Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@karaatli

Hayat aslında doğduğumuz anda başlamaz; asıl hikayemizi bulmaya doğru ilerlediğimiz yolda başlar. Eğer hayatın tadına hiç varamadıysan ve bazı olaylardan ders çıkartamadıysan, hata yapmaktan korktuysan sen hiç yaşamamışsın demektir. Ben bunu biraz geç öğrendim. Kaderimin beni götürdüğü noktada hayata karşı attığım ilk adımda karşıma o çıktı. Tüm engellerin ardında duruyordu ve ben ona elimi uzattığımda sıkıca kavradı bileğimi. Yeşil gözlerini mavi gözlerime diktiğinde hayatın tadına vardım. İşte benim hayatım o hatayla başladı. Nasıl biteceğini ise sizlerle birlikte yaşayıp göreceğim.

Benim için herhangi bir yaz tatili olduğunu sanıyordum. Hayatımda ailemden ve derslerimden daha önemli hiçbir şey yoktu ve hep de öyle olmuştu. Bazen arkadaşlarımın ısrarıyla bir kafeye gider otururduk. Çünkü böyle şeyler benim için hep zaman kaybı olmuştu. Ben zamanını dolu dolu, sevdikleriyle geçirmek isteyen insanlardan biriydim. Aslında yaşamanın bu olmadığını, hayatımın sadece derslerden ve ailemden ibaret olmadığını anladığımda geçen onca yılın pişmanlığını taşıdım üzerimde. Yine bir gün çocukluk arkadaşım, aynı zamanda üniversitede aynı bölümde olduğum Derya beni aradı. Canı sıkıldığında ve dışarı çıkacak birini bulamadığında genelde beni arardı. Onu suçlayamazdım çünkü o zamanlar pek eğlenceli bir olmadığımın farkındaydım. Aslında benim için her şey o gün başlamıştı. Eve dönmeme iki gün vardı ve yaz tatili başlamıştı. O gün o teklifi kabul ettiğime pişman değildim. Çünkü o gün konuşulanlar gözlerimin biraz olsun açılmasına sebep olmuştu.

2 Sene Önce:

Sabah gözlerimi çalan alarmın sesiyle araladım. Yurtta bir tek ben kaldığım için çok mutluydum ve bu iki günün tadını çıkartmaya karar verdim. Yataktan gerinerek kalkıp banyoya doğru yol aldım. Yüzümü yıkadıktan sonra kendime sert bir kahve yaptım. Her sabah hiç şaşmadan kahvemi içer kendime gelirdim. Penceremi açıp önüne geçtim, derin bir nefes alıp temiz havayı içime çektim. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Sessizlik ve manzara eşliğinde kahvemi yudumlarken telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurdu. Tüm motivasyonumu bozan zil sesine doğru surat asarak yürüdüm. Telefonu elime aldığımda arayan kişinin Derya olduğunu görüp iç çekerek telefonu açtım.

‘’Efendim Derya?’’

‘’Kız n’aber ?’’ Sesindeki bu heyecan ve gereksiz samimiyet bazen sinir bozucu olabiliyordu. Özellikle de bu saatlerde aradığında…

‘’İyi senden?’’ Diye sordum istemeye istemeye.

‘’Hazırlan hadi yurdunun önüne gelmeme az kaldı. Dışarı çıkalım.’’

‘’Ben gelemem, sen git. Çok hastayım öhö… öhö…’’ Artık bu numaralarımı yemiyordu.

‘’Ya gelirsin ya da ben gelip seni zorla alırım, seçimini yap.’’

‘’Ya ne olur bugün beni rahat bıraksan, ben de kahvemle birlikte ders çalışsam?’’ Son kozumu kullanıp yalvarmaya başladım.

‘’Çalışa çalışa yapay zekaya dönüştün kızım! Yeter biraz hayatın tadını çıkart.’’ Buradan dönüşü olmadığını anladığımda şansımı daha fazla zorlamayıp telefonu kapattım ve hazırlanmaya başladım.

Homurdana homurdana dolabımın önünde durup kıyafet seçmeye başladım. Önce pantolon ile kısa kollu beyaz bir tişört giymeyi düşündüm ama sonra havanın yakıcı derecede sıcak olduğunu hatırlayıp çok giymeyi tercih etmediğim elbiselerimden birini giymeye karar verdim. Bu elbiseleri bana zorla annem aldırırdı. Böyle zamanlarda işime yaradıkları doğruydu.

