

Medya= Ömer ASLAN
Kaan
Bahçede ki çardak da oturuyordum tek başıma oğlum uyumuştu ve benim kucağımdaydı.
Onu bırakırsam yeniden aynı şeyleri yaşayacakmışım gibi hissediyorum daha atlatamamıştım.

Akşam olmak üzereydi. Babam toplantıdan çıkınca odasında biraz oturup konuşulmuştu ama ben dahil olmak istememiştim gözüm sürekli oğlumdaydı.
Duyduğum ses ile sırtımdaki yaralara dikkat ederek arkamı döndüm.
Ömer bey geliyordu geri önüme döndüm galiba buraya geliyordu.
Kalmak istedim ama Ömer bey beni durdurdu.
"Kaan, işin yoksa seninle konuşmak istiyorum."
Yutkunup kafamı salladım.
Ama yüzüne bakamadım. 10 saniyeyi bırak 3 saniye bile kimsenin gözünün içine bakamıyorum babam hariç.
Babam yanımda olduğunda karşımdaki kişi ile çok rahat konuşuyorum ama olmadığı zaman vücudum tepki vermeye başlıyordu.
Yan taraftaki koltuğa oturup derin bir nefes aldı. Her ne hakkında konuşmak istiyorsa zorlanıyordu.
Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Mehtap ile evliliğimiz ani olmuştu. O zamanlar toydum babam şirketin yarısını bana devretmişti. Mecbur kalmıştım şirkete çalışmaya."
Sessizlik olunca gözlerimin kenarı ile Ömer Bey'e baktım kafasını eğmiş ellerine bakıyordu.
Yanağında ki yaşı görünce kafamı ona doğru çevirdim.
Göz yaşlarını silip buruk tebessümle devam etti.
"Benim en büyük hayalim SAT Komandosu olmaktı. Demiştim ya Şirkette çalışmaya mecburdum çünkü geçirdiğim kaza yüzünden asker olamıyordum."
Kaza kelimesini duyunca yerimde dikleştim. Ne kazası olmuştu ki nasıl oldu.
"Araba kullanıyordum babamın bana hediye ettiği arabayı heyecanla bindim arabaya babama sürpriz yapmak için şirkete sürmeye başladım."
Sesi titremeye başlamıştı.
"Asıl sürpriz bana oldu. Frenler tutmuyordu fren vidaları ile oynanmış bilinçli bir şekilde."
İki elini de yüzüne getirip yüzünü kapattı. Bir kaç defa derin nefes alıp ağladığını bastırmaya çalıştı.
Elimin üstünde hissettiğim ıslaklık ile bende ağladığımı anladım.
Konuşmaya devam eden Ömer bey ile boşta ki elimle göz yaşlarımı sildim.
"Ben o kaza yüzünden komada kalmıştım. Bir buçuk yıl. Babam araştırmış kazayı, kanıt olmayınca öyle kaldı."
Kimdi acaba şuan elimde fırsat olsa o kişiyi kendi ellerimle öldürürdüm.
"Ben komadan çıktığımda belimden aşağı felç kalmıştı. Çok şükür fizik tedavi, tedavi süreci çok iyi geçmişti çok rahat olmasa da rahat bir şekilde yürüyorum koşuyorum."
Dün kahvaltı hazırlarken dikkat etmiştim çok çabuk yoruluyor diye.
"Şirkette Mehtap ile karşılaştım oradan tanıştım birbirimizi sevdik hemen evlendik. İlk yıl çocuğumuz olmadı kaza yüzünden baba olmam çok düşüktü."
O anlar gözlerine tekrar gelmiş gibi bir noktaya bakarak devam etti.
"Mehtap anne olmayı çok istiyordu çünkü kendisi anne sevgisi görmemişti kendi bebeğine çok güzel bir annelik yapmak istiyordu. Dedim ona ' ayrılalım benim yüzümden anne olamıyorsun beni hak etmiyorsun' diye."
Yüzünde tekrar oluştu tebessüm.
"Kabul etmedi anne olmak için kan bağına gerek yok dedi. Aradan biraz zaman geçtiğinde Mehtap hamile olduğunu söyledi."
Yüzünde kocaman gülümseme oluştu ama gözlerinde ki duygu çok karışıktı.
"Mutluluktan havalara uçtum baba olacaktım, sevdiğim aşık olduğum kadın anne olacaktı. Anne rahimine çok zor tutunuyormuş düşük riski çok büyüktü. Aslan ailesi hep birlikte kahvaltı yapacaktık yaz ayında burada yapacaktık. Konaktan gelen çığlık sesi ile hepimiz konağa doğru koşarak gittik. Mehtap yerde kanlar içinde yatıyordu nasıl kucağıma aldım onu nasıl hastaneye yetiştirdim bilmiyorum."
Yüzümdeki gülümseme yok olmuştu. Çok büyük bir nefes çekip bana baktı.
"Ben-nim k-kızım olacakmış ama on-nu kaybettik."
Ağlamaya başlamıştı hıçkırarak. Devam etti.
"Hem o kaza hem de bebeğimi kaybetme sebebimin altından Yağız çıkmıştı."
Buğulu gözlerim oğluma kaymıştı. Nasıl yüzüne bakabildi Yağız iti.
