@kalless
|
Dibime giren yaşlı kadın gözleriyle beni deliyordu resmen! Yer istediği belliydi görmemezlikten gelmeye çalışsamda, gözlerini ayırmıyordu benden. Kulaklığı kulağımdan çıkarıp telefondan müziği kapattım, teyzeye bakıp "Buyur teyze geç." dedim teyze "Yok oğlum geç otur öğrencisin." diyince yerimden ilerleyip "Geç teyze sen boşver bizi senden önemli mi?" dedim oda Allah razı olsun diyip yerime geçti. Otobüsün tıklım tıklım olduğunu yeni fark etmiştim, insanların arasından ilerleyip kapının olduğu tarafa geçtim. Gün olduğundan yavaş geçiyordu sanki, havalar değişime uğruyordu gün geçtikçe ısı azalıyordu. Üstümden geçmeyen bir soğukluk vardı, üşüyordum ama bir yandan da yanıyor gibiydim. Kafamı dolmuş kapısının yanında ki kapalı cama yaslayıp derin bir nefes alacaktım ki burnuma dolan dolmuş, ter karışık bir koku enzimlerime kadar girmişti. Midem bulandı amına koyayım, beynime kadar çektim herseyi. Ansızın gelen lastik sesiyle dolmuş içinde kendimi kontrol edecek zamanım dâhi olmadan sertçe dolmuş kapısına çarpmıştım kafamı, yarılmıştı galiba. Kafamın kırıldığını düşünecektim ki ağrı olmadığını fark ettim, yumuşak birşeye çarpmıştım, dolmuş süsüydü galiba hayatımı kurtardı.n İnsanlara bakmaya çalışmıştım ki önümde nerdeyse içime giren siyah gömlekli, parfüm kokan çocuk yüzünden tüm manzar kapanmıştı. Yüzümü ona çevirdiğimde elleri arasında gine beni kıstıran bir Onur gördüm. Endişeli bir ifadeyle bana bakıyordu "Çek elini." dedim kafamı başka tarafa çevirerek "Birşeyin varmı?" diye sordu. "Yok sağol o elini çek şimdi." sinirle zar zor diyebilmiştim daha da dibime girince, parfüm, dolmuş ve ter kokusu öyle bir karışmıştı ki midem ağzıma gelmişti. Yorgun argın kafamı tekrar eski yerine bıraktım, gözlerimi kapatıp parmağımla dibimde olduğunu bildiğim çocuğa yakınlaşmasını işaret ettim. Dibime gelince gözlerimi açıp kulağına yaklaşarak "Oyun oynadığının farkındayım kes bunu." diyebildim sadece o ise olduğu yerde durmuş ceval vermiyordu yüzü bakınca transa geçmiş gibiydi. Dolmuşta ki insan sesleri yavaş yavaş azalmaya başladı, yer ayaklarımın altından kayıyor gibiydi kulağıma doğru bir çınlama gelirken, bedenim aşırı yorgun düşmüştü ve gözlerim kararmaya başlamıştı. Elimi Onur'a doğru zar zor uzatmıştım ki gördüğüm tek şey dolmuş halısı olmuştu. Gözlerimi zar zor açtığımda vücudumda akan soğuk ter daha da titrememe sebep oluyordu, ışık yüzünden kimseyi duymasamda kalabalığın uğuldamaları yalnız olmadığımı gösteriyordu. Kendime geldiğimde Onur bacaklarımı kaldırmış bana bakıyordu, hareket edip kalkmaya çalışınca "Hareket etme." dedi onu dinlemeden doğrulup oturdum, cebinden çıkardığı paketi bana uzattı ne olduğunu bilmeden reddettim. "Şeker bu al iyi geliyor." dedi dinlemeden yerimden kalkmak için doğrulmamla gözümün kararması bir oldu, oturduğum yere sertçe düştüm. "Erdem!" diye bir ses duymuştum, başka şeylerde diyordu ama vızıldama olarak geliyordu kulağıma. Kolumda daha fazla kuvvet kalmadığı için oturduğum yere uzanmıştım, buz gibi kaldırım giydiğim hırka altında ki cildimi parçalara ayırıyordu. Tekrar kendime gelince Onur'un ayaklarımı kaldırmış beni izlediğini gördüm, bana bakarak iç çekti ve ardından "Hasta olduğun hâlde buraya kadar mı geldin? Tansiyonun düşmüş." dedi. "Ne zaman düzelir bu?" diyebildim. Canımın içini esir alan bir sızı bedenimi çok acıtıyordu, sesimde zar zor çıkıyor inlemeler eşliğinde. "Biraz sabret ambulans gelecek bu hâlle hiçbir şey yapamazsın, başka ağrın sızın varmı? Başına birşey olmuş mu?" diye sordu"Başım dönüyor amına koyayım ebem sikiliyor burda." dedim sinirle, ona bakınca gülmemek için kendini zor tuttuğunu gördüm ters ters bakarak "Çok mu komik, bırak ayağımı gidiyorum ben." dedim. "Gülmedim oğlum sabit dursana" demişti ama çok geçti çünkü ayağımı çekip yerden güç alarak kalkmıştım bile. Onur arkamdan sadece izliyordu, ilerleyip biraz yakınımda olan çöp konteynerinın demirine tutundum. Başım sikildi yeminle. Onur arkamdan gelmişti "İşin bitti hayatımı kurtardın şimdi siktir ol git!" dedim bağırarak, anlamsız bir şekilde cevap vermeyip sessizliğini sürdürmüştü. Bir anda olduğum yerden havalanınca dengemi kaybedip düşmek üzereyken yumuşak ve sıcak bir yerde olduğumu hissedince kendime geldim. Onur beni omuzuna atmış baş aşağı sarkıtıyordu "Ne yapiyon amına koyayım?! Bırak!" diyip inmeye çalışıyordum o ise beni daha da sıkıyordu. İnmek için hareketlenmiştim ki nefesimin kesilmesiyle olduğum yerde hareketsizce durdum "Bunu bana yaptırtma düzgün dur." dedi Onur bense sinirle "Oğlum bırak millet yanlış anlayacak!" dedim. "Senin sağlığın daha önemli iki dakika rahat dur az kaldı." dedi bu kadar sakin olması yzuud ne çıldıracaktım "Sanane amına koyayım?! Can benim kan benim sana ne sikim düşüyor ?! Bırak lan yeminim olsun sikerim sülaleni!" diyip omuzundan inmek için elimden ne geliyorsa yapıyordum o ise daha da sıkıyor, nefes almamı engelliyordu. Boğazıma akan sıcak sıvıyla boku yediğimi anlamıştım hızla "Bırak kusacam" demiştim "Ciddi mi diyorsun ?" diyecekti ki çoktan montunun arkasını sarımsı bir sıvı kaplamıştı. Onur beni indirip montunu çıkartmıştı ardından cebinden çıkardığı peçeteyle ağzımı silip, omzunun altına almış sırtımı teselli ediyordu. Kusura bakma demek istesemde hakketiğini düşünmüştüm gine de büyüklük bende kalsın diye konuşacaktım ki "Özür dilerim valla, hasta olduğunu bile bile omzuma almayacaktım seni. Of yemin ederim katıksız malım amına koyayım kafamı sikeyim!." dedi ardından bir taksi çağırıp onların evinin adresini vermişti. Kendine böyle davranması ve böyle konuşması, verdiği ilgiyle şoka girmiştim. Beni de peşinden sürüklemişti ses edecek aklım yada kuvvettim kalmadığı için peşinde sorgusuz sualsiz gitmiştim. |
0% |