Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.Haber Gelir Geriden

@kambersizyazar

 

Hoş geldiniz.

______

Lalezar Sokağının bitmeyen cilesidir, öğle dedikoduları. Kadınlar, genç kızlar ağız birliği yapmış gibi Saat on iki'de dedikodu kazanını kaynatıp. Akşam ezanını kadar devam ettirirdi. Melek için iyi durumdu. Yarım saat vardı dedikodu kazanını kaynatmaya. Gizli ,gizli kimsenin onu farketmemesi için olağan dışı çaba göstererek evine doğru ilerliyordu. Aklının ucunda bir yerde, fark edilirse babasının kulağına gitme ihtimalini düşününce fazla olmasa da korktu . Aslında babası ile araları her zaman mükemmel denilecek kadar pürüzsüzdü. Biricik annesi meme kanseri yüzünden gözlerinin önünde solmuş ,tam iyileşme evresinde yetmezmiş gibi ,trafik kazasında vefat etmişdi. Bu Kapya ailesi için yıkım olmuştu bir anda. Sonrasında ilk aşkı, nişanlısı Sabri ile bir hayat kurma hayali sekteye uğrayarak bir yıkım daha eklemişti. Sabri'nin ailesi en son duyduğunda, başka memleket de yaşıyorlardı. Bir buçuk yıl önce, yıllarca yaşadığı yere bir çizgi çekip. Lüks bir semte taşınmışlardı. Zengin olmadıkları halde bir anda paraya, para dememeleri herkesin dilinde sakız gibi çiğnenmiş ve en sonunda Meleğe kadar iftiralar atılmıştı. Sabri'nin ailesine hırsız denilirken, daha yeni vefat eden annesinin acısını yaşayan Meleğe de suçsuz yere hırsız denmişti. Tek suçu sevdiği adamın suçsuz olduğunu kanıtlamaktı. Sabri hariç ailenin hepsinin üç kağıtçı, dalavereci olduğunu yıllar içinde öğrenmişti. Sevdiği adamın erkek kardeşi on sekiz yaşında olmasına rağmen, çalışmak yerine bakkallardan yiyecek çalardı. Babası devlet memuru olduğu halde cebinde tomarla para taşıyordu. Devlet memuru denildiğinde saygı ile hürmet gören biri değildi. Tek bildiği rüşvet, tek bildiği yalan dolan dı. Annesi, zengin ailelerin evlerine temizliğe giderdi. Her hafta evinde farklı bir biblo ile misafirlerini karşıladığı için onun da ne olduğu belliydi. Sabri de babası gibi devlet memuruydu. Haramdan ve babasının yaptığı her davranıştan zarar görüyordu. Rüşvet nedir bilmezdi, çalışkan, mantıklı ve Meleği dünyalar kadar çok seviyordu. Ta ki Sabri'nin babasının hatası yüzünden hayatları ters düz oluncaya dek. Her şeyin bitişiydi, her şeyin başlangıcıydı. Sevdiği adam birden her anlamda değişti, eskisi gibi olmadı. Kolu komşunun yaptığı davranışlara, yüzde doksan gerçek sözlere dayanmadıkları için herşeyi kökünden bitirdiler. Meleğe karşı ve bütün mahalleye karşı düşman olmuş bir halde evlenmeye kısa bir süre kala kaçmışlardı. Sabri'nin ailesinin hataları yüzünden ruh hali kötüleştiğini biliyordu. Hiç aklına gelmeyen onu yarı yolda bırakacak kadar kötü durumda olacağıydı. Saçma bir bahane ile mesaj atan, tek kelime söylemeden çekip gidince. Kendini sonra hiç toparlayamadı, toparlamakta istemedi. Belki bir umut her şeyi unutup arada ayağa kalktı. Sonra yeni bir yıkım ile gün ve gün soldu.

