Yeni Üyelik
1.
Bölüm

BAŞLANGIÇ

@kaplanfaruk

Bazen büyük yeteneklerle doğmak hiç de güzel değildir. Hele ki sizin yeteneğiniz soyunuzun sonuncusuysa.

 

Benim adım Kerkes. Biliyorum biraz garip bir isim ama ailemizin ileri gelenleri benimle soyumuzun küllerinden doğacağına inandıkları için bu ismi vermişler. Her neyse biz hikayemize geri dönelim.

 

Her şey ben doğmadan önce başlamış

 

Ailemizde doğan çocukların sayısı neredeyse sıfıra inmiş, doğanlarda enlilin mührüne sahip değillermiş.

 

Ben doğduğumdaysa benim elimde tüm enlil* sembollerinin birleşimi bir şekil vardı. Bu şekil ailemizin ileri gelenleri tarafından benim diğerlerinden daha fazla yeteneğe sahip olduğum anlamına geldiğini, ve beni ileride yaşanacak olan kötü olaylarda soyumuzu korumam için ve diğer kişilerden korumak amacıyla dünyaya geldiğimi ve benim kendi başıma hareket edebileceğim yaşa kadar gözzlerini üzerimden ayırmamaları konusunda anne ve babamı sıkıca tembihlemişlerdi.

 

Bu yüzden ben 13 yaşına gelene kadar ailem benim dışarıya çıkmama izin vermediler. Zamanımın çoğunu tüm temel dövüş teknikleri, liderlik ve siyaset bilimi ve normal eğitimle geçirmiş ve artık insan içine çıkmam için kendilerine yeterince güvenince bana hayatımdaki ilk özgürlüğümü tanımışlardı.

 

Ve normal bir insan gibi beni de okula gönderme kararı aldılar. Okula ilk gittiğimde bana sadece enlili kullanma eğitimini öğreteceklerini

çünkü bu zamana kadar bana müfredatın çoğunu öğrettiklerini düşünüyordum.

 

Aslında orasının dövüş sanatlarından tutun Enlil'i kullanma eğitimlerine kadar geniş bir yelpazede eğitim verdiklerini görmüştüm. Çok şaşırmıştım ve bana evde öğrettikleri şeylerin aslında benim gelecekteki halim için hazırlık olduğunu anlamıştım.

 

Ama onun dışında sonunda özgürdüm ve birsürü arkadaş edinip etrafındaki bana dair oluşan nefret duygusunu yok edebilecektim.

 

Ama etrafımdaki insanlardan sadece mühürlüler benden nefret ediyor gibi duruyordu.

 

Diğerleri bana olan nefret dolu bakışları ile bana bakıyorlardı. ve benimle arkadaş olmak istemiyorlar gibi duruyordu. Sadece 3-4 tane kişi hariç herkes böyle görünüyordu.

 

Bu biraz hoşuma gitmesede okula doğru ilerlemeye başladım. Tüm o nefrete rağmen okul gayet güzel görünüyordu.

 

Okulun geniş bir bahçesi vardı. Ve ağaçlar ile bir sürü gölgelik alan bırakıyorlardı. Ağaçların altında çoğunlukla üst sınıflar vakit getiriyorlardı. Sanırım üst sınıflara geçtikçe müfredat sadece enlil ve dövüş sanatlarına yöneldiği için çok fazla boş vakite sahip olabiliyorlardı.

 

Onun dışında insanlar grup halinde içeriye geçiyorlardı.

 

Ben de bana bakan garip bakışların arasından sıyrılarak herşeye rağmen mutlu bir şekilde sınıfıma doğru ilerledim.

 

Bugün hiçbir şeyin beni mutsuz etmesine izin vermeyecektim. İlk dersler gayet sakin geçti. Sınıf arkadaşalrımın hepsi benden en az 3-4 yaş daha büyüklerdi ama bu hiç sıkıntı olmamıştı. Ve zaten bu sınıf sadece 8 kişiydi ve bu 8 kişi benim kimliğimi bilmeselerdi eminim beni çok sıcak karşılarlardı.

 

Ayrıca bu sınıf okulun en genç sınıfıydı.

 

Sabahki normal dersler olaysız bir şekilde bitmişti. (Kimle konuşmaya çalışsam beni görmezden gelmelerini saymazsak tabi.) Bu yüzden artık bende kimse benimle konuşmuyor diye ben de onlarla konuşmaya çalışmaktan vazgeçmiştim.

