Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@karamel_makiyatou

Hamburger yemek için bir Avm'ye gitmiştik ve lanet olsun ki bunlar halen kendilerini masum çıkarmaya çalışıyor. Günah Keçisi Alper bile şu an onlardan daha masum. Evet, Günah Keçisi Alper.

 

"Ya ama-" demişti Mısra ama onu durdurdum.

 

"Kızım sen Semih ile beraberdin. Hadi Semih seni zorladı diyelim. Kızım ikinizi bulduğumuz da gömleklerinizin düğmelerini ilikliyor idiniz." Dedim. Sevgiliydiler. Fakat Mısra bana Bartu'yu sevdiğini söylemişti. Bu konuyu daha sonra ona soracağım. Çapraz sorgu misali.

 

"Semih," dedi Mısra ve Semih'e döndü. "Senden ayrılıyorum."

 

Bunu söylediği anda olan şeyler:

 

Demir'in hamburger yerken yuttuğu lokma boğazında kaldı ve öksürük krizine girdi;

 

Mert, hamburgerinden lokma alacakken hamburger ağzında, heykel gibi kaldı;

 

Dilan ve Ömür eş zamanlı olarak saymaya ve sövmeye başladı (şoktan);

 

Alper içtiği suyu bir anda püskürttü;

 

Ben bunu neden yaptığını bildiğim için tepki vermedim (Ayrılmak için bahane arıyor idi zaten);

 

...ve son olarak Semih, kendisi baygınlık geçirir gibi oldu ve elindeki patates kızartması tepsisine düştü. Yarısı hâlen ağzında idi ama. "Ha?" Diyebildiği tek şey buydu. Sonra ağzındaki yarım patates de düştü. Mısra ise kararlı görünüyordu.

 

"Ayrıldım senden. Bitti. Nokta."

 

Bu olaya kahkahalar ile gülmek vardı ama neyse.

 

Sonra bir anda Demir'in gözleri parladı ve gözünü bir yere dikti. Aynı zamanda sırıttı. Onun baktığı yere baktığımda Bartu'yu gördüm. Beyaz bir boyunlu kazak giymişti, altına da dar bir siyah pantolon. Üstüne de simsiyah bir kaşe almıştı. Yanında da yeşil bir elbise giyinen küçük bir kız vardı. Üç yaşında gibiydi. Bartu ona baktığında gülümsüyordu, aynı zamanda kızda.

 

Demir kalkıp onların yanına gitti. Bartu ile birkaç şey konuştuktan sonra kızı kucağına alıp hızlıca yanımıza geldi. Bartu başını eğdi ve gülerek başını iki yana salladı. Yavaş adımlar ile oda yanımıza geldi.

 

Demir kucağına ki kızı bize tanıtmak için konuşmaya başladı. "Tanıştırayım. Yeşil." Küçük kız ona baktı.

 

"Ben çeni bi yeydeyn tayıyoum ammaa..." Demir ona bunları söyleyen kızı masamıza oturttu ve kendi sandalyesine yerleşti.

 

"Demir ben. Bartu'nun kardeşi," dedi ve küçük kızın gözleri parladı.

 

"Demiiyyy!!!" Dedi heyecan ile.

 

"Demir, ona hamburger alır mısın?" Bu tok sesin sahibi Bartu idi. Heyecanlanmıştım. Ne?

 

Demir abisinin lafını ikiletmeden kızı yanına aldı ve gitti. Ömür bana bakıyordu. "Kim o?" Dedi.

 

"Müneccimim ya ben zaten," dedim sitem ile. "Bunun hesabını vereceksiniz!" Dedim sert bir sesle.

 

"Biz burda sap sap oturalım, sız kıyıda köşede öpüşün," diye beni destekledi Alper. "Bunun hesabını çok pis soracağız. Bittiniz siz!"

 

"Ne oluyor?" Bartu merakla bize bakıyordu.

 

"Biz paintball oynamak için plan yapmıştık bugün." Diye başladım.

 

"Sonra biz saatlerce dolaştık." Diye devam etti Alper.

 

"Sonra ben şu Alper'i gördüm."

 

"Sonra ben dedim iki kişi sıkıcı oluyor."

 

"Bizde aynı anda birbirimizi eledik."

 

"Sonra paintball için giydiğimiz o nağlet şeyleri çıkardık kulübeye koymak için."

 

"Kulübeye geldiğimizde Alper'in elinde eşyalar olduğu için kapıyı ben açtık."