Bebek mavisi dizimin çok az üstünde, askılı, kemerli, şık bir elbise seçtim. Saçlarımı da toplamaya uğraşmayıp saldım. Derya tekrar aramadan hızlı bir şekilde evden çıktığımda direkt olarak kapının önünde onunla karşılaştım.

‘’Ay aferin! Bugün çok güzel olmuşsun. Aslında biraz da makyaj yapsan var ya fıstık gibi olursun.’’ Dediğinde göz devirdim.

‘’Hadi gidelim.’’ Dedim tek düze bir ses tonuyla. O da bu tavrıma bozulup sessizce yürümeye başladı. Dargınlığı çok uzun sürmemişti ki bir süre sonra yeniden konuşmaya başladı.

‘’Geçenlerde bir çocuk gördüm var ya hasta olursun.’’ Anlattığı şeyler o kadar ilgimi çekmiyordu ki bazen onu dinlerken uykum geliyordu. Yine de söylediği her kelimeyi dikkatle dinliyordum. Çünkü çok iyi bir dinleyiciydim.

‘’Hmm… böyle anlattığına göre bayağı iyi olmalı.’’ Dedim yalandan bir merakla.

‘’Aaa! Ben sana söylemeyi unuttum.’’ Diye bağırdı birden.

‘’Neyi?’’

‘’Birazdan Buse de gelecek yanımıza.’’ Dediğinde resmen daralmıştım.

‘’Birbirimizden hoşlanmadığımızı biliyorsun değil mi?’’

‘’Ya biliyorum ama seni aradıktan sonra o aradı ve buluşmak istedi. Ben de kıramadım.’’

‘’Of Derya of!’’ Ben Derya’ya sitem ederken Buse yanımıza gelmişti bile.

Derya, Buse’yi görür görmez ayağa kalktı ve birbirlerinin yanaklarına yanaklarını değdirip samimiyetsiz bir gülüşle selamlaştılar. Ben de maalesef selam vermek zorunda kalmıştım. Ayağa kalkıp ona doğru elimi uzattım, o da istemeye istemeye elimi sıktı sonra da oturdu.

‘’Eee ne yapıyorsunuz?’’ Aslında sorusu beni kapsamıyordu ama yine de ayıp olmasın diye çoğul eki kullanmıştı işte.

‘’Sohbet ediyorduk kuzu.’’ Derya’nın cevabına karşılık Buse anlamsız bir biçimde bana bakıp sırıttı.

‘’Edebiliyor muydunuz?’’ Bana laf çarptığı açıkça belliydi ama cevap vermemeyi tercih ettim. Derya da durumu fark edip konuyu değiştirdi.

Uzun bir süre ikisi kendi arasında erkeklerden, makyaj malzemelerinden ve alışverişten konuştuktan sonra Derya bana doğru döndü.

‘’Ya aslında ben sana bir şey soracaktım Ela.’’ Dedi yüzünü asarak. Aslında bana bir konuda bir şey danışacak olmasına şaşırmıştım, hem de yanında Buse gibi bir arkadaşı varken.

‘’Sor tabii ki.’’ Dedim ilgiyle. Canının bir şeye sıkkın olduğu belliydi.

‘’Ben biriyle konuşuyorum ama çocuk bazen yazıyor bazen yazmıyor ama yazdığı zaman da benimle çok ilgileniyor. Kafam çok karıştı yani sence ne yapmalıyım?’’ Sorduğu sorunun benimle uzaktan yakından alakası yoktu ama yine de bu konuda ona öneride bulunabilecek bir aklım vardı.

‘’Bence…’’ Buse alaycı gülüşüyle sözümü kesti.

‘’Derya sen de tam adamına sordun. Allah aşkına Ela nereden bilsin bir erkeğin ne yapmaya çalıştığını?’’ Benimle apaçık bir şekilde alay etmesine daha fazla müsaade etmemeye karar verdim.

‘’Bu konuda; bir erkekle tecrübesi olmadığı halde düşünme yetisine sahip olan herkes yorum yapabilir Buseciğim.’’ Dedim imalı bir gülüşle.

‘’Hayatında hiçbir tecrübe edinmeyen biri düşünse ne olur canım? Sen hiç erkek olan bir ortamda oturup sohbet ettin mi mesela? Sen kızlarla bile oturup konuşamayan birisin. Erkekler hakkında hayal gücünü mü konuşturacaksın?’’ Dediklerine karşı donakaldım. Derya hemen duruma müdahale etmeye çalışsa da artık çok geçti.

