Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10.Zorla Geleceksin

@kambersizyazar

 

Tek istediğim lütfen beğeni yapmayı unutmayın lütfen...

Yorum yaparsanız da tadından yenmez.

***

Kendi ile çelişkiye düşen Melek, pişman olsa da istemeye istemeye Murat Arsel'i getirme görevini uygulamaya başladı.

Mantıklı bir neden bulmalıydı. Yoksa ayağını bile kaldırıp şirkete gelmezdi. Yine her zaman ki gibi Hacer'in yanına giderek kaldığı yer olan evin adresini aldı.

Saat on bir buçuk...

Zamandan tasarruf etmek için danışmayı arayıp taksi çağırmasını istedi.

Kendine güveni sıfır bir halde asansöre binip zemin katın düğmesine bastı.

Danışma, Melek'i gördüğü gibi;

"Taksi dışarıda bekliyor."diyerek gülümsedi."

Çok sağol bu kıyağını unutmayacağım." Melek tebessüme karşılık vererek taksiye bindi.

Pencerede keyifle onu izleyen Fahri Bey, içeriye giren baş sekreterin adımı ile dışarıdan gözlerini çekip masasına yönelerek sekreterin elindeki dosyaları imzalamaya başladı."

Onaylandı mı? İmza attığıma göre lehimize bir durum var herhalde."

Sekreter tebessüm ederek;

"Evet efendim Salih bey sayesinde yabancı ortaklar öneriyi kabul ettiler. Şimdi de diğer toplantıyı ayarlamaya çalışıyor."

"Bugün üç toplantı var diye biliyordum. Başka bir şey yoksa gidebilirsin. Unutmadan Salih odasına geçince bana uğrasın."

Baş sekreter, Fahri Bey'in önündeki yeni imzalatdığı dosyaları alıp sessiz bir tonda;

"Tamam,efendim şimdi ararım." diyerek dışarıya çıktı.

Sekreter el çabukluğuyla telefona sarıldığı gibi Salih bütün görselliğin zenginliğini gösterircesine geldiğini farketti.

"Salih bey patron da sizi çağırıyordu."

"Tamam,bende o yüzden geldim." Baş sekreterin koluna, masumane dokunup sözlerine devam etti.

"Siz işinize dönün. Gerisini ben hallederim."

Salih yanından geçerken baş sekreter koluna dokunduğu yere elini değdirip ah çekiyordu.

Salih konuşurken mimiklerini ve ellerini çok kullanırdı. Daha anlaşılır olmak için göz teması kurarak sohbet veya tartışma içine girerdi. Birçok insanı kendini hayran bıraktıran gizli bir cazibesi vardı.

"Girebilir miyim?" diyerek kapıdan başını uzattı.

"Gel, Salih bende seni bekliyordum. Güzel haberler var gibi, yanlış mıyım?"

"Evet güzel haberler var. Dün yeni sekreterin Murat bey'den aldığı imza sayesinde işlerim fazlasıyla kolaylaştı." Masanın üstüne dosyayı bıraktı.

"Tamamen bizim isteğimiz doğrultusunda işler devam edecek gibi görünüyor. Lakin bir sorun var." Elinde ki kağıdı Fahri beye uzatırken kaldığı yerden devam etti;

"Yabancı ortaklar da öneriyi kabul ettiler. Ama önerinin başında duran insan ile konuşmak istiyorlar. Bu yüzden toplantı başlamadan bitti."

Fahri Bey'in içi rahatlamış bir şekilde nefes aldı.

"Tamam yarın randevu ayarlayarak ortaklarımız ile konuşalım." demesiyle Salih koltuğa oturup ayak ayak üstüne attı. Fahri bey'in rahatladığı için gevşemiş kaşlarına bakarak dudağını ıslattı.

"Bu işin başında Murat Arsel olduğu için onunla görüşmek istiyorlar. Siz veya benimle değil. İşin başında duran insana güvenmek için bugün saat dört gibi görüşme talep ettiler. Çaresiz diğer toplantıyı öne aldım bu toplantıyı kabul ettim."

Fahri Bey ayağa kalkarak,Salih'e veryansın etmeye başladı.

"Sen bir bahane bulamadın mı? İş yerinde yok ki... Nasıl böyle bir hataya düştün?"

Salih alışkındı, Murat yüzünden azar işitmeye sakinliğini koruyor sadece dinliyordu. Fahri bey sözünü tamamladığı gibi kısık bir tonda;

"On gündür oyalıyorum zaten." diyerek tekli deri koltuktan kalktı.