Tek kıymetlisi elinde kalan, babası Hayri Bey olmuştu. Uysal,şefkatli sevgi dolu bir sığınağı. İki yıl öncesine kadar, muhasebeci olarak özel sektörde çalışıyor. Küçük ama geniş hayatını bu şekilde huzurlu mutlu sürdürüyordu. Çok sevdiği karısı Semra hanım aniden vefat edince büyük bir travmaya uğrayarak felç geçirmişti. Sağ elini yüzde elli beş kullanamaz hale geldiginde. Zorunlu emekli olmuştu en sevdiği 50'li yaşlarında. Kendi işlerini, elinden geldiğikçe, ev işlerini yapmaktan zevk alırdı.

Melek eve yaklaşırken çantasında anahtar arama çalışmalarına baslamıştı. Çok zor olsada çuval diye taşıdığı çantada, nihayetinde anahtarı bulmuş derin bir oh çekerek eve girmeyi başarmıştı. Ürkek bir ifadeyle

"Baba"diye seslendi.

Cevap gelmeyince biraz daha sesli bir şekilde birkaç defa daha tekrarladı. Evde olmadığını anladığı gibi koşarak banyo'ya girdi. O kadar panik haldeydi ki, istem dışı sakarlıklar meydana geliyordu. Küçüklükten beri en sevmediği banyo'da kovaya su doldurarak, istemesede banyoyu yıkanmaya hazır hale getiriyordu. Elinde olsa, üç haftada bir kere banyo yapmak yeterliydi. Tabi babası önünde büyük bir engeldi. Hayri Bey normal düzeyde titiz olmasının yanı sıra, kızı Melek vurdun duymaz ve zorunlu bir durum olmadığı sürece titizlikle bağı olmayan biriydi.

Hızla soyunup, şampuan'ı keçe haline gelen saçlarına döküp ,olabildiğince çabuk köpürtmeye başladı. Bir yandan da vücuduna sabunla ovalıyordu.

***

Hayri Bey koyu bir sohbetin hakim olduğu kahvehanede, keyiften dört köşe olmuş tavla oynuyordu. Beyaz ile karışık siyah saçları bütün yüzünün canhıraş halini gözler önüne seriyordu. Temiz bir adamdı. Etliye, sütlüye karıştığı görülmemişti. Kolu komşu tarafından sevilip, saygı duyulması, bu zor dönemlerinde büyük bir nimetti. Damadı olmasına az bir zaman kala kaçan Sabri için Melek'i suçlayan komşular, konu Hayri bey'e gelince hiçbir kelime kullanmadan ona saygı duyarak sükut ediyorlardı. Melek'in de bu olayla alakası yoktu ama Melek, fena ve kavgacı bir kızdı. Komşuları için her türlü belalı olaya dahil olabilirdi. Baba, kızın açısından bakarsak, komşularının düşündükleri umurlarında değildi. Olmamıştı, olmayacaktı.

Hayri bey, sol eline zarı alıp tüm kuvvetiyle sallayarak attı. Büyük bir keyifle pullara bakarken. Küçük eski telefonunun sesiyle irkildi. Tanımadığı numaraları açmazdı, ilk defa tereddütsüz arkadaşlarından müsade isteyerek açtı. Hayri bey içinden Bismillah diyerek tam cevap vereceği an da, karşısında ki sekreter otomatiğe bağlamış gibi Hayri Bey'i dinlenmeden söze başladı ;

"İyi günler, Hanzade holding'den arıyorum is başvurunuz kabul edildi. Bugün Saat 16:40'da Hanzade holding'de iş görüşmeniz vardır."

Hayri bey çok şaşkındı.

"Kızım yanlış aradın, hiçbir yere başvuru yapmadım." diyerek şaşkınlığını belli edercesine cevap verdi.

Sekreter ;

"Bize verilen numara bu, yanlış anlaşılma oldu zannedersem. Melek Kapya istemeden yanlış bilgi vermiş. İyi günler..."

