Yeni Üyelik
15.
Bölüm

AYAKLANMA

@kaplanfaruk

 

Umarım bu işte komutanın parmağı yoktur. Hızlıca kalabalığın arasında dolaşmaya ve insanları incelemeye başladım. Gerçekten de kalabalığın arasında komutanın adamları var.

 

"Bekle! Ben bu kişiler mahkeme gününde komutanın emrinde olan askerler değil mi?"

 

Onların burada ne işi var? Komutan niye benim ailemi savunuyor?

 

Kalabalığı gücüm tükenene kadar takip etmeye devam ettim. Gölgemle bağlantımı kesmeden önce hızlıca aylanın yanına gittim.

 

Aylanın odasına girdiğimde ayla uyumak üzereydi.

 

"Abii niye bu kadar geç geldin?"

 

"Aslında daha erken gelicektim ama dışarıda bir sürü tehlikeli insanlar var. Onları incelemek zorundaydım."

 

"Dışarıdaki kalabaklık mı? Onlar bizi korumuyorlarmıydı?"

 

"Tabiki de hayır. Bak önümüzdeki birkaç gün dikkatli ol tamam mı? Sakın dışarı da çıkma. Senin için gölgeme biraz daha güç vericeğim."

 

"Tamam!"

 

Ayla ile de konuştuğuma göre artık gölgemle bağlantıyı daha fazla tutamıyorum. Kendimi çok zorladığım için bağlantıyı kestikten sonra doğrulacak gücüm bile kaldığı için yerde uyuya kaldım.

 

Tehlike! Tehlike! Tehlike!

 

"Noluyo ya- yatağa nasıl girdim ben? Yerde uyuya kalmıştım."

 

Tehlike! Tehli-

 

"Söyle artık ne oldu!"

 

Emin olmamakla birlikte zaman sabahın ilk ışıklarının doğduğu anlarda. İlk defa gölgemin bende habersiz oluşabildiğini gördüm.

 

"Ayaklanma çıktı"

 

Gölgemin konuşma şekli biraz daha pürüzsüzleşmiş. Neyse zaten ne demek istediğini konuşmadan anlayabiliyorum. O yüzden konuşmayı zihinden devam ettireceğim.

 

"Evin etrafındaki kalabalık büyüklere ait yerlere saldırmaya başladı. Onları komuta edenler sizin evde kaldığı iddia ediliyor. Bu yüzden de komutan ayaklanma çıktığını ilan edip bu olayı komuta edenleri yakalayacağını duyurdu."

 

"Ne!"

 

Ne alaka ya. Ben gücüm bitene kadar izledim hiç bir şey yapmadılar da ben gidince mi olay çıkarmaya başladılar.

 

"Sanırım yine komutana yakalandım. Komutan duyuruyu ne zaman yaptı?"

 

"İki buçuk saat önce"

 

"Oha! Niye beni bu kadar geç uyardın!"

 

"Karanlık mührü çok kullandığınız için yarı ölü gibiydiniz. Zihinler uyarılara tepki vermediniz"

 

Gölgem cümleyi zihninden tamamlayınca onun çoktan ortadan kaybolmuş olduğunu gördüm.

 

Çıkmam lazım buradan. Hemen eve gitmem gerekiyor. Ondan önce aylanın yanındaki gölgeme bağlanıcağım.

 

Ah! 

 

Niye bağlanamıyorum? Sadece bu da değil karanlık mührü aktifleştiremiyorum bile!

 

Dün mührü aşırı kullandığım için mi oldu?

 

Komutan ailemi niye yakalmak istiyor? Beni zorla mı aralarına katacaklar?

 

Bugün normalde mergenle kurucunun mezarını bulmaya çalışacaktık. O yüzden kaldığım oda kilitli değil.

 

"Mergen nerede? Acaba onun olaylardan haberi var mı?"

 

Mergenin bölgesi şehir merkezine çok uzak olduğu için şehirde bir olay çıkarsa haberi birkaç gün içerisinde buraya ulaşabiliyor.

