Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@kalinka.kalinkovq

Okul gezisinde size bölüm atıyorum böyle yazar bulamazsınız he KSHDJAKAKNSJSJSJ

Keyifli okumalar ♥️

 

Zaman durmuştu sanki, sadece o ve ben vardık ve bir biriyle savaş halinde olan dudaklarımız. Rüya gibi bir andı. Gerçekten rüya olmasından korkmuştum. Ne zaman etkilenmiştim ondan da öpüştüğümüzde bukadar etkilendim. Basit bir öpücüktü sadece. Hayır, basit değildi eğer basit olsaydı kalbim hızlı atmazdı.

"Daldın gittin."

Zehranın sesiyle elimde ki çatal tabağa bıraktım ve bir an etrafıma bakma gereği duymuştum. O günden beri neredeyse görüşmemiştik, mesaj da atmıyorduk birbirimize. Ne olduğumuzu bilmiyorum ama aramızda tuhaf bir şeyler oldu o öpücukten sonra ve o tuhaflığın adını da koyamıyorum.

"Ne düşünüyorsun?" Selinde bana bakarak konuştuğunda bu sefer dikatimi onlara vererek, "Hiç, öyle gözüm dalmış." dedim.

Zehra şüpheli bir şekilde, "Kaç gündür dalıyor böyle gözlerin senin." dedi, "Var bu işte bir şey ama neyse." 'Y' harfini bastırarak söylediğinde, kesinlikle bir şeyler sezdiğini anladım. Zaten instagram yorumlarında da baya karıştırmıştı ortalığı.

Anıl abi de gördü.

"Yok bir şeyim Zehra sana öyle gelmiş." dedim ve önümde ki yemekten ağzıma takmaya başladım. Ağzım dolu olursa konuşmayız. Zehra, Selin, ben şuan mir mekanda kahvaltı ediyorduk. Günlerden cumartesi kimsenin yapacak işi yoktu, ki benim hiç bir zaman yok, dışarı çıkmaya karar verdik. Şuan yemek iyiyiyorduk, yani onlar iyiyiyordu ben ise son yarım saatir çatalımla yemeği didikliyordum. Zehrada düşüncelerimi okumuş gibi, "Neden yemiyorsun? Canın mı sıkkın diyecem de bunun can sıkıntısı midesine vurur habire iyiyor." Son kısmı Seline bakarak söyledi ve gülmeye başladılar, ikisinin güzel anlaşması beni mutlu ederken en sonda bende yemeğimden yemeye başladım.

İki gündür görüşmüyorduk ne de mesaj atıyorduk bir birimize. Ne düşüneceğim bilmiyorum veya ne yapacağımı. İnstagram'da bir kaç yorum dışında hiç bir konuşmamız olmadı, zaten onlarda pek konuşma sayılmazdı acaba gerçekten çok mu erken olmuştu bu öpücük? Of ya kafayı iyiyecem.

"Eee, bu gün neler yapıyorsunuz?" Selinin sorduğu soruyla biraz düşündüm. Hiç bir şey birazdan spora gider sonra evde camış gibi uyu-... LAN! Tabiki! Spor salonu! Ah, salak kafam aynı yerde spor yaptığımızı unuttum! Düşüncelere kafamda hızlı hızlı dönerken yarimden kalktım ve çantamı toplarken ikisine dönerek, "Hesap bu gün sizden olsun bir daha kine benden." dedim ve motoruma doğru yürümeye başladım. Arkamdan ikisininde nereye gidiyorsun sorularını duysamda cevap veresim yoktu. Bana neydi sanki!

Motoruma bindim ve kaskımı taktım ve hiç bekletmeden gaza bastım. İlk önce eve gidip üzerimi değiştirecektim ve ondan sonra spor salonuna gidicem. Eve çok geçmeden vardığımda odama gidip üzerimde ki eteği ve crobu çıkartıp motoro binerken rahat etmek için bir eşofman takımı giyindim. Spor yaparken giyeceğim kıyafetlerimi aldım ve çıktım. Yoldayken içimde kıpır kıpır bir şeyler oldu onu göreceğim düşüncesiyle. Bu öpücüğü kanadı kafamda çok büyütüp hayal kırıklığına uğramak istemiyorum kafamda sadece ne ara bu kadar etkilendiğimi çözemiyordum. Sadece 2 hafta oldu tanışalı kafamda büyütüyorum gibi geliyor. Spor salonuna vardığımda vakit kaybetmeden içeri girdim. Etrafa bakındım ama görünürde yoktu. Neyse keyif bozmak yok be ablam be, gelir elbet. Ayrıca ben niye bu çocuğu arayıp buluşmak istemiyordum ki?

Soyunma odasına girip üzerimi değiştirdim ve tekrar çıktım odadan, ama bir dakika ya! Çocuğun en son ayağa kırıktı Melisa nasıl gelsin spor salonuna? Bu düşünceyle düşmüş omuzlarla koşu bandına gittim ve yarım saate ayarlayıp koşmaya başladım. Bir anda aklıma gelen şeyle nerdesye düşüyordum ama son anda koşu bandına tutunarak ayakta durdum. Ama konumuz bu değil. Konumuz dün Beratın bana söylediği şeydi. Yarın Canerin doğum günü. Ve biz daha hazırlıklara başlamadık bile. Tamam kendi aramızda küçük bir kutlama demiştik ama bir pasta ve mum olacak birazda süsleme ve en önemli şey henüz almadığım hediyem. Koşu bandını durdum ve soyunma odasına gidip üzerimi değiştirdim. Oldukça az bir sürem var, hemde 24 saatten az bir süre. Çıkıp avm'ye gidecektim hediye için ama Caner ne sever bilmem ki? Kolunda bir sürü bilekliği var ve boynunda da aynı şekilde kolyeleri var. Kolye veye bileklik çok klişe kaçar.