‘’Amaan! En iyisi ben görüşmeyi keseyim.’’ Konuyu dağıtmaya çalıştı.

‘’Ela sen de bir şey söylemek ister misin?’’ Buse hâlâ benimle dalga geçiyordu.

‘’Senin benimle derdin ne?’’ Daha fazla kendimi tutamamıştım.

‘’Benim senin gibi biriyle ne gibi bir derdim olabilir?’’

‘’Buse susar mısın?’’ Derya, Buse’ye sinirlenmiş görünüyordu.

‘’Niye susayım? Artık bu eziğin haddini bilmesi gerekiyor.’’ Dediğinde kan beynime sıçradı.

‘’Ben miyim ezik? Asıl ezik sensin, sen ve senin gibi kendini kaf dağında görenler.’’ Dediğimde Buse bir kez daha güldü.

‘’En azından senin gibi bütün gün odamdan çıkmayıp derslerle kafayı bozmuş tecrübesiz ve kimse tarafından sevilmeyen bir ezik değilim. Sen bu hayatta ne gördün, ne yaşadın mesela? Sen bu hayatta fazlalıksın kızım! Oksijen israfısın.’’ Bu ağır sözlere karşılık ne diyeceğimi bilemedim. Derya tekrar araya girdi.

‘’Buse! Sen ne biçim konuşuyorsun? Konuşma tarzına bakılırsa asıl ezik sensin. Benim arkadaşımla bu şekilde konuşmana izin veremem tamam mı?’’ Ayağa kalkıp bana doğru geldi. ‘’Yürü Ela gidelim.’’ Beni kolumdan tutup kaldırdı. Yaşadığım şoktan dolayı hiçbir tepki veremeden yürümeye başladım. Kafeden dışarı çıktığımızda bir köşeye geçip durduk. Derya kolumu sıvazlayıp bana çantasından çıkartıp su verdi.

‘’Teşekkür ederim.’’ Sinirden ve şoktan sesim titriyordu. Ellerim buz gibi olmuştu ve mideme ağrılar girmişti.

‘’Ne için?’’ Diye sordu.

‘’Beni kolladığın için.’’ Dedim sessizce.

‘’Az bile yaptım. Kendini ne sanıyor bilmiyorum ama birinin ona haddini bildirmesi gerekiyordu.’’

Buse denen kızın söyledikleri üzerine düşündüğümde aslında ne kadar haklı olduğunu fark etmiştim. Söylediği her şey doğruydu ve bu beni biraz daha üzmüştü.

‘’Haklı.’’ Dedim istemesemde.

‘’Ne?’’ Derya şaşırdı.

‘’Söylediği şeylerde haklıydı. Benim bu hayatta düşündüğüm tek şey derslerim ve ailem. Hayatın tadını çıkartacak hiçbir şey yapmadım. Üniversite son sınıf olmama rağmen hâlâ bir sevgilim bile olmadı. Ve en kötüsü de artık her şey için çok geç. Bu sene mezun oluyoruz ama ben koskoca dört senelik üniversite hayatımda kayda değer hiçbir şey yapmadım.’’ Bunları söylerken gözlerim dolmuştu. Derya halime üzülüp elini omzumun üzerine koydu.

‘’Hiçbir şey için geç değil aslında.’’ Dedi birden. Başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim.

‘’Nasıl yani?’’

‘’Bak istersen bu gece seni hazırlayayım ve cluba gidelim. Hiç gitmediğini biliyorum. Senin için hayata karşı güzel bir ilk adım olmaz mı? Biraz dans edip eğlenir, içeriz.’’ Teklif ettiği plan bana o kadar tersti ki canım hiç gitmek istememişti ama yine de Buse’nin söylediklerini düşününce fikrimi değiştirmiştim.

‘’Peki, tamam. Akşam üzeri gel hazırla beni gidelim.’’ Dediğimde Derya resmen sevinçten havalara uçtu.

‘’Oley be! Tamam o zaman akşam geliyorum.’’

Sonrasında ikimizin de yolları ayrıldı. Ben yurda döndüm o ise arkadaşıyla birlikte kaldığı evine döndü. Saatler hızlı bir şekilde geçiyordu ve ben her saat başı daha da geriliyordum. Telefona bakıp biraz rahatlamaya çalıştım ama olmuyordu. Tam vazgeçmek üzereydim ki Derya geldiğini haber vermek için aradı. Ben de aşağı inip onu karşıladım ve içeri aldım. Elinde bir sürü paket olduğunu görünce daha da fazla gerildim.

