@kaosnurrr
|
28/07/1997 PAZARTESİ Küçük Manolya, evinde olanlara bakıyordu. Annesi kendini yere atmış, çığlık çığlığa ağlıyordu. "AYDIN!!!!! GİTME NE OLURSUN!" Küçük Manolya elindeki bebeği yere düşürdü. Babası nereye gitmişti? Gittiği yer çok mu uzaktı da annesi bu kadar ağlıyordu? Bilemedi. Yavaş adımlarla annesine doğru yaklaştı. O ağlarken annesi hep onu öperdi. Annesinin hemen yanı başına geldiğinde kollarını kadına doladı. "Anne bak ben burdayım niden ağliosun?" Sorduğu soruya karşılık itilmeyi beklemiyordu. Bu küçük ve annesi için önemsiz sayılacak davranışların başı, Manolyanın küçük kalbini kırmaya yetmişti. Annesi onu itince ağlamaya başladı. "Dokunma bana!" Etrafındaki tanığı ya da tanımadığı abla ve teyzeler annesinin kolundan tutup götürdüler. Oracıkta ağlarken bir abla belirdi yanında. "Manolya.. ağlama bir tanem. Annen şu an çok üzgün" Manolya ağlayan gözlerle baktı karşıdaki yeşil gözlü kadına, aslında kadının gözleri elaydı. Ama Manolya bu kelimeyi henüz öğrenmemişti. Daha sonra sorardı babasına. Büyük ihtimalle babası işe gitmişti. Bazen uzun gün gittiği için annesi ağlıyordu, onlardan biri sandı küçük Manolya. Değildi. Babası şehit düşmüştü. Yeni kurulmuş MMN örgütünün ilk saldırısıydı. Polis Karakolunu patlatmışlardı babası da içerde şehit düşmüştü. Bunu küçük Manolya henüz bilmiyordu. Ama çok geçmeden öğrenecekti.... 17/01/1999 PAZAR Küçük Manolya biraz büyümüş 7 yaşına gelmişti. Ama henüz okumayı sökmemişti. Çünkü evde ders çalışamıyordu. Annesi onu her gördüğünde bağırıyor, hiç bir şekilde düzgünce diyalog kurmuyordu. Ona bu sırada evlerinde kalan babannesi bakıyordu. Babannesi Zarife hanım, okuma yazma bilmediği için can parçasına ders çalıştıramıyordu. Gelinini her seferinde uyarsada Ayten onu hiç dinlemiyor, aksine daha da kötü davranıyordu. Fakat bir değişiklik vardı gelininde. Bir gün yanına gelip evleneceğini söylemişti. Zarife hanım ne diyeceğini bilemedi. Karşındaki kadın gençti. Önünde yaşaması gereken uzun bir ömür vardı. Ve bu ömür tek başına geçmezdi. Bilirdi Zarife hanım yalnızlığı. Kabul etti. Keşke etmeseydi. Pişmanlığını yıllarca Allah'a yakardı. Günlerce oruç tuttu tövbe namazları kıldı. Küçük ciğerinin yaşadıklarını, eğer o gün kabul etmeseydi yasamazdi diye düşünüyordu. İyi kalpliydi Zarife hanım. Bilemedi ama. 30/01/1999 PAZAR Düğün oldu hemencecikten. Unutuldu Komiser Aydın Karaçelik. Düğün gününde mutluydu Küçük Manolya.. çünkü annesinin yüzü gülüyordu. O gün arkadaşının pembe çiçekli, sırtında beyaz bir fiyonku olan elbiseyi giydi. Yeni babası olacak olan adamla bir gün önce tanışmıştı. Kadir Altın. Ona gülümseyip şeker vermişti. Sevmişti onu. Düğün gecesinde herkes evine çekildiğinde odasında uyuyordu Küçük Manolya. Sonra bir ses duydu. Gözlerini açtığında Yeni babası Kadir karşında duruyordu? Neden gelmişti ki? Hava hala karanlıktı ve yarın okul yoktu? Yerinden doğrulduğuda "Ne oldu kadir baba?" Annesi ona baba demesini