43. Bölümden önyazı
"İtiraf etmek istiyorsan bugün iç açıcı birgün değil. Başka gün seni dinlerim. Ne yaptığını bilmesem de Allah bilir saçma sapan bir şeydir. Senden her şey beklenir." diyerek gülümsedi. Ahmet ağaca yaslanarak karşısında onun mutluluğu için çalışan kıza baktı.
"Kusura bakma Melek." diye mırıldandı.
"Tamam dedik ya... Uzatma işte, ilk defa bana yaptığın bir şey için pişman olduğunu görüyorum." Ahmet'in gözleri dolunca şaşırdı. Melek bir anda gelişen olaylar karşısında afallamıştı. Babası, annesinin eski resimlerine bakarak söylediği sözleri geldi aklına.
"Erkekler kolay kolay ağlamaz. Ağlıyorsa bir keşke dediği anısı vardır." demişti. Ahmet'in inip çıkan omzuna elini koyarak sakince seslendi.
"Ne yaptıysan oldu bitti. Yoksa yıllar önce kaybolan kardeşim misin?" diyerek Ahmet'den iyi veya kötü yönde tepki almayınca devam etti.
"Hadi ama şaka yaptım gülmen lazım." Ahmet ellerini yüzünden yere indirip Melek'e bir adım yaklaşarak sarıldı.
"Rabbim şahit olsun. Seni dünya ahiret bacım olarak görüp kollayacağım. Senin iyi şeylere layık olmadığını düşündüm. Senin gibi tehlikeli bir kızın normal bir hayatı olmasını istemedim."
"Ya Ahmet, benden daha gariban bulamazsın. Ne yaptım sana bilmiyorum."
"Özür dilerim. Senden daha tehlikeli olduğum halde senin hayatına burnumu soktuğum için, bütün pişmanlığımla özür dilerim. Aynı anadan doğmasakta kardeşimsin artık." Melek elleri boşlukta, aklı ise arafta kalmıştı.
"Kusura bakma kardeş kontenjanını senden önce Sibel kaptı. Ben baldızım ama kardeş olan cinsten." Arafta kalan sadece Melek değildi. Gözlerini öfkeyle açmış, kalbi sökülecek gibi dizleri ağırlığını taşımakta zorlanan bir adet Murat Arsel duvar gibi mıhlanmıştı.
"Çıldıracağım, bu adam ona niye sarılıyor?"