 

"Üzgünüm Mergen. Gitmem lazım"

 

Gitmeden önce bulduğum kağıda olayları hızlıca yazıp ona ailemin yanına gittiğimi söyledim.

 

"Neden karanlık mührümü aktifleştiremiyorum hala?"

 

Gerçekten de dün kendimi yorduğum için mi şuan mührü kullanamıyorum yoksa başka bir nedeni mi var?

 

Olabildiğince hızlı bir şekilde eve gitmeye çalıştım. Hepsi tecrübesiz olmam yüzünden. Ben kimim ki muhaliflere kafa tutacağım değil mi?

 

Evinizin olduğu mahalleye girince keşke tüm bunlar birer kabustan ibaret olsa dedim. Her yer savaş alanına dönmüş durumdaydı. Sözde 'ayaklanma' olabildiğince kanlı bir şekilde bastırılmış gibi görünüyordu.

 

"Neler oldu burada? Biri beni uyandırsın bu kabustan!"

 

Her tarafı kaplayan kan kokusu yüzünden birçok defa kusmamak için durup sakinleşmek zorunda kaldım.

 

Etrafta askerler kol geziyordu. Allahtan beni fark etmediler yoksa bu kargaşadan faydalanıp bana zarar vermeye çalışabilirlerdi. Ne de olsa bu olay komutan tarafından çıkartıldı.

 

Büyük uğraşlar sonucu sonunda eve varmayı başarmıştım. Evin kapısı kırılarak açılmış, her yeri kan kaplamıştı. Telaşla bağırarak eve girdim.

 

"ANNE! BABA! AYLA!"

 

Lütfen iyi olsunlar lütfen.

 

"ANNE! NEREDESİN!"

 

Koşarak evin odalarını gezmeye başladım. Her taraf kan revan içindeydi. Deli gibi kusmak istiyordum ama bunu umursamadım evin içinde koşmaya devam ettim. Telaş gözümü kör etmişti ama sonunda annemi bulmayı başardım. Babam da onun yanındaydı.

 

"ANNE ANNE iyimisin nolur gözünü aç! ANNE!"

 

"BABA lütfen biriniz gözünüzü açın!"

 

"AYLA! AYLA NEREDESİN!"

 

Ağlamaya başladım. Sonunda kendimi kaybetmiştim. Deli gibi ağladım. Onlara sarıldım, öptüm, yalvardım. Ama... Ama... Hiçbiri cevap veremedi.

 

Ayağa kalktığımda heryerim kana bulanmıştı. Katil benmişim gibi görünüyordum.

 

Evden dışarı çıktım. Koşarak aylayı aramaya devam ettim. Okadar aptaldım ki, okadar gözüm kör olmuştuki istesem de anlatamam.

 

Dışarı çıktığımda komutanın önderlik ettiği askerler beni gördüler.

Komutanın ellerinden kan damlıyordu.

 

Birden komutan bağırmaya başladı

 

"Kerkes işbirliği yaptığı elebaşlarını öldürmüş! Yakalayın onu!"

 

Evet. Tuzağa düşmüştüm. Önce kendi ailem hain ilan edilip komutan tarafından gizlice öldürüldü, şimdide suç benim üstüme yıkılmıştı. Daha ailemin yasını tutamadan günah keçisi ilan edildim.

 

Aynı zamanda okadar sinirli ve üzüntülüydüm ki sonunda vücudum hissisleşmeye başladı. Hissettiğim tüm o sinir ve üzüntü hepsi artık ortadan kaybolmuştu.

 

Kişiliğim, benliğim bile ortadan kaybolmuş gibiydi. Karanlık bir odaya hapsolmuş gibiydim. Önümü göremiyordum. Ama o karanlık beni incitmek yerine bana kucak açmıştı. Artık o karanlıkta kör birer fare değildim.