 

Sonra öğretmenimiz bizi okulun arka tarafına asıl derslerin (yani enlil gücümüzü kontrol eğitimi aldığımız yer) olduğu bir yere götürmeye başladı.

 

Yolda annem ve babam dışında ilk defa başkalarıyla konuşma fırsatım oldu. Bu kişi benim gibi olmasa da kendini olabildiğine insanlardan soyutlamaya çalışıyordu. Yanında ise okuldaki kişilerin nerdeyse hepsini tanıyan Ayşil vardı.

 

Ama benimle ilk konuşan kişi Batur oldu.

 

Yavaş yavaş yanıma yaklaşıp " Bizim dışımızda herkesle konuşmaya çalıştın da bizim yanımıza niye gelmedin" dedi. Ben de kimsenin benimle konuşmak istememesinden dolayı en başta bana seslendiğini anlamadım.

 

Bunu farkedince bu sefer daha yüksek ve şakacı bir sesle " heey niye görmezden geliyorsun be " dedi.

 

Bende şaşırarak " Y-Yani seni görmemiştim " dedim.

 

"Sanki az önce uydurduğun bir yalana benziyor ama neyse" dedi.

 

Ben de "bunu asosyal birinden duymak istemiyorum" dedim biraz ciddi bir tonda. Benim ciddi bir tonla konuştuğumu duyunca

 

" Kusura bakma azıcık şakalaşmak istemiştim " dedi.

 

Sesinde sanki hafif bir korku hissetmiştim. benden niye korkuyor ki diye düşünürken hocamız bizi eğitim alanına getirdi.

 

Burada yakın dövüş için ayrı enlili kontrol ettiğimiz ayrı ve son olarak teorik savaş ve strateji eğitimi verilen ayrı ayrı yerler vardı. Etrafa bakarken yanlışlıkla sesli bir şekilde "ne kadar da büyük bir yermiş burası" dedim.

 

Batur da bunu duyunca az önceki korkusundan eser kalmamış bir biçimde " evet gerçekten de çok büyük bir alan biz burada küçüklüğümüzden beri oyunlar oynar ve eğitim alırız. Büyüklerimiz senin dışarı çıkıp bizi tehlikeye atmanı önlemek için çıkmanı engellemişler" dedi.

 

Söylediklerinin son kısımlarından tam olarak emin değildi ama. "benim dışarıya çıkamamam sizin güvenliğiniz için değil benim güvenliğin içindi. Sana bunları söylemediler mi?" diye sordum.

 

Sesim tahiminimden biraz daha sinirli çıkmıştı. Batur tam bana bir bahane sunarak sinirimi yatıştırmaya çalışacakken Ayşil araya girerek "büyükler bize bir açıklama yapmadığı için ailemiz böyle düşünüyor" dedi.

 

*******

"Sende kimsin" diye soracaktım ama onu aynı baturun adını ona sormamama rağmen bildiğim gibi onun da adını biliyordum.

 

Sorumu sormamama rağmen sanki duymuş gibi

"Benim adım Ayşil" dedi. "Daha fazla orada oyalanmayın yakın dövüş dersine geç kalacaksınız" deyip hızlıca

Yerine geçti.

 

Dövüş eğitmenimiz konuşmaya başladı

"Bugünden itibaren önceki günlerden farklı olarak önümüzdeki 1 hafta boyunca teorik dersleriniz yerine sadece yakın dövüş eğitimi alacaksınız" dedi.

 

Ve bizi susturarak "Önümüzdeki hafta aralarında kurucumuzun öğrencisinin de aralarında olacağı büyüklerin huzurunda dövüş turnuvası düzenleyeceğiz"

 

Herkesi bir heyacan kaplamıştı. diğerleri kurucunun öğrencisini göreceği için mutluluktan havalara uçarken ben ise turnuvada ne yapacağımı düşünüyordum.

 

Eğer Turnuvada kötü bir performans yaparsam insanların bana olan nefreti zorbalığa dönebilirdi. Batur düşüncelerimi bölerek "Kerkes, işte sana kendini gösterme fırsatı, insanlara yetenekli olduğunu kanıtla" dedi

 

Bu sözlerin ardından kafamda bir sürü soru oluştu insanlar bana gerçektende yeteneksiz gözü ile mi bakıyorlardı. Maden yeteneksizim bu düşmanca bakışlar da ne.