"Sabırları taşma noktasına geldi. Murat bey'e siz emrettiğiniz için öneriyi sundum. Lakin umursamaz bir tavırla sadece bakarım diyerek çöpe attı. Cesareti mi mazur görün, dosyanın imza yetkisi Murat'a ait olmasını siz istediniz."

"Keşke birkaç gün daha oyalasaydın."

"Bugün Murat'ın gelmesi için elimden geleni yapıyorum. Melek hanım toplantıya getirmek görevleri arasında olmasa da evine gitti. Lütfen Murat konusunda karşımda durmaktan vazgeçin. Başarılı olmasını en az sizin kadar istiyorum." Sessizlik oluştu Salih haklıydı eninde sonunda Fahri Bey'in bunu görmesi gerekiyordu. Salih birkaç adım yürüyerek her zaman ki gibi yüzünde küçük bir tebessümle.

"İzninizle çıkmam gerekiyor." diyerek dışarıya kendini attı. Boş koridor da yürürken elinde ki dosyayı sıkarak asansörün düğmesine bastı. Gözlerini kısarak sessizce mırıldandı.

"İş yerinin bekası için, Melek patronu olacak o maymunu buraya getirmesi gerekiyor."dedi gelen asansöre binerek.

***

Melek elindeki not kağıdında yazan adresin olduğu siteye gelmişti. Taksiye ücretini verip, sitenin önünde duran bekçiye yöneldi. Şişman, kısa boylu, temiz suratlı, altmış yaşlarında ki adamı süzdükten sonra kendisini farketmesi için öksürerek girişe adım attı.

Görevli farkedip konuşmaya başlayacağı anda Melek söze balıklama atlayarak;

"Selamun aleyküm bey amca." Adresi adamın kırışmış avuçlarına uzattı.

"Bu adrese gelmiştim." Adam gözünde ki gözlüğü düzeltip kağıdı kendine yaklaştırdı.

"Aleykumselam kızım ver bakayım. Hıı, Murat bey'in evi bu. Sen kimsin kızım?"

"Sekreteriyim inanmıyorsanız holdingi arayın, onaylama yaparlar. Çabuk olun ama yoksa toplantıya geç kalacağım." Kızın aceleci hali adamın sorularını sormadan ikna olmasına neden olmuştu.

"Tamam arama yapmaya gerek yok kızım. Ben sana adresi vereyim. Burası büyük olduğu için biraz kafan karışabilir." Sitenin büyük kapısını elinin altında ki tek düğmeyle açtı. Melek'in yanına geçerek tarif etmeye başladı.

"Bak kızım üçüncü bloktan sonra villalar geliyor. Murat bey'in oturduğu ev villa olduğu için pembe villadan dümdüz git. Kapısının önünde köpek kulübesi var. Diğerlerinin köpek kulübeleri yok Murat bey'in evini bu sayede bulursun."

"Teşekkür ederim." Melek hızlı adımlarla güvenlik görevlisinin dediği gibi üç blok aştıktan sonra tek katlı villalari gördü.

Villalar ahşap duvarları sayesinde eski bir görünüm kazanıp, yola kadar giden kırmızı mermerler sayesinde de modern, farklı bir havaya bürünmüştü.

En sonunda köpek kulübesi olan evi buldu. Kulübe vardı evde vardı ama köpek çok şükür yoktu. Melek köpeklerden korkmasada biraz tedirgin olurdu. Kediler ona göre daha masum, zararsız varlıklardı.

Evin üç basamaktan oluşan merdivenine çıkıp. İki kere zile basarak beklemeye başladı. Dakikalar geçtikçe daha fazla zile basıp kapıya vuruyordu.

Evin içinden kelimeleri uzatarak konuşan kadının sesi geldi.

"Offf... Tamam ,tamam çatlama...Kim ooo?"

"Ben Murat bey'in sekreteri..."Daha sözünü tamamlamadan kapı sonuna kadar açıldı.

Karşısında sarışın, uzun boylu, aşırı kadınsı minik geceliğiyle, yirmili yaşlarında biri kapının diğer tarafında Melek'den hesap sorar gibi kaşlarını çatmış konuşmasını bekliyordu.

Derinden bir of çekerek Melek başladı söze;

"Kusura bakmayın." demesiyle kadın saçlarını eliyle savurdu.

