@kameri
|
Müzikler: daylight Darkside
Umut en büyük kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır.
Friedrich Nietzsche
~
Çırpınmıyorum ciğerlerimdeki hava tükendi ağlıyorum çünkü saç diplerim acıyor... sudan dolayı kulaklarım uğulduyor.
Bileklerimde ki bu ipler derimi daha çok yaralıyordu. avuçlarıma dolan kanlar parmaklarımdan süzülüyordu vücudumu sabitleyen Sandalye ve başımı boğulmam için Suya bastıran eller.
Saçlarımı bastırmayı bırakıp Sertçe geri çektiklerinde artık his daha azdı Kafam sudan çıktığında yüzüme vuran hava yüz hatlarımı dondurdu. ciğerlerime dolan oksijenle derin nefesler aldım ve yuttuğum sudan kurtulmak için öksürmeye başladım.
önümde duran varildeki bulanık sudan başka bir yere bakmıyordum ışık yoktu , vücudumda gözlerimde karanlığa alışmıştı.
Karşımda yayıla yayıla sandalyesinde oturan adamın adı cabir'di
Saçları benimki kadar pisti o özgür olmasına rağmen, giydiği kıyafetler pis, yırtık ve eskiydi. haftalardır tek yaptığı buydu öylece oturmak.
Saçlarının rengi kirden ve ışıksızlıktan görünmüyordu ama gözleri kahverengiydi . Nasırlı ellerini önünde birleştirerek bana doğru eğildi alayla " artık ne timin ne söyleyeceklerin umrumda bu hoşuma gidiyor " dedi iğrenç kalın sesiyle , bunu biliyordum. aylardır biliyordum.
Gülümsedim belkide bu gülümseme deli olduğuma bir işaretti . onun yüzündeki alaylı ifade anında yerini şaşkınlık ve umutsuzluğa bıraktı bir kaç saniye gülümsememe baktı. Ona katılmam hoşuna gitmiyordu " delisin sen " dedi bunu belkide bininci duyuşumdu.
"Yakında sende delirirsin " dedim tahriş olan bağazım yüzünden hem Sesim çatallı çıkıyor hemde ses tellerim acıyordu.
Kaşları hafifçe çatıldı anlamadığı belliydi Zaten o zekayla anlamasını beklemezdim.
Baştan aşağı süzdüm cabir'i havaya dikilmiş iğrenç saçları, kirli sakalları , kurumuş dudakları ama yeni bir şey vardı dudağının kenarındaki yara izi, birinden sağlam dayak yemiş gibiydi boynuna Sardığı Siyah- beyaz puşi'nin beyaz bölümleri Sararmıştı, üstüne giydiği kirden siyah görünen peşmergenin kol kısımlarında sökükler vardı.
Ne demek istediğimi anladığında az önceki alaylı ve anlamaz ifadesi silindi yerini öfke ve nefret aldı saf nefret.
Suratıma inen tokatla eski yaralarımdan biri yeniden kanamaya başladı bunu ağzıma dolan kan tadıyla anladım . yeni bir yara açılmadı çünkü açılacak yeri yoktu
" nefes bile alamıyoruz. Sen..." dediğinde gülümsemem yüzümde dondu sormak istedim. Soramadım cevabını bildiğim soruları sormak aptallık gibi geldi. Cabir'le kendimi ilk kez aynı kefede gördüm ikimizinde nefesini aynı kişi kesiyordu . Uzun zaman sonra kalbimin derinliklerinde bir sızı hissettim acıyla örtülü duvarlar yıkılmadı çatlak bile oluşmadı ama uzun zaman sonra ardındakini hissettim. Kalbimde , cabir bunu söyledikten sonra hemen pişman oldu çünkü burada bana umut verecek herhangi bir söz yasaktı ama onlar bilmiyordu artık bana umudu çağrıştıran tek bir söz yoktu adamlardan biri ellerimi çözmeye başladı artık orada yer edinmiş ipler çıkınca bile acı veriyordu. ayaklarımıda çözüp omuzlarımdan tutarak sertçe ayağa kaldırdılar acı ve itilmenin verdiği halle Sendeledim, tanıdık birkaç demir sesi geldi. kapılar açıldı sırf ben oradayım diye ışıkları söndürülen koridordan geçtim artık ellerimi bile bağlamıyorlardı çünkü kaçmıyordum.
Hücrenin kapısı açıldı ben hiç tepki vermeden, zorlamadan içeri girdim ve günün sonunda yine o dört duvarın içindeydim. Siyah sıvaları dökülmüş duvarlar , her yer nemli tavandan sular dökülüyor yerde su birikintisi oluşmuş.
Oda boş ne yatak ne herhangi bir şey, tek bir pencere bana bu hücreyi sevdiren tek bir pencere. küçük demir parmaklıklı kare bir pencere hep açık ve sabahları güneşi geceleri ayı tam görüyor. Su birikintisine kaydı gözüm su buğuluydu ama azda olsa yansıtıyordu. siyah saçlarım düğüm düğüm olmuştu gözümün altında artık siyahlaşmış bir morluk dudaklarımda bir çok yara, ve onlar lanetimin Sebebi, gözlerim.
Lacivert Sadece koyu lacivert başka bir şey değil gözlerim tekrar geceyi buldu.
"Gece mavi" 1 yıl 8 ay ; tam bir yıl sekiz aydır buradayım ama sanki yüzyıllardır buradayım ve 1 yıl sekiz aydır ilk kez bu söz döküldü dudaklarımdan, çatallı sesim, kuru boğazım yüzünden küçük bir öksürük krizi tuttu ama ben geceyi izledim .
Oradaki yıkık köprünün iki ucunda iki kişi vardı artık emindim ben. birbirlerine ulaşamayan belki ulaşmak istemeyen , ama oradalardı karşı karşıya.
ayak sesleri geldi kapının dışından bu saatte yemek yada su vermezlerdi işkence hiç çektirmemişlerdi çünkü uyurlardı belki bu kez beni tamamen öldürmek istiyorlar. bunu istedim sadece nefes almaktansa ölmeyi istedim, ve ölüme tekrar kucak açtım.
kapı açıldı bir kız vardı sarı saçlı pembe bir elbise giymiş üstü başı temiz yüzü güzel saçları yapılı buraya ait değil.
Ve dudaklarından tek bir söz döküldü. kucak açtığım duygu ölüm değildi , karar vermem gerekiyordu ben Ya ilk kez kendimi seçecek ya da burada çürüyecektim.
"Jessica shay engerek seninle konuşmak istiyor"
Bu giriş bölümüydü karanlık ve tehlike sizi bekliyor...
|
0% |