 

"Dünyadan Kerkese. Hangi aleme daldın sen" diye beni gerçekliğe geri getirdi. "Kusura bakma da adımı nerden öğrendin. Sana söylediğimi hatırlamıyorum" dedim.

 

" Belli ki dikkat etmemişsin ben senin hemen yanındaki evde oturuyorum. Annelerimiz arkadaşlar, ama onun dışında sen bizim adımızı nasıl öğrendiysen ben de öyle öğrendim" dedi.

 

Vay be dedim kendi kendime "Peki insanlar gerçekten de beni yeteneksiz mi görüyorlar" dedim

 

"Yani kimse sana yeteneksiz diyemez ama bu zamana kadar kimse seni enlili kullanırken görmedi" dedi.

 

Haklıydı aslında ben bu güne kadar hep evin içinde tutsak kalmıştım. Tek aktivitem hergün düzenli olarak evimizin bahçesinde yaptığım çeşitli derslerdi.

 

Dakikalar bu şekilde yeni arkadaşım ile muhabbet ederek geçmişti. Artık benimle konuşurken daha rahat davranıyordu.

 

O sırada hoca benim adımı söyleyerek beni yanına çağırdı

En başta derste konuştuğum için kızacak zannederken meğerse benim temel dövüş yeteneklerine sahip olup olmadığını ölçmek için çağırmış.

"Şimdi bana karşı savunma pozisyonuna geç" dedi.

 

Ben de dediğini yaparak savunma pozisyonuna geçtim. Bana yaptığı her bir saldırıyı başarılı bir şekilde savuşturunca biraz şaşkın bir şekilde

" T-Tamam bu beklenmedikti ozaman şimdi de sen benim talimatımla bana saldırmaya çalış" dedi.

 

Hoca savunma pozisyonuna gelince ona karşı nerdeyse hiç şansım olmadığını hissettim. Sanki karşımda bir kale varmış gibi duruyordu. Yaklaşık 10 dakika boyunca aklıma gelebilecek her şekilde saldırmaya çalışsam da

Ona dokunamamıştım bile.

 

10 dakikanın sonunda hoca beni durdurdu ve " 13 yaşında birine göre gayet güzel dövüştün" dedi ben gerçekten de güzel mi dövüştüm.

 

Yerime geçince hoca bu sefer Baturu çağırdı. Bana güzel dövüştüğümü ima

ederek göz kırptı ve hocanın yanına koştu.

 

Bu sefer de ayşil ile yalnız kalmıştım.

Onun ile sadece bir defa konuştuğum için biraz gergindim. O da benim gergin olacak ki benim ile konuşmaya

başlarken biraz kekeleyerek

 

"Bu yaşına kadar evden çıkmadıysan

bu dövüş eğitimini nereden aldın?" diye bir soru yöneltti bana.

 

Gayet mantıklı bir soruydu çünkü bu zamana kadar benim ile ilgili sadece

söylentiler duymuştu.

 

"Ben evdeyken hep özel öğretmenler gelirdi eve ama artık benim okula gitmemin benim gelişmem için daha

iyi olacağına karar verdiler" dedim.

 

Ayşil sınıfta yaşı benimkine en yakın kişiydi. Kendisi sadece 16 yaşındaydı

Ondan sonrada 17 yaşındaki Batur

vardı.

 

"Ozaman sen gerçekten de enlilin tüm

gücüne sahipsin" diye bir tahminde bulundu.

"Evet tüm enlil gücüne sahibim. Hatta

özel öğretmenim ile eğitimimi gören yaşlı orta boylu garip bir adamın dediğine göre eğer gücüm üzerinde tam kontrol sağlarsam kurucudan bile daha güçlü olabilirmişim"

 

"Bunu birinin sana söylemesi için o kişinin kurucuyu çok yakından tanıyor olması lazım ve kurucu 500 yıl önce öldü"

 

Konuşmamızı diğerleride duymuş olacak ki benimle alay edercesine

"Ne yani şimdi sen kurucunun öğrencisiyle mi tanıştın"

 

Birden hepsi gülmeye başladılar.

"Hem benden çekinip hem de benimle nasıl alay edebiliyorlar anlamıyorum"

dedim. "O salakları kafana takma"

Dedi ayşil. "Ama sana bunu söyleyen kişiyi gerçekten merak ettim"

 

"Eğer gerçekten de kurucuyla bi bağlantısı varsa bunu haftaya öğreneceğiz" dedim kararlı bir şekilde .