Onu büyüten kişilere nasıl yapmıştı.
"Sadece bu olay ile de kalmamıştı. Yiğit abimin ilk eşinin ölümü de Ahmet'in görevde iken tuzağa düşüp, askerini şehit edende Yağız'dı. Babamın Gazi olmasına sebepte olan."
Yutkundum ama boğazımda öyle bir oturmuştu ki gitmiyordu.
"Annemin felçli kalmasında da onun parmağı vardı."
Kafamı hızla döndürüp Ömer Bey'e baktım kıpkırmızı olmuş gözler ile bana bakıyordu.
"Özür dilerim Kaan, belki iki kelime yetmez ama özür dilerim. O kadın senin adını verince aklımız dondu düşünme yetkimizi kaybettik. Aklıma kaybettiğim bebeğim geldi kızım geldi. Aynı olaylar oğlumun başına gelecek diye korktum abim."
"Aynı olaylar tekrar gelecek diye korktuk, ama her insan aynı değildir bunu unutmuştuk korkudan."
Burnumu çekip ayağa kalktım. Oğlumu Kalktığım yere yatırıp herşeyi siktir edip abime sarıldım.
İlk başta afalamıştı ama titreyen vücudum ile beni kendisinden uzaklaştırmak istedi daha sıkı sarıldım.
Hıçkırarak ağlamaya başladım. Her şey için ağladım. Babamın başına gelenler, annem, abilerimin için ağladım hiç görmediğim yengem, yeğenim için ağladım.
"Kaan abim kriz geçirmek üzeresin lütfen bırak beni."
Tekrar ayrılmak istedi ama başaramadı çünkü çok sıkı sarılmıştım.
"Sik-kerler b-böyle-ha-yat-ı ab-i."
En son abimin kucağında bayılmıştım.
≈
Gözlerimi açtığımda odamın tavanı ile karşılaştım.
Pencereye doğru baktığımda güneş yeni doğuyordu.
Yerimden doğrulduğumda anlımdaki bez önüme düştü onu elime alıp oğlumun beşiğine baktım.
Gördüğüm manzara ile dünkü olanlar gözümün önüne gelmişti.
Ömer abim, oğlumu kucağına almış iki büklüm beşikte yatıyordu.
Karşı koltuğa baktığımda ateş ile babam bir birine sarılmış uyuyordu.
Kapı sessiz bir şekilde açıldığında gözüm oraya kaydı.
Üstüne operasyon üniforması olan Yiğit abimle Ahmet abim girdi içeri, ikisinin gözlerinden yorgunluk akıyordu resmen.
"Kaan iyimisin."
Kafamı aşağı yukarı salladım.
Boğazım kurumuştu su içmem gerekiyordu.
Ahmet abimin elinde gördüğüm sürahi ile kısık sesimle konuştum.
"İnşallah o suyu bana getirmişsindir abi."
İlk başta olduğu yerde dondu Yiğit abime baktı ardından kendi yanağına doğru tokat atacaktı ki yiğit abim tuttu elini.
"Babamları uyandıracaksın Ahmet."
Kendine gelen Ahmet abim konuştu.
"He doğru diyon abi."
Boğazını temizleyip bana baktı.
"Evet abim sana getirdim."
Bardağa suyu katıp yatağın yanındaki sehpaya koydu, hemen uzanıp aldım.
Bir dikişte hepsini bitirdim. Tekrar abimgile baktım.
"Siz yeni geldiniz galiba lütfen odanıza gidip dinlenin."
İkili yüzlerindeki tebessüm ile odadan çıktı.
Yavaş bir şekilde ayağa kalktım hafif yerimde sedelenince duraksadım.
Geçen his ile tuvalette doğru yürüdüm.
İşimi halletip elimi yüzümü yıkadım abdestimi alıp çıktım.
Seccade'yi köşeye çekip serdim. Sırtımın el verdiği kadar sabah namazını kılmaya başladım.
Son selamı verip ayağa kalktım. Gelen ses ile arkamı döndüğümde babam çoktan uyanmış bana bakıyordu.
Üstü açılan Ömer abimin üstünü örtüyordu.
"Allah kabul etsin oğlum."
"Saol baba."
Yüzümdeki tebessüme baktı ve aynısı kendi yüzünde oldu.
"Rabbim neşemizi daim etsin. Baba"
Kocaman gülümseyip amin dedi.
"Ben annenin yanına gideyim oğlum kahvaltıda görüşürüz."
"Tamam baba."
Odadan çıkan babam ile serdiğim seccade'yi kaldırdım.
Yerine koyup odada ki abimle ateşe baktım.
Maşallah horul horul uyuyorlardı.
Tekrar yatağa geçip uzandım.
Kendime söz verdim.
Çabucak iyileşip mesleğime döneceğim ve aslan ailesine yaşatan acıyı bir bir Yağız'dan alacağım.
Selam canlarım ben geldim.
Dönüşüm muhteşem oldu yazarken gözlerim sulandı.
Bana ilham veren okuyucuma çok teşekkür ederim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Mutlu kalın ❤️
Seviliyorsunuz ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 19.34k Okunma |
1.56k Oy |
0 Takip |
34 Bölümlü Kitap |