Tabi ya! Caner motor kullanıyor ve bir motorcuya hediye edilebilecek en güzel hediyelerden biri de kask. Hediyemi buldum.

Peki hala, Canerin motoru kırmızı siyah bir Yamaha R25.

Sanırım ilk önce motorcuya gitmeliyim. Kafamda bir şeyler olsa da orda tamamen netleşir. Spor salonundan çıkıp motorcuya doğru yol aldım. Çok geçmeden hedefime vardığımda çoktan içeri girmiş ve kasklara bakınmaya başlamıştım. Gördüğüm fiyatlar beni caydırmasken gözüme aşırı iyi bulduğum bir kask çarptı.

Kesinlikle aradığım buydu. Takmama gibi şansı bile yoktu bunu Canerin. Parıldayan gözlerle kaskı elime aldım ve kasaya gittim. Ödemesini içim gide gide yapmış olsam da içimden bir ses kesinlikle değecek diyor. Kaskı bir kutuya koymalarını rica ettim ve oradan ayrıldım. Dışarı çıkınca telefonumu alıp Zehrayı aradım.

"Zehroş!" dedim neşeyle, "Kız biz ne unuttuk!"

"Ne unuttuk?" dedi merakla.

"Ay ne olacak?" dedim yüksek bir sesle telefonu kulağından uzaklaştırdığına eminim. "Berat dedi ya geçen kızım yarın Canerin doğum günü var! Bizde hala oturalım, keyif yapalım!" Gülme sesi kulaklarıma ulaştığında ben çoktan moturuma oturmuştum. "Hayde sen Beratı al bana gel bir plan yapalım da!" Bir şey demesine izin vermeden telefonu kapadım. Aldığım kaskı bir şekilde arakaya yerleştirdim, kendi kaskımı da kafama geçirdikten sonra kendi evime sürmeye başladım.

Vardığımda Beratla, Zehra kapıdaydı. Berat merdivenlere oturmuş elinde ki simiti iyiyordu. Motordan inip yanlarına vardığımda, Berat simitini yerken elini kaldırıp selam verdi bende ona baş selamı verdiğimde kendince simitini yemeye devam etti.

"Eee kutluyoruz yani Canerin doğum gününü?" dove sordu Zehra. Çantamdan çıkardığım anahtarlarla kapıyı açarken, "Kutluyoruz tabi. Ama öyle büyük bir şey olmasın." Kapıyı açıp içeri girdik. "Kendi aramızda biz döndümüz oluruz. Berat sende eğer çağırmak istediğin birileri varsa çağır."

"Muratı çağırırız siz de tanışmış olursunuz." dedi Berat.

"Güzel." dedim gülümseyerek. "Ozaman Canerin doğum günü operasyonu başlasın."

Ertesi gün

"Murat arasana Beratı sor bakim neredeler?"

"Hemen arıyorum."

Pastayı masanın üzerine bıraktım ve son kez etrafa baktım. Çok abartılı şeyler yoktu bir kaç süsleme patsa vardı bir de içecek. Okadar bir de aldığımız hediyeler.

"Melisa geliyorlarmış şimdi az kaldı."

Başımı salladım. "Kız Zehra nerdesin?"

"Buradayım canım." dedi mutfaktan çıkarken. "Nerdelermiş Murat?"

"Geliyorlarmış yenge 5 dakikaya burdalar."

Ay beni bir heycan bastı. Ne tepki verecek çok merak ediyorum. Kızar mı? Kızar ilk başta ama sonra yumuşar. Yumuşar inşallah Allah'm. Kapının calmasıyla yerimden sıçradım.

"Geldiler!" dedim heycanla.

"Sakin ol gelecekti ki yengem istemeye gelmediler ya." dedi Murat.

Gözlerimi devirdim. Ayrıca ne dedi bana o? Gelecekti yengem mi dedi?

Kapı bir kez daha çalınca bu sefer hızlı bir şekilde üzerimde ki elbiseyi düzelttim. Kapı deliğinden baktığımda Beratla, Caneri gördüm.

"Ay vallahi onlar."

"Melisçiğim, açsan mı kapıyı artık güzelim?"

Canerin sesiyle kendime gelerek açtım kapıyı. Canerin bakışları beni süzdü. Gülmesdiğinde Berata başıyla içeriyi gösterdi. Eh, tabi hiç bir şeyden şüphelenmiyordu. Berat içeriye geçtiğinde Caner konuştu.

"Kız, ne bu güzellik bana mı hazırlandın böyle?"

Gülme isteğimi bir kenara bastırıp içeriye geçtim bir şey söylemeden. Arkamdan bana gari garip baktığına eminim sorgulamadan Arkamdan geldiğinde hepimiz bir ağızdan, "Sürpriz!" diye bağırdık.

Caner şaşkınlıkla yerinde dönüp kaldığında ortamda derin bir sessizlik oldu. Bir an yanlış mı yaptım diye düşündüm. O derin sessizliğin içinde ise Caner arkasını dönüp evden çıkmıştı.

 

BÖLÜM SONU

 

 

Loading...
0%