@karagull
|
Bazı insanlar şanslıdır. Öylesi böylesi yoktur. Mesela bana göre bir insan çocuk olabilmişse , ergenlik yapıp ailesine şımarabilmişse, ruh eşini bulup güzel bir yuva kurabilmişse ve bana en uzak olanı başarıp , anne olabilmişse şanslıdır. Ekonomik özgürlük de çok önemli fakat şans sayılır mı bilemiyorum. Benim bu saydığım daha çok sınavı yok ki çalışasın, okulu yok ki okuyasın denen şeyler. Annem ve babam beni çok seviyor bunu biliyorum fakat bu iyi bir hayat geçirdiğim anlamına gelmiyor. Babası asker olanlar anlar beni. Annem hep eli yüreğinde beklerdi babamı. Kendisi de öğretmendi. Birbirlerini çok sevmişler fakat anneannem ve dedem, babam asker olduğu için annemi vermek istememişler. Annem babama kaçmak istemiş fakat babam çok kesin bir dille reddedip annemi hala hatırladıkça güldüren bir cümle kurmuş " Kaçmak suçluların ve korkakların işidir. Biz ne suçluyuz ne de korkak. Hem babanın evinden gelinlikle çıkmak varken camdan çeyizinle atlamayı mı yakıştırıyorsun kendine kadın" demiş babam gülerek. Annemle babam bu cümleyi her hatırlayışlarında gülerler. Babam zor da olsa almış annemi. Annem o evden gelinliğiyle çıkmış ve evliliklerinden iki sene sonra ağabeyim Murat, altı sene sonra da ben doğmuşum. Çocukluğum sürekli şehir değiştirerek geçti. Bir süre doğuda yaşadık ve sonra babam tayinini Giresun'a aldırdı. Annem erken evlendiği ve çocuğu olduğu için okulu geç bitirdi ve ilk görev yeri de Giresun oldu. Giresun' a gelene kadar babamı doğru düzgün göremedik abimle. Hatta babamla gezdiğimiz ilk yer de Giresun kalesi oldu. O yüzden o şehirin yeri bende ayrıdır. Aslında sekiz yaşıma kadar hayat hiç de fena değildi. Dokuzuncu yaş günüm çok yakındı. Annem içeride sınav kağıtlarını okuyordu, abim okuldaydı ve onun okulu benimkinden sonra bittiği için tripliydim ona. Hem hastaydım ama o benimle ilgilenmiyordu. Kusmaktan içim dışıma çıkmıştı. Canım sıkıldığı için annemi bunaltmaya karar vermiştim. 17 yıl önce "ANNEEE" diye bağırarak içeri koştum. Benim bağırmamla yerinden sıçrayan annem bana ters bakışlar atıp işine geri döndü. Ve bu küçük Ayda nın hiç hoşuna gitmedi. "Anne neden benimle ilgilenmiyorsun ben çok sıkıldım" diyip yavru köpek bakışları attım. Annem bakışlarıma dayanamayıp beni kucağına aldı ve kolumdaki morluğu fark edip oraya bir öpücük kondurdu "Anneciğim işim var dedim ya sana, hem sen yine mi düştün kolun morarmış. Hiç dikkat etmiyorsun" Aslında hiç düşmemiştim ama kimse inanmıyordu. "Anne düşmedim neden yalan söyleyeyim. Hem sen o böceklerle benden daha çok ilgileniyorsun" deyip kollarını birbirine bağayıp trip moduna girdim. Ama bu hareket anneme tatlı gelmiş olacak ki yanağımı ısırdı " Öncelikle öğrencilerime böcek deme bu bir, ilgi arsızlığı yapma seninle gayet ilgileniyorum bu iki , düşmediysen bu morluklar nasıl oluyor bu da üç" dedi Başım dönmeye başladı ve midemin bulantısı şiddetlendi. uykuyla uyanıklık arasında giderken anneme cevap vermeye çalıştım fakat başaramadım "Ayda noluyor kızım." Burnumda bir sıcaklık hissettim "Ayda! kızım burnun kanıyor. KAPATMA GÖZLERİNİ!" Sonrası çok yorucu. Lösemi tanısı konuldu. Annem morlukların gerçek sebebini öğrenince kendini suçladı, babam belli etmedi ama o dönem on yıl yaşlandı sanki, abim erkenden büyüdü ve ben en son sekiz yaşımın sonlarında çocuk oldum. On dördüme girmeden iyileştim fakat on beş yaşında hastalığım nüksetti. Bu sefer umudum yoktu. Ama bir gün bir çocukla tanıştım hastanede. Onun da kardeşi hastaymış. Onu ilk gördüğüm an dün gibi aklımda. 