25. Bölüm

★23. Bölüm★

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Kaan

 

Dört duvar arasında sıkışmış gibi hissediyorum.

 

Barış amcam, babam, Batu kimse gelmiyordu oğlumu bana Bengü hemşire hanım getiriyordu.

 

Kapı açıldığında bir umut babamın gelmesini diledim.

 

"Merhaba Kaan."

 

"Merhaba İlknur hanım."

 

Yüzündeki tebessüm ile sedyenin yanındaki koltuğa yürüdü.

 

Oturup bana baktı.

 

"İkinci seansımızı yapacağız."

 

Başımla onayladım bir an önce iyileşmek istiyordum.

 

"Peki Kaan son konuşmamızdan sonra nasılsın?"

 

Dik olmasa da oturduğum yerden parmaklarımla oynamaya başladım.

 

"Dün yine kriz geçirdim."

 

Kafamı kaldırıp baktığımda bana devam et der gibi kafasını salladı.

 

Derince yutkunup konuşmaya başladım.

 

"O, o adamı gördüm kabusum da."

 

Bacaklarımı örten örtüyü yumruklarımın arasına alıp sıktım.

 

"A-al-tı yaş-ındaydım. Üv-ey babam be-n-nim odama gelmişti. O a-ada-amla. Siyah çantayı üvey ba-bama ver-di ve içeri gir-di. Kap-ıyı kapatıp kitledi üvey babam."

 

Gözlerimi kapattım örtüyü sıkmaktan ellerim ağrımıştı. O anı tekrar geldi aklıma.

 

Vücudum titremeye başladı afiften İlknur hanım bunu fark ettiğinde elini koluma koyup konuştu.

 

"Güçlü kal Kaan. Ben sana güveniyorum bunları aşacaksın. Daha ileri gitmeyelim tamam mı? Sen biraz daha dinlen."

 

Başımı salladım aşacaktım bunları. Sadece oğlumla huzurlu bir hayat istiyordum.

 

"İlknur hanım sizden bir şey rica edebilir miyim?"

 

Başını salladı. "Tabi ki."

 

"Babam burada mı? Dünden beri hiç girmedi oğlumu bir bayan hemşire getirip götürdü."

 

Dudaklarını birbirine bastırıp elini omuzuma attı.

 

"Ben bu odaya girdiğimde kapının önünde kucağındaki oğlun ile bekliyordu. Babanın bu odaya girip girmemesi senin elinde Kaan."

 

Kaşlarını çatarak İlknur hanıma baktım.

 

"Benim elimde derken?"

 

"Hiçbir baba evladın kendi gözüne korku ile bakmasını istemez. Bir baba evladına sevgi ve güven vermek ister. Kendisinden korkmasını değil."

 

Şimdi anlamıştım.

 

"Ben böyle bir şey istemiyorum ki babamın benden uzak kalmasını istemiyorum."

 

Eşyalarını toplayıp bana döndü.

 

"Bunu kendine güvenmeyi başlayarak süreyi kısaltabilirsin Kaan tamamen senin elinde."

 

Yutkundum 'güven' kelimesi bana çok yabancı geliyordu.

 

"Olacak o da olacak İlknur hanım babama sözüm olsun."

 

"İşte senden beklediğim cevap Kaan ama sabretmek gerekir. Biz bu aşmayı kendimize zarar vermeden aşacağız o yüzden kendini yıpratmanı istemiyorum."

 

"Tamam İlknur hanım."

 

"Ben çıkıyorum babana iletmek istediğin bir şey varmı?"

 

"Var. Kendisi çok yorgun eve gitsin dinlensin hem annem çok yalnız kaldı. Ateş burada. Yengemler işlerinin başında. Oğlumu da götürsün daha fazla hastane kokusunda kalmasın."

 

Tebessüm ederek başını salladı. Arkasını dönüp kapıya kadar yürüdü. Elini kapı koluna atıp bana baktı.

 

"Tekrar görüşmek üzere Kaan. Yaraların çabucak iyileşsin ve üçüncü seansımızda benim odamda olalım."

 

"Söz veremem İlknur hanım kriz olmadığı sürece iyiyim ben."

 

Kafası ile selam verip çıktı. Şimdi kalmıştım dört duvar arasında. Ama sıkışmış hissi ile değil. Sanki omuzumda ki yükler afif azalmıştı.

 

Pencereden dışarı baktığımda düşüncelere daldım. Güven.

