@kaplanfaruk
|
Boyga ile birbirimize karşı meydan okumamızdan sonra mühürlerimiz canımızı acıtacak şekilde bir süre yandı ve geri söndü.
Sanırım artık turnuvada ikimizden birinin işi bitecekti.
Hepimiz sakinleştikten sonra mühürümde yaşanan garipliği diğerlerinin de farkkettim.
İnsanlar mühürün neden normaldeki gibi açık renkli değilde gittikçe koyulaşan bir renkle parladığını merak ediyorlardı.
Ortada bazı teoriler vardı o da tüm mühürlerin hepsini aynı anda aktifleştirdiğimden olduğunu öne sürüyorlardı.
Bazıları ise bunun sonumuzu getireceğimin bir işareti olarak düşünüyordu.
Kavgamız ve mühürüm ile ilgili olay daha da büyümeye başlamıştı. Bundan sonra boyga ile birlikte aynı derste bulunmamız yasaklanmış bu tür bir kavganın tekrarında çok ciddi cezaların geleceği söylenmişti.
Bu karardan sonra kurucunun öğrencisi eğitim alanına gelerek hem herkesi şaşrıtmış hem de herkesi susturmuştu.
Tok bir sesle "Bugün yaşanan olaylar ile ilgili kararları değiştirmeyeceğim ama benim de eklemek istediğim bazı şeyler var." kurucunun köy içindeki olaylara karışması alışılmadık bir şeydi. Kendisi kurucu öldükten sonra tek başına uzun bir süre köyü idare etmiş sonradan bu tür işlerden elini eteğini çekerek kendini her şeyden izole etmişti. Büyükler kavramı da o işi bıraktıktan sonra ortaya çıkmıştı.
Tüm mühürlere sahip biri olmadığı için tek tek mühürlerin hepsinde en usta olan kişilerden oluşan 4 kişilik bir yönetim biçimi ortaya çıkmıştı.
Ve şimdi yüzyıllar sonra ilk kez köy içi bir olaya müdahale ediyordu.
Herkes pür dikkat onun diyeceklerine odaklanmıştı.
"Bundan sonra Kerkesin öğle derslerinden sonra enlil eğitimlerine katılmasını yasaklıyorum" dedi.
Hepimiz baya şaşırmıştık bazılarımız benim gibi onun dediklerini devam ettirmesini beklerken bazılarımız da benim gidişimden memnun gibi duruyordu.
Kurucunun öğrencisi uğultuları bastırarak kaldığı yerden devam etti. "Kerkes bundan sonra enlil eğitimini köyden uzak bir noktada benim öğrencim olarak devam edecektir" dedi.
Ben iki dakika öncesine kadar mutsuzken şimdi şaşkınlıkla karışık bir mutluluk vardı.
Kim onun öğrencisi olmak istemez ki
Az önce sevinenler sinirlenmeye başlamıştı ki kurucunun öğrencisi tarafından susturularak beni öğrencisi olarak alma konusunda son derece kararlı olduğunu ve mühürler konusunda herkesten daha fazla bilgisi olduğunu söyleyerek oradan ayrıldı.
Batur ve ayşil yanımda benim gibi onun söylediklerini sindirmeye çalışıyorduk.
İlk konuşan ayşil oldu. "Yani bu seni dolaylı yoldan kurucunun öğrencisi mi yapıyor?" dedi.
Ben ise o an kurucun öğrencisini daha önce görüp görmediğimi düşünüyordum. Ayşil de benim ifademden ne düşündüğümü anlayarak
"Bana bahsettiğin o garip adama mı benziyor?" dedi.
"Ta kendisi" dedim. "Demek bu yüzden bana kurucudan daha güçlü olabilirsin dedi" dedim.
Tüm bu konuşmalarda hep sessiz olan batur nihayet sessizliğini bozmuştu.
"İyi şeyler olmayacak" dedi
"Efendim" dedim
"Tüm ihtimalleri düşündüm hiçbiri iyi sonla bitmiyor" dedi.
Nedenini açıklamasını isteyecektim ki strateji mühürünü aktifleştirmişti.
Canım sıkıldığı için eve geri dönmeye karar verdim. Kavgam yüzünden ayrılmaktan başka çarem yoktu zaten.
Eve gelince annemle babamın beni beklediğini gördüm. Babam sinirli bir bakış atıyordu.
"Merh-"
"Okulda kavga çıkarmışsın"
"Sadece kontrolümü kaybett-"
"KONTROLÜNÜ MÜ KAYBETTİN? SEN BÖYLE SAÇMA SAPAN KAVGALAR ÇIKAR DİYE Mİ YOLLADIK SENİ OKULA!?"
"Bab-"
"SEN DIŞARI ÇIKABİL DİYE KİMLERE DALKAVUKLUK YAPTIK HABERİN VAR MI SENİN!"
"YETEEER!" Diye bağırdım. Normalde hiçbir zaman onlara bağırmazdım. Hemen istemsizce gözüm yine elime doğru kaymıştı. Yine mühürümden kara kara parıltılar geliyordu. Dahası bu parıltılar ben bağırdığım için annemle babama doğru uçuşmaya başlamışlardı.
Neler oluyordu bana ya. Parıltılar onlara ulaştıktan sonra birden sakinleştiler.
