@karadenizperisi61
|
Zeynep'in ağzından,
Ne yapacaktım bilmiyordum. Odamda öylece kalmış çaresizce düşünüyordum. Abim sevdi diye getirdiği kızın hayatını kurtarırken , benim hayatım bir kuş misali uçup gitmişti. Ne olacaktı şimdi?. Dediği gibi olacak mıydı söyledikleri?. Abimi vururlar mıydı?. İstemiyordum, onun ölmesine şahit olmak bir töreye kurban gitsin istemiyordum. O an vermiştim kararı. Mecbur bırakılmıştım ortada. Evlenecektim Seher'in abisiyle. Hayatım boyunca belki de kadere küs kalacaktım ama abim için yapacaktım. Kapı çalmıştı sonra. Bakışlarımı camdan çekmeden öylece dışarıyı izlerken abimin yanıma gelişini izledim. " Bana çok kızdın mı abim?. Seni böyle hayallerinden mahrum edeceğim kadar?. " Sorusuna döndüm. Başımı iki yana salladım. Kızmamıştım ki, kırgındım sadece. " Kızmadım kırgınım sadece. " Diye bilmişim sadece abime bakarak. " Bak, beni ve seheri uzun zamandır bilirsin. Biz çok sevdik birbirimizi. Seheri başka bir adama vereceklerdi. Eğer töreye karşı gelirsen ne olacağını biliyorsun dimi?. " Abimin ellerinden tuttum. Seheri nasıl sevdiğine ben şahittim. Böyle sevgi görmemiştim abimden. Buruk tebessümle baktım. " Bunun olmasına asla izin vermem abi. Ben seni de annem gibi kaybedemem. Bu olmayacak tamam. " Dedim ve sımsıkı sarıldım abime. O benim dünyam da her şeyimdi. Ona bir şey olursa hiç yaşama imkanım olmaz gibi geliyordu bana. Ayrıldım, hadi der gibi baktım ve abimin uzattığı elini tutarak odamdan çıktım. Üzerim giyinik bir halindeydi. Pijamalarımı çıkarmış günlük kıyafetlerimi giymiştim. Üzerim de sade düz bir çimen yeşili bir pantolon, üzerine ise normal düz bir kazak. Odadan çıkıp ardından kapıyı kapattığımız da merdivenlere doğru ilerledik. Ağır adımlarla indiğimiz de salon da oturan babam , nenem, nenemin yanın da oturan Seher ve onun yanında oturan abisiyle göz göze gelmiştim. Hazırlanmam için bir fırsat vermişti. Her şey abim içindi. Başka gerisi yoktu. Bu evlilik abim için olacaktı. Berdele, kadere mahkum yaşayacaktım nerede olursam olayım. Gözlerinin içine bakarak başımla onayladım ve onaylamamı anlayacak ki ayağa kalktı. Bitmişti işte her şey. Anneme verdiğim sözümü tutamamıştım. Seher bana mahçup bir şekil de bakmıştı. Oturduğu yerden kalktı ve bana doğru geldi. Yüzünde ki hüznün döküntüleri vardı. O da bu duruma üzülmüştü ama başka bir çare yoktu. " Kına ve düğün istanbul da olacak. Seher benimle Zeynep'e yardım etmek için gelecek. Ben önden Urfa'ya gidip bu meseleyi halledeceğim, seher de kına ve düğün hazırlıklarına Zeyneple yapacak. " Diye sessizlik Seher'in abisi tarafından bozulmuştu. " Siz nasıl isterseniz öyle olsun mahir beyim. Kızım kabul ettiyse sorun yoktur. " Bu ses ise babamın sesiydi. Benden kurtulmak için bir bahane arıyordu ve olmuştu. Bense bana bakan sehere döndüm. " Kızgın mısın böyle bir şey yaptığımıza?. " Sorusuna başımı iki yana salladım. Ellerini tutup cevap verdim. " Değilim. Sen abimi ne kadar seviyorsan, ben de o kadar çok seviyorum abimi. " Dedim ve ekledim. " Çok mutlu olun. " Demiştim buruk bir tebessümle ve ellerimi seherden ayırıp abisine çevirdim. O da bana aynı şekil de baktı. Nazik hareketleriyle beraber dışarıya çıkmıştık. Durdurdum