Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@karaatli

Ateş’in dönüp kapıyı kapattığını anladığımda benden uzaklaşmasının verdiği cesaretle notu kitaplığa koyup arkamı döndüm. Orada durmuş bana bakıyordu. Ben ise kıpkırmızı olmuş, utançtan yerin dibine girmek üzereydim. Yine de hiçbir şey çaktırmamaya çalışıp direkt olarak boğazımı temizledim ve konuya girdim.

‘’Sunum konusu nedir hocam?’’ Diye sorarak kitaplıkta duran notu bedenimle gizlemeye çalıştım ama sanırım işe yaramamıştı.

Ateş bana doğru gelip tam önümde ciddi bir surat ifadesiyle durdu ve arkamda duran nota uzanıp aldı. Kalbim resmen yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Nefes alış verişim hızlanmıştı. Ateş nota bir kez bakıp sonra gözlerini üzerime dikti. Yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Yutkunarak gözlerinin içine baktım.

‘’Hocam, iyi misiniz?’’ Diye sorduğumda ani bir hareketle beni yanımızda duran duvarla arasına almıştı. Yüzü yüzüme olması gerektiğinden çok daha fazla yakındı. Bir eli belimdeyken ve yüzü yüzüme bu kadar yakınken konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Heyecandan dizlerim titremeye başladı.

‘’Neden kaçıp gittin?’’ Diye sorduğunda kaşlarım havaya kalktı.

‘’Hocam biri içeri girse ve bizi böyle görse yanlış anlayacak.’’ Dediğimde gözleriyle diğer elinde tuttuğu anahtarı işaret etti.

‘’Şu an kimse bu odaya giremez, o yüzden konuşsan iyi olur.’’

‘’Hocam bakın…’’ Sözümü yarıda kesti.

‘’Bana hocam diyip durma.’’ Hareketleri ve sözleri o kadar beklenmedik ve kafa karıştırıcıydı ki kafam allak bullak olmuştu.

‘’Ama siz benim hocamsınız.’’ Saçmalamaya başlamıştım ama Ateş bu cümleye dalga geçer gibi gülmüştü.

‘’Şu an bu odanın içinde ne sen benim öğrencimsin ne de ben senin hocanım. Biz şu an o gece bir şeyler yaşayan iki normal insanız.’’

‘’Ne değişti?’’ Diye sordum.

‘’Nasıl yani?’’ Diye sordu anlamayarak.

‘’İki gün önce bana bir yabancıymışım gibi davranıyordunuz. Şimdi ne değişti? Bilmek istiyorum.’’ Bunları söylerken kendimden emin görünüyordum. Üstelik Ateş’in fiziksel yakınlığının verdiği heyecana rağmen cümlelerimi iyi toparlamıştım.

‘’Gerçekleri duymak ister misin?’’ Diye sordu.

‘’Her zaman.’’ Benden uzaklaştı.

‘’Beni bir not yazıp kaçıp gidecek kadar değersiz gördüğün için sana inanılmaz öfkeliydim. Burada karşıma çıkacağını tahmin bile edemezdim. 3 Ay boyunca bir gün bile aklımdan çıkmadığın için sana bu notun hesabını sormak istemiştim ama sonra burada karşılaştığımızda seni farklı bir şekilde cezalandırmaya karar verdim.’’ Dedi elindeki notu masaya vurarak.

‘’Ben…’’ Hiçbir şey söyleyemedim. Çok haklıydı ve benim verecek bir cevabım yoktu.

‘’Sanırım sevgilinden kaçtığın bir geceydi o gece. Sabah kalkınca da pişman oldun ve kaçtın.’’ Dediğinde şok içinde gözlerinin içine baktım.

‘’Ne saçmalıyorsun sen? Sevgilim olduğunu ve onu seninle aldatacak kadar karaktersiz olduğumu mu düşündün gerçekten?’’ Söylediği şey beni yaralamıştı.

‘’Kantindeki çocuk sevgilin değil mi?’’

‘’Öyle ya da değil, bu durum sizi ne kadar ilgilendirir?’’ Dediğimde Ellerini dalgalı saçları arasından geçirip derin bir nefes aldı.

‘’O gece birini benimle aldatıp aldatmadığını bilmem gerekiyor.’’ Hâlâ aynı konuyu uzatmaya devam ediyordu.

‘’Benim o gece veya ondan önce hayatımda kimse yoktu! Oldu mu?’’ Sesim istemsizce yükselmişti.

‘’Bir dakika… sen ilk defa benimle mi..?’’ Lafı nereye getirmek istediğini anlamıştım. O an gözlerimin dolduğunu hissettim.

‘’Evet sen benim için ilktin.’’ Dedim gözlerimde birikmiş olan yaşların akmasına izin vererek.

‘’Ela… bu yüzden mi kaçtın benden?’’ Dedi bana yeniden yaklaşarak.

‘’Artık neden kaçtığımın hiçbir önemi yok. Önemli olan senin beni ne ile itham ettiğin.’’ Gözlerimden akan yaşları elimle sildim.

‘’Ben sadece yaşadığımız şeyden sonra beni bir notla terk edip gitmene 3 ay boyunca bir anlam yüklemeye çalıştım.’’ Sesindeki pişmalık gözle görülür şekildeydi.

‘’Senin için bu kadar önemli miydi?’’ Diye sorduğumda arkasında duran koltuğa oturdu. Ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi.

