@kaleminsesi1905_01
|
Medya= Ağca Işık
Yazar bakış açısı
Veysel "Anne hadi eve gidelim aslan daha fazla dışarıda durmasın."
Dilsu hanım başını salladı.
Veysel elini cebine atıp ne kadar nakit olduğuna baktı.
Sıkıntılı nefes vererek oğluna baktı. Kalabalık ortamda çok fazla kalamazdı ama üstündeki ücrette otobüs ücreti olarak tek kişilikti.
Yutkundu yüzünü düz tutmaya çalışarak annesine baktı.
"Anne siz Aslan ile eve gidin benim ufak bir işim var gece geç gelirim."
"Bekleriz oğlum işini çabucak hallet."
"Anne Aslan daha fazla dışarıda durmasın hasta olur."
"Tamam annem."
Durağa yürüyüp evlerinin oradan geçen otobüsün gelmesini beklediler.
Gelen otobüsle oğlunu annesinin kucağına verip ücreti şoföre verdi.
Uzaklaşan otobüsün arkasından baktı önce arabası olmadan hiçbir yere gitmeyen kozcuoğlumuz ellerini cebine sokarak kafası eğik şekilde yürüyerek evin yolunu tuttu.
Gecenin ayazında havalar çok soğuk olduğu için üstündeki cekete sarılarak adımlarını hızlandırdı.
Kaldıkları mahalleye geldiğinde şöyle bir etrafına baktı.
Sadece sokak lambaları yanıyordu yorgun olan bedenini girişteki merdivene bırakıp nefeslendi bacakları feci şekilde ağrıyordu.
Kolundaki babasına ait olan saate baktı gece 1 di derin bir nefes alıp ağrılarını görmezden gelip ayağa kalktı.
İçeri girdiğinde arızalı yazan asansöre içinden küfür edip merdivene doğru yürüdü.
Bir kat çıkıp oturup nefeslendi duyduğu ayak sesler ile oturduğu yerden kalkıp ellerini cebine sokup merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı omzuna konan el ile kafasını kaldırıp baktı.
Haydar "gel kardeşim ağırlığını bana ver."
Veysel yüzündeki buruk tebessüm ile kuzenine baktı.
Anlamıştı oradan yürüyerek geldiğini çünkü bugün iş yerinden izin aldığını biliyordu.
Veysel'in kolunun altına girip yükünü kendi üstüne aldı.
"Aradığımda sana ulaşamadım nerede olduğunu öğrenseydim taksi ile gelirdim teyzem işin olduğunu ve geç geleceğini söylemişti. Anlamıştım ben keşke sana verdiğim parayı alsaydın."
"Haydar uykusuzluktan ve yorgunluktan ölmek üzereyim sabah kızarsın bana. Telefonumun şarjı bitti."
"Sabah erkenden uyanıp işe gideceksin neyse iş yerine gelip kızarım sana."
Veysel daha çok ağırlığını verdi Haydar'ın üstüne.
İyi kötü beşinci kata geldiklerinde açık olan kapıdan içeri girdiler.
"Annemle Aslan nerede?"
"Aslanın odasındalar."
Veysel kafa sallayarak onayladı. Aslan ile kaldığı odanın kapısına geldiklerinde Veysel, Haydar'ın üstünden afif geri çekildi mesajı anlayan Haydar bir adım geri gitti.
Nefesini düzene soktuktan sonra kapının kulpunu indirip kapıyı açtı.
En ufak sese uyanan Dilsu hanım titreyerek gözünü açtı.
"Geldin mi oğlum çok geç kaldın."
"Şey siz odaya geçtiğinizden yarım saat sonra geldi sen Aslan'ın başında bekliyorsun diye dertleştik zamanın akıp geçtiğini fark edemedik."
Veysel kafası ile iki dakika uydurulan yalanı onayladı.
Dilsu hanım pek üstünde durmadan olduğu yerden kalktı.
"Tamam oğlum size iyi geceler ben odaya geçiyorum."
Geçmesi için yol verdiler. O sırada Haydar'la göz göze geldiler gözleri ile teşekkür etti.
Haydar sorun yok gibisinden başını salladı.
Kapıyı kapatıp uzaklaştı. Veysel cebindeki telefonu çıkarıp şarja taktı.
Üstünü değiştirip oğlunun yanına uzandı ağrıyan bacaklarını görmezden gelerek gözlerini kapattı.
Daha fazla görmezden gelemediği için kalkıp Aslan'ın ulaşamasın diye yüksek yere konulan ilaçların içinden ağrı kesiciyi içip yattı.
İlaç etkisini göstermeye başladığında uyumuştu.
Haydar, Veysel'in ceketinin iç cebine nakit koyup salonda kendisi için hazırlanan yerine gitti.
Ağca e-postasını daha görmediği aklına geldi.
Sabah tekrardan atacaktı. Belki görür diye göresiye kadar hergün atacaktı yeğeni için.
🌼
"Defne o yumurta bitecek."
"Ama ayne."
"Aması yok Defne hadi bakalım bitir onu."
Küçük kızımız dudağını büzerek önündeki haşlanmış yumurtaya baktı.
Annesinin telefonu çaldığında konuşmak için masadan uzaklaştı.
Uzaklaşması ile Ender duruma el attı.
"Dayım hadi bakalım ye yumurtanı seni kreşe bırakacağım."
Defne omuzunu silkip sulanan gözleri ile dayısına baktı.
"Ama tayı mey şeymiyoyum mutuymayı."
Ender dediği kelimeye gülmemek için yanak içlerini ısırıp yüzünü ciddi tutmaya çalıştı.