Biz ayşil ile konuşurken batur hocayla dövüşünü bitirmiş ve yanımıza doğru geliyordu.

 

"Nasıldım ama birkaç tane saldırıyı karşılayamamış olsam da kesinlikle yarın senden daha iyi bir şekilde dövüşüceğim" dedi Batur.

 

Ben de onu birazcık kızdırmak için

"Ah hadi ama kendinden 4 yaş küçük birinden daha kötü olduğun için köşeye çekilip ağlamalısın"

 

"Yapma ama kerkes" dedi ayşil ve batur aynı anda. Sonra hepimiz gülmeye başladık.

 

Hocamız herkesle antremanı yaptıktan sonra bizi enlil mührümüze göre ayırmaya ve ona göre bizi gruplara ayırmaya başladı. "Allahtan mühürlerimiz elimizde bedenimizin farklı yerlerinde olsaydı hiç hoş olmayan şeyler yaşanabilirdi" dedi Batur.

 

"Çok haklısın" dedi ayşil ve sonra meraklı bir şekilde bize dönerek sizin mühürleriniz hangi kategoride bende çeviklik mührü var" dedi

 

"Bende de strateji mührü mührü var" dedi Batur. Peki ya seninkisi herhangi bir kategoriye giriyor mu Kerkes " dedi ayşil. Batur da bu sorudan heyecanlanarak ikisi de bana merakla bakmaya başladılar.

 

"Tamam tamam söyleyeceğim. Ne o bana yiyecekmiş gibi bakıyorsunuz" dedim.

 

"Kusura bakma valla daha önce hiçkimse böyle bir mühüre sahip olmadı. Bırak da merak edelim" dedi batur. Ayşil de onu onaylarcasına kafasını saklıyordu

 

"Peki pes ediyorum" deyip açıklamaya başladım. "Benim mühürüm herhangi bir türü yok. Çünkü bende enlilin gelmiş geçmiş tüm mühürlerinin bir karışımı olan farklı bir mühür var.

 

İkisi de kafası karışmış gibi bakınca devam ettim. " Yani bende strateji, çeviklik, dayanıklılık, şifa vb. bunun gibi tüm mühürlere sahibim. Bu yüzden bizim eve gelen o garip adam bana eğer gücüm üzerinde tam kontrolü sağlarsam kurucudan bile daha güçlü olabilirsin dedi"

 

İkisi de şaşkın şaşkın bana bakarken hoca yanımıza geldi ve bizi de mühürlerimize göre gruplara ayırdı.

 

Sıra bana gelince hoca zaten benim ile ilgili çoğu şeyi haber verdikleri için bana " sen bugünlük birden fazla günümüz bitene kadar istediğin gruba katıl. Yarın senin için özel bir eğitmen gelecek. Hem kendisi tarihi kaynaklarımızın bir koruyucusu olduğu için belki senin mühürün ile ilgili birşeyler biliyordur " dedi. Ve bu sefer herkese hitaben

 

" Bu gün ikinci bir kişi daha bugün birden fazla grupla çalışacak" dedi.

 

Bir dakika ne! İkinci bir kişi daha mı ? Bu benim gibi birisi daha var anlamına mı geliyor yani? Bu kişi kim acaba. Nedense onu bulmak istiyorum.

 

"Ozaman önce çeviklik mührü olanların grubuna gideceğim" dedim hocaya ve hemen ayşilin yanına doğru koştum.

 

Önce ayşilin yanına gitme nedenim ona bazı sorular sormak istememdi. Çünkü o batura göre daha fazla insanı tanıyordu. Bana benzeyen o kişi bulacaksam ayşil'den yardım almam gerekecek.

 

Ayşilin benim geldiğimi görünce gülümsedi, "Hoş geldin seni burada beklemiyordum" dedi.

 

"İlk senin yanına gelmek istedim de ondan" deyince gözlerini kaçırarak konuyu değiştirdi.

 

" Peki senin özel öğretmenlerin sana enlil eğitimi verdiler mi peki? " diye sordu.

"Sadece temel eğitimleri aldım. Bana asıl eğitimin okulda olacağını söylediler. Sanırım gücümü kontrol etmeye çalışırken bir yere zarar vermeyeyim diye herhalde" dedim.

 

"Peki ya sen daha önce enlil eğitimi aldım mı?"

 

"Hayır. Normalde senin yaşına gelince başlamamız lazımdı ama bizi eğitmek için 3-4 yıl kadar beklettiler" dedi.