‘’Evet önemliydi. Çünkü sen… sen çok özel birine benziyordun ve ben senden anlamadığım bir biçimdeetkilendim. Özel bir gece yaşadıktan sonra beni küçük bir not ile terk etmene bir anlam yüklemek istedim. Seni bir daha nerede bulabileceğimi bilmediğim için de elimde bu aptal notla kalakaldım.’’ Sözleri hayal kırıklığı doluydu.

‘’Şimdi karşındayım işte.’’ Dedim kollarımı serbest bırakarak.

‘’Artık bir önemi kalmadı aslında.’’ Dediğinde kaşlarımı çattım.

‘’Anlamadım.’’

‘’Ben senin hocanım artık. Unuttun mu?’’ Dediğinde düşüncelerimde ufak bir şimşek çaktı.

‘’Doğru ya…’’ Dedim ümitsizce.

‘’Aslında merak ettiğim bir şey daha var ve bunun cevabını öğrendiğimde bile hiçbir şey değişmeyecek olsa da bilmek istiyorum.’’ Yeniden ayağa kalktı.

‘’Dinliyorum.’’

‘’Bana karşı bir şey hissediyor musun Ela?’’ Soruyu öyle bir ses tonuyla sormuştu ki yalan söylemek imkansızdı.

‘’3 Ay boyunca bir gece bile seni düşünmeden uyumadım. Seni bir gün bir yerde yeniden göreceğimi biliyordum çünkü Eskişehir küçük bir yer ama yine de böyle bir çıkmaz sokakta karşılaşacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi. Çaresizlik hiç bu kadar acıtmamıştı aslında.’’ Sözlerim gözlerinde bir ışık ortaya çıkmasını sağlamıştı. Söylediklerim onu mutlu etmiş gibi görünüyordu.

‘’Kaçmasaydın belki de her şey daha farklı olurdu. Bu okulda olduğunu bilseydim tekliflerini asla kabul edip de gelmezdim Ela.’’ Dediğinde içimde büyük bir pişmanlık oluştu.

‘’Artık olan oldu, öyle değil mi?’’ Dediğimde umutsuzca gülümsedi.

‘’Evet… artık gerçekten imkansız olduk. Çünkü bu etik değerlere aykırı bir durum ve seni de beni de bu okuldan atıp benim kariyerime son verirler. Senin ise öğrencilik hayatın biter ve bu durum siciline işler. Notlarına baktım, çok parlak bir öğrencisin o yüzden de bu durumun duyulmaması için elimden geleni yapacağım. Söz veriyorum.’’ Artık gözlerimin içine bakamıyordu.

‘’Yani birbirimizden tamamen uzak duracağız.’’ Dedim emin olmak için.

‘’ Zaten yeterince dikkat çektik.’’ Dedi.

‘’Özür dilerim.’’ Dediğimde kızdı.

‘’Lütfen artık özür dileme.’’

Sonrasında bana biraz daha yaklaşıp yeniden elini belime sarıp diğer eliyle yanağımı okşadı.

‘’Böyle olsun istemedim.’’ Dedim ağlayarak.

‘’Sorun değil.’’ Sesi titriyordu.

‘’Ateş…’’ Uzun zaman sonra ilk defa ona adıyla hitap etmiştim. Bu hoşuna gitmiş olmalıydı ki kapalı gözleriyle alnını alnıma dayadı ve gülümsedi.

‘’Söyle Ela.’’ Dedi tok sesiyle.

‘’Madem bu odadan çıktığımızda birbirimizi tanımıyormuş gibi yapacağız ve bir daha asla birbirimize yaklaşmayacağız…’’ Cümlemi yarıda kestim.

‘’Evet…’’ Onda yarım kalan bir şeyler olduğu çok belliydi.

‘’Öyleyse seni son kez öpebilir miyim?’’ Diye sordum tüm cesaretimi toplayarak. Ateş gözlerini açıp kaşlarını kaldırarak gözlerime baktı.

Sonra da daha fazla beklemeyip dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. 3 ay sonra ilk defa dudakları dudaklarıma değdiği için heyecandan bayılacak gibi olsam da bu anın mutluluğuna tutundum ve ellerimi iki yanağına yerleştirip onu daha sert öpmeye başladım. Alt dudağımı emmeye başladığında dizlerimin titrediğini unutup dudaklarımı ona teslim ettim. Dili dilimin çevresinde dolanıyordu. En sonunda da alt dudağımı yavaşça ısırıp son bir öpücük kondurdu dudaklarıma. Dudaklarımız ayrıldığında yüzümün önüne gelen bir tutam saçımı parmaklarının arasına alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.

‘’Gitmem gerekiyor…’’ Dedim soluk soluğa kaldığımızda.

‘’Gitme.’’ Bunu söylemesine şaşırmış olsam da gitmem gerektiğini biliyordum.

‘’Yapamam, gitmem gerek.’’ Diyerek kollarının arasından sıyrıldım ve masa duran anahtarı alıp kapının kilidini açtım. Son kez dönüp ona baktığımda umutsuzca gözlerimin içine baktı.

‘’hoşça kal.’’ Dedi sakin ama üzgün bir şekilde.

‘’Hoşça kal Ateş.’’ Ve kapıdan çıkıp gittim.

Artık bu defter kapanmıştı. Yani kapanması gerekiyordu. Bizim birbirimizden uzak durup kimseye hiçbir şey belli etmeden yaşamamız gerekiyordu.

Koşarak kantine geri döndüğümde Derya ve Ümit’in yanındaki boş sandalyeye oturup ağlamaya başladım. İkisi de şok içinde bana bakakaldılar. Geride bıraktıklarımdan haberleri bile yoktu.

Loading...
0%