
Yazar bakış açısı
Konağın kapısından giren yüksek ses Kerem Bey'in bedeninde yankılanırken, Melek Hanım irkilerek geriye döndü. Kapıda üç kişi duruyordu. Erkek olanın yüzündeki öfke, yıllardır biriktirilmiş bir hesap sormanın işaretiydi. Yanında duran yaşlı kadın gözyaşları içinde Melek Hanım’a bakıyor, içinden “bu nasıl olur” der gibi ellerini göğsünde kenetliyordu. Ve üçüncüsü; Kerem Bey’in abisi, yüzünde sert bir ifade, ama gözlerinde derin bir endişe taşıyordu.
Kerem Bey ayağa kalktı. Ağzı kurumuş, kelimeler boğazına düğümlenmişti.
“Baba…” diye mırıldandı, sesi neredeyse duyulmayacak kadar kısıktı.
“Utanmadan ‘baba’ diyorsun ha?!” dedi yaşlı adam. “Oğlun olduğunu bizden gizlersin, torunumuzdan bizi mahrum edersin, sonra da burada baş başa… Tövbe tövbe…”
Kerem bey şaşkınca abisine baktı gerçekten onun ne işi vardı burada.
Merdivenlerden gelen sesler ile herkes o tarafa baktı.
Yigit'in kollarında ağlayan Barış Efe dedesini görünce hemen susup.
"De-de, de-de."
Diye bağırmaya başladı. Kerem bey kapidakilerin şaşkın bakışları eşliğinde torununu kucağına aldı.
Ve tabi Kerem Bey'in aksak ayağı gözler önüne gelince annesi Şeval hanım donuk şekilde oğlunun ayağına bakıyordu.
"Tamam dedem, geçti paşam."
Yiğit ise şaşkın şekilde kapıdaki diğer aile üyelerine baktı.
"Kerem-"
"Yiğit sen misafirler ile ilgilen ben torunumun karnını doyuracağım."
Sakinleşen torununu Melek hanımın kucağına verip sandalyeyi sürerek mutfağa doğru yol aldı.
Yiğit giden babasının ardından gözlerini çekip aile büyüklerine baktı.
Öfke ve özlemle baktı. Eli ile koltukları gösterdi.
≈
Odanın kapısı çaldığında gir diye komut verdi Ahmet.
Başını kaldırmadığı için kimin geldiğini görmemişti ses gelmeyince parmakları ile oynamayı bırakıp kafasını kaldırdı.
Gelen kişi Ömer'di.
"Abi?"
Ayağa kalktı sorgu ile abisine baktı.
"Bir kaç kişi geldi aşağıdalar."
Kim? Dercesine baktı Ahmet.
Ömer kafası ile kapıyı gösterdi. İkili odalardan çıkınca karşı odanın kapısı açıldı Kaan'ın kızarmış gözleri ile karşı karşıya geldiler.
Ahmet ne olduğunu soramadan iki el yakasına yapıştı.
"OĞLUM NEREDE? CEVAP VER NEREDE EFE."
Ahmet yakasına yapışmış kendisine bağıran kardeşine baktı. Titriyordu bayılmak üzere olan kardeşinin kollarından tutmak istedi ama kafasına gelen darbe engel oldu Kaan kafa atmıştı.
Bir iki adım geri gitti düşüyordu ki Ömer burnu kanayan Ahmet'i tuttu.
Sinirden mi, travmadan mı titreyen kardeşine baktı Ömer.
"Kaan sakin ol-"
"OĞLUM YOK, TEK DAYANAĞIM YOK."
Yukardan gelen seslere koşarak gittiler Ateş ile Yiğit.
Kaan Ateş'in kucağındaki oğlunu görünce hiç zaman kaybetmeden onu alıp odasına geçti ardından kapıyı kilitledi.
Yiğit "Ne oldu burada Kaan neden bağırıyordu?"
Ateş burnu kanayan abisine yaklaştı burnunda bir şey var mı diye.
Ömer." Kaan odadan çıkar çıkmaz oğlunu sordu cevap veremeyince Kaan Ahmet'in burnuna kafasını attı."
Burnunu tutarak konuştu Ahmet.
"Haklı ilk benden şüphelendiği için."
"Kim haklı ne için haklı." Arkadan gelen sese döndüler.
Cihan bey. Kerem Bey'in abisi.
Ahmet gördüğü kişi ile kaşlarını çattı.
"Sana ne hakla geliyorsun buraya."
Eline nereden geçtiğini bilmediği mendili burnuna bastırarak konuşmaya devam etti.
"Baban olacak şahıs da mı geldi yoksa."
Cihan bey. "Ahmet sakin ol evlat."
"Ben gayet sakinim."
≈
Kaan oğluna sarılmış sakinleşmeye çalışıyordu.
Öyle bir titriyordu ki gözünü sımsıkı kapattı görüntüler gitmiyordu gözünün önünde.
Çocukluk kabusunu görmüştü Kaan. Gözlerini açınca titremeler eşliğinde oğluna bakmak istedi onu göremeyince çok korkmuştu.
Odadan çıkar çıkmaz Ahmet'le göz göze geldi ne Ömer'i gördü gözü neden attığı kafadan haberi vardı.