Hayri bey'in birden aklına geldi. Yaramaz kızı,başvuru yaptığı her şirkete yedek olarak babasının telefonunu veriyordu. Allah bilir ne oldu da cevap vermemişti.

"Dur kapatma , benim kızımdır kendisi. Kusuruma bakma aklıma gelmedi." diyerek kapatmadan konuştuğu için şükretti.

Sekreterin bu tür yanlışlar hoşuna gitmezdi. Başı fazlasıyla deli, genç bir patronla dertte diye tekrar etti. Görüşme saatinin bilgisini vermeye .

"Tamam o zaman Saat 16:40'da görüşmeye gelsin İyi günler. " Diyerek sertçe kapattı telefonu.

Hayri bey yaşadığı sevinci daha sonra açığa vurmayı seçip. Kızına biricik yetim yavrusuna söylemek için evinin yolunu tuttu. Kızı alacağı habere çok sevinecekti. Hep ayakları üstünde durmak isterdi. Şimdi kızının ayağına kadar gelmiş bu haberi duyması ve mutluluğunu görmek için eve doğru ilerledi.

***

Melek sıkıntı ile yaptığı banyodan çıkar çıkmaz. Klozet'in kapağına oturarak saçlarını taramaya koyuldu. Banyo yaparken saçlarını taramaktan nefret eder, kendince daha çabuk saçları açılıyor diye havluyla kurutup sonra tarardı. Zaten adam akıllı taradığı da yoktu. İki kere saçlarına tarağı geçirir. Baktı olmadı başka zaman açarım diye bırakırdı.

Birden dış kapının anahtar sesini duydu. Melek klozet'in rahat kapağından, ayağa kalktı. Banyonun kapısı aralayıp, seslendi.

"Baba senmisin?"

Hayri bey sıcak sesiyle cevap verdi.

"Benim kızım ,güzel haberim var... Çabuk gel, geç kalacaksın yoksa." Dediği gibi Melek üstündeki bornozuna iyice ne sarılıp, babasının yanına gitti.

 

"Nereye? " diyerek saniyeler için mimiklerini devreye sokup, babasının parlayan kahverengi gözlerine baktı.

Hayri Bey dudaklarında küçük bir tebbessüm ile araladı;

 

"Yaptığın iş başvurusu kabul edilmiş görüşmeye çağırdılar. Görüşme saatin 16:40 üç saatin var çabuk ol." Kızının yumuşacık yanağına dokundu. "Taşıdığın telefonda süs eşyası değil... Bende telefonu açmasaydım, bu iş de elimizden gidecekti." dedi gülümseyerek, Melek babasının yavaştan göbek bağlamış vücuduna sarıldı.

Çok mutlu olmuştu, kaç aydır verdiği uğraşlar boşa çıkmamıştı. Hızlı bir şekilde odasına geçip kıyafetlerini ayarladı. Zaten üç tane iş ortamına uygun kıyafeti vardı. İkisi annesinden kalmış biri de annesiyle birlikte almıştı. Kıyafetleri odada bırakıp oturma odasına koştu. Babasına tekrardan sarılıp ağlamaya başladı. Hayri bey Melek'in yanaklarından akan yaşları özenle silerken alnına kocaman öpücük kondurdu. Meleğe bakıp konuşmaya başladı.

 

"Ağlamak yerine ne giyineceğini düşünsen daha akıllı bir karar olmaz mı?"

Haklıydı babası ağlamak için zaman yoktu. Gidip karakterini en iyi şekilde gösterip işe kendini kabul ettirmesi lazımdı.

Başını sallıyarak odasının yolunu tuttu. Artık yeni bir hayat onu bekliyordu. Ne olursa olsun kabul edilmesi lazımdı. Artık düzenli bir hayatı, güzel bir işi olabilirdi. Çok büyük bir Holding olması ve alacağı paranın iyi olacağını umması apayrı önemliydi.

***

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Begenerek lütfen yorumlarda bulunun yanlışlar varsa duzeltirim bu sayede.

 

Loading...
0%