 

Kaçmaya başladım. Okadar hızlı koşuyordum ki hiçbiri bana yetişemedi. Sonunda güvenli bir yere kaçmayı başarmıştım. Gözüm yerdeki bir kırık aynaya takıldı. Nedense kendime bakmak istemiştim.

 

"Gözlerim niye siyah renkli? Hmm karanlık mühür aktifleşmiş."

 

O sinir ve üzüntü karanlık mührün zorla tekrardan açılmasını sağlamış. Bu yüzden de ağlamaktan kızaran gözlerim siyaha döndüler.

 

"Yine mi bu elbise? Turnuvada da karanlık mühür aktifleşince yine bu elbise ortaya çıkmıştı."

 

Bunun mühür üstündeki kontrolümle bir alakası olabilir mi? Neyse şuan başka şeylerle ilgilenmem lazım.

 

"Boyga beni ağlarken görmek istiyordu değil mi? Görelim bakalım kim kimi ağlatıyor"

 

Gölgelerimi her tarafa yaymaya başladım. Boyganın yerini bulur bulmaz onun da yanına gittim. Ailemin katili o olmasada o pisliğin oğlu olması onun tüm şansını sıfıra indiriyor.

 

Bekle beni boyga. Babana bana yaptıklarını aynen ödetme vakti geldi.

 

Boyganın evine vardığımda boyganın evi askerler tarafından sıkıca korunuyordu. Askerler beni görünce hemen alarma geçip diğer askerlere haber gönderdiler.

 

"Bu gün kim önüme çıkarsa çıksın kimse beni durduramaz! Sakın benim önüme çıkmaya kalkışmayın!"

 

Sözlerimi duyan askerler transa geçmiş gibi sözümü dinlemeye başladılar. Ama komutan ve askerleri gelince normale döndüler.

 

"Ele başlarını ,aileni, öldürmen yetmedimi kerkes! Belumun güvenliği adına sana durmanı emrediyorum! Eğer durursan ölümün okadar acısız olacak!"

 

"Beni boş laflarınla kandırmaya çalışma. Aileme yaptıklarının aynısını sana da yaşatacağım. Ailenden sadece boyga hayattaydı değil mi komutan?"

 

"Askerler! Durdurun onu!"

 

Komutanın emriyle askerler beni öldürmek için aynı anda saldırmaya başladılar. Ama karanlık mührü kullanıp saldırıların içimden bana zarar vermeden geçmesini sağladım.

Hemen ardından da bana saldıran askerleri tek tek öldürmeye başladım.

 

Gücümün yetmediği yerlerde gölgelerimi çıkartıp onları öldürmeye devam ettim. Onlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar en sonunda eve girmeyi başardım.

 

"BOYGA! Çık lan dışarı! Gel bak bakıyım sözlerin beni ne hale getirdi!"

 

Boyga kaçmaya çalışsa da gölgelerim onu okadar sert tutuyorlardı ki şifa mührü sayesinde kemikleri kırılmadığı için şükretmesi gerekiyordu.

 

"Dur! Bırak beni! Ben birşey yapmadı- AHHH!"

 

Boyga cümlesini tamamlayana kadar gölgelerim onu pencereden dışarı, babasının olduğu yere, fırlattılar.

 

"Dur hele boyga daha yeni başlıyoruz."

 

Komutan yada herhengi birisi boygayı kurtaramasın diye gölgelimle onun etrafına bir set çektim.

 

"Hahahaha sevindinmi boyga Sevindinmi! Hani beni üzgün görmek istiyordun, hani beni ağlarken görmek istiyordun! Nerede şimdi ozamanki ergen tavırların! Nerede senin turnuvadaki o sert tavrın! Nerede!"

 

Şimdi birşeyi yanlış anlamayın. Bu sefer karanlık mühüre kontrolümü kaybetmedim. Sadece duygularım... Neyse sonra açıklarım.

 

Bu bölümlük bu kadar. Filmin en heyecanlı yerinde giren reklam gibi bölümü ortada kesiyorum. Devamı için takipte kalmayı unutmayın.

 

 

Loading...
0%