onu kapı önün de. " Bu evlilik sadece abim için. Başka bir şey için değil. Sırf abim hayatta kalsın diye yapıyorum tüm bunları. " Diye açıklama yaptım yüzüne karşı. Herkesin yaptığı aşk evliliği gibi gerçek olmayacaktı olamayacaktı da hatta . Bu evlilik gerçek değildi. Bir töre üzerine yapılacak berdeldi sadece. Sadece çevremizde ki insanlara gerçekmiş gibi rol yapılacaktı. Nasıl tanıştık?, nasıl aşık olduk?, gibisinden benzer sorular sorulup yanıtlanacaktı. " Tamam, ben de seher için yapıyorum bu evliliği. Merak etme gerçek olmayacak. İçini rahat tut bu yüzden. Ama şunu bil ki , benimle evli olduğun sürece arkandan herhangi bir laf dhymayacağım. O imza atıldığı an, sadece bir gerçek olup olmadığı evlilik olacak. Arkandan kimsenin ağzından seninle beraber aynı cümle içerisin de tek bir erkek harfi bile geçmeyecek. " " Buna sen mi karar veriyorsun?. Evleneceğiz diye hayatıma karışacak bir kural mı tanıdın kendine?. Bu gerçek bir evlilik değil Mahir Eroğlu. Sen de gerçek bir eşim olmayacaksın... " Demiştim söylediklerine susmayacak şekil de. Evleneceğiz diye bu evliliği gerçek sanar diye hayatıma el koyuyordu resmen. " Bu evlilik gerçek değil. O yüzden, sahte bir evlilikte hayatıma karışmana izin de yok. " " Urfa namusuna düşkün. Odan da sana söylediklerimi tekrar hatırlatmamı istemezsin diye düşünüyorum. Evli kadınların, hatta evli olmayan genç kızların yanında erkek dahi görse, araların da bir şey olmadığı halde o meseleyi uzatırlarken neler yapacaklarını sen de bilirsin ki urfalısın. Bunları bilmen gerekir diye düşünüyorum. " Dediğin de tam ağzımı açıp konuşacaktım ki, arkadan ' abi!. ' diye seslenen Seher'in sesiyle sustum. Çünkü bu konu uzayacaktı. Bakışları bakışlarıma yerleşmişti. Yan tarafa doğru çekildim ve seher bize doğru geldi. " Benim her şeyim hazır. Biz zeynep ile çıkalım yola. Sen de geleceksin nasılsa. Çınarı benden almamalarını söyle olur mu?. " Çok seviyordu abimi seher. Ben bakışlarımı arkaya çevirdiğim de , nenem bana hüzünle bakıyordu. Ben de neneme hüzünle bakıyordum. Kollarımı açarak ona doğru koştum ve sarıldım. Başımı omuzunda saklamak istedim. Gitmek istemiyordum hiç. Bilmediğim bir şehre adım atacaktım bugün. Ayrıldım, abime baktım sonra. Ona da sardım kollarımı. O da benim gibi en az hüzün taşıyordu için de. Uzun bir sarılma olmuştu. Kurduğum hayalleri abimle kaybetmiştim ben. Onunla beraber kurmuştum hayallerimi ama olmamıştı. Ayrıldım, bir elini belime diğer elini de yanağıma götürdü. Benden habersiz tek bir göz yaşım yanağımdan süzülürken, yanağımı silişine şahittim. " Ağlama. " Dedi ve ekledi. " Bir şey olursa herhangi bir şey. Direk bana geliyorsun tamam mı?. Her ne olursa olsun yanındayım. Beni affet olur mu?. " Başımı onaylarcasına salladım. " Ben sana kızgın değilim ki. " Dedim ve ekledim. " Ben kadere kızgınım. " Arkadan seslendi " Gidiyoruz hadi!. " Ayrılık vakti gelmişti. Derin bir nefes verip sırtımı onlara döndüm. Bana bakan Seher'in abisine doğru attım adımlarımı. Ön kapının kapısını açmıştı ama, ben arkaya oturmayı tercih ettim. Arka kapıyı açıp içeriye girdiğim de öylece kaldığını tahmin edebiliyordum. Peşimden ise seher oturmuştu yanıma. Kapıların kapanmasıyla başımı