"Ama batur bana küçüklüğümüzden beri buraya geliyoruz demişti. Ama şimdi sen 3-4 yıl geç başladık diyorsun?" diye sordum.

 

"Aslında batur haklı küçüklüğümüzden beri geliyoruz ama enlil eğitimi için beklentiler bizi" dedi ayşil, düşünceli bir şekilde.

 

"Peki neden sizi bu kadar yıl beklettiler ki?" diye sordum meraklı bir şekilde. Bir tahminin vardı ama yine de sorayım diye düşündüm.

 

"Biz yaklaşık 3-4 yaşlarındayken son mührüne sahip biri doğduğu için (bunu söylerken bana imalı bir gülümseme gösterdi) büyükler o çocuğun bizim ile birlikte okumasına karar verdiler " dedi.

 

"E ozaman beni daha erken başlatsalardı olmazmıydı acaba?"

 

"Muhtemelen seni o yaşta tek başına çıkmana izin vermemişlerdir. Sonuçta kontrolünü hemen kaybedebilirdin" dedi.

 

"Bilmiyorum ama birgün büyüklere soracağım" dedim. Bu konuya sonra değineceğim ama şimdi benim o gizemli çift mühürü olan kişiyi bulmam lazım.

 

"Ayşil, hoca benim hakkımda bahsederken 2. bir kişi daha birden fazla grupta yer alacak dedi. Ben ikinci kişiysem diğer kişi kim?" diye sordum. Çünkü çok ilgimi çekti bu şey

Bana bugüne kadar 'herkeste 1 tane mühür varken sende hepsi var. Diye öğrettiler bildiğim tek istisna kurucuydu.

 

"Sanırım bahsettiğim kişi Boyga olmalı" dedi ayşil.

"Peki niye ozaman bir tek bana böyle bir ilgi var da onun adını duymadım hiç?" diye sordum.

 

"Aslında senin tüm mühürlere sahip olduğun diğer insanlar tarafından öğrenilene kadar tüm ilgi ondaydı. Ama sonradan sen ortaya çıkınca tüm ilgiyi sana kaptırdı" dedi.

 

Benim tüm mühürlere sahip olduğumu belli bir süre sır olarak sakladığımız doğru ama demekki köyde benden de saklanan bazı sırlar varmış. Genelde büyükler benden köy işleriyle ilgili hiç sır saklamazlar. Çünkü benim liderlik ve yönetme işlerininde olabildiğince tecrübe sahibi olmamı istiyorlar.

 

Hatta bazen sanki birisi tüm köyü yakıp yıkıcak da sadece benim etrafındaki bazı mühürsüzler kalacak gibi hissediyorum. (Evet garip bir şekilde ben mühürlüler tarafından fazla sevilmezken mühürsüzler tarafından çok seviliyorum. Aslında iki tarafında benden nefret etmesini beklerdim ama bazen işler beklediğiniz gibi ilerlemiyor)

 

"Ozaman bana biraz sinirli olmalı, sonuçta tüm ilgisini bilmeden çaldım" dedim.

 

"Bizimle hiç senin hakkındaki konuşmalara katılmadı ama ne zaman onun yanında seninle ilgili bir konu açılsa çok sinirleniyor" dedi ayşil.

 

"Peki onu nasıl tanıyacağım gördüğüm zaman?" diye sordum.

 

"Onunla konuşmayı düşünmüyorsun umarım. Yoksa aranızda çok büyük kavga çıkabilir. O senin adını duymaktan bile nefret ediyor."

 

"Sadece onun hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum ya konuşmayacağım onunla"

 

diye yalan söyledim. İlk kısımda yalan söylemedim ama ikinci kısım tamamen yalan. Onunla konuşmak için yanıp tutuşuyorum.

 

"Yine de dikkatli ol o seni çok iyi tanıyor. Neyse onu gördüğün zaman karşında uzun boylu hafif kaslı ve uzun saçlı birisi duruyor olacak" dedi.

 

 

 

"Çok teşekkürler" dedim kısaca ve konuşmamız eğitimimizin başlaması ile sonlandı. Daha sormak istediğim başka şeyler de vardı mesela benim hakkında ne konuştular gibi. Neyse en azından onun hangi mühürlere sahip olduğunu öğrendim. Buradan sonra direk dayanıklılık ile şifa gruplarını kontrol edeceğim. Nedense onu bulmak istiyorum.

*not: Enlil tüm mühürlerin genel adıdır.

Loading...
0%