24. Bölüm
Arzu Güleç / Kaderin Sürprizi / ★22. Bölüm★

★22. Bölüm★

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Medya: Ahmet ASLAN

 

Kaan

 

'

 

"Merhaba güzelim. Ben geldim özledin mi beni."

 

Korkudan geriye doğru yürümeye başladım.

 

"Git, istemiyorum seni git."

 

Kaşlarını çattıp hızlıca yanıma gelip kolumu sıkıca kavradı. Bu acıtmıştı.

 

Babam nereye gitti ben istemiyorum burada kalmayı.

 

"İster güzellikle ister zorlukla benim olacaksın."

 

Beni kucağına alıp yatağa doğru yürüdü yatağa yatırıp üstüme uzandı.

 

Kafasını boynuma sokup derin bir nefes aldı.

 

"Uslu durursan canın acımaz bebeğim."

 

Hıçkırarak ağlamaya başladım.

 

Üstümü çıkarmaya çalışınca, çırpınıp kurtulmaya çalıştım gücüm yetmediği için tişörtümü çıkardı.

 

"BABA KURTAR BENİ BABA. İSTEMİYORUM BEN."

 

"Şşş sesini boşuna tüketme bebeğim çok yorulacaksın."

 

Ellerini şortuma atıp çıkardı. Kemerinin tokasını açıyordu.

 

Bir hışımla altından çıkıp babamın kilitlediği kapıya koştum kolu kaç defa indirip kaldırdım bilmiyorum açılmamıştı.

 

Sırtımda hissettiğim acı ile son sesimle çığlık attım.

 

"Ben sana uslu dur dedim. Bak kendi canını nasıl da yakıyorsun."

 

Yerde cenin pozisyonunda yatmıştım.

 

Beni yerden kaldırıp yatağa doğru fırlattı.

 

Gömleğinin düğmelerini tek tek açarak bana doğru yürüyordu.

 

"İstemiyorum. Ben istemiyorum hayır."

 

"Baba kurtar beni korkuyorum."

 

'

 

"Kaan ben buradayım oğlum."

 

Yüzümde dokunuşlar hissettiğimde yatığım yerden daha çok çırpınmaya başladım sırtımda ki keskin acıyı hissettim.

 

"Dokunma bana istemiyorum dokunma."

 

"Baba yardım et bana, istemiyorum."

 

Omuzlarımda kollarımda ve bacaklarımda baskı hissettim.

 

Beni sapitlemeye çalışıyorlardı. Gözümü açtığım gibi kusmaya başladım.

 

Üstüm full kusmuk olmuştu. Kafamı kaldırıp baktığımda bana endişe ile bakan babamı gördüm.

 

Gözlerimde ki korkuyu görünce hemen uzaklaştı benden.

 

Farkında olmadan tekrar titremeye başladım vücudum benden bağımsız hareket ediyordu.

 

"Kaan nefes al güvendesin, nefes al."

 

Barış amcamda uzaklaşmıştı.

 

Odadaki diğer kişileri görünce daha çok titremeye başladım.

 

"Abi güvendesin lütfen nefes al. Biz çıkıyoruz dışarı."

 

Yiğit bey ile ömer beyin kolundan tutup kapıya doğru yürümeye başladı Ateş.

 

Babam da Ahmet Bey'in kolundan tuttu.

 

Barış amcamda arkalarından çıkmıştı.

 

Titreyen vücudum yavaşca kendine gelmeye başlamıştı. Elimi yumruk yapıp rastgele yattığım sedyeye yumruk atamaya başladım.

 

"Neden ben neden."

 

Yanaklarım da hissettiğim ıslaklık ile ağladığı mı anlamıştım.

 

Sinirle daha çok vurmaya başladım.

 

Kapının sesini duymuştum ama oraya bakmadım.

 

"Kaan bey kendinize gelin lütfen."

 

Bir kaç kişi kollarımı tutmaya çalışıyorlardı.

 

Kolumdaki serum iğnesi fazlasıyla acımıştı.

 

Boynumda hissediğim sızı ile vücudum yorgun düştü.

 

Başım yastığa düşünce son gördüğüm kapıdan bana endişeyle bakan annemi gördüm arkasında babam.

 

Galiba tüm Aslan ailesi buradaydı.

 

Gözüm kapanmadan önce kenarından yaş geldi.

 

Yazar bakış açısı

 

Melek hanım gözlerindeki yaşlarla sinir krizi geçiren oğlunu izliyordu.

