@kan_ve_gul
|
Hafif esen rüzgar yüzüme vurdukça kendimi daha iyi hissediyordum.Hafif rüzgarları her zaman sevmiştim.Daha gecen hafta olan olayları unutmuş ve kendime yeni bir hayat kurmuş gibiydim fakat hala olanların etkisindeydim,kabuslar görmeye devam ediyordum.Annemi çok küçük yaşta kaybetmiştim bu yüzden babamla aramdaki bağ herkesden daha fazlaydı,babam bu dünyada en sevdiğim insandı ama geçen haftaya kadar… Öyle bir şey yapmıştı ki olanların etkisinden çıkamadım,her gece ağlamaya başladım,göz altlarım morarmaya başladı ve 3 günün ardından saraydan firar etmiş yani kaçmıştım.Olayların üstünden 1 hafta geçmesine rağmen hala olanlar yüzüme çarpıyordu çünkü babam bu kasabanın herseyiydi, Neden mi? Babam ben doğmadan önce bu kasabaya çok katkı sağlamış,savaştan kurtarmış,kasabanın ayakta kalmasını saglayan bir şey varsa oda babammış fakat tabi ki seven olduğu gibi sevmeyenlerde varmış,babamı öldürmeye çalışanlar,babamı hapise attırmaya çalışanlar bile olmuş ama babam hiç bir çelmeye takılmadan dimdik yürüdü ve kasabada babam kralım,majesteleri diye anılır. Geçen haftaya dönelim.Günlerden çarşamba ve öğlen saatlerindeyiz,babamla yemek yerken birden yukardan bir ses geldi,3. kattan sonraki odaların babam dışında kimsenin girmesi yasak ama o ses sanki 4. kattan gelmişti.Neden yasak olduğunu bilmiyorum,babam her zaman çok merak etmememi söyler,beni geçiştirirdi,ama orada ne olduğunu en çok ben merak ediyordum.Babamın birden gözleri büyüdü ve yüksek sesle bağırdı “KORUMALAAARR,NERDESİNİİZZZ” korumalardan bir kaçı hemen geldi”Noldu kralım,bir sorun mu var?” Babam onları dinlemeden hemen yukarı çıktı,o kadar hızlı koşuyordu ki merdivenden bile düşüceği için korkmuştum,bende onun peşinden gittim.Beni fark etmemesinden yararlanarak gizlice onla beraber odaya girdim ki ne göreyim dersiniz? Yüzlerce insan ve hepsinin gözleri kapalı…Odada iğrenç bir koku vardı,sanki insan ölüsü gibi kokuyordu,odanın duvarları kahverenginden koyu yeşile kayan hiç sevimli bir renk gibi durmuyordu.Odada biraz ilerledim ve yatan insanların yanında tabelayı andıran bir şey gördüm,yanlarına yaklaşmaya korksamda ne yazdığını merak ettim ve merakıma yenik düşüp yaklaştım.Yavaşça üstündeki tozdan katılaşmış örtüyü kaldırdım ve yazıları okudum. “Yıl 2019,Johne Park”yanında ise bir parmak izi bulunuyordu,bunun o adama ait oldugunu düşündüm.Parmak izi kırmızıyla baskılanmıştı,ama bir sorun vardı,tüm insanların parmak izi kırmızıyla baskılanmıştı. “Y-yoksa bu iz boya d-değil de,k-kan olabilir miydi?” Kafamdaki düşünceler birbiriyle savaşırken babamdan ses geldi. “Katia? Senin ne işin var burda!?” sesi buz gibiydi,sanki tanıdığım o sevimli,eğlenceli,komik adam gitmiş,yerine bambaşka biri gelmişti,babam dediğim o adamın bir seri katil olduğu düşüncesi beni delirtmişken,babama zorlukla cevap verdim. “Asıl bu insanlar kim?,niye burdalar? ve en önemlisi onlar ö-ölümü? Yoksa onları s-sen mi öldü-öldürdün”kekeleyerek de olsa aklımdaki tüm soruları sormayı başarmıştım. Babam bana sanki düşmanıymışım gibi buz gibi bakmaya devam ediyordu,sanki bakışlarında çok şey yatıyormuş gibiydi ama ne olduğunu anlayamamıştım,sadece sorduğum birkaç soruya cevap almak ister gibi babama şüpheli bir sekilde bakmaktan başka elimden bir şey gelmiyordu.Aramızdaki bakışmayı babamın çalan telefonu durdurdu,arayanın kim olduğunu merak etsem de,şuan bunun zamanı olmadıgının farkındaydım.Babam telefondaki kişiyi dinledikten sonra cevap verdi. “Evet simdi gelin” demesinin ardından babama “noluyor” der gibi bir bakış attım ki,ben hiç bir sey diyemeden arkamdan bir adam gelip beni ilaçla çoktan bayıltmıştı bile. |
0% |