 

Başaracağım hem oğlum için hem kendim için.

 

Yavaşça oturduğum yerden uzanmaya başladım.

 

Dün kriz geçirdiğim için yaralarım tekrar açılmıştı ve sızlıyordu.

 

Tavana bakıp gelecek hakkında düşünmeye başladım.

 

Benim abdest alıp yaklaşmakta olan namazı kılmam gerek. Çok kaçırdıklarımda olmuştu onların kazalarını da yapmam gerekiyor.

 

Geri oturur pozisyona gelip yavaşça ayağımı sedyeden aşağıya sarkıttım. Biraz canım yanmıştı ama onu göz ardı edip ayağa kalkmaya çalıştım.

 

Olmuyordu yandaki serum askıyı tutup ayağa kalktım ama kalkmam ile gürültü ile yere düştüm.

 

Kapı bir hışımla açıldı başımı çevirip baktığımda Bengü hemşire hanımı gördüm.

 

Yanıma koşarak gelip beni ayağa kaldırmaya çalıştı.

 

"Kaan bey iyimisiniz?"

 

"İyiyim hemşire hanım sadece abdest almam gerek."

 

Kolumun altına girip bana baktı.

 

"Şimdi bana ağırlığınızı verin sizi oturtturayım tekerlekli sandalye getireyim daha rahat alırsınız abdestinizi."

 

Yanımda düşen serum askısını gösterdim.

 

"İlk önce onu kaldıralım çünkü bütün ağırlığımı verirsem olmaz belinizden olursunuz."

 

Kolumun altında çıkıp ayağa kalktı serum askısını düzeltip tekrar kolumun altına girdi.

 

Sağ elimle serum askısını tuttum tüm ağırlığımı serum askısına verip ayağa kalktık beni hemen sedyeye oturtup konuştu.

 

"Beni iki dakika bekleyiniz hemen dönüyorum."

 

Başımla onayladım.

 

 

Yazar bakış açısı

 

Odadan çıkan ilknur hanım ile Kerem bey oturduğu yerden kalkıp konuştu.

 

"Durum nedir İlknur hanım?"

 

"Adım atmaya başladı Kerem bey, geçmişe geçip anlatmaya başladı ama tekrar kriz gecirecekti ben sonlandırdım."

 

Kerem bey endişe ile baktı İlknur Hanım'a.

 

"Şimdi iyi değil mi?"

 

"Evet Gayet iyi Kerem bey ve size bir sözü var kendine güvenmeye başlıyacak, tabi rıcasıda var. Eve gidip dinlenmenizi istiyor. Annem evde yalnız dedi. Oğlum daha fazla hastane kokusunda kalmasın dedi."

 

Kerem bey sıkıntılı bir şekilde Kaan'ın kaldığı odanın kapısına baktı.

 

"Üzgünüm ama gitmeyeceğim burada kalacağım."

 

"Kerem bey böyle yaparak ona da zarar veriyorsunuz sizden ricası sadece. Hem torununuz çok yıprandı."

 

"Eğer benim gidip gidmediği mi söylerse gitti diyin İlknur hanım. Oğlum taburcu olana kadar hastaneden ayrılmayacağım."

 

İlknur hanım dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.

 

"Peki Kerem bey öyle olsun."

 

"Oğlumla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim."

 

"Rıca ederim. Görevim."

 

İlknur hanımın uzaklaşmasıyla derin bir nefes alıp sandalyeye oturdu.

 

"Dedem bahçeye çıkıp hava alalım mı?"

 

Ayağa kalkıp aksak ayağı ile yürümeye başladı.

 

Bahçeye çıktığında Ömer'i gördü. Yiğit ile Ahmet göreve gitmişti.

 

Ömer'in oturduğu banka oturup karşıya baktı.

 

Yanında ki hareketlik ile sağına döndü Ömer.

 

"Baba?" Ayağa kalkıp babasına baktı.

 

"Otur Ömer."

 

Ömer bir hışımla oturdu neredeyse iki hafta hastanede duran babası bahçeye çıkmıştı.

 

"Kaan'a bir şey mi oldu?"

 

"Hayır gayet iyi. Benim eve gidip dinlenmemi istemiş. Annem evde yalnız oğlum hastane kokusunda kalmasın demiş."

 

"Kaan haklı baba çok yorgun gözüküyorsun?"