söylemişti. Eğer söylemezse döveceğini de söylemişti. "Baba kız gecesi yapalım diye geldim" Güldü Manolya. "Peki.. nasıl oluyor bu baba kız gecesi" yönelttiği soru ile Kadir güldü. Yatağa oturup eliyle kucağına pat pat yaptı. Anladı Manolya. Babası da alırdı onu kucağına. Kucak demek teletabiler demekti. Severdi onları. Ama odasına televizyon yoktu? Nasıl izleyecekti Teletabileri? Kadirin kucağına oturduğunda başını ona doğru doğru çevirerek aklındaki soruyu sordu. "Teletabileri mi izleyeceğiz? Ama benim odamda televizyon yokki?" Derin bir nefes verdi Kadir. Ellerini kızın bacaklarına koydu. İğrenç bir sırıtış ile kızı izlemeye başladı. "Teletabileri izlemeyeceğiz. Buraya seni sevmeye geldim." Sol elini kaldırıp, iki parmağının tersi ile kızın ensesini okşadı. Güldü Manolya. Oyun sanıyordu. Günler geçti. Babası Kadir onu sadece annesi yokken seviyordu. Bu dokunuşları Manolya sevgi zannetti. İleriki yıllarda bu dokunuşlar derinleşti. Yaşadığı ilk cinsel tecavüzü 10. Yaş gününde yaşadı. 10 yaşından sonra sevgiyi sevmedi. Yakınlığı sevmedi. Erkekleri sevmedi. Gülmedi. Yemedi. Annesi Aytenin dikkatini çekmişti kızındaki değişiklik, ama umurunda değildi. Eskileri silmişti. Kızını bile silmişti aklından. Oralı olmadı. Kadirin taciz ve tecavüzleri son bulmuyordu. Eve geç gidiyordu onu görmemek için. Her gec gidişinde de dayak yiyordu annesinden. "SEN BENİM BAŞIMA OROSPU MU OLACAKSIN? NEREDEYDİN BU SAATE KADAR?" 28/02/2005 PAZARTESİ 15:27 Manolya okuldan eve gelmiş annesi yine evde yoktu. Kadir eve gelmeden bir seyler atıştırdı odasına geçip, kapıyı hemen kilitledi. Biliyordu yine gelecekti. Bir saat boyunca kitap okudu Manolya. Ömer Seyfettin- Yüksek Ökçeler Kitabı bitirmeye yakındı. Odasının kapısı aniden yumruklanınca aniden yerinden kalktı. Gelmişti. "Manolya! Aç şu kapıyı!" Korkuyordu Manolya. Öylesine korkuyordu ki ağlamaya başladı. "AÇ ŞU KAPIYI" Biliyordu açmasa daha kötü şeyler yapacaktı. Dövecekti onu. Usulca elleri kilide gitti hiç istemiyordu. Artık korkudan öylesine şiddetli ağlıyordu ki, Kadirin sesi bile duyulmuyordu. Açtı kapıyı Manolya. Kapının açılması ile Kadirin küçük kızın üzerine atlaması bir oldu. Küçük kızın suratına tokadı geçirdiği gibi üzerindeki tişörtü çıkardı. Manolya mümkünmüş gibi daha şiddetli ağlamaya başladı. Karşılık veremiyordu. Kadir bir kere daha vurdu kıza. Susması için. Sustu Manolya. Kadirin işini hızlıca bitirmesini diledi. Daha 13 yaşına bile girmemişti. Ama Kadir bu sefer işini kısa tutmadı. Sarhoştu. Dakikalar dakikaları kovaladı Manolya artık içinden saymayı bırakmıştı. Küçük kız oracıkta bayıldı. Kadir işini keyfince bitirdikten sonra pantolonunu çekti. Kapı kilidini aldı ve odayı dışardan kilitledi. Tam 3 saat sonra uyandı Manolya. Kasıklarındaki ağrı ile ağlamaya başladı. Bacaklarının arasından beyaz bir sıvı ve kan vardı. Bir saat boyunca içli içli ağladı küçücük kız çocuğu. Sonra zar zor ayağa kalktı ve üzerine bir şey geçirdiği gibi banyoya ilerledi. 