Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.bölüm: USB

@kanliiviskii

 

( merhaba kitapta sık sık karakter ve iç ses konuşmaları olduğu için iç ses konuşurken bu (-) işareti kullanacağım ki aklınız karışmasın keyifli okumalar)

 

 

İnsan kendini öldürdüğünü sandığı an kendini yaşatıyordu kendini yaşattığını sandığı an ise aslında ölüyordu.

 

Ve geçmişte kaldıkça bir kurşuna gerek olmadan ölüyor toprağa gerek olmadan gömülüyordu.

 

Hayat bu hiç bir evresi güzel değil kimse mutlu değil sadece bazılarının yüzünde gerçek bir tebessüm var o kadar. İnsan tebessüm ve mutluluğu birbirine karıştırmamalı mutluluk geçicidir çünkü kimse tam anlamıyla mutlu değil kimse tam olarak hayatından memnun değil.

 

Benim düşüncemde mutluluk diye bir şey yoktu benim ellerim hep kanlıydı dudaklarımda tebessüm yerine hayatın kanlı portresi vardı hep gülüşlerim yarım yamalak ve hiç gerçek değildi hayatın cilvesi ya buda.

 

Ben asla ben değildim beni böyle birine dönüştüren ne yada kimdi bilmiyorum ama böyle biri olmak istememiştim. Belkide kendimi bu hale ben getirmiştim.

 

Önümdeki masada yığılı olan belgeler ve yanımda ki caner ile ne mi yapıyordum. Birilerini öldürmek için plan yapıyordum bir dosyayı elime aldım incelemeye başladım ben dosyayı incelerken caner konuşmaya başladı.

 

" o dosyada ki adam selim yılmaz 49 yaşında bir avukat tabi tek yaptığı iş avukatlık değil avukatlığının arkasına saklanıyor silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, masum insanları öldürme ve kadın ticareti yaptığını da söylemişmiydim "

 

Kaşlarımı çattım sadece Kadınlara yapılan şeyleri nasıl böyle kolay söyleyebiliyor birde isim verip ' kadın ticareti ' diyebiliyor. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

 

" bu konulardan bu kadar kolay bahsetmeyi bırak caner insanların kadınları öldürdüğünü yada onalara yaptığı şeyleri bu kadar kolay söyleyemezsin " dedim.

 

" neden? Sen insanları öldürdüğünü gayet kolay söylüyorsun alin. "

 

" ikisi farklı şeyler caner ben şerfsizleri öldürüyorum fark var. " dedim. şerefsiz kelimesine baskı yaparak. Dediğim şeyi umursamadan tekrar konuya döndü.

 

" emin misin alin bu dosyayı almak istediğine geri dönüşü yok ona göre " ters bir bakış attım kafamı anlat der gibi salladım .

 

" peki sen bilirsin selim yılmaz bir çok pis işe karıştığı gibi bizim aramıza da sızmayı başardı nasıl yaptığını bende bilmiyorum bizim için fazlaca değerli olan usb'yi çalmış bulunmakta o usb'nin içerisinde bizim için önemli bilgiler var o bilgilere ulaşmadan önce elinden almalısın herşey planlı zaten ama sen plana bir göz at belki yeni ve daha sağlam bir plan bulursun "

 

" tamam bana biraz zaman ver araştırmam ve kendi planımı kurmam lazım ne senin nede başkasının kurduğu planla hareket etmem kendi operasyonumu kendim planlayıp kendim yönetirim " dedim.

 

Biliyordu onun istediği gibi hareket etmeyeceğimi. Eğer istediği şeyin olmasını istiyorsa bana ayak uydurmak zorunda o kadar .

 

Masada gereksiz bir sürü dosya vardı hiç birini de almayacaktım araştırıp işime yarayan bilgileri ben dosya haline getirip planımı hazırlayacaktım.

 

Bekle beni selim yılmaz ecelin olmaya geliyorum.

 

NİHAHAHHAHAHAHAH

 

" ne diyorsun iç ses ? Delirdin mi delirme sen bana akıllı lazımsın "

 

-Yok ya delirmedim daha sen ecelin olmaya geldim diyince bir gülesim geldi.