 

"Sen benim oğlumsun Ömer o başı dik tut. Veysel nerede hem bana hem Kaan'a kıyafet getirsin."

 

"Baba sadece eve gidip duş alıp gelmen iki saat olur git rahat bir şekilde yap banyonu. Sana söz veriyorum gerçekten ben beklerim yemin ederim ki ona göstermem kendimi kapısından bir saniye bile ayrılmam."

 

Kerem bey Ömer'in yüzüne baktı. Çok ciddi konuşuyordu.

 

"Hayır Ömer ben istemiyorum. Sen gidip dinlen gözlerin kıpkırmızı."

 

"Babaa tamam bana güvenmiyorsun ama söz verdim."

 

Yutkundu Ömer babasının kendisine güvenmemesi içine oturmuştu.

 

"Sesimi yükseltiğim için özür dilerim baba. Ben en iyisi gidiyim annem tek kalmasın."

 

Kerem bey ayağa kalkıp uzaklaşan oğlunun arkasından baktı. Omuzları düşmüş yere bakarak yürüyordu.

 

"Ömer."

 

Ömer duymamıştı kafasında babasının kendisine güvenmemesi dönüyordu.

 

Omuzunda hissettiği dokunuş ile irkilip arkasını dönüp baktı.

 

"Bir şey mi oldu baba."

 

"Oldu oğlum leş gibi korkuyorum ben eve gidiyorum sen Kaan'ın başında bekle."

 

Ömer'in yüzünde belli belirsiz tebessüm oluştu.

 

Sağ gözünde akan yaş ile yeğenine dikkat ederek sarıldı babasına.

 

"İki saat olsa bile bana güvendiğin için saol baba."

 

Ayrıldıklarında Kerem bey konuştu.

 

"Annenle ilgileneceğim Ömer büyük ihtimal yarın öğle saatlerinde gelirim."

 

Ömer babasını orada bırakıp hızlı adımlarla kardeşinin olduğu kata doğru yürüdü.

 

Hemşire hanım tekerlekli sandalye ile görünce konuştu.

 

"Kaan iyi mi?"

 

Hemşire arkasından duyduğu ses ile titredi.

 

"Evet Ömer bey iyi abdest almak istedi bende yardımcı olacağım."

 

"Anladım hemşire hanım ben buradayım bir şey olursa bana seslenin."

 

Hemşire onaylayıp kapıdan içeri girdi.

 

Kaan duyduğu ses ile açık kapıya baktı.

 

Duymuştu konuşanları içinden konuştu.

 

'Ah be Ömer bey sizde gitseydiniz.'

 

Tekerlekli sandalyeye hemşirenin yardımıyla oturup banyoya gitti.

 

İyi kötü abdestini aldı. Canı biraz acısada göz ardı etti.

 

Tekerlekli sandalyeyi kıbleye gelecek şekilde durdurdu.

 

Vakti olan namazını kılmaya başladı.

 

Ömer kardeşini açık kapıdan izledi her an düşer diye tetikte bekledi.

 

Selam veren kardeşini görünce hemen kapıdan uzaklaştı.

 

Kendisini görüp kriz geçirmesini istemedi.

 

Tekrar baktığında kardeşini yatağa çıkmaya çalıştığını gördü.

 

Bir adım içeriye attı ama yerinde durdu.

 

Kardeşinin düşeceğini anladığında hızlı bir şekilde yürüdü.

 

Kaan yere düşmeyi beklediğinde koluna sarılıp düşmesine engel olan kişiye baktı.

 

Ömer olaydan sonra ilk defa kardeşinin gözüne yakından baktı.

 

Korku kırıntılarını görünce afalamıştı.

 

Göz bebekleri titremeye başladığında bir hışımla kucağına alıp yatağa yatırıp hemen uzaklaştı.

 

Kriz geçirmesini istemiyordu Ömer.

 

Kaan derin bir nefes alıp kapalı kapıya baktı.

 

"Kin tutmak dinimizde günah Ömer bey sizi affettim ama kırgınlığım taze."

 

Önüne dönüp parmaklarıyla oynamaya başladı.

 

Buradan çıkınca ilk sabit bir iş bulacaktı biraz borç para bulup başka bir ev kiralayacaktı düşünceleri buydu.

 

Ama Kerem bey buna izin vermeyecekti.

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Seviliyorsunuz ❤️

Bölüm : 09.01.2025 10:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...