1 saat boyunca bedenini temizledi. Ama temizlenemedi. Aynaya her baktığında vücudunda el izleri görüyordu. O günden sonra da günler günleri kovaladı. Birbirlerinden pek farkı yoktu o günlerin. Fakat bir değişiklik vardı küçük Manolyada. Karnı haftalar geçtikçe büyüyordu. İlk ay şiddetli kusma yaşıyordu. Karnı büyüdükçe büyüdü ve annesi Ayten birşeyler olduğunun farkına Manolya 6 aylık hamile olduğunda anladı. Ayten o kadar sinirlendi ki Manolyaya bağırdı çağırdı. "SEN KİMSİN DE BENİM KOCAMI AYARTIRSIN!?" Manolya ağlıyordu.. O gün Ayten ağzına geleni söyledi. İki tokat geçirmekten de çekinmedi. Akşamına Kadir eve geldiğinde Kocası ile konuştu. Manolya yatağında uzanıyordu. Annesi onu içeriden çağırdı. Geçti Manolya içeriye baktı bu iki insana. İnsan da denmezdi ya onlara.. "Ben koynumda yılan beslemişim BEN SENİ HAK EDECEK NE YAPTIM MANOLYA!? SEN NASİL BENİM KOCAMA YAN BAKARSIN YA!?" Ağlamaya başladı küçük ama ruhu büyük kız.. Biraz sonra Kadir konuştu. "Aşkım vallahi benden bir şey yok.. kendisi geldi yanıma Nefsimle oynadı.. benim bir suçum yok.." Ayten Altın daha da sinirlendi. Konuşmasına izin verilmiyordu küçük kızın. Ayten kızın yanına gelip yüzüne bir daha tokat attı. "Bu günden sonra dışarı çıkarsan Allah şahidim olsun öldürürüm seni!? Namusumuza leke getirdiğin yetmiyormuş gibi ONCA ERKEĞİN İÇERİSİNDE KOCAMA SULANDIN!?" Ayten Manolyanın koltuğundan tuttuğu gibi sürükleyerek odasına doğru götürdü. Kızı odaya kilitledi. "Bundan sonra o odadan çıkmayacaksın daha ben kocama çocuk veremeden sen!? Tiksiniyorum senden Manolya!" Saatler saatleri kovaladı. Manolya o odada, sayamadığı kadar uzun kaldı. Dışarı çıkmadan. Çıkmasına sadece günde üç kere tuvalet için izin veriyordu annesi Ayten. O da evde olursa.. 22/09/2005 PERŞEMBE 05:17 Gece ağır bir ağrı ile uyandı küçük Manolya. Kasıklarında bir sıvı vardı. Su gibiydi. Doğrulamadı bile. Aniden gelen şiddetli sancı ile küçük bedeni titredi. Bağırmaya başladı acıdan. Annesi ona dünden beri bir yemek vermemişti. Ağzı kurumuştu. Çığlıkları bile kuru geliyordu. Acılar içinden çığlık çığlığa kıvranırken Annesi Ayten uykusundan uyanmıştı. Kapıyı açıp tiksinir gözlerle kıza baktı. Biliyordu. Doğum yapıyordu. Acımadı ona. Kızın kollarindan tuttuğu gibi götürüp sokağa attı. Manolya acı içinde inlerken bir yandan da annesine yalvarıyordu. "Anne nolursun canım çok yanıyor" Sessiz bir çığlık attı Manolya dışarıdaydı bağıramazdı. "Git nerede doğuruyorsan doğur! doğuramayasıca." Annesine yalvardı küçük kız bazen acıdan nefesi kesiliyordu. Annesi suratına son bir kez ardından demir kapıyı suratına kapattı. Sokağın ortasında inlerken üzeri sırılsıklam olmuştu küçük kızın. Yağmur yağıyordu. Hava soğuktu. Küçük bedenini zor da olsa kaldırmayı başardı. Bacaklarının arasından kan damlıyordu yere. Beş adım atabildi yalnızca. Altıncı adıma gelemeden yanındaki çöp kovasının önünde yığıldı. Öleceğini düşünüyordu. Hayır hayır kendisinin