 

" güzel rica ediyorum delirme iç ses kafamın içinde deli bir ses istemiyorum. "

 

⏳ ⏳️⏳️

 

İhtiyarın evine gelmiştim içeri girince salonda oturduğunu gördüm evi fazlaca küçüktü bir oda bir salon vardı sadece salondaki büyük kitaplığı itip çıkan kapıya şifreyi girdim burası kocaman bir yer altı odasıydı herşey burada vardı ihtiyacımız olan her şey silahlar, bıçaklar, araştırmak için bilgisayarlar ve daha bir çok şey ihtiyar kim mi

 

Levent Seyhan.

 

Bana herseyi öğreten adam beni yıllar önce bataktan çekip çıkaran yaşlı adam .

 

Oturup araştırmamı yaptım ihtiyacım olan herşeyi bulmuştum bunlar yeterliydi odanın heryeri boydan boya raflarla kaplıydı her bir rafta ayrı şeyler vardı silahlar, bıçaklar, bombalar , çelik yelekler ve daha bir çok şey yer altındaki odadan çıkınca ihtiyarın hâlâ aynı yerde oturduğunu gördüm. Evden çıkarken bana bunları söyledi

 

" dikkatli ol küçük dikkatli olmaz isen seni çıkardığım bataklıktan daha da kötü bir batağa girersin ve bu Sefer seni kurtaracak bir bende olmaz "

 

⏳️⏳️⏳

 

İhtiyarın yanından ayrılır ayrılmaz motoruma bindim ve eve doğru sürdüm 2 gündür evde değildim umarım herşey yolundadır evde iki yaramaz kız var arkadaşlarım can yoldaşlarım siyahıma iki küçük beyaz nokta olan kızlar

 

Ece ve kardelen.

 

Ece her zaman biraz telaşlı biraz heyecanlı ağzıne ne gelirse düşünmeden söyleyen bir kız iken kardelen onun aksine sakin ve mantıkla hareket eden bir kız.

 

Eve doğru giderken gözüme bir hediyelik eşya dükkanı çarptı bir vitrinde kum saati vardı hemde mavi kumları olan

 

Mavi.

 

Motorumu dükkanın önünde durdurdum içeri geçtim kasada bir kız vardı beni görünce hemen ayağa kalktı

 

" hoşgeldiniz efendim nasıl yardımcı olabilirim " dedi nazikçe

 

Elimle kum saatinin olduğu vitrini gösterdim

" o vitrindeki kum saatini istiyorum "

 

" tabi efendim hemen getiriyim " Başımı sallamakla yetindim " paketleme istermisiniz "

 

" gerek yok "

 

" peki " kum saatini bir poşete koyup tezgaha koydu ödemeyi yaptım kum saatini elime alıp sıkı sıkı sardım

 

Kırılmasından korkar gibi .

 

Kırılmasından korkmuyorum ama kırılsın da istemem.

Dükkandan çıkıp motoruma bindim kum saatini kırılmayacak bir şekilde yanıma aldım tekrar motorumu sürmeye başladım

 

Motoru durdurdum hiç beklemeden Eve doğru yürüdüm kulağımı kapıya yaslayınca içeriden sohbet sesleri geliyordu

 

Ama iki kişinin değil

 

Evet içeriden 3 kişinin sesi geliyordu neler oluyor ?

 

Anahtarı kapıya yerleştirip çevirdim kapıyı açıp içeri geçtim ayakkabılarımı çıkarmadan salona doğru gittim girmeden önce haber vermek amaçlı içeri doğru " kızlar " diye seslendim.

Salona girer girmez ece bana sıkıca sarıldı sarılışına onun aksine sakince karşılık verdim gerçekten çok sıkıyordu

 

" ece kemiklerimi kıracaksın nefes alamıyorum " diye uyardım hemen kollarını çözüp iki adım geriye gitti.

 

" afedersin senin için endişelendim alin 2 gündür yoktun "

 

" 2 gün gelmiyeceğimi söylemiştim ece "

 

" ama yinede merak ettim seni en azından habersiz bırakma gidiyorum diyorsun ve sen gelene kadar sana ulaşmak mümkün olmuyor "

 

Koltuklarda oturan adama baktım bunu tanımadığıma yemin edebilirim ama kanıtlayamam ece'te kaş göz hareketleriyle kim bu der gibi yaptım tam ağzını açıp konuşacakken kardelen araya girdi.

