@kaleminsesi1905_01
|
Medya: Aslan Kozcuoğlu
Ağca
Veysel'in gitmesi ile Yücel abime döndüm.
"Tanıyor musun kendisini."
Şu bardağına uzanıp bir yudum içtim.
"Evet abi. Kızımın babası." Duyduklarını idrak edince hışımla ayağa kalktı bende ardından kalkıp koluna yapıştım.
"Ağca bırak kolumu onu bu dünyaya geldiğine bin pişman edeceğim."
"Abi lütfen. Bize bakıyorlar gidelim."
Abim etrafına bir bakış atıp bana baktı.
Sandalyeden kabanımı ve çantamı bir eline alıp elimden tuttu.
Çıkışa doğru çıktığımızda şoförüne bakıp konuştu.
"Ücret ödenmedi onu hallediver Kartal."
Adam içeri girince elimi bırakıp elindeki eşyaları Kerem abiye uzattı.
"Sen de iki dakika bekleyiver Kerem abi."
Kerem abi bana baktığında kafamı salladım elindeki eşyalarımı arabaya koyup şoför yerine geçip kapısını kapattı.
"Beni neden durdurdun Ağca o gözlerindeki korku. Abicim o korku. Lanet olsun."
Yanaklarımı avucun içine alıp anlımdan öptü.
"O iti hâl-"
"Hayır abi lütfen cümleni tamamlama."
Yanaklarımdan akan yaşları baş parmakları ile sildi.
Ben Veysel'i çoktan silmiştim benim hayatıma yeri yoktu.
"Abicim o korku ne içindi o zaman Defne için miydi?"
"O adamın ismi ile kızımı bir arada kullanma abi kızım babasını onu aldırmamı istediğinde öldü kızımın Veysel diye bir babası yok."
"Şşt ağlama abim tamam."
Geçmiş gözümün önde canlandı.
' Geçmiş zaman
Boş boş yüzüme bakan adama baktım.
"Sakın onu dünyaya getiriyim deme Ağca yuvamın dağılmasını istemiyorum şimdi beraber hastaneye gideceğiz ve sen kürtaj yaptıracaksın."
Duyduklarımla yanağına son gücümle tokatı attım. Kafası yana düşmüştü geri yüzüme karşı döndüğünde gözlerindeki duyguyu gördüm pişman duygusu işaret parmağımı yüzüne karşı sallayarak konuştum.
"Sen onu bundan sonra öldü bil bebeğimde dünyaya geldiğinde seni öldü olarak bilecek ama şunu unutma ki bu saatten sonra beni ne ara nede sor ben bebeğimin katili olmayacağım ama sen çoktan katili oldun."
Arkamı dönüp uzaklaşacaktım ki kolumdan tuttu.
"Ağca ben öz-"
"Kes sesini ve kolumu bırak."
Kolumu ondan kurtarıp uzaklaştım.
'
Yücel abim bana sarılarak teselli etmeye çalıştı.
"Özür dilerim güzelim."
Yücel abim benim öz abimmiş o beş yaşındayken babamın elinden koparıp kaçırmışlar ben o zaman annemin karnındaymışım.
Polisler tarafından abimin ölüm haberi geldiğinde annem daha fazla dayanamamış stresten erken doğum olmuş ve ben dünyaya geldiğimde annem vefat etmiş.
"Senin suçun yok abi seni ailesiz beni annesiz bırakan o adam suçlu. Faruk Kozcuoğlu."
Veysel'in babası.
"Abi annem ile babamın mezarına gidelim lütfen."
Elinden tutup arabanın kapısını açtım binip sağa doğru kaydım abimin elini de çektim.
Kapıyı kapatıp bana baktı Kerem abiye dönüp konuştum.
"Mezarlığa abi."
"Peki küçük hanım."
Arkadan abimin şoförü geliyordu. Başımı abimin omzuna koydum.
🌼
Yazar bakış açısı
Haydar sabahın erken saatlerinde kalkıp Ağca'nın çalıştığı şirketin önünde bekliyordu şirket açıldığından beri Ağca gelmemişti ve neredeyse öğlen olmuştu.
Güvenlik kaldırımda oturan Haydar'la göz göze geldi.