değil. Karnının içinde, bir yerlerde olan küçük bebeğin. Onun ölmemesi için dua etti. Orada 20 dakika kaldı. Gözleri artık kapanmaya yakında bir ses duydu. "MANOLYA!" Tanıyordu bu sesi. Tarığın sesiydi bu. Bir çift el yanaklarını sardı. Görüş alanı buzlu görünüyordu. "Manolya noldu sana Manolya!" Zar zor ağzını açtı. "Tarık lütfen bebeği kurtar.." Gözleri kapandı küçük kızın. Manolyadan sadece 2 yaş büyük olan Tarık yaşına gide daha büyük gösteriyordu. Manolyayı kucağına aldığı gibi hızlıca ilerlemeye başladı. Tarık için zaman durmuştu. Aylarca görmediği bu kızı için, içi içini yiyordu. Ve onu bu şekilde bulmak.. Ne kadar hızlı gittigini bilmiyordu. Tarık kendi evine getirdi kızı. Evin kapısını açtığı gibi anahtarlıktan babasının arabasını aldı. Bekleyemezdi. Küçük kızı arabanın arka koltuğuna yatırdığı gibi sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırması bir olmuştu. Hızlıca hastaneye doğru sürdü. Belki babasından iyi bir dayak yiyecekti. Ama önemli değildi onun için. Manolya için her şeyi yapardı. Çünkü bu kızın gülümseyişi kalbine ritim sağlıyordu. İlçe hastanesine geldiğinde Manolyayı kucağına alarak acil kapısından içeri girdi. "KİMSE YOKMU BU SİKTİGİMİN HASTANESİNDE!" Sesini duyan çalışanlar koşarak geldiler. Kızı sedyeye yatırıp doğumhaneye aldılar. Doktorların bu seferki görevi bir çocuktan çocuk doğurmasını sağlamaktı. Tarık doğumhanenin kapının önünde ileri geri gidiyordu. "Allah'ım sen onu kurtar yarabbim. Allah'ım neden bu halde, ne yaşadı.. ben...ben bilmiyorum ama Allah'ım ölmesin.." Bir buçuk saat sonra doğumhanenin kapısı aralandı. Bir adam çıktı içeriden. "Bebeğin babası.. siz misiniz?" Tarığın stresten elleri terlemişti. Pantolonuna sildi ellerini. "Hayır hayır. Ben.. o kızı tanıyorum. Sokakta buldum. Bu haldeydi." Doktorun kaşı havalandı. Derin nefes verip yeni bir soru ekledi. "Onu buraya tam zamanında getirtmişsin. Nasıl getirdin?" "Ben.. babamın arabasını çaldım." Doktor zor da olsa gülümsedi. Çocuğun gözlerindeki tedirginliği görüyordu. Elini Tarığın omzuna attı. "İsmin nedir?" Gereğince kıpırdandı Tarık. "Tarık Tufan Ayaz" "Tamam. Merak etme evlat. İkisi de gayet iyi. Fakat birazdan polisler burada olur. İfade vermen gerekiyor." Tarık başını hemen aşağı yukarı salladı. 10 dakika sonra polisleri karşısında gördü. Her şeyi anlattı. Sadece gördüğünü değil bildiğini de anlattı. "Peki Tarık. Senin o saate dışarıda ne işin vardı? Sadece meraktan soruyorum sen olmadan anne de bebekte ölürlermiş. Tabi bir çocuğa anne denilebilirse.." "Abi bizim ev yakındır oraya biz küçüklükten beri tanışırız Manolya ile. Anam beni sabah namazina kaldırdı. Üşendim kılmaya uyumak istedim. Anam da kızdı işte. Bende dışarı çıkayım dedim, anam sinirlenince fazka çeneli olurda.. çıktığımda buldum işte onu. Zaten aylardır görmüyordum." "Anladım evladım anladım. Sen evine git anan merak eder. Çocuk şube götürecek kızı." Aniden telaşa kapıldı Tarık. "Yok abi valla bir