Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@karaatli

Aradan 1 ay geçti ve ben yeniden tüm odağımı derslerime vermeye başlamıştım. Son zamanlarda olanlar benim için çok fazlaydı. Tabii ki tüm bunları aşmakta kolay olmayacaktı.

Ateş ile olan her derste fazlasıyla odaklanma problemi çekiyordum. Aklım hâlâ onunla geçirdiğim o güzel gecedeydi. Gözlerini gördükçe tekrar ve tekrar anımsamama sebep oluyordu.

O da benimle muhatap olmamak için elinden geleni yapıyordu ve bunu görebiliyordum. Derslerinde cevabını bildiğim sorularda bile cevap vermemeyi tercih ederek ondan olabildiğince uzak duruyordum. Eskisi gibi içe kapanık değildim belki ama eski hayat enerjim de yoktu. Derya, Ümit ve Ümit'in aramıza yeni dahil olan arkadaşı Yaren ile birlikte vakit geçiriyorduk. Bazen kantinde bazen de okula yakın bir kafede oturuyorduk.

Aklım en alakasız zamanlarda bile Ateş'e gidiyor, gözlerim uzaklara dalıyor ve herkes merakla bana ne olduğunu soruyordu. Artık bu durum canımı çok yakmaya başlamıştı ve bununla baş etmenin yolunun bu olmadığını anlamaya başlamıştım. Ateş'ten kaçmanın saçmalık olduğunun farkına vardım. Ondan kaçmak yerine aramızda hiçbir şey olmamış gibi bir öğretmen-öğrenci ilişkisi kurmaya karar vermiştim. Yine bir çarşamba günü çevresel psikoloji dersimiz vardı. Ben derse çalışıp gelmiştim çünkü bu derste Ateş'in daha doğrusu Ateş hocanın sorduğu soruları cevaplamakta kararlıydım.

Birkaç dakika sonra sınıfa Ateş girdiğinde aniden onu görünce bütün aklım allak bullak oldu ve verdiğim kararların arkasında durup duramayacağımdan bile şüphe ettim ama sonra termosumdan bir yudum su içip kendime gelmeye çalıştım. Ateş elindeki dosyayı ve bilgisayarı kürsüye bırakıp derse başlamak için son ayarlamaları yapmaya başladı. Ben de o sırada kendime çeki düzen verip odağımı topladım. Derin bir nefes alıp heyecanımı bastırmaya çalıştım. Benim için çok zor olacak olsa da bunu yapmam gerekirdi.

Ateş dersi anlatmaya başladığında sürekli onunla göz teması kurmaya çalıştım ama o bundan kaçındı. Bunu çok açık bir şekilde yapıyordu. Bu durum benim canımı yaksa da doğrusu bu olduğu için gayet normal karşılayabiliyordum.

Bir süre sonra Ateş sorular sormaya başladı.

''Evet arkadaşlar şimdi söyleyin bakalım gizlilik ya da daha doğrusu mahremiyet nedir?'' Ateş soruyu sorar sormaz birkaç kişiyle birlikte elimi kaldırdım. Ateş beni görmemekte ısrarcıydı. Yani bu düşündüğümden daha da zor olacaktı ama ben de kararlıydım. Elimi indirmeden beklemeye devam ettim. Derya benim el kaldırmama şaşırmış, merakla beni izliyordu. Ateş bir süre sonra benim dışımda herkese söz hakkı verdiği için derin bir nefes alarak gözlerimin içine baktı. ''Evet, seni de dinleyelim.'' Dedi beni işaret ederek. Adımı söylemekten bile kaçınıyordu.

''Bireyin veya bir grubun kendilerini veya kendileri hakkındaki bilgileri ayırma yeteneği ve böylece kendilerini ifade ederken seçici olmalarıdır... hocam.'' Cümlemin sonuna hocam kelimesini eklemek garip gelse de gayet başarılı olduğumu düşündüm. Ateş verdiğim cevabı doğru bulduğu için başıyla beni onayladı. Sonrasında boğazını temizleyerek konuşmaya devam etti.

''Neredeyse hepinizin verdiği cevaplar doğru fakat en doğrusunu Ela arkadaşınız söyledi.'' Dediğinde kendimle gurur duymama sebep oldu. Yüzümde aptal bir gülümseme belirdi. Bunu fark ettiğim anda bu işin aslında ne kadar zor olduğunu bir kez daha anlamış oldum.

Derya bana sırıtarak bakıyordu ve bu hiç hoş değildi.

