@karanfil_
|
Farklıydı o, Beni anlaması için duyması gerekmezdi, Ben bakardım o anlardı...
Sabah Ömer'in ağlamasıyla uyandım,bir an algılayamadım dik dik suratına baktım jeton düşünce çok telaşlandım ve "Ömer ablacığım, birtanem ne oldu, niye ağlıyorsun?" Diye sorarak göz yaşlarını silmeye başladım, Ömer ise sadece omuz silkerek bir elini gözlerinin üzerine koyarak gözlerini saklamaya çalışıyordu, ama iç çekişlerini duymak içimi paramparça ediyordu, ben gözlerindeki deryalardan bir damla firar etmemesi için boğulmaya razıydım hangi sebeb benim kardeşimi ağlatmış olabilirdir"Ömer benim küçük kahramanım ne oldu sana?" Diye daha sakin bir tonda sordum, ve onu kucağıma alıp kafasını göğsüme yasladım sakinleşene kadar saçlarını okşayıp başının üstüne öpmeye başladım"Tamam birtanem buradayım, sakin ol" diye telkin verip saçını okşadım, biraz sakinleşince onu karşıma alıp, son bir kez gözyaşlarını silip, işaret diliyle beraber "Ablacığım anlatmak istermisin?" diye sordum, o da derin bir nefes alarak işaret diliyle anlatmaya başladı "Abla, annemle babamı konuşunca duydum, gidecekmişsin, bir adamla evlenecekmişsin, babam -adam çok zengin kimseye muhtaç olmazlar onlar için mecburuz- dediğini duydum, abla beni bırakıp gidecekmisin gerçekten?, ben sensiz korkarım hemde çok korkarım,hemde sende çok ağlamışsın bak gözlerin hep şiş sen neden ağladın ki? çünkü gideceksin değilmi? beni bırakacaksın sende" dedi ve ellerini daha hırçın kullanarak "beni terk edip gideceksin biliyorum beni onlarla bırakacaksın, onlar benimle konuşmuyor bile, işaret dili bile bilmiyorlar" dedi ve gözlerimin içine derin derin baktı ne kadar küçük olsada bazı şeylerin farkında olduğunu biliyordum ben ağlayınca görmesede hissediyor yeteri kadar ondan saklayamıyorum ama bende artık bazı şeyleri kaldıramıyorum gücümün yetmediğini hissediyorum elimde değil, tek başıma herşeyi halledebilmeye çalışıyorum ama elimde değil bazen benim yaslanmaya ihtiyacım var, kafamı kaldırıp ömerimin göz bebeğinin içine bakınca Ömerin doğdu günden bu güne kadar beraber geçirdiğimiz bütün güzel olsun,kötü olsun ,eğlenceli olsun, sıkıcı olsun, bütün anılırımızı gördüm onun gibi benimde gözlerim doldu benim gözlerimin dolmasıyla tekrar bir damla göz yaşı gözünden yanağına doğru yol aldı o göz yaşı kaybolmadan gözyaşından öptüm, iki gözünden öptüm göz yaşlarını sildim, derin bir nefes alarak ve ellerimi sakince kullanarak sakin bir ses ile "Gözyaşlarını bile sevdiğim kardeşim, ben seni bırakmayacağım, sen benim sevinç kaynağımsın, sen benim en iyi arkadaşımsın unuttun mu? Ağlamadım ablacığım unuttun mu ablalar ağlamaz sadece geç uyuduğum için gözlerim şişmiş o kadar, ve Evet gideceğim ama seninle beraber sensiz hiç bir yere gitmeyeceğim, beraber yeni bir hayatımız olacak, sen ve ben,artık mutlu olacağız tamam mı ablacığım?"Dedim. Derin nefes alarak ellerini kaldırdı ve "Beni bırakmayacaksın değilmi ablacığım?" dedi. İçim burukuldu ah benim güzel kardeşim seni nasıl bırakabilirim ki, çenem titremeye başladı hemen kendimi toplayıp "oooo Ömer bey siz bu kadar sulu gözmüydünüz?" Diye şakaya vurarak koltuk altından tutup yatağımın diğer ucuna attım, "hadi kalk asker hazırlanıp kahvaltı yapalım sonrada bahçede top oynayalım" dedim. Cevap vermesine fırsat vermeden ona "Sen odandan eşorfman takımını getir seni bekliyorum" dedim, o da hemen başını sallayarak odamdan çıktı biraz kafasını dağıtmak için bilgisayarımdan Sezen Aksu'nun kaçın kurası şarkısını açtım ve gelmesini bekledim, bir kaç saniye sonra Ömer gelince hemen başlat düğmesine bastım ve elimi kaldırıp onu işaret edip,
Gönül gözüm kapalı Bilerek sana yazılıyorum A penceresi aralı Her yerine bayılıyorum
Diye şarkıya eşlik ederek ayağa kalkıp omuzlarımı sallamaya başladım, saçlarımı sağ sola sallaya sallaya zıplaya zıplaya yanına gitmeye başladım etrafımda dönerek ona bakınca o ise bütün dişlerini göstererek bana gülüyordu bir elimle burnuna vurduktan sonra, bir elini tutup etrafında döndürüp,
Yavrum baban nereli Nereden bu kaşın gözün temeli Sana neler demeli Ay seni çıtır çıtır yemeli.