"Yarım saattir kapıyı kıracak gibi neden vuruyorsunuz? Tabii ki kusura bakarım. Özel hayat diye bir şey var değil mi?" Dudaklarını edepsizce yaladı. Zaten hunharca dudakları yalandığı belliydi. Melek kusmak için harekete geçen midesinin üstüne elini koyarak devam etti.

"Tabii ki özel hayat diye bir şey var ama Murat Arsel'in şu anda iş yerinde olması lazım. Lütfen haber verir misin?" demesiyle kadın kendini biraz daha kapıdan dışarıya doğru çıkardı.

"Bak bak şimdi de emir veriyor. Tatlımmm başka derdin varmı?" Ellerini beline koyarak şuh bir şekilde gülmeye başladı.

"Kusura bakma ama çağıramam." Gülmeye devam ediyordu.

"La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyül azim. Çağırmazsan çağırma kibar olmakta yaramıyor önümden çekil belli ki seninle konuşmak yersiz. Yardımcı olmaya da niyetin yok. Bari ayak altında dolaşma." Kapının önünde eliyle iterek kızı kenara çekip eve girdi.

Birinci katında mutfak, oturma odası bahçeye açılan kapı başka oda yoktu. Yukarıya çıkmak için hamle yaptığı anda gecelikli bayan önüne atılıp merdivenden çıkmaması için olağan gücüyle kollarını açıp önünde durdu.

Melek kolundaki pazardan aldığı saatine baktıktan sonra;

"Gerçekten hiç zamanım yok. Yukarıda çamış gibi yatan biri uğruna canlarımızı sıkmayalım. Sen kenara çekil gerisini ben hallederim." Kızın alnına tek parmağını degdirip konuşmaya devam etti.

"Hem o benim patronum kafan bastı mı şimdi? Şimdi vücudunu önümden çekeceksin. Yukarıdaki de koca gövdesini yataktan kaldırıp iş yerine gelecek. Bu kadar basit zorlaştırma." Genç kadının bir gıdım bile kıpırdamadığını görünce ellerini yumruk yapıp kıza gösterdi.

"Konuşmamayı düşünüyordum lakin şart oldu yoksa merdivenin önünde çıplak bostan korkuluğu gibi duracaksın..." Yumruğunu üfleyerek açtı.

"Seni dövmeyeceğim. Öncelikle yanımda oyalanacağına, üstüne bir şey giy.

İkinci olarak, annene ne dedin? Tuğçe'ler de kaldığını mı yoksa Esra, Meltem, Begüm gibi isimler mi kullandın?

Devam edeyim mi? Devam edersem bel altı konuşmaya başlayacağım. Ya da önümden çekil. İki gündür zerre sabırlı olmadığımı düşünüyorum."

"Tamam be... Deli midir nedir?" Kapıdan çekilip mutfağa gitti.

 

Murat Arsel'in odasının önüne nihayet gelmişti. Kapının üstünde kocaman, yabancı erkek bir modelin, yarı çıplak vücut resmi vardı. Modelin yüzü yan döndüğü için tam olarak görünmüyordu. Kendine hitap ettiğini anlatıyor olmalıydı.

"Bu kadar da yalan olmaz ki. Bu nedir yani burdaki vücut nerde Murat bey'in vücudu nerde? Herhalde kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini hatırlatıyor bu resim. O tiple erkek kadın herkese yürüyor." Melek bir yandan kendi, kendine konuşuyor, bir yandan da şaşkın halde resime bakıyordu. Kapıyı yaklaşıp adamın kaslarına incelerken odanın kapısı birden açıldı.

Karşısında Murat beyaz çarşafla vücudunun alt tarafını örtmüş bir şekilde odadan dışarıya çıktı. Kıvırcık saçları dağınık etkileyici bir görüntü çiziyordu. Melek istem dışı göz bebekleri büyümüş yanakları al al olmuştu. Başını inanılmaz hızlı derecede yere indirdi.

"Bismillah... Baklavaları varmış, kıvırcık saçları da ne kadar tatlı göstermiş. Ama oha yani nasıl böyle dışarıya çıkıyor ki." diyerek sessizce mırıldanmaya başladı.

Murat kaşlarını çatarak Melek'in dirseginden tutup merdivene doğru itti üstündeki beyaz çarşafı daha bir özenli düzeltti. Melek dudağını ısırıp zorda olsa konuşmaya başladı.

