Yeni Üyelik
2.
Bölüm

HERŞEYİN BAŞLADIĞI O GÜN

@karalamakapliyazar

Yaşlı adam etrafına toplanan gençlere baktı hepsi merakla yüzüne bakıyor anlatacağı hikâyeyi bekliyorlardı. Adam gülümsedi ve başladı anlatmaya;

 

"Uzunca yıllar evvel dünyaya sekiz bebek geldi. Bu bebeklerin dördü geçmişte doğarken diğer dördü 25 sene önce doğdu. Bu bebekler doğarken farklı olaylar baş gösterdi. Geçmiş zamanda doğan bebeklerden ilkinin doğumuyla birlikte büyük bir deprem oldu. Bu deprem de Arkadya Krallığı büyük hasar aldı. İkinci doğan bebekle birlikte Akitanya krallığına gökyüzünden kanlı yağmur yağdı ve her yer kan gölü oldu. Üçüncü ve dördüncü bebeklerin doğumu ise Aldovia Krallığının su kaynaklarını kuruttu ve uzun bir süre su gelmedi. Aynı günde doğan bu bebekler kendi boyutlarının felaketleri oldular. Kahinler bu doğumları hayra yormadı, Tanrı'nın insanoğluna verdiği bir ceza olarak gördü. Duaya başlayan kahinler Tanrı'dan yalvarıp af dilendiler. Bilmedikleri birşey vardı bu bebekler geçmiş ve geleceğin açılış kapısı ve anahtarıydı. Aynı zamanda da kanlı savaşın varisleri olacaklardı.

 

25 sene önce dört bebeğin doğumu ise tam bir felaketti dünyamız için ilk bebeğin doğumuyla birlikte büyük bir fırtına kopmuş ve sağanak halinde yağmur yağmıştı. İkinci doğan bebekle birlikte büyük bir yangın baş göstermiş ve otuz gün boyunca da yangın söndürülememişti. Üçüncü ve dördüncü bebeğin doğumuyla ise yeryüzü umulmaz bir karanlığa mahkum olmuş karanlık her yeri sarmıştı. Bu bebeklerin doğumuyla birlikte halk Tanrı'nın onları lanetlediğini düşünmüş ve doğan bebekleri öldürmeyi planlamışlar fakat başarısız olmuşlardı. Çünkü bu bebekler geçmiş ve geleceğin bekçileri ve aynı zamanda kraliçenin koruyucu muhafızlarıydı.

 

Gün geldi bebekler büyüdü. Arkadya Krallığı büyük bir savaşa gebe oldu. Kral öldürüldü tahta krallık tarihindeki ilk kanlı varis olan kraliçe oturdu. Kraliçenin oturması ile geçmiş ve gelecek arasında olan ikinci savaş başladı. Koruyucu muhafızlar ve kraliçeleri bu savaştan galip geldi. İki dünya tek krallık için birleşti. Arkadya Krallığı..."

 

Yaşlı adam ellerini birbirine vurdu ve gençlere bakarak "Bugünlük bu kadar yeter yaşlı bedenim çok yorgun düştü" dedi. Gençlerden itiraz nidaları yükselirken yaşlı adam yerinden kalktı ve gitmeden şunu da ekledi "Eğer gerçek bir hikayenin kahramanları olmak istiyorsanız tarihin tozlu sayfalarına bakın. Zira tarih tekerrürden ibarettir." dedi ve gitti. Gençler kendi zamanlarının kahramanı olmak için tarihin tozlu sayfalarını araladılar ve farklı bir boyutun kapısını yeniden araladılar.

 

Akitanya Krallığı;

 

Akitanya bolluk ve bereketin şehri olarak bilinir her gelen bu şehre hayran kalırdı. Bu şehir tarımdan sanayiye, üretimden tüketime kadar herşeyiyle mükemmel ötesi bir şehirdi. Yeşil ovaları, engebeli dağları tertemiz bir havası vardı. Ta ki Akitanya krallığında iki bebek dünyaya gelene kadar biri Arkadya Kralının gayrimeşru kızıyken diğeri Akintaya'nın gelecekteki taç giyecek prensesiydi. Bu iki bebeğin doğumuyla birlikte Akitanya krallığına gökyüzünden kan yağmış her yer kızılın o ürkütücü rengine boyanmıştı. Kahinler bu bebeklerin doğumunu krallığın çöküşüne yorarken aynı zamanda Arkadya Krallığında büyük bir depremin olduğunu ve depremle birlikte birçok yerin harabeye döndüğünü öğrendiler. Kahinler bu depremi ise büyük bir savaşa ve çokça ölüme yordu. Aynı zaman diliminde bir haber de Aldovia Krallığından geldi krallığın sularının çekildiğini öğrenen kahinler artık bir şeyden emin oldular o da kendi dünyalarının gelecekte büyük bir savaşa ve kuraklığa gebe olduğuydu.

 

Halk bu durumdan hem korkuyor hemde yeni doğan bebeklere kin güdüp öldürülmelerini istiyordu. Zira bu bebekler doğduklarından beri sadece felaket getirmişlerdi. Krallar ne yapacaklarını şaşırmış kahinlerden medet umarken kahinler ise Tanrı'ya yalvarıp bu felaketlerin son bulması için dua ediyorlardı.

 

Günler ayları, aylar yılları takip etti. Çekilen sular geri geldi, Arkadya Krallığı toparlandı tekrardan yükselişe geçti ve Akintaya Krallığı daha bereketli bir krallık haline geldi. Halk artık korkmuyor bu dört kızı kendileri için büyük nimet sayıyorlardı.

 

Zamanın kum taneleri gibi akıp gitmesi geçmiş ve gelecek arasında umulmadık bir savaşın başlamasına kapı araladı. Koruyucular anlaşmazlığa düştü. Herşeyden habersiz halk ve gelecekten gelecek olan dört koruyucu muhafız herşeyi alt üst etti.

 

 

 

Loading...
0%