"Sadece bir kaşık hadi."
Ender küçük kaşığa yumurtadan biraz alıp yeğeninin ağzına yönlendirdi.
İstemsizce ağzını açtı Defne. Çiğnediği lokmayı yutup içeri giren annesine baktı dolu gözlerle.
Ağca daha fazla dayanamadı.
"Tamam annem yeter bugünlük ama bir dahaki sefere hepsi bitecek tamam mı."
Küçük kızımız mutlulukla annesine baktı.
"Yamam ayne."
Eline peceteyi alıp kızının dudaklarındaki kırıntıları sildi.
Kızını kucağına alıp Ender'e baktı.
"Sen direk şirkete geç kızımı ben bırakacağım kreşe."
Onaylayan Ender ceketini alıp motoruna atladı.
Ağca ise arabaya binip kızını yerine oturtup kemerini taktı.
Kendiside yerine oturup Kerem'e baktı.
"Kreşe abi."
"Tamam Ağca kızım."
Kreşe yol aldı.
Kreşe giren araba ile Ağca kızının kemerini çözüp çantasını da alıp arabadan indi.
Kapıda bekleyen öğretmenin elini tuttu.
Ağca çantayı Defne'nin öğretmenine uzattı.
Boşta kalan eliyle annesine el salladı.
"Güye güye ayne."
Ağca'da el sallayıp içeri giren bedenler ile dönüp arabasına bindi.
"xx restorana gidelim abi müşteri ile buluşacağım."
Onaylayan Kerem restorana doğru yol aldı.
Akıp giden yolu izledi Ağca aklında ise boğazını tutan küçük çocuktaydı.
Acaba neden tutuyordu boğazını.
"Geldik kızım."
Düşüncelerini bölen sesle dışarıya baktı.
Arabadan inip restorandan giriş yaptı ilk önce etrafı inceledi.
Gelen garson ile ona baktı.
"Hoş geldiniz."
"Hoş buldum küçük bir toplantı için gelmiştim."
"İsminiz."
"Ağca Işık."
Garson biraz düşündü hatırladıklarıyla tebessüm etti.
"Buyurun Ağca hanım Yücel bey daha gelmedi."
Garsonun gösterdiği masaya oturdu.
"Bir arzunuz."
"Bir bardak su."
Garson onaylayıp gitti.
"Veysel 27 numaralı masaya bir bardak su."
Veysel onaylayıp siparişi hazırladı.
Gördüğü kızıl saçlarla duraksadı.
Nefret ile bakan yeşilleri düşündü. Kendisine öyle bakmasını istemediği yanından geçen garsonu durdurup sırtıları kendisine dönen kıza bakarak konuştu.
"Benim acil işim çıktı suyu 27 numaralı masaya götürebilirmisin."
Garson onaylayıp tepsiyi aldı. Veysel daha fazla ayakta duramadığı için arkasını dönüp uzaklaştı.
Dinlenme odasına geçip koltuğa oturdu.
Ağrıyan bacaklarını ovalayarak düşündü.
Geçmişte kendisine nasıl baktığını, ağzından ne çıkacağını merakla bekleyen yüzü hatırladı.
Kendi kendine güldü gözü o kadar kör olmuş ki Bahar'a çevresindeki suçu olmayan kıza hiç inanmamıştı.
Ne demişti 'gerçekler ortaya çıkacak er yada geç.'
Gerçekler ortaya çıkmıştı aslan bir haftalık iken ama ortada ne ona aşk ve sevgiyle bakan gözler vardı nede özürünü kabul eden kız.
Pişmandı çok pişmandı keşke dedi keşke Ağca'yı o güne götürüp ilk evlenmek için attıkları imzayı nefretle değilde sevgiyle atsaydım dedi.
Kapı açıldığında ellerini bacaklarından çekip girene baktı iş arkadaşıydı.
"Hı Veysel hadi gel ortalık kalabalıklaşmaya başladı."
Onaylayarak ayağa kalktı.
"Tamam geliyorum."
Mutfağa gidip şefin uzattığı tepsiyi aldı.
"Masa 27."
Durdu Veysel şefe baktı.
"Şefim başka masa varmı ben ona baksam."
Şef ters ters baktı Veysel'e.
"Kusura bakmayın Veysel bey hazretleri başka boşta çalışan yok. Götür lan."
Veysel bir çırpıda mutfaktan çıktı. Ağca'nın olduğu masaya baktı gördükleri ile kaşlarını çattı.
Bir adam Ağca'nın elinin üstüne kendi elini koymuş okşuyordu.
Kendinden bağımsız adımları oraya doğru yönlendirdi.
Hiç bir şey demeden siparişleri masaya koydu.
Ama ona şaşkınlıkla bakan Ağca'dan bir haber bir isteğin olup olmadığını sordu.
Yücel "Teşekkürler bir isteğimiz yok."
Veysel Ağca'ya baktı. Şaşkınlıkla baktığını gördü. Ama ona döndüğünde o bakışlar nefrete döndü.
"Hayır." Sert sesi ile konuşup Yücel'e döndü.
Veysel boşta kalan elini yumruk yaparak oradan uzaklaştı içindeki kıskançlığı ile.
Bir an duraksar gibi oldu 'ne yapıyorum ben hakkım olmadığı halde onu neden bu denlice kıskandım.' dedi.
Hemen adımlarını hızlandırıp mutfağa girdi.
Selam aşklarım ben geldim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Mutlu kalın ❤️
Seviliyorsunuz ❤️
|
0% |