"Mihri bu adam sabahtan beri burada sen burayı idare et ben gidip adamla konuşuyum derdi neymiş bakalım."
"Tamam abi."
Haydar kendisine gelen güvenlik ile ayağa kalktı.
Güvenlik sınırlı bir şekilde konuştu.
"Kimsin lan sen ne bok yiyion burada geldiğimden beri buradasın."
Haydar mahcup sesiyle konuştu.
"Kusura bakma birader ben Ağca hanımı bekliyorum onunla konuşmam gereken mevzu var çok önemli."
Güvenlikci dik dik baktı Haydar'a.
"Sebep."
"Yeğenim için."
"Bugün Ağca hanım şirkete gelmiyor pazartesi gelecek."
Arkasını dönen güvenlik ile konuştu.
"Peki evinin adres-"
Yüzüne yediği yumruk ile yere düştü patlayan dudağına elini değdirip kanına baktı.
"Lan sen kimsin lan ha şerefsiz. Mihri hemen polisi ara."
Haydar ne olduğunu anlamadan ayağa kalktı.
"Bakın polislik durum yok her şey yeğenim için."
Güvenlik kaçmaması için Haydar'ın kolumu tuttu ama Haydar hiç kaçmaya çalışmadı.
"Sensin o Ağca hanımı rahatsız eden şerefsiz sensin demek ha."
"Ne rahatsızlığı beyefendi."
Aklına attığı mailler geldi. Ama orada sadece yeğeninin hastane raporu ve açıklaması vardı.
🌼
Nezarethane de bekliyordu Haydar tamamen yanlış anlaşılmıştı.
Ağca'yı bekliyordu.
Ağca'ya gelen telefon ile abisiyle vedalaşıp karakola yol aldı.
Veysel'e gelen telefon ile patrondan zar zor izin alıp karakola yol aldı.
İlk Ağca gelmişti Nezarethanedeki şahısın kim olduğunu merak ediyordu sabahtan beridir onu bekleyenin kim olduğunu demir parmaklarının ardındaki adama baktı.
"Haydar!"
Haydar daldığı düşüncelerden Ağca'nın sesi ile çıktı.
"Selam Ağca."
"Siz benden ne istiyorsunuz Allah'a aşkına hayatınızdan çıktım sizin yüzünüzden doğduğum ülkeyi terk ettim. Daha benden ne istiyorsunuz yüzümü görmek istemeyen siz görmek için neden bin takla atıyorsunuz."
Haydar yutkunup oynadığı parmaklarına baktı.
"Ben özür dilerim Ağca."
Ağca buruk tebessüm etti.
"Vay be iyi tamam kabul ettim -kollarını birbirine bağlayıp konuştu- zaman geriye gidip benden aldıklarınızı geri verdi mi sizin yüzünüzden çektiğim acıları ya da dur sizin deyimiyle sürtüğün teki onun bunun altında yatmak için can atan orusbu kimden olduğu belli olmayan çocuğu Veysel'e kitlemeye çalışan."
Başını kaldıramadı Haydar çünkü hakkı yoktu o basın kalkmasına.
"Eve gelen sahte fotoğrafları araştırmadan bahane ederek bir sürtükmüşüm gibi benimle muamele eden siz."
Ağca yutkunup tavana baktı ağlamayacaktı.
"Hayatınızdan çıkmamı istediniz çıktım ve sizinle hiç iletişime geçmedim dün Dilsu hanım bugün sen yarında Veysel mi gelecek kapıma. Ondan sonra tekrar bir sürtük muamele yapacaksınız."
"Yetmedi mi sizin iki yıldır bana çektirdiğiniz yetmedi mi?"
Haydar kafasını kaldırıp Ağca'nın yüzüne baktı.
"Kendimiz için değil yeğenim için sana ulaşmaya çalıştım."
"Ben orusbunun önünde gideniyim hiçbir işe yaramayan sürtüğün tekiyim ne yüzle benden yardım istiyorsunuz. Bir daha sakın ama sakın beni rahatsız etmeyin. Senden şikayetçi olmayacağım ve nasıl sizin hayatınızdan çıktıysam ve 3 yıldır sizinle iletişim kurmadıysam öyle devam edin hayatınıza."
