50. Önyazı
.
Murat bir ara Melek'in yanına gelip saçına dokundu.
"Melek hanım, toz vardı aldım." Sonra dalga geçercesine gülen Esila'nın boy hizasına indi.
"İyi misin? Daha fazla gülme istersen... Düştüğüm zor durumla eğlendiğin halde yanlış anlayarak kendileriyle dalga geçtiğini sanacaklar."
"Bingo! Sana gülmüyorum çok zorluk çeken yönetime gülüyorum." dedi herkesin duyacağı tonda. Adamlar sinirle Esila'ya baksada, genç kadının umurunda dahi değildi. Ayağa kalkarak Melek'in yanına gitti.
"Tatlı cadı, toplantı bitince seninle konuşmam lazım." diyerek tekrardan adamların yanına geçti. Melek'in ağzı açık ayran budalası gibi öylece kalmıştı. Esila'nın yine nasıl bir hinlik düşündügünü bilmediği için endişesi bir kat daha artmıştı.
"Sizler kaç ay maaşınızı alamadınız?" diyerek başladı. Adamlar şaşkın halde birbirlerine bakıyordu.
"Her ay bankadan aldık. Yanlış anlamayın Esila hanım, buradaki konu bu değil." dedi kendini grubun sözcüsü ilan eden yaşlı adam.
"Aaa, olur mu konunun giriş bölümünü geçtik bile gelişmedeyiz. Hiçbir tatil es geçildi mi? Fazla çalışma saatleri sizlere empoze edildi mi?"
"Hayır..."
"Şimdi sonuca geldik. Siz nerede zorlandınız? Şayet zorluk varsa istifa diye bir gerçekte var. Kimse ayağınıza zincir bağlamadı. Mesai saatlerinde ne iş verirlerse yapmak zorunda olduğumuzu bize öğrettiler. Aynı yerde çalıştığımız halde benden yaşça ve deneyim olarak büyük sizler niye öğrenmediniz? Ya da öğrenmemek için bahaneleriniz mi ortaya çıktı? En iyisi yarın Murat Arsel'in masasında istifa dilekçeleriniz olsun."
Murat gülmemek için kendini zor tutuyordu. Esila'nın söylediği her söze imzasını atabilirdi. Yine de susturmak için kaşlarını havaya kaldırdı. Bu hareket Esila tarafından dil çıkartılarak bozguna uğratılmıştı.
"Konuyu başka tarafa çekmeyelim." dedi Murat, dikkatlice konuya tekrar girmeye çalıştı. Tabii Esila susmayarak, Melek ise gülerek Murat'ın bütün ciddiyetini yine alıp götürmüştü. Karşısında iki en sevdiği kadın varken Murat için konuşmak çok zordu. Ellerini kıvırcık saçlarına götürüp arkaya doğru kaldırdı. Aklına gelen fikirle mavi gözleri iki kadın arasında gidip geldi.
"Melek hanım herkese sade kahve getirir misin?" diyerek gülümsedi. Kimsenin fikrini almadan kahve istemesi Melek'i sinir etse de başını hafifçe indirip odadan çıktı.
"Esila, sende git Melek'e yardım et. Şu gözlükleri de gözünden çıkar. Odanın içinde güneş veya onun çapında parlak bir şey yok."
"Ne! Murat Arsel, şaka mı yapıyorsun? Sohbet ediyorum, görmüyor musun?" dedi bastırarak, Murat sandalyenin kenarlarını tutarak sandalye ile birlikte kapının dışına bıraktı.