 

" alin iyimisin bir şeyin yok değil mi ? " bunu söylerken sakince bana sarıldı sarılışına karşılık verdim

 

" iyiyim kardelen merak etme "

 

Benden ayrılınca koltukta oturan adam ayağa kalktı ve tam yanımızda durdu elini bana doğru uzattı selamlaşmak için

 

" merhaba ben yağız " bir an durdu eceye baktı tekrar bana döndü ve " ece'nin sevgilisiyim " diye devam etti tek kaşım havaya kalktı demek ece hanımın meşhur sevgilisi buymuş

 

-Öyle övülecek bir şeyi de yokmuş aslında ya

 

Elimi uzatıp elini sıktım " alin " diyerek kendimi tanıttım elimi çektim kardelene bakıp " ben odamdayım işim var size iyi eğlenceler " dedim.

 

Odama geçip kapıyı kapattım aynanın karşına geçip aynayı yavaşça kenara ittim ortaya çıkan kapıya şifreyi girdim kapıyı açıp içeri geçtim kapı arkamdan otomatik olarak kapandı kısa koridordan geçip küçük araştırma odama geçtim hemen sol yanımdaki duvara doğru yürüdüm kocaman duvarda raflar vardı ve her bir rafta kum saatleri cam kapılar altında korunuyordu camlar kırılmaz kurşun geçirmezdi ve sadece benim parmak izim ile açılırdı camları açıp aldığım mavi kumları olan kum saatini de rafa yerleştirdim her renkten kum saati vardı aynı renk farklı model onlarca belkide yüzlerce.

 

Bunu kim görse takıntı der ama öyle değil işte benim için anı kum saatleri benim gecmişimin hayaletleriydi Geçmişin hayaleti asla peşinizi bırakmaz hoş benimde kurtulmak gibi bir niyetim yok zaten.

 

-Bence biz palanı tekrar gözden geçirelim

 

" hataya yer yok iç ses herşey yolunda gidecek usb'yi alacağım önce ihtiyara götüreceğim ve bitecek bu kadar "

 

-O şerefsizi öldüreceğini hesaba katmıyorsun

 

" öldüreceğim ne ilk nede son kişi olacak iç ses sadece elime biraz daha kan buluşacak o kadar ama en azından dünyadan bir pislik daha silinmiş olacak "

 

-Sanki pislikleri silmek senin işin amına koyayım

 

" peki ben yapmazsam kendiliğinden mi silinecek ? Hayır öyle değil mi selim gibi puştların bu dünyada yeri yok karşıma çıkarlarsa ölürler bu kadar "

 

⏳ 

 

Tam olarak hazırdım herşey için elbisemi giymiştim ve yüzümü makyaj ile tamamen değistirmiştim bunları yapmamda bana kardelen yardım etmişti kardelen katil olduğumu biliyordu ama o sadece bir kişiyi oldürdüğümü sanıyordu ama ben bir çok kişiyi öldürmuştüm.

 

Aynada kendime baktım üzerimde lacivert mini ince askılı bir elbise siyah ince topuklu ve siyah mini bir çanta vardı kızıl saçlarımı sarı peruk ile örtmuştüm gri gözlerimi ise yeşil lens ile saklamıştım ten rengimi vücut makyajıyla değiştirdim ve işte bambaşka bir ben

 

" seni ben bile çok zor tanıyorum alin kimse tanıyamaz çok güzel oldun aşırı çekici "

 

" teşekkür ederim kardelen istersen sen artık eve git "

 

" doğru söylüyorsun gidiyim ben artık alin lütfen kendine dikkat et yaralanma olur mu ?"

 

" söz veremem elimden geleni yaparım "

 

" lütfen dikkatli ol alin " dedi ve çıktı ihtiyarın evindeydim yine. Kardelenin gittiğinden emin olduktan sonra yer altında olan odaya girdim yanıma silah alamam elbise fazla dar ama bıçak hayli hayli alırım çantayı kenara bırakıp elbiseyi biraz yukarı çektim bacağımın üst kısmına 3 bıçak yerleştirdim iki bacağımda toplam 6 bıçak oldu her zaman sol göğüsümde taşıdığım bıçağı daha keskin bir taneyle değiştirdim çantayı alıp çıktım.

 

İhtiyar salonda oturyordu yanın doğru yürüdüm ben olduğumu biliyordu.