"Ben şey için geldim..." Dayanamarak gözlerini elleriyle kapattı.

"Lütfen üstünüze bir şeyler giyer misiniz?" Birkaç parmağını sağ gözünün üstünden çekip utanarak baktı.

"Toplantı için sizi..."

"Sus!!!" Kapıya tekme atarak Melek'in kolundan tuttu.

"Sakın konuşma ne hakla evime girersin? Polisi arayacağım ne bela çıktın sen?" diyerek ellerini saçlarına geçirdi. Gövdesi zaten çıplaktı kollarını havaya kaldırınca six pack'leri daha fazla göze battı. Melek'in gözleri yuvalarından çıktı, çıkacaktı. Kapının önündeki erkek vücuduna bin basabilirdi bu hali.

"Adam gibi sekreterlik yap. Benim özel hayatıma müdahale etme." Melek kendini uzaklaştırmaya çalışırken avuçlarını tırnaklarıyla sıkarak sadece dinliyordu.

Murat ise her zaman ki gibi laubali kırıcı cümleler sarfediyordu.

"Konuş dilini mi yuttun kimden izin aldın buraya girmek için?" Sıktığı elini hafifletti. Melek kendini hızla çekmesiyle kolunu kurtarmıştı.

"Sözümü tamamlamama izin vermiyorsunuz ki, sizi şirkete getirmem emredildi, toplantınız varmış. Zevkli yaşantınızı bir süre kenara koysanız ölür müsünüz?" demesiyle Murat tek adımla Melek'in yanına yaklaştı. Her adımda genç kadın geri gidiyordu.

"Yaşantım sana zevkli mi geldi?" dedi konuşurken sinir etmek için dudaklarına odaklandı.

"Yok artık! Patronmuş, erkekmiş dinlemem öldürürüm seni." Murat teslim oluyorum der gibi ellerini yukarı kaldırdı. Kahkaha atarak ellerini indirdi.

"Çık dışarı çabuk, benim sözümün üstüne söz söylemek sana düşmedi." dedi Murat odaya girmeden Melek, Murat'ın kolundan tutarak kendine döndürdü. Parmağını patronunun yüzüne doğru sallayarak konuşmaya başladı.

"Sakın, alt kattaki kızın size olan bağlılığıyla benim bağlılığı mı karıştırmayın. Ben para için sizin mide bulandırıcı hayatınıza adım atıyorum. Ve yine para yüzünden büyük bir hazla yüzünüze yumruğumu geçiremiyorum."

"Ne dedin tekrar et."

"Hem konuş diyorsun hem sus bir karar ver. İnsanı katil etmek için savaş vermekten vazgeç!" İç sesi sesli olarak sarfettiği kelimeler kafasına dank edince öncelikle parmağını indirdi.

"Sen beni tehdit mi ettin, şaka mı bu?" Ellerini hayır dercesine salladı. Tebessüm ederek durumu düzeltmeye çalıştı.

"Yani efendim toplantı var ama sizin yüce varlığınız olmadan toplantı tamamıyla toplantı olmuyor. Bu toplantı da sadece siz ve iş adamları olacak. Ama siz olmazsanız ordaki diğer insanların olması kayda değer olmaz. Siz ve toplantı, anlatabildim mi?"

"Bir ton laf sayıp salağa yatmada üzerine yok. Çık dışarı, çabuk hemen."

"Aşağıda sizi bekleseydim sizde giyinip gelirsiniz olmaz mı?"

Murat kolundan sıkıca tutup merdivenlerden aşağıya doğru itti. Birkaç merdiven tökezliyerek kendini durdurup yavaşça aşağıya indi.

Murat arkasından konuşmaya devam ediyordu.

"Fakir insanların beyinleri de fakir oluyormuş. Bir gündür banel, fakir suratın beni sinir ediyordu bu da tuz biber oldu."

Mutfağa bekleyen gecelikli kız Murat'ın davranışı sonrasında zafer kazanmış gibi dış kapının kulpuna dokunup hafifçe başını kaldırdı.

"Hiç güleceğim yoktu. Bak şimdi patronun sana okkalı bir çifte attı.

Kapı burada şimdi defol erkeğim ile beni yanlız bırak." diyerek kapıyı sonuna kadar açtı.

Melek kapıya doğru ilerlerken Murat şarkı mırıldanarak yatak odasına geçti. Hiçbir şey olmamış gibi odasının kapısını kapattı.