‘’Bunlar ne böyle?’’

‘’Bu gece seni baştan yaratacağım.’’ Oldukça kararlı gözüküyordu.

‘’Şey… çok abartmasak…’’ Bana keskin bir bakış attığında susup oturdum. Önce elbiseyi giymemi rica etti. Elbiseyi gördüğümde şaşkın bir şekilde Derya’ya baksam da beni pek umursamamıştı. Elbise siyah ve bayağı mini bir elbiseydi. Üzerimi değiştirdikten sonra Derya bir ıslık çaldı.

‘’Sonunda şu fiziğini ortaya çıkarttık. Şimdi makyaja geçelim.’’ Beni önünde duran sandalyeye oturttu ve yarım saat boyunca yüzüme makyaj yaptı. En sonunda makyaj bittiğinde aynada kendime bakıp anlık bir şok geçirdim, bu ben değildim.

‘’Vay! Harika oldun kızım.’’ Derya’nın bana bakarken göz bebekleri büyümüştü.

Beni hazırladıktan sonra kendi de hazırlandı ve dışarı çıktık. Bana giydirdiği topuklulara alışmam uzun sürse de sonunda dengede durmayı başarmıştım. Dalgalı, turuncu saçlarımı omzumun arkasına atıp adımlarıma odaklanmaya çalıştım.

Gideceğimiz yere vardığımızda derin bir iç çektim. İçeriden çok yüksek seste müzik sesi geliyordu ve bu çok rahatsız ediciydi. İnsanların böyle yerlerde nasıl eğlendiğini anlamakta güçlük çektim. Yine de Derya’nın koluna girerek içeriye doğru bir adım attım. Sonrasında da devamı geldi. Kalabalığı yararak geçip boş bir masaya oturduk. Derya ikimiz için de birer kokteyl alıp geldi.

‘’Nasıl, beğendin mi?!!’’ Sesi zar zor duyuluyordu.

‘’Pek sayılmaz!!’’

‘’Eğlenmene bak!!’’ Diyerek kokteyli kafasına dikti. Benden de aynı şeyi yapmamı bekledi ama ben önce kokteyli koklamayı tercih ettim. Ağır bir kokusu vardı ve hoşuma gitmemişti. Derya aniden gelip kokteyli tutup kafama dikmemi sağladığında hazırlıksız yakalanmıştım. Kokteylin acı bir tadı olmasına rağmen sonrasında hoşuma gittiğini fark ettim. Bir süre sonra anlamsız bir şekilde saçma sapan gülmeye başladığımı fark ettim. Aslında ne yaptığımın farkındaydım ama kendime engel olamıyordum. Sanırım alkolün etkisine girmiştim. Resmen zihnim ve vücudum rahatlamıştı.

Derya beni tutup kaldırdı ve dans etmeye başladı. Ben de gülerek ona ayak uydurmaya başladım. Bu sırada üçüncü kokteyle geçmiştik. Artık ipin ucunu iyice kaçırmıştım. Hiçbir şeyi umursamadan dans edip eğleniyordum. Dans ederken yanlışlıkla arkamda duran birine çarptığımda neredeyse düşüyordum ki çarptığım kişi beni düşmemem için tutmuştu. Göz teması kurduğumuzda ne kadar sarhoş da olsam bu durumdan fazlasıyla utanmıştım. Adam; dalgalı saçlı, elmacık kemikleri belirgin, yeşil gözlü, yakışıklı ve hatta çekici biriydi. İlk defa birini görünüşü beni etkilemişti. Bana sıcak bir şekilde gülümseyerek doğrulmamı sağladı.

‘’Özür dilerim!!’’ Diye bağırdım beni duyması için.

‘’Önemli değil!! İyi misin?’’ Diye sordu.

‘’İyiyim teşekkür ederim!!’’

‘’Buralarda yenisin sanırım!!’’ Dedi gülümseyerek.

‘’O kadar belli mi?!!’’ Diye sordum utangaç bir şekilde.

‘’Alkolü yeni tadan birini nerede olsa tanırım!!’’ Dedi gülerek. O an gereksiz bir cesaretle normalde asla yapmayacağım bir şeyi yaptım, o yabancıya elimi uzattım.

‘’Ben Ela bu arada!!’’ Hemen elimi sıkıp gülümsemeye devam etti.

‘’Ben de Ateş. Memnun oldum Ela.’’