 

Hemşireler iğne yapacakları için vücudunu sabitlemeye çalışıyorlardı ama başaramıyorlardı.

 

Zar zor sakinleştirici olan iğneyi enjekte etmişlerdi.

 

Melek hanım, oğlunun üstündeki beyaz sargı bezinin kırmızıya boyandığını görmüştü.

 

Bengü hemşire hanım koşarak kapıya gitti aslan ailesine baktı.

 

"Pansuman yapacağız."

 

Kerem bey dolu gözlerle onayladı. Kolidordaki sandalyeye oturdu.

 

Ellerini yumruk yapıp düşünmeye başladı.

 

Sağ yumruğunda hissettiği dokunuş ile düşüncesinden çıkmıştı.

 

Melek hanım, Kerem Bey'in elini tutup göz yaşlarıyla kocasının gözlerinin içine baktı.

 

Başını olumsuzca sağa sola doğru salladı.

 

Bu 'kendini suçlama' demekti. Biliyordu eşini kendisini suçluyordu.

 

Kerem bey dolan gözlerini kırpıştırıp buğulu olan gözünü açmıştı.

 

Melek hanımın elini tutup üstüne öpücük kondurdu.

 

Bir damla yaş Melek hanımın elinin üstüne düşmüştü.

 

O an anladı ağladığını Kerem bey.

 

Koridorda gülücük sesleri gelince tüm Aslan ailesi gelen sese doğru baktı.

 

Vedat TAŞEL ve kucağında gülücükler ile etrafına bakan Barış Efe.

 

Dedesini görünce çığlık atarak ellerini birbirine vurup ayaklarını sallamaya başladı.

 

"De-de-de-de."

 

Kerem bey kendisine gelmek isteyen torununu kucağına almak için kollarını açtı.

 

Vedat eğilip Barış Efe'yi, Kerem Bey'e vermek için uzanmıştı ki Efe sevinç çığlıkları atarak kaçmaya çalıştı.

 

Kerem bey kollarını indirince Efe tekrar uzattı kollarını, haliyle Kerem bey tekrar kaldırdı Efe tekrar çığlık atarak kaçmaya çalıştı.

 

Kerem bey buruk tebessümle torununu izledi.

 

Bulmuştu eğlenceyi küçük Efe.

 

"De-de-de-de."

 

En sonunda Kerem bey torununu kucağına alıp bacağına oturttu.

 

Vücudundaki zehir artık temizlenmiş di Efe'nin.

 

Ve tam anlamıyla iyileşmiş di.

 

Kerem bey o anıyı getirmişti aklına.

 

'

İtalya'da ki hastanede hemşirenin gösterdiği çocuk bölüme gitmişti Kerem bey ve torununa baktırmıştı.

 

Küçük vücuttan tahlil için üç tüp kan almışlardı doktorlar.

 

" Yazar notu: Abarttım mı bilmiyorum yedi tüp kan ile"

 

Sonuçlarda zehirli bir maddenin küçük Efe'nin vücudunda çıkmıştı ve hâlâ nefes almasının mucize olduğunu söylemişti doktorlar.

 

'

Gözüne gelen anı ile kafasını kendisine gelmek için sağa sola oynattı.

 

Kucağındaki torunundan ses gelince ona baktı.

 

Efe gözleri ile babasını arıyordu. Göremeyince dudaklarını büzüp sulu gözlerle dedesine baktı.

 

"Ba-ba."

 

Kerem bey Efe'nin başına buse kondurdu.

 

"Gideceğiz babaya oğlum."

 

Tekrar gözlerini etrafta gezdirdi amcalarına bakıp sulu gözlerle konuştu.

 

"Ba-ba ba-ba."

 

Hemşireler ile aile doktorları içerden çıkınca oturan Kerem bey ayağa kalktı.

 

"Serhat, oğlum nasıl?"

 

Serhat bey. "Aynı böyle giderse yaraları çok geç iyileşir. Sizden sadece ona zaman vermenizi istiyorum Kerem."

 

Kerem bey kaşlarını çattı. "Sana da dedim ben Serhat ben oğlumu bir defa yalnız bıraktım ve başına gelenleri biliyorsun. Gerekirse bu kapının önünde beklerim bu hastaneden taburcu olasıya kadar, yine hiç bir yere gitmem."

 

Melek hanım kocasının boşta olan elini elleri arasına alıp kendisine bakmasını istedi.