Ağca nezarethaneden çıkmak için sağına döndüğünde buraya giren kapıdaki adama baktı.
Veysel...
Herşeyi duymuştu ve bizzat anlattıklarına sessiz kalmıştı elleri yumruk olmuş dolmak üzere olan gözlerle ağlamamak için kendini tutan kıza baktı.
Haklıydı hemde çok haklıydı Ağca.
Yüzüne bakmadan yanımdan geçiyordu ki konuştu.
"Geçmişte herşeyden sorumlusu benim yaşadıklarımdan seninde dediğin gibi pişman oldum."
"Sana yaşatıklarımdan pişmanım."
Genç kadın buruk tebessüm ile baktı yüzüne bakamayan adama.
"Son pişmanlık neye yarar?"
Yanından geçip uzaklaştı Ağca.
Veysel ise olduğu yerden arkasından baktı.
Nezarethanenin kapısını açan polis ile Haydar dışarı çıkıp Veysel'in yanına gitti.
"Kardeşim ben sadece Aslan için."
"Sorun değil yaşattıklarımızı yaşıyoruz sadece. Hadi sen eve geç ben restorana gidiyorum iki üç saat izin alabildim."
"Tamam kardeşim."
🌼
Veysel en son yerleri silip elindeki malzemeleri temizlik malzemesi olan odaya koyup kapattı.
Gece mesaisine kalmıştı patronun odasına gidip maaşını alacaktı.
Kapıyı çaldığında gelen komut ile içeri girdi patronu gelen kişiye baktığında çekmecede ki zarfı alıp Veysel'e uzattı.
Veysel zarfı alıp iyi akşamlar dileyip odadan çıktı.
Zarfı açıp baktığında maaşından fazla vardı kapıyı tekrar çalıp girdi.
"Galiba bana başka bir zarf verdiniz Faruk bey."
"Hayır oğlum doğru o senin hakkın."
"Burada fazla var."
"Mesai saatinden çok çalıştın oğlum onlarda senin hakkın."
Veysel teşekkür edip çıktı, fazladan olan parayla oğlunun çok istediği pastayı alacaktı yarın ilk işi o olacaktı.
Gece geç saatine kaldığı için otobüs saatleri kalmamıştı ellerini cebine sokup yürümeye başladı ve bir yandan taksi gelip gelmediğini kontrol ediyordu gelen taksi ile elini kaldırıp durmasını sağladı.
Taksinin arka koltuğuna oturup kaldığı yerin adresini verdi.
Bir süre sonra yol başka yere saptı. Durumu gören Veysel tam konuşacaktı ki kapısı açılıp kolundan çekildi.
Yüzüne yediği yumruk ile ne olduğunu anlamadı ikinci kez yediğinde yere düştü etrafındaki adamlar bunu fırsat bilip rastgele tekme atmaya başladı.
Veysel cenin pozisyonuna alıp bekledi kafasına gelen tekmelelerden kurtarmak için kolunu kafasının etrafına sardı.
Ağzından burnundan kan gelmeye başlamıştı.
Yorulan adamlar Taksiye binip uzaklaştılar.
Veysel ise parmağını dağil oynatamıyordu bir süre bekledi uykusu gelmişti gözlerini kapattı.
Haydar dakkada bir saate bakıyordu gelme zamanı gelmişti ve geçiyordu son çare eline telefonu alıp Veysel'i aradı.
Açılmayan telefon ile tekrar aradı acasıya kadar çaldırdı sonunda açılan telefon ile konuştu.
"Veysel nerdesin lan sen."
"İyi günler ben başkomiser Onur Veysel bey şuan hastaneye kaldırılıyor.
Haydar ceketini alıp konuştu.
"Hangi hastane." 😉 Selam aşklarım ben geldim.
Vize haftam yaklaşıyor uzun bir süre yokum diğer iki kitabıma da yeni bölüm yazıp atacağım size söz veriyorum Allah tarafından bir şey olmasa iki hafta sonra geleceğim.
Seviliyorsunuz ❤️ Mutlu kalın ❤️
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
|
0% |