Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@kalinka.kalinkovq

Keyifli okumalar ♥️

 

Gözlerimi Canerin gözlerinden ayıramamaya çalışarak kapıda dikilmeye devam ettim. Caner yarı çıplak bir şekilde kapıda dikilmeye devam ederken birinin bizi böyle görmemesi adına, "Gelebilirmiyim?" diye sordum bir adım kenara çekilerek geçmeme izin verdi. Hala kapının yanında dikilmeye devam ederek, "Acaba bilekliği alabilirmiyim?" dedim gözlerimi gözlerinden ayırmamak için verdiğim büyük bir savaşla zira karşımda yunan tanrılarını aratmayacak bir manzara var o ise en sakin şekilde, "Acelen mi var?" diye sordu. "Benim acelem yok ama sanki sen pek müsait değilsin gibi." dedim düştü düşecek olan havluyu kastederek. Oda gözlerini havluya çevirip kısa bir bakış attıktan sonra tekrar benimle göz göze geldi, "Geç içeriye üzerimi giyinip geleceğim şimdi." demesiyle ikilitmeden dediğini yaptım. Salona geçtiğimde oda giyinmek için odasına gitti. Gri ve siyah tonların ağırlıklı olduğu salona göz gezdirdim, oldukça geniş bir alandı duvara yaslanmış L bir koltuk ve tam karşısında bir şömine ve televizyon vardı. Çok hoş, modern ve iç ısıtan bir görüntüydü. Koşe de duran dolapta fotoğraf görünce bakmak istedim ve oraya gittim, çoğunlukla Beratla ikisinin fotoğrafları vardı birde anne babası olduğunu düşündüğüm bir adam ve kadınla. Fotoğorafı daha yakından incelemek için elime aldım daha dikkatli bakınca fotoğorafta ki adam ve Canerin ne kadar benzediğini herkes görür zaten yani sokakta görsem baba ve oğul olduklarını söylerim o derecede.

"Anne ve babam." Arkamı döndüğümde altına gri eşofman giyinmiş bir şekilde kapıya yaslanmış Caner'i gördüm, üstü çıplaktı. "Söylemesende anlardım zaten." dedim fotoğorafı yerine koyarken, "Babanla çok benziyorsunuz." Muhtemelen bunu herkesten duymuştur oda beni yanıltmayarak, "Evet, genelde öyle diyorlar ama aslında çok farklıyız." demesiyle ilgiyle "Babanla anlaşamıyormusunuz?" diye sordum. Hafif sırıtarak, "Yok canım, öyle bir şey değil ama düşüncelerimiz farklı. Eh, buda zaman zaman aramızda tartışmalara neden olabiliyor tabi." Başımı salladım ve "Anladım." dedim, "Bilekliği alıp gidebilirmiyim lütfen?" Kapıdan omuzuna ayırıp bir kaç adım bana yaklaştı sonra elini cebine atıp bilekliğimi çıkardı ben bana verecek sanarak almak için yeltendim ama o kolunu biraz daha yukarı kaldırıp geri çekilerek bana engel oldu. "Önce şuna bir açıklama getireyim." dedi gözlerini kısarak yüzünde çarpık bir gülüş belirdi aynı zamanda, "Ben yakışıklıyım ve beni beğendini her halinden bile anlayabiliyorum o yüzden lütfen bir daha bana bu konuda yalan söyleme." Biraz şaşkınlık ve birazda öfkeyle baktım yüzüne. Ne saçmalıyor bu adam? Sırası mı şimdi gerçekten?

Cebimden telefonumu çıkararak birini arıyormuş gibi telefonu kulağıma getirdim aynı zamanda bir elimi belime koyarak sağa bacağımı da biraz öne atarak sallamaya başladım. Caner kaşlarını çatarak, "Ne yapıyorsun?" diye sorunca bende; "Alakayı arıyorum!" dedim yapmacık bir şekilde gülerek. Çatık kasları düzeltirken bakışları boş bir hal aldı, "Hahaha, çok komiksin sen ya! En az bana eciş bücüş demen kadar komikti yani düşün." Bir nefes vererek telefonu tekrar cebime koydum. "Sen ne saçmalıyon birader!?" dedim en sonda tüm kezbanlığımı konuşturarak o ise aradan sadece birader kısmına takılmış olmalı ki; "Birader mi?" dedi hafif sırıtık şekilde.