 

Kerem bey direk karısına baktı. Kerem Bey'in elini yanağına yaslayıp sessizce akıttı göz yaşlarını.

 

Engel olmak istemişti Ahmet'e ama nafile.

 

Serhat elini dostunun omzuna atıp sıktı afiften.

 

"Kaan için Kerem, travması bizim yüzümüzden tetikliyor.

 

Kerem bey başını olumsuzca sallayıp kalktığı yere oturdu.

 

"Hiç bir kuvvet beni buradan ayıramaz Serhat. Sen işine bak ben gerekirse girmem odaya."

 

Bir baba için en ağır cümleydi bu kim isterdi oğlunun başından gitmeyi.

 

Kerem bey de istemiyordu bir saniye bile olsa ayrılmak istemiyordu kapının önünden.

 

Başını kaldırıp Yiğit'e baktı Yiğit babasının kendisine bir şey diyeceğini anlayınca olduğu yerden dikleşti.

 

Gözünü kaçırıp Ateşe baktı.

 

"Ateş annen ile yengenleri alıp konağa gidin ben burada torunumla, oğlumun yanında bekleyeceğim.

 

Yiğit olduğu yerde dondu acıyla yutkunup arkasını dönmüştü ki Kerem bey konuştu.

 

"Sen nere sizinle konuşacaklarım var benim. Dinle ondan sonra nereye gitmek istiyorsan git."

 

"Ateş hadi yengenleri ve Anneni al gidin konağa."

 

Ateş Melek hanımın olduğu tekerlekli sandalyenin tutulan yerinden tutmuştu ki Melek hanım kocasının tutuğu elini sıkarak kendisine bakmasını istedi.

 

Tabi Kerem bey baktı. Başını olumsuzca salladı gitmek istemiyordu.

 

"Kaan şimdi ilacın etkisiyle uyuyor Melek hanım ve sabaha kadar uyanmaz söz sabah olur olmaz gel. İlaçlarını aksatma sakın Ateş'i arayıp bilgileri alacağım."

 

Melek hanımın elini tutup üstüne buse kondurdu.

 

Ateş annesini oradan uzaklaştırdı. Kolidorda sadece Kerem bey ve üç oğlu kalmıştı, tabi babasını arayan Efe'de vardı.

 

Kerem bey gözlerini başlarını eğmiş oğullarına baktı.

 

"Kaldırın o başları."

Direk üçüde başlarını kaldırıp Kerem bey hariç her yere baktılar.

 

"Gözüme bakın."

 

Gözlerini gözüne bakan oğlarında gezdirip konuştu.

 

"Şimdi mutlu musunuz? İçerde benden korkan oğlum ve kucağımda babasını arayan torunumun son halinden memnun musunuz?"

 

"Ahmet küfür ederek dövdüğün yaka baca dışarı attığın oğlumun son halinden memnunsundur umarım."

 

"Seni sormalı Yiğit hiç bir şeyin açıklamasına izin vermeyip birde üstüne kendine abi demesini istemediğin adamdan memnunsundur."

 

"Ömer sana ne demeli. Yağız'ın geçmişte bize yaptığını Kaan'ın da yapacağını sanmanız."

 

Üçü de gözlerini babasından kaçırmışlardı.

 

Kerem bey sinirle biraz yüksek sesle konuştu.

 

"Gözüme bakın dedim size."

 

Efe dolan gözleriyle dedesine baktı. Kerem bey bir şey yok dercesine torununa sarıldı.

 

"Sirkelenip kendinize gelin. Hiçbirnizin tırnağına dağil bir şey gelmesini istemem ben. Şimdi nereye siktirip gitmek istiyorsanız siktirip gidin. Kaan iyileşene kadar. Ondan sonra Allah büyük."

 

Ayağa kalkıp oğlunun olduğu odaya girdi. Barış Efe uyuyan babasını görünce el çırpıp çığlık atmaya başladı.

 

Kerem bey torununu babasının yanına oturttu.

 

Uyuyan oğlunun başını okşadı. Eğilip alnına buse kondurdu.

 

"Özür dilerim oğlum."

 

Efe babasının uyanması için yanaklarına vurmaya başladı.

 

Kerem bey hemen Efe'yi kucağına alıp uzaklaştırdı.

 

"Sen ne yapıyorsun dedem?"

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Seviliyorsunuz ❤️

 

Bölüm : 23.12.2024 00:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...