"Hayır hayır dokunma bana."
Boşta olan elini boynuna atıp kızarasıya kadar sürtmüştü.
Gözünü açtığında karşısında o adamı gördü.
Alayla bakıyordu gözlerinin içine.
"Güzelim..."
Oğluna daha çok sarılıp konuştu.
"Yaklaşma."
Kapı çaldığında görüntü yok oldu. Kafasını çevirip kapıya baktı.
"Kaan, oğlum benim baban. Aç şu kapıyı hadi aslanım."
Kaan oturduğu yerden kalkıp kapıya yürüdü. Kilitli açıp kapıyı açtı.
Annesi ile babası gelmişti.
Melek hanıma baktı Kaan.
"Ben özür dilerim anne."
Melek hanım kafasını sağa sola oynattı.
"Ha-ayır."
Sarılmak istedi Melek hanım ama Kaan yaralarını çok fazla zorladığı için eğilemedi.
Kerem bey. "Kaan hadi oğlum yemek saati ardından ilaçların."
Kaan babasına baktı. "Ben burada yesem olurmu baba."
"Seni görmek isteyen misafirlerimiz var oğlum. Ben yanında olacağım hiç kimse sana zarar veremez."
El mecbur Kaan kabul etti.
Asansörün kapısı açıldı ve bakışlar oraya döndü.
Kaan kafasını yerden kaldırmadan babasının arkasından küçük çocuk gibi yürüyordu.
Cihan bey yeğeninden gözlerini çekmedi.
"Kaan."
Kaan yabancı gelen ses ile kafasını kaldırdı gördüğü yabancı ile kaşlarını çattı.
"Ben amcan oğlum."
Babasına baktı Kaan babası başını salladı.
Eli ile kendi annesi ve babasını gösterdi.
"Annem ile babam." Dedi sadece ve yerine oturdu.
Kaan tek boş kalan yere baktı.
Büşra hanım ile Ahmet'in arası boştu yutkundu Kaan oturamazdı oraya.
Bakışlarını tekrar babasına çevirdi.
"Baba ben."
Yiğit anlamıştı. Ayağa kalktı babasına baktı.
"Baba benim acil karargaha gitmem gerekiyor. Ahmet."
Ahmet ayağa kalktı.
Kerem bey kaşlarını çattı.
"Dikkatli olun."
İkili başları ile onaylayıp dışarı çıktı. Büşra hanım yana kayınca iki boşun ortasına oturdu Kaan.
≈
"Eee abi nereye gideceğiz."
"Bilmiyorum Ahmet."
Yiğit saçını rastgele dağıtıp karanlık havaya baktı.
"Hadi gel karargaha geçelim illaki buluruz iş."
Yigit'in arabasına atlayıp yola koyuldu.
≈
Akşam yemeği yenildikten sonra Kerem bey aile büyüklerine baktı.
"Gördünüz Kaan'ı hadi."
Perihan hanım ile Behzat bey oğullarının aksak ayağına baktılar. Ne zaman olmuştu.
"Oğlum bacağın-" Kerem bey annesinin sözünü kesip konuştu.
"Ömer yolcu et."
Arkasını dönüp uzaklaştı Kerem Bey.
Kaan'ı görünce konuştu.
"Kaan beni takip et evlat sana bir dosya vermem gerek."
Kaan oturduğu yerden kucağında etrafa bakan oğlu ile ayağa kalktı.
Kerem Bey'in odasına geldiğinde eli ile oturması için koltuğu gösterdi.
Önüne koyduğu mavi dosyaya baktı.
"Yüzbaşı bunu sana vermemi söyledi."
Kaan tek eli ile ilk sayfayı açmıştı.
Eski timinin adı vardı. Tim komutanı farklıydı. Yavuz değildi.
Biliyordu Kaan. Yavuz'un bu timi kurmak için uykusuz kaldığı günleri gerekirse üstleri ile yaptığı kavgayı.
Kolay kolay kimse giremezdi bu time.
Girmek için öyle zorlu eğitimlerden geçen kişiler giriyordu bunların arasında Kaan'da vardı.
"Ben geri dönmek istemiyorum tedaviyi oğlum için kabul ettim iyileşir iyileşmez bir işe gireceğim."
Kerem bey kaşlarını çatarak Kaan'a baktı.
"Seni zorlayan yok oğlum. Mesleğine dönüp dönmemek sana bağlı. Ama şunu unutma başka bir işte çalışmana ben izin vermiyorum."
Kaan babasına baktı gözlerinin içine gerçekten çok kararlıydı bakışları.
"Burada böyle oturup sizin paranızı yemek istemiyorum."
"Gerekirse yiyeceksin bu seninde hakkın, sen de benim evladımsın Kaan."
Kerem bey ayağa kalktı ve aksak ayağa ile kapıya doğru yürüdü arkasını dönmeden konuştu.
"Benim en büyük korkum babam gibi birisi olmamaktı Kaan. Ama ona benzemeye başladım. Ailemi bir arada tutamıyorum."
Selam canlarım ben geldim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Mutlu kalın ❤️
Seviliyorsunuz ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 19.34k Okunma |
1.56k Oy |
0 Takip |
34 Bölümlü Kitap |