"Hee birader, bir sıkıntı mı var?" hala siritmaya devam ettiği için benim sinirler daha da harab oldu tabi doğal olarak bu sefer ben onun üzerine yürüyerek bilekliği almaya çalıştım. "Ver şu bilekliği artık ya! Bak başına bir şey gelecek sonra Zehra beni, bende seni yakarım!" Ben almaya çalıştıkça o daha da kaldırdı kolunu boyumun uzun olmasına rağamen yetişmeme sadece bir kaç santim kala alamıyordum bilekliği ve bu beni daha da sinir etti. Sinir oldukça daha da atladım üzerine. "Önce kabul et sende!" diye diretmesiyle sanki bilmiyormuş gibi, "Neyi?" dedim biraz daha uzanarak. Artık neredeyse dip dibeydik, "Beni yakışıklı bulduğunu ve hatta beni beğendiğini." demesiyle kahkaha atarak güldüm. "Yok ya! Bana öyle bir bilgilendirme gelmedi ama." dedim bir adım daha üzerine giderek. Bir anda elini belimde hissedince gözlerimi irileştirerek bileklikten çektim ve zaten bende olan gözlerine baktım, "Öyle mi?" dedi bu sefer de belime daha çok baskı uygularken, "Bir de böyle bak istersen?" dedi yüzüme biraz eğilerek.

Demek oyun istiyorsun ha? Peki madem, öyle olsun. Bir elimi omuzuna koyarak gözlerine bakmaya devam ettim ama hiç bir şey söylemedim etkilendiğimi düşünsün istedim.

Etkilenmedin mi? Tabiki de hayır! Yalancı! İç sesimi duymazdan gelerek Canere bakmaya devam ettim yemi yutmuş olmalı ki beni biraz daha kendine bastırarak yüzüme yaklaştı. Kasıkları kasıklarıma değerken işler benim içinde zorlaşmadan bir dizimi büküp kasıklarına geçirdim, eğilerek sızlamayan başladığında elinde ki bilekliğimi alarak, "Geri zekalı, pis egoist!"

dedim, "Beğenmiyorum lan!" diyerek daha da yükseldim hatta. "Dövmemi de sana yaptırmıyorum hadi bakalım!" diyerek çıkışa yönlendim. Arkamdan bağışlarını duyuyordum ama aldırmayarak motoruma bindim ve uzaklaştım oradan.

Bilgisayarımı kapatıp kendime kahve yapmak için mutfağa geçtim. O sırada telefonum çalınca tekrar oturma odasına gittim homurdanarak, annem arıyordu bekletmeden hemen açtığımda, "Anneciğim." dedim sesimin dinç ve neşeli çıkmasını gayret ederek. "Kızım." dedi oda aynı neşeyle, "Ne yapıyorsun Melisam? Yemek yedin mi kızım? Evdemisin annem? Ayy, Zehrayla konuştun mı? O nasılmış?" Nihayet soruları bittiğinde gülerek hepsini tek.tek cevapladım, "Evdeyim oturuyorum anneciğim yemekte yedim ve Zehrayla da sabah konuştuk en son iyidi oda merak etme."

"Heh, iyi iyi." dedi annem, "Seni akşam yemeğin saat 19:00 gibi olacağını haber vermek istedim yarım saate gelir seni alırım ve beraber gideriz." demesiyle saate baktım saat neredeyse altı yediye geliyordu zaten, "Anne niye bukadar geç haber veriyorsun ya!? Kapat kapat hazırlanayım çabucak." Bir şey demesine izin vermeden direkt olarak odama gittim giyinmek için. Neyse ki sabah duş almıştım da şuan duş sıkıntısı çekmiyorum. Üzerime giyinmek için kırmızı, ince askılı, bileğimi bir kaç karış yukarısında biten, çok hafif bir göğs dekoltesi olan elbise seçtim ve üzerine de siyah bir ceket seçtim.

 

Makyaj yapmak için oturdum ilk önce kafif kahve tonlarında bir makyaj yaptım ve sonra seçtiğim elbiseyi giyindim krem rengi topuklularımı da ayağıma giyince aynada kendime baktım. Acaba çok mu resmi olmuştum ki? Yok yok, iyi bence güzel oldum. Ceketimi ve çantamı alıp annemi oturma odasında beklemeye başladım. Oda çok geçmeden geldiğinde arabaya binip yola koyulduk. İkimizde sessiz ve birazda gergindik, çünkü ikimizinde istenmeme korkusu vardı. Onu rahatlatmak için yol boyunca saçma sapan ne varsa anlattım. Yol bir 1 saat kadar sürdü ve en sonda güzel iki katlı bir evin önünde durduk. Annem uygun bir yere parkedince arbadan indik ve bahçeye doğru yörüdük. Sessizliğimiz hala devam ederken benim kalbim daha da hızlı atıyordu. Annem zile basıp beklemeye başladı geçen şer salisiyede daha da heycanlanırken kapı açıldı ve girişte iki adam biri orta yaşlarda muhtemelen annemin konuştuğu Serdar Aksoy diğeriyse ondan daha genç olan yirminin sınırlarında bir adam ve benimle eşit olan bir kız. Ama şaşırtıcı olan ise Daha geçen akşam bilekliğimi almak için Canere giderken çarptığım adamın o genç adamın olması.

 

 

Loading...
0%