 

" hazırsın demek küçük unutma ne kadar başarılı ve tecrübeli olsan da tehlike her zaman vardır dikkatin her zaman sadece avında değil etrafında da olsun avını incelerken etrafında ne olup bittiğini de anlaman lazım ve... karşılaşacağın kişilere dikkat et "

 

" biriyle mi karşılaşacağım? "

 

" bunu öğrenirsin zamanla o usb'yi al ve bana getir alin sarmaşık " dedi

 

Dışarı çıkıp bir taksi çağırdım ve beklemeye başladım

 

-Bazen bu yaşlı bunağı öldürmek istiyorum

 

" evet bunu bende bazen yapmak istiyorum bana hatırlat ta bir ara boğazına yapışalım "

 

-Zevkle hatırlatırım zaten son zamanlarda baya bir gıcık oluyorum bu herife ne o öyle gizemli gizemli konuşuyor söylesin ne söyleyecekse açık açık.

 

" çok fazla konuşuyorsun iç ses kes sesini taksi geldi "

 

-Aman ya sende o yaşlı adamla kala kala ona benzemeye başladın

 

" alakam bile yok " bunu söylerken taksi geldi binip adresi söyledim şöför sürekli olarak bana bakıyordu gözümden kaçmadı yaslandığın yerden adama doğru eğildim

 

" önüne bak dayı önüne kaza yaparız sonra Allah muhafaza "

 

Ses etmedi sesim fazlaca ürkütücü çıkmıştı hazır gelmişken bunu da mı öldürsem

 

-Bence başka zamana bırakalım

 

" Bence de "

 

" bana mı dediniz "

 

" sana demedim dayı önüne bak önüne "

 

" pardon "

 

Söylediğim adrese geldiğimde derin bir nefes aldım.

Taksiden yavaşça indim burası bir bardı selim yılmaz bu gece buraya gelecek uçkuruna düşkün bir piç olduğu için.

 

Neredeyse gece yarısına gelmek üzere zaten saat birazdan buraya gelir usb bürosundaki ofisinde kasada saklıydı nesi bu kadar değerliyse artık bu usb'nin anahtarı ise boynunda taşıyordu kasanın anahtarı tabi!.

 

Barın içerisine doğru yürüdüm içerisi oldukça kalabalıktı bar tezgahına doğru yürüyüp oturdum şimdi tek yapmam gereken gelmesini beklemek , dikkatini çekmek, kimsenin göremeyeceği bir yere götürmek ve işini bitirmek.

 

-Eşsiz plan

 

Bir süre sonra selim yılmazın içeri girdiğini gördüm gözünü etrafta gezdirip en son bar tezgahında durdu bilerek burayı seçmiştim hep gelip oturduğu yerdi çirkin bir gülümsemeyle bana doğru gelmeye başladı

 

-Yavşak

 

Yanıma oturarak konuşmaya başladı " merhaba sizin gibi güzel bir bayanın buraya oturması ve hiç bir şey içmemesi çok yazık olur iznin olursa sana bir votka ısmarlamak isterim "

 

-BAYAN DEĞİL GÖT EVLADI KADIN KADIN BAYAN TUVALATTE YAZAR SALAK!!!

 

alt dudağımı dişlerimin arasın alıp narin bir sesle cevap verdim

 

" tabi sizin gibi yakışıklı bir beyefediden gelen teklifi asla red etmem "

 

-Öğk ögk öğk rol yaptığını bilmesem sana bir tane çıkardım alin sarmaşık.

 

İç ses yine her zamanki gibi araya girmeden rahat durmuyordu. Çokta haksız sayılmazdı hani yani.

 

Baya bir zaman geçmişti ne kadar gereksiz ve iğrenç konular açsa da sabrettim sonuçta bunun sonunda onu acılı bir ölüm bekliyordu. Kalkacağımı söyledim beni eve bırakableceğini söyledi ama tabi ki de amacının farklı olduğunu bilmemek mümkün değil. Onu burada öldürmeliydim başka yol yoktu vaktim kalmamıştı

 

" şey kalkmadan önce ben bir lavaboya gitsem "

 

" tabi olur çabuk gelde seni evine bırakayım "

 

" ah hiç gerek yok gerçekten zaten taksi çağırmıştım sana da zahmet vermek istemem "

 

" aaa olur mu öyle şey ne zahmeti bırakayım ben seni "

 

" yok teşekkürler ben kendim giderim"

 

" peki öyle olsun bakalım "

 

Yanından kalkıp lavaboya doğru ilerledim biliyordum arkamdan gelecekti bilerek barın arka kapısına doğru yürüdüm tenha bir sokağa çıkıyordu. Kapıdan çıkarken açık bıraktım arkamdan ayak sesleri geliyordu

 

" ev değil sokak diyorsun ha güzellik " dedi iğrenç bir sesle

Benim bu piçi acil öldürmem lazım. İyice uzaklaşınca etrafıma baktım kimse yoktu ona doğru döndüm yanına yavaşça yaklaştım

 

" evet sokaklardan daha iyi bir yer olamazdı " dedim ve elimi yüzüne doğru uzatıp yanağın yasladım onu yavaş yavaş bir duvarın yanına götürdüm ve " ecelin olmak için " diye lafımı tamamladım.