göreyim iyi mi sonra giderim zaten arabayı çaldım diye babamdan dayak yiyeceğim. Olmadı bir tokat fazla yerim. Hiç önemli değil." Manolyayı normal odaya aldıklarında başında bekledi uyanana kadar. Bebeği görmemişti. Kontrole gelen Hemşireye sorduğunda erken doğum olduğu için küveze aldıklarını söylemişti. Bir süre sonra uyandı Manolya. Ağrısı vardı ama ağrı kesicilerin etkisinden çok hissetmiyordu. Yanındaki Tarıka baktı. Tarık gözlerini açtığında ona bakan küçük yeşil gözleri gördü. Saat sabah 09.37 Manolya sadece bakmakla yetindi. "Yaşıyor" dedi Tarık yalnızca. Gülümsedi küçük kız. Tarık bu kızın sessizliğini sevmiyordu. Aslında hep konuşurdu Manolya. "Adını ne koyacaksın?" Düşündü. Stella koysa olurmuydu ki? "Stella koyacağım" dedi. Kaşlarını çattı Tarık. "Saçmalama kızım ne stellası? Düzgün isim koy" Tekrar düşünmeye başladı. "Tamam Rapunzel olsun" "Dalga mı geçiyorsu? Normal isim normal." "Of be kaynana gibi dırdır konuşma al sen koy" Şaşırmıştı Tarık. Ama kabul etti. Ona en mantıklı olan ismi söyledi. "Erkekse Eren Kızsa Eylül olsun" "Tamam" O saatlerde çocuk şube gelip Manolyayı sorgu altına aldılar. Her şeyi bir bir anlattı Manolya. Yetimhaneye verileceklerini öğrendi. Ama olayı duyan Babannesi Zarife hanım koşarak gelmişti. Gelini Ayten aylarca asla göstermemişti küçük yavrusunu ona. Herkesle konuştu. Gerken her şeyi yaptı. Ciğeri ve onun gibi küçük parçası artık onunla yaşayacaktı. Bebeği ancak bir hafta sonra görebildi Manolya. Küçüktü kıpır kıpırdı. Ağlıyordu. Ve birazda çirkindi. Yanında elini tutan babannesine döndü "Babanne neden bu kadar çirkin?" Güldü Zarife hanım "Yeni doğan bebeler bööle buruş buruş olur. İlerde düzelir guzum sen merahlanma" "Babanne ben onu hiç bırakmayacağım hep seveceğim ve hiç evlenmeyeceğim" Bir şey diyemedi Zarife hanım. Manolyanın babasının görev arkadaşı olan Hayri bey nüfus işlemlerinde yardımcı oldu. Küçük kızın önünde diz çökerek sordu soruyu. Nüfuz müdürlüğündeydiler. "Bebeğin ismi ne olacak pıtırcık?" "Eylül soy adı da Karaçelik anne adı Manolya Baba adı Manol" Hayri bey hafifçe güldü halbuki icinde fırtınalar kopuyordu da belli etmek istemiyordu. "Bak pıtırcık sen 18 yaşını bitirdiğinde ancak böyle yapabilirsin" Kaşlarını çattı Manolya "Hayri amca peki şimdi ne olacak?" Hayri bey derin bir nefes alıp cevap verdi. "Sen o işi dert etme" Nüfuz işleri bittiginde Manolya ve Daha bir aylık olan ki bu bir ayı hastanede küvezde geçmiş Eylül evlerine döndüler. Kadir Altın Ve Ayten Altın Ceza evine girdiler. Manolya ve Eylül Zarife hanımın yanında beraber büyümeye başladılar.
.... Bu bölüm tahminimden erken atıyorum cuma günü atıcaktım ama vaz geçtim ÜQÖSĞQJDPQÖSNDPQJDP Bu bölümden sonra bir kaç bölüm Manolya'nın geçmişini okuyacağız yani siz okuyacaksınız ben biliyorum zaten 😝😝😝 Her neyse ALLAH RIZASI İÇİN OKURKEN YORUM YAPIN Yorum görünce daha erken bölüm atasım geliyor😨 Bu arada bu bölümler 2024 Mart ayında falan yazıldı 😭😡
|
0% |