Melek, patronu gözden kaybolunca ellerini beline atıp gecelikli kızın kulağına eğildi.

"Geyşa gibisin her erkeğin istediği kadın tavrı."

"Ne dedin sen, bana şimdi küfür mü ediyorsun?" Melek masumane bir tavırla tebessüm edip;

"Sakın yanlış anlama ayak üstü tarih dersi vermek gibi olacak ama Japonya'nın bir nevi kültürü. Murat bey'e onun geyşası olduğunu söylersen hoşuna gidecektir. Daha fazla intisap eder size."

Gecelikli kız anlamadığı halde hoşuna gittigi için gülerek karşıladı. İltifat olarak almıştı. Fakat geyşa bu zamanda diğer adıyla or...pu demekti.

Kapıyı Melek'in yüzüne sertçe kapatarak gecelikli kız göğüs bölgesini daha bir belirginleştirdi. Odaya doğru salınarak gitti. Kapıyı açtıktan sonra Murat'ın yanına yanaşıp dudaklarını ısırıp kadınsı bir tonda;

"Sana bir sır vereyim mi?" dedi, Murat isteksiz bir tavırla tek kaşını kaldırdı.

"Söyle bakalım sır neymiş?" diyerek yatağa uzandı.

"Söylüyorum." Dudaklarını adamın doğal görünümlü pembe dudaklarına değdirdi.

"Ben senin geyşa'nım."

Murat birden kahkaha atarak;

"Ne, ne, ne emin misin?"

"Evet, tam bana göre içimde hissedebiliyorum."

"Geyşa or...pu demek benimle bugün varsın yarın yoksun. Yine de bu şekilde anılmak istediğinden emin misin?"

"Ne yani ,sekreter olacak o kız bana hakaret mi etti?" Yataktan ayağa kalktı.

"Off ya nasıl anlamadım şeytan o kız."

Murat gülmeye devam ediyordu. Yataktan kalkıp beyaz dar tişörtünü, kot pantolonunu giydi. Kasılan boynunu ovup nefes aldı.

"Akşama burda olma sakın.Artık oldu bitti karşıma çıkma."

"Dün gece bu lafları söylemiyordun. Yatakta kulağıma güzel sözler söyledin. Beni nasıl kandırdın?"

"Klüpte peşime takılan sendin. Geliyorum dedin duymamazlıktan geldiğim halde üç kere tekrar ettin vakti öldürmek için gel dedim. Seni yatak odası yerine, nikah masasına götüreceğimi mi düşündün? Komik olma, hadi eyvallah."

Kız şaşırmış halde elleriyle yatağa vurup çocukça ağlamaya başladı. Bir gecelik yatak macerası daha Murat için bitmişti. Saçlarını düzelterek kızın haline aldırış etmeden bütün vücuduna parfüm sıkıp odadan dışarı çıktı.

Telefonundan arkadaşına mesaj attı kulübe gitmeyi planlıyordu.

Melek dışarıda bir umut çıkmasını beklerken evin dış kapısı açıldığı gibi ağacın kenarına saklandı. Murat arabasına tam bineceği anda yanına koştu.

"Efendim holdinge mi gidiyorsunuz? Bende arabanın köşesine otursam aynı yere gidiyoruz zaten."

"Sen! Gerçekten inanılmaz birisin. Son kez söylüyorum kaybol fakirlik akıyor her tarafından."

"Ama yeter ya iki lafından birisi fakirlik. Sen zengin oldun da ne oldu? Sendeki durum benden daha vahim."

"Gelmiyorum toplantıya götür de göreyim."

Melek artık fazlasıyla sabır göstermişti. Arabadan ellerini çekip Murat'ın bir adım önünde durduktan sonra avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

"Ne sen gay misin? Yaşlı komşunuzun oğlundan mı hoşlanıyorsunuz? İnanmıyorummm." Etrafa göz attı.

"Babanız ne kadar üzülecek..."Murat şok olmuş halde ne yapacağını şaşırmıştı. Yoldan geçen tek tük insanlar da çabasıydı. Daha fazla rezil olmamak için elini Melek'in ağzına götürüp sıkıca tuttu. Kulağına dayanıp;

"Geleceğim sus yeter...Tamam pes ediyorum sen kazandın ALLAH'ın belası Melek isimli şeytan."

____

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kitabı da beni de takip etmeyi unutmayın.

Yorum ve beğeni olursa mükemmel olur.

 

Loading...
0%