11 YIL ÖNCE Yine aynı yerdeyim. Ölümle yaşam arasında bir arafta. Yeni uzatabildiğim saçlarım beni yine terketti. Ve bu sefer umudum yok. Annemin on dakika önce bana ağlayarak yedirdiği yemeğin boş tabağına baktım. Bomboş baktım. Gözümden akan bir damla yaş gerçekleştirmek istediğim hayallerim, umudumdu. Tam gözlerimin muslukları açıyordum ki ben muslukları açamadan kapı pat diye açıldı ve benim yaşlarımda bir erkek çocuğu - çocuk denemez deve gibi- odaya daldı. "OHA OHA, bir kapıyı çalsaydın" diyip kafama kapüşon örttüm. Evet yeni sorunum buydu. Kimsenin beni kel görmesini istemiyordum. Ve o da bunu hemen fark etti. "Şey, kusura bakma ben pat diye daldım" diye geveledi. "Evet pat diye daldın daldın da neden?" sorum karşısında cevap bulamamış olacak ki bir iki saniye dondu. YÜKLENİYOR... "Bana bu odada bir peri kızı var güzelliği gözlerini kamaştırır dediler inanamadım o yüzden gelip bir bakayım dedim." diyip tatlı tatlı güldü. Aynı yazı bana geldi bu sefer YÜKLENİYOR... "Umduğunu buldun mu bari" diyip gözlerimi kaçırdım. "Yok" cevap beni biraz üzdü fakat belli edecek değiliz Geri cevap vermeye hazırlanıyordum fakat o cümlesine devam etti "Bana orman yeşili gözleri olduğundan ve bu kadar tatlı olduğundan bahsetmemişlerdi" Bütün kanım yanaklarıma pompalandı, ama maalesef Ben bir abiyle büyüdüm "HÖST ULAN" diye bir çıkış beklemiyordu muhtemelen "Tamam be bağırma bir şey demedik, ayrıca kıpkırmızı oldu yanakların, tıpkı elma şekeri gibi" dedi ve tatlı bir gülüş saldı meydana "Kızarmadım ben sana öyle gelmiş o hem, hem çık lan dışarı" parmak sallayarak devam ettim yıldırma politikama "Bak benim babam asker ha , abim de var. canını seviyorsan çık dışarı" Söylediklerimi pek ciddiye almadı ama üzerime de gelmedi "Tamam çıkıyorum ama önce bir tanışalım. Ben Batuhan on yedi yaşındayım" "Ben de Ayda, yaşım seni hiç alakadar etmez!" Verdiğim Memati cevabıyla güldü Belli etmesem de ben de güldüm "Tamam küçük Memati ben çıkıyorum" çıkmadan bana döndü "Ha bu arada, yarın yine geleceğim" göz kırpıp çıktı. Ertesi gün kendime itiraf edemesem de onu bekledim ve o da geldi. İyileşene kadar her gün geldi yanıma. Beni hayata bağladı bir tanecik Batuş um oldu ve her ne kadar itiraf etmesi zor olsa da ondan hoşlanmaya başlamıştım. O da bana normal bir arkadaş gibi davranmıyordu. Saçlarım uzamaya başlayınca hemen ona söyleyecektim fakat taburcu olduğum gün onu son görüşüm oldu. Beni hayata bağlayan kişi bana bir mektup bırakıp hayatımdan çıktı. O mektuptan tek cümle kaldı aklımda Yine geleceğim Ay Taşım, Elma Şekerim, ansızın gireceğim hayatına ve asıl hikaye o zaman başlayacak...
Merhaba sevgili okurlar. Bölüm geç geldi farkındayım. Bu bölüm Ayda' nın geçmişiyle alakalı kısa bir bölümdü sadece. Diğer bölüm de yazım aşamasında. Destekleriniz için teşekkürler.
|
0% |