arkaya çevirdim. Babam yoktu orada. Beni umursamamıştı bile. Annem beni doğurup öldükten sonrasından bile kucağına almayan bir adam, neden umursasın ki beni?. Önüme döndüm. Başımı cama yaslayıp gözlerimle son kez Karadeniz'in kıyılarına baktım. Burası benim bitiş çizgimdi. Esas başlangıç noktasına şimdi adım atıyorduk. Kadere kızgındım evet. Olup olmadık imkansızlıklar seriyordu önümüze. Gözlerimi kapattım. Üzerim de öyle bir yorgunluk vardı ki, uyumamı sağladı. Karanlığın kollarına mahkumdum . Gözlerimi araladım. Önümde ki boş koltuğa baktım. Az önce orada oturan adam sanki kaybolmuş gibiydi. Toparlandım, melül melül baktım etrafıma uyku sersemimle. Dinlenme tesisin de olduğumu anlamıştım. Trabzon'u es geçmiştik. Ama tek aklıma takılan şey, Seher'in abisinin nerede olduğuydu. Bakışlarımı, İstanbul'a giden yolda ki her zaman yolculuk sırasında durduğumuz dinlenme tesisine baktım. Kapıyı açıp aracın içinden indiğim de ardımdan kapattım. Efil efil esen rüzgar saçlarımla dans ederken, benim gözlerim Seher'i aramıştı. Şoför de yoktu çünkü. Karşıda gördüğüm hareketlilik ise, Seher'in gelişi olduğunu anladım. Ellerin de iki tane poşet. Birin de yiyecek olan, diğerin de su şişesiyle dolu olan bir poşet.. Yanıma doğru geldi. " Uyusaydın biraz daha?. Vakit geçmiyor zaten bu yolculuk. " Deyişiyle indiğim tarafın kapısından içeriye girmiş binmişti araca. Ben de peşinden binip üzerime kapattım kapıyı. Merakla sordum " Abin nerede yok?. " " Abim bizden ayrıldı. Onun bugün uçağı vardı zaten. Trabzonda ki havaalanına bindi bugün o. İstanbul'a geçip oradan da Urfa'ya geçecek. " Başımla onaylayıp sırtımı koltuğa yasladım. Bu evliliği istemiyordum. Her ne kadar istemesem de abim içindi bu evlilik. Onun hayatı içindi. Nasıl bir zorlu dönem bekliyordu beni bilmiyordum. " Bak, biliyorum senin için çok zor. Ama ben abinden vazgeçemedim zeynep. Beni istemediğim biriyle evlendireceklerdi. Dedem çok kararlıydı . Sonra çınar geldi aldı beni buraya getirdi. " " Bu evliliği sadece abim için yapıyorum. " Diyerek Sehere döndüm. " Herkes nasıl bir evlilik sanıyorlarsa bizim açımızdan da sahte bir evlilik olacak. " " Abim buna saygı duyar zaten. " O sırada araç biz konuşurken çoktan hareket etmişti. Telefonum çalmıştı sonra. Cebimden çıkarıp ekrana baktım. Ekran da volkan yazısını görmüştüm. Volkan benim üniversiteden beri olan erkek arkadaşımdı. Bir hayalimin parçası da buydu. Uzun uzun baktım ekrana. Eğer duyarsa kıyamet kopardı. Seher'in abisi nasıl biridir bilirim. Sert , soğuk, kaba... Ona zarar verir diye açmadım kapattım. Seher " Açsaydın. Önemli biri herhalde uzun uzun aradı. " Diye söylendiğin de başımı iki yana salladım. " Ben sonra ararım. " Dedim ve telefonu açıp mesaj kısmına girdim. Volkanın mesaj panosuna parmaklarımı klavyeye yaslayarak harfleri cümlelere çevirdim. Sonra gönder kısmına basarak mesaj kısmından çıkıp telefonumu kapattım. Tedirgin oldum durup durmadan. Volkanın bundan haberi yoktu. Aniden gelişen bir onaydı. Benim de aklımdan çıkmıştı abimin olayını onun ağzından neler olacağını öğrenirken. Volkanı söylemeyecektim Seher'in abisine. Nasıl davranacağını ve nasıl tepki vereceğini düşünmek istemiyordum çünkü.