''Bana öyle bakma.'' Dedim fısıldayarak.

''Adam senin cevabını doğru kabul edince sanki sana ilan-ı aşk etmiş gibi gülümsediğinin farkında mısın sen?'' Dedi o da aynı ses tonuyla.

Derya'nın söylediklerini umursamayarak ders boyunca Ateş'in sorduğu her soruya cevap vermeye çalıştım. Sanırım bu sadece Derya'nın değil Ateş'in de dikkatini çekmişti ki ders bittikten sonra ben tam sınıftan çıkacakken bana seslendi.

''Ela benimle gelir misin?'' Bu hareketi amfide olan herkesin dikkatini çekmişti. Neden böyle yaptığını anlayamadım. Dediği gibi peşinden gittim.

Odasının önünde durup kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. Ben de hiçbir şey demeden içeri girdim. Arkamızdan kapıyı kapattığında tüm vücudum gerildi.

''hocam, bir sorun yoktur umarım.'' Dediğimde birkaç saniye cevap vermeden gözlerimin içine baktı.

''Hocam?'' Dedim tekrar soru sorar gibi.

''Ne yapıyorsun sen?'' Dediğinde anlayamadım.

''Nasıl yani hocam?'' Bana doğru yaklaştı.

''Neydi o dersteki halin?''

''Gerçekten anlamıyorum sizi.'' Dediğimde kapıyı kilitledi.

''Her soruya cevap vermeye çalışmak, cevap verdikten sonra dünyanın en güzel gülümsemesi ile gözlerimin içine bakmak ne demek oluyor.'' Cümlesinin sonu kalp ritmimi etkilemişti. Yutkunarak açıklama yapmaya çalıştım.

''Ben sadece bildiğim sorulara cevap vermek istedim.'' Ateş biraz daha yaklaştı.

''Son 1 aydır hiçbir soruya cevap vermeyen kız birden dersle ilgilenmeye mi başladı.'' Parfüm kokusuyla resmen sarhoş olmuştum.

''Ben bölüm birincisiyim hocam.'' Dedim heyecandan titreyen sesimle. Ateş bana çok garip bakıyordu. Sanki aklından bir şeyler geçiyor gibiydi.

''Ela...'' Sustu.

''E...Efendim?'' Artık kekeliyordum. Şu an onu o kadar çok öpmek istiyordum ki, bir aydır yüzüne bile bakamamıştım. Şimdi onu öpme isteğiyle yanıp tutuşuyordum.

''Bu kadar tecrübesiz bir kız, beni nasıl bu kadar etkisi altına almış olabilir, anlamıyorum.''

''Hocam...'' Şu an çok yanlış bir şeyin eşiğindeydik ve ben kendimi geri çekemiyordum. Belli ki o da karşı koyamıyordu.

Bana doğru bir adım daha attığında aramızda neredeyse hiç boşluk kalmadı. Olduğum yerde kıpırdayamadan sadece ona baktım . Bir elini kaldırıp çenemi tuttu, diğer eliyle de yanağımı okşamaya başladı. İstemsizce gözlerimi kapattım.

''Gülümsemeni gördüğüm anda aklım başımdan gitti. Bana ne yapıyorsun sen böyle?'' Konuşurken nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Hayatımda hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum.

''Bu çok yanlış.'' Dedim birden gözlerimi açarak.

''Biliyorum. Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Gecelerdir doğru düzgün uyku uyuyamıyorum. Aklımda sadece sen varsın. Derse girdiğimde sınıftasın ve sana bakamadan bütün bir dersi işlemek ne kadar zor biliyor musun? Üstüne üstlük bugün birden derse katılmaya karar verdin. Ela işimi ne kadar zorlaştırdığının farkında bile değilsin.'' Ateş'in söyledikleri karşısında kalakaldım. Onun üzerinde bu kadar büyük bir etkim olduğundan haberim yoktu.

''Ben... özür dilerim.'' Dediğimde gülmeye başladı. Neden güldüğünü anlayamadığım için kaşlarımı çatıp ona baktım.

''Hayatım boyunca her şey aklıma gelirdi ama birinin benden özür dilemesinin beni bu kadar tahrik edeceği aklımın ucundan geçmezdi.''

''Ne?'' Dedim büyük bir şaşkınlıkla. Ateş ise daha fazla konuşmama izin vermeden ciddileşip ellerini belime koydu.