 

"Sonra bi' baktık; Ömür ve Demir dudak dudağa!"

 

"Sonra diğerlerini aradık."

 

"Fakat onlar hakkında konuşmak dahi istemiyoruz."

 

"En masumları Demir ve Ömür."

 

"Bencede."

 

"Ne suçumuz vardı ya?!"

 

Bartu ise tek bir cümle kurdu, "Bi' de bayıl istersen Feriha?"

 

Alper cevapladı. "'Alper tut beni' dedi bayıldı zaten. Merak etme Bartu abi, oda tamam yani."

 

Sonra Yeşil ve Demir geldi ve bu konuşma da burada kapandı. Sahi... Kimdi bu Yeşil ve Bartu ile ne işi var? Ya da Bartu'nun onunla ne işi var?

 

Küçük kızı incelemeye koyuldum. Kocaman, canlı ve parlak yeşil gözleri vardı. Sarı ve ince saçları vardı. Yanakları hafif tombuldu. Tam sıkmalık, poğaça yanaklardan. Demir ve Bartu ile çok iyi anlaşıyordu. Acaba Bartu'nun kı-

 

"Niye timse tonusmuyyo Bayyu? Demiy?" Bu kız onun hakkındaki düşüncelerimi de ince ve tiz ama tatlı sesi ile bıçak gibi kesmişti.

 

Mert ona baktı ve elini uzattı. "Ben Mert. Bartu'nun kardeşi ve Demir'in abisi."

 

"Meettt!!" Dedi ve güldüm. Bu sefer ben elimi uzattım.

 

"Ben Ada. Bartu, Mert ve Demir'in kardeşi," dudaklarımı büzdüm. "Üçü de abim."

 

Bana beni anlıyormuş gibi baktı. "Beyim de abiym vay Ada abya. Onnuy ve Eyenyn." Konusması çok tatlı ama bunun.

 

Semih elini uzattı. Ayrıca Yeşil hepimizin elini tutuyordu. "Semih ben. Demir'in arkadaşı."

 

Dilan, "Dilan. Adanın arkadaşı."

 

"Ömür. Arda'nın arkadaşı."

 

"Melek Mısra. İstersen de Dize. Ben de Arda'nın arkadaşıyım. Aslında hepimiz arkadaşız."

 

En sona Alper kalmıştı. "Alper. Hepsinin arkadaşıyım ama Ada'nın kankasıyım." Dedi ve Yeşil Bartu'ya döndü.

 

"Tanya?"

 

"En en en yakın arkadaş Yeşilciğim."

 

"Heee..." Dedi ve hamburgerinin patates kızartmasını yedi. Sonra ona hediye olarak verilen boyama kitabını gösterdi Bartu'ya. "Bat. Bana veydiyel." Dedi gurur ile.

 

Onu böyle görünce bir anım canlandı gözümde;

 

*

 

•Eda ile birlikte parktayız. Sekiz-dokuz yaşında olmamız lazım.

 

Onunla beraber salıncakta sallanıyoruz.

 

"Adaaa!" Diyor bağırarark.

 

"Efenedim!" Diyorum aynı şekilde bağırarak. Sonra duruyor. Bende duruyorum.

 

"Baksana o bebeğe." Diyip bir yeri işaret ediyor. Oraya bakıyorum ve babasının kucağında bir bebek görüyorum.

 

"Gidelim mi ikiz?" Diyorum.

 

"Hadi!" Diyor heyecan ile.

 

Salıncaktan kalkıp koşarak gidiyoruz. Bebeğin babası bize kızmıyor, gülerek karşılıyor bizi.

 

"Adı ne?" Diyor Eda.

 

Bebeğin babası cevap veriyor. "Yeşim." Güzel olduğunu düşünüyorum.

 

Yeşim isimli bebek ikizimin parmağını sıkıca tutuyor. "İkiz bak, seni çok sevdi."

 

"Evet! Beni sevdi Ada."

 

"Seni sevmeyene küserim zaten ben." Diyorum ve gülüyoruz.

 

Parktan eve gidince geç kaldığımız için ceza alıyoruz ama Yeşim'e atmıyoruz suçu. O bizi biz de onu sevmiştik.

 

O küçük bebek, Küçük Yeşim, sayesinde ilk defa aldığımız ceza için ağlamıyoruz.

 

O gün çok güzel idi. Hatta en güzeli idi... •

 

 

 

 

Loading...
0%