Mahir'in Ağzından,
İşte gelmiştim. İki buçuk saatlik olan yolculuğun sonuna varmıştım. Urfadaydım, doğup büyüdüğüm sonrasın da babamın işlerinden dolayı ayrıldığım memlekette. Bu memleket bana çok şey öğretmişti. Hayatım boyunca unutmayacağım bir ders. Geldim çünkü bu kan davası düşecek, yerine berdel olacaktı. Sırf kız çocuk doğurdu diye annemi öldüren aşiretin karşısına çıkacaktım. Kardeşim, annemin kaderini yaşamayacaktı. Ağır adımlarla ilerledim dar sokakların arasında kaybolarak. Sonra önüme kocaman avlusu olan bir konak çıktı. Tarih kokan bir konak. Kurşun sesleri kulaklarıma işlediğin de, canım yeniden yanmıştı. Annemin o masum bakan gözleri önümden gitmiyordu. Kalbimde ki oluşan sancı hala devam ediyordu. Dinmemiş dinmemeye de devam ediyordu. Avlunun ortasın da duruyordum öylece. Herkesin şahit olduğu o ölüm geçti gözlerimin önünden. Babamın kucağın da, daha ana kundağında her şeyden habersiz bir kız bebek.. Bense babamın elini tutmuş elimiz kolumuz bağlı öylece annemim ölümünü izlemiştik. Sonrası ise bombanın pimi çoktan çekilmişti. Her adım attığım da annemin kan izlerinin üzerine basarak geçiyordum. Boğazına bir yumru oturuyordu o sırada. Aşiretin toplanıp beni beklediklerini tahmin edebiliyordum. Merdivenin basamaklarına tek tek çıktım. Terasta bekliyorlardı beni. ' hoş geldiniz Mahir Ağam. ' diye selam getirenlere başımla selam vererek bir basamak daha geri de bırakmıştım. Son basamağa çıkarak durdum. Terasa dönüp içerisine girmek hiçbir zaman içime doğmamıştı. Ama kardeşim seher için bunu yapacaktım. Onu annesiz bırakanları en çaresiz anlarından vuracaktım. Evet, Zeynebin dediği gibi gerçek bir evlilik olmayacaktı. Herkeste bunu gerçek sanıp bekleyeceklerdi ama öyle bir şey olmayacaktı. Bu evlilik sahte olacaktı. Son basamaktan ayaklarımı çekerek terasa girdim. Herkes toplanmış beni bekliyorlardı. Ortalarına geçip ayakta öylece durarak annemin ölümüne emir veren ile karşı karşıya gelmiştim. Herkes bana bakıyor bir cevap bekliyorlardı. Bende istedikleri cevabı verecektim. " Buraya geldim evet. Kan davası duracaktır!. " Diye bağırarak son ikazımı etmiştim. Herkesin şaşkınlığı ortadaydı. Özellikle annemi vuran katilin. Ona bakarak gözlerinin içine vurgulayarak söylemiştim tüm cümlelerimi . " Kan davası yerine berdel olacaktır. Kardeşimi kaçıran çınar erincin kız kardeşi zeynep ile evlenip kan davasını durduruyorum!. " " Yapamazsın!. " Diye bağıran ve hoşuna gitmeyen annemin zanlısına yerleşti bakışlarım. Ayağa kalktı o öfkesiyle. Bana doğru adımlar atarak aramızda ki mesafeyi azaltmaya çalıştı. " Senin kardeşin törenin kurallarına uymayıp birine kaçtı!. Namus gitti Mahir Ağa!. " " Benim kardeşim sevdi. Ve bu kan davası olursa, hepiniz beni karşınız da bulursunuz!. " Diye bağırıp devam ettim. " Bu berdel olacak!. Size son kez ikazımdır. Herhangi bir aşiretin ailesinden, adamlarından birinden kardeşimin vücuduna kurşun değerse bu urfayı ayaklarınızın altından kaydırırım. " " Mahir ağa!. Senin kardeşin benim oğluma evlenecekti. Bu kan davası olacak!. " Bakışlarımı tanıdık sese çevirdim. Kürşad bakırcıydı karşım da duran. Vakti zaman da batmakta olan bir yatırım karşılığı kardeşimi serserinin teki olan oğluyla evlenecek adamdı bu. " Benim sana serseri olan oğluna verecek kız yok Kürşad bakırcı!. O yüzden, boş umutlara kapılma. " Diyerek bakışlarımla tüm aşireti izledim ve son ikazımı ettim. " Tekrar ediyorum, o kurşunlardan biri kız kardeşim sehere değerse karşınız da beni bulursunuz. Tüm urfayı da alsanız yanınıza ezer çiğnerim. " Herkesin sustuğuna şahit oldum. Güzel diyerek başımla onayladım. Herkesin benim ne kadar deli dolu biri olduğumu anlamışlardı. Böyle konular da damarıma basanlar basıyordu işte. Sırtımı onlara dönüp terastan ayrıldım. Sanki zamanın için de ağır bir çekimle yürüyor gibiydim. Son basamakları bastığım da avluya tekrar giriş yaptım . Açılan kapının ardından kendimi dışarıya attığım vakit öylece durdum. Berdele onay verilmişti. Ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp fıratı aramaya başladım. Telefon uzun uzun çalmış ve sonra hattın diğer ucundan sesini duymuştum. " Efendim kardeşim. " " Ne yaptınız Fırat?. Seherler gelebildi mi İstanbul'a?. " Diye sorarak arabama doğru ilerledim. Şoför koltuğunun kapısını açıp içine binerek yerleştim yerime. Fırat ise " Trabzon'dan tamamiyle çıkış yaptılar kardeşim. Giresun'dan devam ediyorlar. " " Adım adım takip et Fırat. Onlara bir şey olmayacak. Kan davası durdu, yerine berdel olacak. Seherler geldiği gibi en yakın tarihe gün alınacak. Ne nişan olacak ne de isteme. Direk kına ve düğün. " " Tamamdır kardeşim. Ben hallederim, Mahir Ağanın ricası var derim hemen hallederler. " Dedi ve ekledi. " Bu berdel konusun da emin misin?." Başımla onayladım. " Emin olmasam Urfa'ya niye geleyim Fırat?. " Diye sorusuna soruyla karşılık verdim. " Haklısın. Tamam neyse seni tutmayayım daha fazla o zaman. Biz şu hazırlıklara önden başlayalım. " " Görüşürüz. " " Görüşürüz kardeşim. " Diyerek telefon görüşmesini sonlandırmıştık. Telefonumu yan koltuğa bırakıp arabayı çalıltırdığım an kemerimi de öylece takarak hareket ettirdim. Aşiret konağın önünden ayrıldığım da ise İstanbul'a yolculuğum devam ediyordu. İstanbul'a gitmeden önce, Urfa'dan çıkmadan önce bir yere gelmiştim. Arabanın içerisin de kabristanlığa bakıyordum. Bedenime bağladığım kemeri çözüp yan koltuktan aldığım beyaz lale buketiyle araçtan indiğim de, ağır ağır adımlarla içeriye doğru girmiş annemle babamın yan yana bulunan mezarlığına doğru ilerledim. İki mezarlık arasın da bulunan basamakları çıkıyordum. Durdum, tam çaprazımda ve yakınım da olan annemle babamın mezarlığını görmüştüm. Yanlarına doğru gittim. Annemin mezarı yanın da durdum. İkisinin mezarı da yemyeşil canlıydı. Sanki onlar suluyor bakıyormuşlar gibiydi. Annesi çok severdi özellikle çiçekleri. Bu yüzden getirmişti beyaz lale. Derin bir nefes verip mezar taşının kenarına oturmuş buketi toprağın üstüne yerleştirmişti. Parmaklarını toprağın üzerine koyarak kaybolmasını sağladı. " Kan davasını durdurdum. Berdel olacak anne. Şimdi burada olsan, yol göstersen fikir sunsan?. Yaşamak benim için o kadar zor ki, o avluya ayak bastığım her an kurşun sesleri yükseliyor. Babamın çaresizliği ve göz yaşlarını omuzumun üzerin de hissettim hep. Siz olmadan ben bir şey yapamıyorum. Kardeşimi ancak bu kadar koruya bildim. Kan davası olmayacak diye sırf berdel olacak diye tüm aşireti karşıma aldım. " Dedim ve titrek bir şekil de nefes verip devam ettim. " Gitmeden yanınıza uğrayayım dedim. Keşke başka koşullar da hayat yaşasaymışız. Böyle bir şey olmasaydı belki de. Ama size söz veriyorum, seheri ölene kadar ben koruyacağım. Kan bedeli olacaksa da bunun cezasını ben çekeceğim kardeşim değil. " Demiştim annemin mezarının üzerin de yazan ismine bakarken. Toprağını son kez okşayıp ayağa kalktığım da, taşa doğru eğilip ufak bir buse kondurdum öylece kalarak. Artık her şey normale girecekti. Evlenecek kardeşimin hayatına devam etmesini sağlamak için elimden gelenini yapacaktım. Geri çekildim, sırtımı onlara dönerek güvenlik kalkanımın kırıldığını hissettim. Kabristanlıktan ayrıldıktan sonra mesaj düştüğünü duydum arabanın içinden. Şoför koltuğun kapısını açıp yan koltukta ki telefonu aldığım da, ekrana baktım. Mesajın sahibi Fırattı ' bu hafta sonu düğün olacak. Ben bütün hazırlıkları şimdiden başlattım. Seherler gelir gelmez de onlar da geri kalanı halledecektir kardeşim. ' mesajı okuduğun da başımı koltuğun başına yaslayıp telefonu tuttuğum ellerimi kucağıma düşürerek öylece yalnız kalmak istedim.
∆ Bölüm Sonu.. Buraya kadar geldik . Birkaç bölüm sonrası kına ve düğünümüz var. Bakalım Zeynep ve Mahir imkansızlıkların için de aşklarına nasıl tutunacaklar?. Yılmaz karakteriyle uğur güneş kurgumuz da. Yılmaz'ın Mahir ile nasıl bir düşmanlıklar var hepsini okuyıp göreceksiniz. Diğer bölüm görüşmek üzere.. |
0% |