 

Tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken kafasını tuttuğum gibi üç defa sertçe duvara vurdum bilinci hâlâ açık ama kendinde değil gibi bacağımda duran bıçağı çektiğim gibi

 

( CİNAYET SAHNESİ BAŞLANGICIDIR RAHATSIZ OLANLAR OKUMASIN BİTİNCE UYARI VERECEĞİM )

 

Boğazına yerleştirdim boğazından yavaş yavaş çıkarken bıçağı bastırarak küçük küçük kesikler bıraktım korkudan resmen titriyordu

 

" k-kimsin se-sen " korkudan kekeliyordu

 

" ecelin amına koyduğumun şerefsizi ecelin"

 

Başlamadan önce boynunda duran anahtarı alıp cebime attım " önce bunu bir alayım ben." Dedim ardından bıçağı hızla çektiğim gibi malum bölgesine sapladım iğrenç bir sesle bağırdı neyse ki müzik sesi nedeniyle kimse onu duymazdı

 

-Malum bölge ne be

 

" ne diyim iç ses pipik mi diyim ?"

 

-Sustum

 

" çok iyi olur "

 

Hâla acıyla inliyordu elini alıp avuş içi yere bakacak şekilde yerleştirdim " bu ellerle mi o kadınların canını yakıyordun " dedim ve bıçağı hiç beklemeden damarları kopacak şekilde üst üste bileğinden parmaklarına kadar sapladım bıçağı saplanmış bir şekilde elinde bırakıp başka bir bıçak aldım artık acıdan sesi bile çıkmıyordu çenesinden tutup bıçağı dudaklarına yasladım

 

" bu dudaklarla mı o kadınlara hakaret ettin "

 

Dudaklarını hızlı bir şekilde çizdim ağzı kan dolmuştu dudakları parçalanmıştı artık istese bile sesi çıkamazdı bıçağı oradan alıp gözlerine yaklaştırdım göz bebekleri titriyordu anlamsız sesler çıkarırken bıçağı gözlerine yaklaştırdım hafif bastırdım ve son kez " bu gözlerle mi o kadınlara baktın " dedim.

 

Ardından bıçağı yavaşça gözlerine soktum boğazından değişik sesler çikartıyordu gözlerinin etrafını kazıyarak gözünü oydum diğer gözede aynı işlemi yaptım. Ve boğazını ardından boydan boya kestim hâla ölmemişti son darbe kalmıştı.

 

( CİNAYET SAHNESİ BİTTİ OKUYABİLİRSİN )

 

Son darbe için bıçağı kalbine sapladım ve artık o bir ölüydü. Vücuduna sapladığım bıçaklarımı geri aldım ve bacaklarıma kan buluşmasını umursamadan tekrar kemere taktım ellerim kan içinde kalmıştı. Yine ama bundan pişman değilim bir ibneyi dünyadan sildim.

 

Hızlıca sokaktan çıktım topuklularımı elime aldım ve koşmaya başladım insanların bana hayretle bakamlarını umursamadan hayat da böyleydi ya kafana takrsan kendi sonunu kendin getirirsin kafana takmazsan işler biraz olsun rayına girer hayat bu yaşarken öldürür öldürürken yaşatır ve insan bu yaralar yaralamasına da nasıl sarılır hiç düşünmez doğrusu sarılabilirmi onu bile düşünmez.

 

İnsan gene bu yıpranır da yıpratır da. Neden diye sorunca sadece ' bilmiyorum ' der ya oysa herşeyi biliyordur belki de bilerek yapıyordur kim bilebilir ki. Bazen şaşırırsın ne yapacağını çünkü çok yorulursun ama yaralarından güç almaz isen yaşamanın ne anlamı kalır ki?

 

İnsan önce kendine dönüp kendini yargılamalı kendisiyle olan savaştan sağ çıkarsa işte o zaman kimse yenemez onu. Budur ya bazen boşvermek lazım.