''Eğer bir karar verdiysek bunun arkasında durmamız gerekir değil mi?'' Dediğinde ellerinin tenimde bıraktığı sıcaklık dikkatimi dağıttığı için cevap veremedim. ''Ama sen benden uzak durmazsan...'' Yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. ''...ben senden uzak duramam.'' Cümlesini bitirdiğinde çoktan her şeyimle ona teslim olmaya hazır bir haldeydim.

''Ben sadece... aramızda bir öğretmen-öğrenci ilişkisi yaratmaya çalıştım.''

Tam o anda dudakları benim dudaklarımın üzerinde yer edindi. Dudaklarına olan hasretim, kararlarıma karşı güçlü bir savaş başlatmıştı. Ateş diliyle dudaklarımın içine doğru bir yol çizmişti. Ellerimle omuzlarına tutunup güç aldığımda o da ellerini kalçama indirdi. Elleri biraz daha aşağıya indiğinde içgüdüsel olarak hafifçe zıplayıp beni kucağına almasını sağladım. Kucağına alır almaz beni masasına götürdü. Bu sırada diliyle dilim birbiriyle adeta dans ediyordu. Kısa bir süre çekilip bana baktı.

''Ben senden nasıl uzak kalacağım?'' Dedi ümitsiz bir iç çekişle. Sonra yeniden dudaklarımı öpmeye başladı. Alt dudağımı emerken bir yandan da elleriyle kalçamda daireler çiziyordu. Benim ellerim ise saçlarındaydı.

''Ateş dur...'' Dediğimde aniden çekildi.

''Ben özür dilerim. Bu çok yanlış biliyorum. Bunu yapmamalıyız.'' Dediğinde içimdeki bütün pişmanlıklara karşı durdum. Onu sanki ben durdurmamışım gibi gömleğinin yakasından tutup kendime çektim. Bu hareketim onu daha da tahrik etmiş gibi dokunuşları sertleşti.

''Ateş...''

''Ela, bana ne yapıyorsun?'' İkimiz de nefes nefeseydik.

''Seni istiyorum.'' Dediğimde durup şok içinde bana baktı.

''Bundan emin misin?''

''Hiç olmadığım kadar. Hemen, şimdi, burada...'' Dediğimde Ateş daha fazla beklemeden beni öpmeye devam etti. Üzerimde elbise olduğu için iç çamaşırımı çıkarırken hiç zorlanmadı. Ben de onun pantolonunun düğmelerini açtım. boxerının altındaki şişliği gördüğümde daha da yükseldim.

''Bunu burada yaptığımıza inanamıyorum.'' Dedi sırıtarak. Sonrasında ben onu öperken boxerını indirdi. Dudakları boynumda geziniyordu. Elleri ise kalçamdan kasıklarımın arasına geldiğinde heyecanla ve zevkle titredim. O da boynuma dişleriyle küçük dokunuşlar bırakmaya başladı.

Ellerimi cinsel organına götürdüğümde Ateş içten bir şekilde adımı söyledi.

''Ela...'' Ve sonrasında içime girmesine izin verdim. Ağzımdan ufak bir inleme çıktığında eliyle ağzımı kapattı. Defalarca ileri geri hareketlerle beni zevkin doruklarına ulaştırmıştı. En sonunda nefes nefese kenara çekildi. Başımı çevirip ona baktığımda pantolonunu çoktan giymişti. Bana doğru gelerek şakağıma bir öpücük kondurdu.

''Yaşadığım en güzel anlardan biriydi.'' Dediğimde gülümsedi.

''İnan bana benim için de öyleydi.'' Sonra tekrardan dudaklarıma yumuşak bir öpücük kondurdu.

Ben de iç çamaşırımı giyerek masanın üstünden indim.

''Bunu bir daha yapmamamız gerekiyor ama biliyorsun değil mi?'' Dediğimde yüzü asıldı.

''Biliyorum. Söz veriyorum seni bir daha çağırmayacağım.'' Dediğinde kendimi çok kötü hissettim.

''Ben en iyisi gideyim.'' Dediğimde elleriyle belimden çekip dudaklarını yeniden dudaklarıma bastırdı.

''Gördüğüm en güzel şeysin.'' Diyerek ellerini çekti.

O odada yaşanan her şey bir sır olarak kalacaktı. Ve belki de bir daha yaşanmayacaktı. O yüzden bu durum canımı çok yakıyordu. Sanırım ona gerçekten körü körüne aşık oluyordum.

 

Loading...
0%