"T-tamam" diyerek birden itaatkar bir şekilde sözümü dinlemişti. Sadece babam değil konuşmaya yeltenen annem de konuşamamıştı.
"Mühürüm ben sinirlediğim zaman kontrolden çıkıyor. Normalde herkeste açık renkli parlarken bende koyu bir renkte parlamaya başlıyor" dedim.
Hala sessizce beni dinliyorlardı. Ben de o yüzden konuşmaya devam ettim.
"Zaten kavgadan sonra kurucunun öğrencisi olaya el koydu. Bundan sonra ondan eğitim alacağım. Yani şehirden biraz uzaklaşacağım artık" dedim.
Ben yanlarından uzaklaşıp odama doğru ilerlerken onlar da düzelmişlerdi.
Annem arkamdan seslendi
"Durumun bu kadar karışık olduğunu bilmiyorduk eğer kurucu seni himayesine aldıysa bize laf düşmez" dedi.
"Sizi az önce nasıl anlık itaatkar hale getirdim bilmiyorum. Mühürüm ile ilgili bilmediğim olaylar var" dedim ve odama geçtim.
Bir süre sonra kapıyı küçük kız kardeşim açtı.
"A-abi içeri gelebilirmiyim. Odamda yalnız kalmak istemiyorum da" dedi.
Kız kardeşimin adı ayla kendisi şuan 8 yaşında. Onun yaşıtı mühürü olan hiçkimse olmadığı için okula gidemiyor. O yüzden de onu hep kendim öğrendiklerimi öğretmeye çalıştım.
"Tabi gel yanıma canım benim"
"Abi bugün bana mühürlerle ilgili öğrettiklerini denemeye çalıştım ve bil bakalım ne olduu"
"Hmm ne olmuş olabilir acaba" onunla onun gibi konuşmak hoşuma gidiyordu.
"Tek tek senin gösterdiğin tüm mühürleri demedim ve sonunda şifa mühürünü aktifleştirdiim. Sen bana öğrettiğin için okula ihtiyacım yok artık"
"Sen merak etme ben her zaman yanında olacağım"
"Tamam!:)"
Ayla ile biraz vakit geçirdikten sonra ikimiz de uyumaya gittik. Sabah her zamanki saatimde kalkmıştım. Ama bu sefer okula gitmeyecektim ihtiyacım da yoktu zaten. O yüzden direkt kurucunun öğrencisinin yaşadığı yere yola çıktım. O adam ile ilgili birçok şeyi merak ediyordum. Mesela adı ne yada nasıl 500 yıldır yaşıyor. Bunları onun yanına gelince soracağım.
Sonunda varmıştım. Olacakları düşünerek kurucunun öğrencisini aramaya başladım. Karşımda geniş büyük bir bahçe ortasında da aynı bahçe gibi geniş ama gizemli bir ev vardı. Eve yaklaştıkça mühürlerimde bir gariplik hissetmeye başladım. Sanki tüm gücümü bu bahçeye aktarabilirmişim gibi.
Tam bahçeyeye girecektir ki arkadan bir kadın seslendi.
"Duur Mergenin bölgesi ora girme sakın oraya. İzinsiz giren herkes bunun bedelini ödedi"
"Tam olarak anlamadım sizi burası kurucunun öğrencisine ait değil mi? Mergen kim?"
"Evet ona ait ama bu bölgedekiler hariç kimse ona mergen diye seslenmezler. Neyse mergen orayı kendi mühürüyle koruma altında tutuyor. Senin gibi yabancılar girdikleri zaman mühürleri baskılanıyor ve nereye giderlerse gitsinler izlerini kaybettiremiyorlar"
"Ya mühürüm yoksa ozaman ne olacak?"
"Yine de izini kaybettiremezsin"
"Ben onun öğrencisiyim merak etme"
"Öğrenci mi?"
Birşey söylemeden bahçeye giriş yaptım. Önce hiçbirşey olmadı ardından sanki bir şey mühürlerimi baskılıyor gibi hissettim. Kadın bunun olmasını beklediği için bilmiş bir bakış attı ama sonradan benim mühürlerimi baskılayan karanlık şey birden ortadan kalktı. Çünkü mühürlerim yine koyu renkli parlamaya başlamıştı.
Kadın şaşkınlıkla "N-nasıl olur bu" diye şaşkınlıkla beni inceliyordu ona "Sana onun öğrencisiyim demiştim. Beni boş yere seçmiş olamaz değil mi?" dedim.
Artık mühürlerimin koyu parlamasını anlamaya başlamıştım. Benim mühürlerimden bağımsız bir şekilde çalışıyordu. Ve hiçbir kaynakta bulamadığım garip güçleri vardı.
"Demek senin üzerinde mühürüm bir işe yaramadı ha" diye söyledi kurucunun öğrencisi
Şaşırarak kafamı çevirip ona bakıp konuşmaya başladım. "En başta işe yaramıştı ama sonradan mühürüm koyulaşıp kurtardı beni"
"Demek gerçekten de bu mühre doğuştan sahip birisi varmış"
"Ne mühürü ya ne hakkında konuşuyorsun" dedim.
"İçeri gel. Sana anlatmam gereken bazı şeyler var"
|
0% |