmişe gitmek istemiyor ve gelecekle konuşmak ta istemiyor."
Yiğit. "Şimdi ne olacak?"
"Zamana bırakmak gerek daha kendisine güvenemiyor bu gayet normal. Tedaviyi kabul etmesi bile büyük bir adım."
Kerem bey."teşekkürler İlknur hanım."
"Rica ederim görevim."
İlknur hanım oradan uzaklaşmıştı.
Kaan ise kendi düşüncesindeydi.
Önce hiç hareket edemiyor dik bir şekilde oturamıyordu.
Şimdi dik olmasa da oturuyordu oğlunu özlemişti mis kokusunu.
Kapı açıldığında içeri kucağında oğlu ile babası girdi arkasından abileri hemen gözlerini kaçırdı.
Yiğit'in kucağındaki Ece konuştu.
"Baba beni yere indir."
Yiğit kızını yere indirmişti Ece koşarak Kaan'a doğru gitti.
"Amca beni kucağına alabilir misin?"
Kaan ellerini kendisine uzatmış kıza baktı.
"T-tabi."
Biraz eğilip Ece'nin koltuk altlarından tutup kendisine doğru çekti sırtında hissettiği sızı ile duraksadı.
Derin bir nefes alıp birden kucağına aldı Ece'yi.
"Amca çok mu ağrım?"
Kaan tebessüm etti.
"Kocaman oluyorsun fıstığım."
Ece kıkırdadı eli ile ağzını kapatı.
"Baba o zaman ilerde sen beni hiç kucaklayaman."
Kaan istemsizce Yiğit'in yüzüne baktı.
Buruk tebessümle bakıyordu bu tebessüm bir çok şeyi dile getiriyordu bir çok acıyı.
Kaan bakışını kaçırıp babasına baktı.
Kucağında oğlu uyuyordu. Yüzüne baktı gözleri çok yorgun bakıyordu.
"Yorgun duruyorsunuz... Baba."
Kerem bey oğluna sarılıp kokusunu içine çekmek istedi ama kriz geçirmesini istemediği için uzak duruyordu.
"Ben iyiyim oğlum sen yeter ki iyi ol."
Selam canlarım ben geldim.
Beklediğim için özür dilerim.
Seviliyorsunuz ❤️
Mutlu kalın ❤️
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |