Yeni Üyelik
12.
Bölüm

MAHKEME

@kaplanfaruk

 

Kerkes ve ayla saatlerce antrenman yaptıktan sonra ayla ve kerkes uyumak için vedalaştılar.

 

"Abi iyi olucakmısın? Beni sakın bırakma olur mu?"

 

"Hiç seni bırakırmıyım ben hem bak senin yanına bu gölgemi* de bıraktım. Ben olmasam bile o hep seninle olucak"

 

( *gölgem derken gölge savaşçıdan bahsediyor.)

 

Kerkes ayla ile antrenmanı bitirdikten sonra gölge savaşçıya sadece aylanın yanında kalmasını ve ne olursa olsun onu korumasını emretti.

 

Acaba mergen ne yapıyor şuan?

 

Kerkes bu sefer de mergenin bölgesindeki gölgesine bağlandı. Mergen eline kerkesin daha önce görmediği eski kitaplara bakıyordu.

 

"Nasıl olur! Nasıl olur! Kerkes nasıl 500 yıl önceye gidebildi. Kerkesi doğduğu günden beri takip ediyorum o kesinlikle 500 başında olamaz"

 

Bir dakika! O beni niye doğduğum günden beri takip ediyo-

 

"Ne! Ben nasıl bu notu daha önce göremedim?"

 

Mergen eline notu alıp okumaya başladı.

 

Kerkes benim gelecekteki temsilcim.

Bu notu sen gittikten 10 yıl sonra yazıyorum. Senin bana anlattıkların sayesinde artık mergen karanlık

mühürde oldukça ustalaştı. Ne yazıkki

artık ömrümün sonuna geldim.

Benim yanımda bıraktığın gölge savaşçın hala benimle birlikte. Ona ben öldükten sonra benim bedenime girmesini emrettim. Hem bu sayede ben ölsem bile artık benim klonuma dönüşmüş olan 'yeni ben' ile sana yardımcı olmaya devam edebileceğim hem de mergen bunu zamanı gelene kadar öğrenemeyecek. Şuan senin için muhtemelen bir gün geçmiş olmalı. Tahminimce şuan seni öldüremedikleri için gözetim altındasın. Bana anlattığın muhaliflere karşı çok dikkatli olmanı tavsiye ediyorum. Onlarla savaşırken sana mergen yardım edemez. Muhalifler açık bir eylem gerçekleştirip şehiri ele geçirdiklerinde yaklaşık beş yıl geçmiş olacak. Ozama kadar da mergen tamamen eski mühürsüz haline dönmüş olacak.

Sana verdiğim anılarım sayesinde umarım sevdiklerini korumayı başarırsın. Artık görevimi tamamladığıma göre huzur içinde ölebilirim. Mergene tam olarak 500 yıl sonra doğacak olan bir çocuğun gelecekte önemli olaylara sebep olacağından ve bundan dolayı onu doğduğu günden sonra sahip çıkıp gözlemlemesini istedim.

Mergen sana mahkemende de sahip çıkacak. Sakın karanlığa düşme kerkes. Karanlık seni içine çektiğinde bana verdiğin sözü hatırla.

 

Bu da neydi şimdi? Sanırım bunu mergenden önce benim okumam lazımdı.

 

Mergen okuduklarını sindirmeye çalışıyordu. Bu yüzden de kerkes de onu gerçek anlamda yalnız bırakarak bağlantıyı kopardı.

 

Kerkes o gece sabaha kadar uyumaya çalışsada gözüne hiç uyku girmedi. Sabah erken saatte askerler kerkesin üstüne su dökerek uyandırdılar.

 

"Uyan artık! Bugün mahkemen var sonra da ölümün"

 

"Bize katılsaydın şuan şuan evinde o tatlı ailenle birlikte vakit geçiriyor olurdun. Ne yazıkki onları bir daha asla göremeyeceksin"

 

Komutanın yüzünde pişkin bir ifade vardı. Askerler hala kelepçeli ve zincirli olan kerkesi dikkatli bir şekilde kafesten dışarı çıkardılar.

 

"Nereye götürüyorsunuz beni?"

 

"Meydana. Orada herkesin önünde yargılanıp idam ediliceksin"

 

Kesin yaparsınız inandım bende

 

Askerler tüm dikkatlerini kerkese vererek sakin denebilecek bir hızla mahkeme alanına yürüdüler. Halk kerkesi koruyanlar ve korumayanlar olarak iki gruba ayrılmıştı. Koruyanlar grubunun çoğunluğu mühürsüzlerden oluşuyordu ve az sayıdada şifa grubundan öğrenciler vardı.

 

Diğer gruptakiler ise çoğunlukla muhaliflerin potansiyel ailelerinden oluşuyordu.

 

"Ab-!?"

 

"Ona sakın abi deme ayla!"

 

Babam aylanın ağızını kapatarak bana seslenmesini engellemişti ama benim aylaya seslenmemi ve ona merak etmemesini söylememi engelleyemişti. Gözlerim Mergeni arıyordu ama onu bir türlü bulamamıştım.

 

Hani bana sahip çıkacaktı? Ortalıkta bile görünmüyor.

 

Askerlerin gözetiminde şehir meydanına getirildim. Meydanın merkezinde dört büyükler için ve benim yargılanıp muhtemel idamım için yapılmış bir yer duruyordu. Halkın ise bir kısmı beni suçlarken az bir kısmı ise bana destek veriyorlardı.

Ne yazıkki bu kişilerin çok azı enlil mührüne sahip kişilerdi.

 

Allahtan halkın tamamı herşeyi körü körüne takip eden kişilerden olmadığı için beni suçlayan kesimlerden kişiler bile olayı sorgulayıp bir cevap bekliyordı.

 

Yavaş yavaş yargılanacağım kürsüye doğru çıktım. Karşımda bana bakan dört büyükler duruyordu. Yanlarında ise daha önce görmediğim bazı yetkililer vardı. Özellikle onlar bana bariz bir nefretle ve kıskançlıkla bakıyorlardı. Dört büyüklerin gerginliklerine bakıcak olursak onlar sanırım muhalifler denen gruptu.

 

Mahkeme basit sorularla başlasa da zamanla üzerime kurulan baskı hat safhalara kadar arttmıştı.

 

"Kerkes açıkca askerlerimizi katletmiş ve turnuvayı bahane ederek boyga adlı kişiyi öldürmeye çalışmıştır. Ayrıca tanımlayamadığımız farklı bir mühür kullanmasından dolayı derhal idam edilmelidir."

 

"Kerkes karara varmadan önce bize kulladığın farklı olan mühürden bahset ondan sonr-"

 

Strateji mührüne sahip büyük cümlesini tamamlayamadan muhalifler sözünü kestiler.

 

"Nasıl bir yöntem kullandığı önemli değil kerkes kesinlikle bizim için büyük bir tehdit. Henüz yeterince güçlü değilken onu idam etmeliyiz!"

 

Büyükler sessiz kalınca ben de konuşmaya başlamaya karar verdim. Madem idam edecekler beni kaybedicek birşeyim yok değil mi?

 

"Benim sahip olduğum bu güçler kimin için bir tehdit oluşturuyor söyleyebilirmisiniz? Çünkü ben doğduğum zamandan beri benim çok güçlü olacağım büyükler tarafından biliniyordu zaten. Madem bir tehdit unsuruydum niye ben doğduğumda bir şey yapmadınız?"

 

"Seni--"

 

"Yeter!"

 

Mühalifler bana bağırmaya başlayacakken sonunda mergen mahkemeye vardı.

 

"Mergenin sahip olduğu mühür tamamen farklı ve bilinmez değildir. O benimle aynı mühüre sahip sadece"

 

Mergen sonunda gelmeyi başarmıştı. Acaba niye geç kaldı ya?

 

"Nasıl olabilir böyle birşey? Senin gibi doğuştan mı geldi yoksa? Hani bu imkansızdı!?"

 

Bir dakika!? Mergenin mührü yapay değil miydi niye doğuştan dedi muhalifler? Bazen geçmişte neler yaşandığını çok merak ediyorum.

 

"Evet benimle aynı mühüre sahip. Hatta gücü benim hayalini bile kuramayacağım bir seviyede. Şimdi sen kalkmış Belum* şehrinin ve benim en değerli şeyini yok etmek mi istiyorsun!?"

 

[Kerkesin yaşadığı şehrin adını ilk defa burada kullandığım için açıklama koymak istedim. Bunda sonra bu şehire belum olarak sesleniceğim]

 

İnsanlar mergenin açıklamasını duyduktan sonra kendi aralarında şiddetli tartışmalar oluşmaya başlamıştı. Sanırım belumda mergenin mührü bir tabu haline gelmiş.

 

Muhalifler her nekadar son zamanlarda güç kazanmaya başlasalarda hiçbiri mergen kadar nüfuz sahibi olamazlardı.

 

Mergenle başa çıkmak istiyorsan tek yapabileceğin şey mergenin karanlık mührünün birden ortadan kaybolması için dua etmek. Gerçi bu yaklaşık 5 yıl içinde gerçekleşecek bir şey. Bunun en büyük sebebi turnuva sırasında mergenin kendi gücüyle koyduğu mühürü kırdığım içindi ama bu olmasa bile en fazla 10 yıl içinde yok olacaktı zaten. Ben sadece süreci hızlandırdım.

 

"Ozaman Kerkesin önemli potansiyelini göz önünde bulundurursak ona idam gibi ağır bir ceza vermek yerine Mergenin bölgesinde göz hapsi cezası vermek daha uygundur."

 

Dört büyükler ortaya çıkan fırsatı kullanarak benim hafif bir ceza almamı sağladılar. Acaba Mergen ile yalnı kaldığımız zaman neler yaşayacağız.

 

"Verilen kararı onaylıyorum ve kerkesi şuandan itibaren göz hapsine alıyorum."

 

Mergen muhaliflere söz hakkı bile vermeyerek konuyu kapattı ve aydınlık mühürlerimi* kullanmamı engelleyen baskılamayı kaldırdı.

 

"Mergen teşekk-"

 

"Bana teşekkür etme seninle bölgemde yüzleşeceğim"

 

[ aydınlık mühürleri daha önce açıkladımmı hatırlamıyorum o yüzden tekrardan söyleme ihtiyacı duydum. Aydınlık mühürler dayanıklılık,şifa,çeviklik ve strateji mühürlerinin geneline verilen isimdir. Bunun tam tersi olarak karanlık mühürde karanlık mühürler olar adlandırılıyor.]

 

Loading...
0%