 

Hızla koşarken benim için bekleyen arabaya doğru gittim caner daha önceden bu arabayı buraya yollamıştı işimi bitirir bitirmez binip gitmem için hızla arabaya binip kapıyı kapattım şöför koltuğunda oturan adamla sadece 3 saniyeliğine göz göze geldik ve hemen arabayı sürmeye başladı.

 

Bir süre sonra büronun yakınlarında durduk inmeden önce bana telefonu uzattı.

 

" tebrik ederim alin senden başka kimse Yapamazdı zaten bunu "

 

" biliyorum "

 

" büyük bir iş başardığını bilmeni istiyorum alin "

 

' büyük bir iş başarmadım can abi sadece yine katil oldum o kadar "

 

" alin bu işe girerken katil olacağını biliyordun zaten hadi şimdi git ve usb'yi al dikkatli ol sana güveniyorum Sen indikten sonra adamım geri gelecek sen kendin dönebilirsin evine rahat ol sana güveniyorum alin sarmaşık bol şans "

 

Bunları söyledikten sonra telefonu kapattı. Yan koltukta duran uzun siyah ceketi alıp giydim silaha ihtiyacım yoktu bıçaklarım vardı araçtan inip bagajı açtım kapıları açmak için bir kaç alet aldıktan sonra büroya doğru gittim hemen ardımdan araba hızla gitmişti. Elimdeki aletlerle kapıyı zorlanmadan açtım heryer oldukça sesizdi alarm olması gerekirdi kapıyı açar açmaz alarmın çalması lazımdı bu işte bir iş vardı.

 

En son üzerinde selim yılmaz isminin yazdığı odayı buldum siyah eldivenlerimi elime takıp tekrar aynı aletlerle kapı kilidini kırdım odaya geçince gözlerimi etrafta gezdirdim kasa hemen köşeye kurulmuştu doğruca oraya gittim anahtarı yerleştirdim ve kasayı açtım içerisinde dosyalar ve usb vardı dosyaları elime alıp biraz inceledim bunlar silahlarla ilgili şeylerdi işimize yaramaz. Usb'yi alıp cebime attım.

 

Geldiğim gibi buradan çıkacakken bir ses duydum elim direkt bıcağıma gitti bıçağımı elime alıp ilerledim. Biri vardı biliyordum alarmın çalması lazımdı. Ya biri bana yardım ediyordu yada o kişinin de buradan alacakları vardı. Biraz daha ilerleyince yüzü görünmeyen bir adam çıktı karşıma kaşlarımı çattım bu kimdi şimdi?.

 

" usb'yi bana ver sarmaşık " dedi buz gibi bir sesle bir an ürperdiğimi hissettim.

 

" kimsin sen ?" Dedim sert bir sesle

 

" sana kim lazım anka kuşu "

 

" canına susamış biri sen canına mı susadın ?"

 

" yoo yoo hayır ben canımı fazlaca seviyorum sadece senden usb'yi istiyorum o kadar "

 

" neden ne yapacaksın ?"

 

" levent beye götüreceğim " dedi ne ne dedi o levent bey mi ama bu ihtiyar bu adam her kimse ihtiyar ile bağlantısı vardı bundan emindim.

 

" sana güvenmiyorum zaten bende ona götüreceğim yalan söylüyorsun "

 

" yalan söylemiyorum anka kuşu "

 

" sana neden inanayım?"

 

" doğru ben olsam bende kendime inanamam haklısın "

 

Bana doğru gelmeye başladı bıçağı fırlatacakmış gibi tuttum

 

" sakın gelme yoksa bıçağı fırlatırım "

 

" ıskalarsın "

 

" asla " kafasını iki yana sallayıp tekrar bana doğru geldi bu sefer adımları daha hızlı bir hal almıştı. Aniden bıçağı tutup sağ kolunu hedef aldım ve fırlattım

 

Tam isabet !

 

Bir ana yalpaladı ve tek omzu çöktü omzuna yakın bir yere fırlatmıştım

 

" sana gelmemeni söylemiştim "

 

" etkileyici bu kadar iyi nişan alabileceğini düşünmemiştim "

 

" bir daha sakın karşıma çıkma "

 

Çıkışa doğru yürürken sesini duydum.

 

" inan bana anka kuşu daha çok görüşeceğiz " diyordu.

 

Böylelikle anlamış oldum büyük bir oyunun içine girmiştim ancak ne başrol belliydi nede yönetmen bu oyunda. bende onları kendi oyunlarında yeneceğim her kimse bunlar hepsinin sonunu getireceğim.

 

 

BÖLÜM SONU...

Loading...
0%