Ateş. İsmi çok garip ve hoştu. Ateş ismini ilk defa duymuyordum ama ilk defa birine bu kadar yakıştığını görüyordum.

‘’Öğrenci misin?!!’’ Diye sordum merakla. Çünkü gerçekten çok genç görünüyordu.

‘’Neyse ki o yolları çoktan geçtim. Ama sanırım sen öğrencisin!!’’ Dedi gülerek. Bu kadar güler yüzlü olması hoşuma gitmişti.

‘’Evet!! Son senemdeyim.’’

‘’Senin adına sevindim!! İzin verirsen sana bir içki ısmarlayabilir miyim?’’ Nazik teklifini reddedemedim.

‘’Olur, tabi.’’

Ateş ile bütün gece dans edip sohbet ettik. Hayatımda hiç bu kadar sohbet ettiğimi hatırlamıyordum. Benim için çok eğlenceli bir geceye dönüşmüştü. Bir erkekle karşılıklı sohbet durumu alışık olduğum bir konu olmamasına rağmen Ateş sıkılmış görünmüyordu. Saatlerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bir ara Derya yanıma gelip gitmemiz gerektiğini söyledi ama ben gitmek istemedim. Derya’nın dakikalar süren ısrarına ve çekiştirmelerine rağmen kalmayı seçtiğimde o da biraz daha kalmayı kabul edip bir köşeye oturdu. Ateş beni güldürmeye devam ediyordu. Alkolün etkisiyle bugüne kadar hiç hissetmediğim bir çekim hissetmeye başladım. Ateş’in dolgun dudakları çok yakınımda duruyordu. Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama yine de bir yanım bunu hiç önemsemiyordu. Ateş bir ara gitmesi gerektiğini söylediğinde onu bir daha göremeyeceğim diye içime bir öküz oturmuştu resmen. Hiç tanımadığım bu adam bir gecede beni etkisi altına almıştı.

‘’Seni bir daha ne zaman görebilirim?!!’’ Diye sorduğunda midemde kelebekler uçtuğunu hissettim.

‘’Yaz tatili için İzmir’e döneceğim. Yani buraya üç ay sonra geri geleceğim!!’’ Dediğimde Ateş de suratını astı. Sonra birden aklına bir fikir gelmiş gibi gülümsedi.

‘’Bak ne diyeceğim; normalde bunu kimseye teklif etmem aslında ama bu gece bende kalmak ister misin? Hem gece burada bitmemiş olur, biraz daha sohbet ederiz!!’’ Teklifi o an çok cazip gelmişti.

‘’Bilemiyorum, olabilir aslında!!’’ Deyiverdim. Ben bile kendime şaşırmıştım.

‘’Pekala, sen benim odamda yatarsın. Ben de salondaki L koltukta yatarım, uyar mı?’’ Diye sordu.

‘’Tamam ama arkadaşım buna izin verir mi bilmiyorum.’’ Dediğimde güldü.

‘’Biz de kaçarız o zaman!!’’ Alkolün etkisiyle her türlü şey cazip gelmeye başlamıştı. Gerçekten de dediği gibi yapıp Derya’ya belli etmeden mekandan koşarak çıktık. Ateş beni arabasına bindirip emniyet kemerimi takmak için uzandığında dudakları neredeyse dudaklarıma değecekti. Kalbimin hızlandığını hissettim. Geri çekilip gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. Sonrasında da şoför koltuğuna binip arabayı çalıştırdı. Evi bulunduğumuz cluba çok yakın olmalıydı ki varmamış birkaç dakika sürmüştü.

Eve girdiğimizde ilk aklımdan geçen şey ne kadar güzel ve sade bir evi olduğuydu. Bir duvar sadece camdan oluşuyordu. Gri L şeklinde bir koltuğu, upuzun kitaplarla dolu bir kitaplığı vardı. Ben merakla evi incelerken o ikimize kahve yapıp getirmişti.

‘’Evime hoş geldin.’’ Dedi gülümseyerek.

‘’Hoş buldum. Gerçekten çok güzel dekore etmişsin.’’

‘’Beğenmene sevindim.’’ Dedi.

Birlikte koltuğa oturup kahvelerimizden birer yudum aldık. Bir ara beni seyrettiğini fark ettiğimde yanaklarım kızardı.

‘’Bir şey mi oldu?’’ Diye sordum.

‘’Hayır, sadece garip bir şekilde masum bir görüntün var. Senin gibi biriyle ilk defa karşılaşıyorum.’’ Dedi gülümseyerek.

‘’Ben normalde pek öyle ortamlara girmem aslında, hatta hiç girmem.’’ Dediğimde Kahvesini koltuğun önünde duran büyük siyah sehpanın üzerine bıraktı.

‘’Hadi bana biraz kendinden bahset.’’ Benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti.

‘’Aslında anlatacak bir şey yok. Ben bayağı sıkıcı biriyimdir.’’ Dediğimde kaşlarını kaldırdı.

‘’Ya yalan söylemeyi seviyorsun ya da kendinin farkında değilsin.’’

‘’Ciddiyim. Hayatımda derslerimden ve ailemden başka hiçbir şey yok.’’ Dediğimde bana yaklaştı.

‘’Bu senin sıkıcı olduğunu kanıtlamaz.’’ Dedi gülümseyerek.

Beni eğlenceli bulduğunu anladığımda yaşadığım heyecanla kendimden hiç beklemediğim bir şey yaptım. Ateş’i yakasından tutup kendime çektim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Tanımadığım bir adama ilk öpücüğümü vermiştim. Ateş o anın verdiği şaşkınlıkla bana bakakalmıştı. Ben ise utancımdan yerin dibine girmiştim.

‘’Ben çok özür dilerim! Böyle bir şey nasıl yaptım? Gerçekten aklım almıyor. Ben…ben sanırım gitsem iyi olur.’’ Diyerek ayağa fırladığımda Ateş de yerinden kalkıp bana doğru geldi ve elini yanağıma koyup dudaklarımı öptü. Bu seferki hiç kısa bir öpücük değildi. Kalbim heyecandan deli gibi atıyordu. Bunlar çok yabancı olduğum konular olmasına rağmen ona karşı cinsel bir çekim hissettiğimi reddedemiyordum.

Ellerini belime koyup beni kendine çektiğinde dudakları aralanıp dilini dudaklarımın arasından dilime değdirdi. Birden durup bana baktı.

‘’Devam etmeli miyim?’’ Diye sorduğunda sözlü olarak cevap verebilecek gücüm olmadığı için yeniden dudaklarına yapıştım. Gülümsediğini gördüğümde ona daha fazla çekildim sanki.

Beni aniden kucağına alıp öpmeye devam etti. Yatak odasına geldiğimizi fark ettiğimde beni nazikçe yatağın üzerine bıraktı. Yanıma oturup beni öpmeye devam ettiğinde ellerim gömleğinin düğmelerine gitti ve teker teker düğmeleri açmaya başladım. O da bu durumdan etkilenmiş gözüküyordu. Gömleği omuzlarından düştüğünde kolayca sıyırıp attı. Ellerim çıplak ve kaslı vücudunda gezindiğinde iç çektiğini gördüm. Durup yeniden bana baktı. Gözleri çok güzel ve anlamlı bakıyordu. Bir elini yanağıma getirip yanağımı okşamaya başladı.

‘’Çok güzel ve masumsun.’’ Dedi. Sonra da beni ayağa kaldırıp arkamı dönmemi sağladı. Elbisemin fermuarını yavaşça aşağı indirdiğinde elbise yere düştü. Ben de iç çamaşırlarımla öylece kalakaldım. Üzerimde anlamadığım bir biçimde büyük bir rahatlık vardı. Utanma duygumu kaybetmiş gibi hareket ediyordum. Ona doğru yürüyüp dudaklarını bir kez daha öptüm. O sırada boşta kalan ellerimle pantolonunun fermuarını açtım. Bu hareketime heyecanlanmış olacaktı ki beni hızlı bir şekilde yatağa yatırıp üzerime çıktı.

‘’Hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum.’’ Dedi etkileyici gülüşüyle. Bu benim de gülmeme sebep olmuştu. Gülüşüm onun dudaklarının dudaklarıma değmesiyle yarım kaldı. Dudaklarımdan boynuma geçtiğinde nefesimin kesildiğini hissettim. Hiç böyle bir şey hissetmemiştim. Ellerimi sırtıma götürüp sütyenimin kopçasını açtım. Dudakları boynumdan göğüslerime indiğinde ellerim boxerınayöneldi. Daha fazla sabredemiyordum. O da bunu fark ettiğinde boxerını indirdi ve benim iç çamaşırımı çıkartıp bir kenara attı. En sonunda bedenlerimiz birleşmişti ve ben rüya gibi bir gece yaşamıştım.

Loading...
0%