Çıtır çıtır yemeli olan kısmında yanaklarını ısırır gibi yapınca benden kaçmaya çalıştı. Sonra bir hızla yatağıma çıkıp elimi tuttu ve beni kendi etrafıma çevirdi bende ona bir öpücük atarak dans etmeye ve şarkıya devam ederken bir elimi göğsüme diğer elimi ona çevirerek.
Anam babam aman kaçın kurası bu Ne baş belası bu gönül kirası Anam babam aman kaçın kurası Bu ne baş belası bu gönül kirası ah
Demeye başladım, ve şarkı bitene kadar yatağın üzerinde zıplaya zıplaya dans namı altında saçma sapan hareketler yaptık. Ömerim mutlu görünüyordu işte bu benim için herşeye bedeldi, onun bir gülümseyişi bir huzurlu anı benim için herşeye bedel.
Şarkı bitince nefes nefes kendimizi yatağıma attıp yükses sesle gülmeye başladım Ömer ise bana hayran hayran bakıyordu bende ona gülümseyip ellerimi kaldırarak aynı anda da konuşarak "Ablacığım sen hazırlan ben bir duş alayım olur mu? Sende o esnada çiçeklerimiz güzelce sula, sonrada odanı güzlece topla yerde oyuncak kalmasın sonra odama geri gel beraber aşağı inelim olur mu, sen bunları yapana kadar bende hemen duşumu alırım tamam mı birtanem?" Dedim, oda gülümseyerek beni onaylayıp yanaklarımı öpüp dediklerimi yapmaya koyuldu bende, iç çamaşırlarımı ve eşofman takımını alıp banyoma geçtim soğuk suyu açtım kendime gelmem lazım kafam çok bulanık herşey çok üst üste geliyor, ben bu adamla evlenecekmiyim? gerçekten ailem beni hiç mi sevmiyor? neden bunlar hep benim başıma geliyor? bişeyler var farklı şeyler farkındayım yoksa bu kadar sakin olmazdı babam evimize benim için biri gelecek ve babam bu kadar sakin karşılayacak öyle mi ? imkanı bile yok! Üzerimde bu belirgisizliğin tedirginliği var ama öylesine bir yola girdim ki sonunu düşünemiyorum aklım yetmiyor ama emin olduğum bişey var kendi hayatımı ve ömerimin hayatını kurtaracağım. keşke normal bir ailede doğsaydım mutlu ailenin ne olduğunu belki anlardım, acaba Akife sorsam Ömerimi de kabul edermi?, eğer kabul ederse düşünmeden evlenmeyi kabul ederim Ömer ve ben beraber heryerde yapabiliriz, belki Akif beni çok sever, belki gerçekten mutlu olabilirim, içimde umut adına bir duygu beni yumuş yumuş yaptı, kalbim Umut duygusuyla çarpmaya başladı belki bu saaten sonra gerçekten mutlu olabilecektik, belki bu bizim çıkış yolumuzdur, belki Ömer ve ben için yepyeni bir hayat için evrenin bize bahşetti çıkış kapımızdır. Bugün Akif ile görüşmem lazım. Bu düşüncelere ile duşumu alıp hızlıca kurulanıp üstümü giydim.
(Nehirimizin giydiği eşorfman takımı)
odama girince Ömer'imin hala gelmediğini görünce hemen saçlarımı kurutmaya başladım ve çoraplarımı giydim parfümümü sıkıp tam odadan çıkacağım vakit Ömer'im nefes nefese odama girdi beni hazır görünce gülümseyip ellerini kaldırarak "Abla ben çok acıktım hadi kahvaltı yapalım" dedi. Ellerimi tutup beni çekiştirmeye başladı bende ona seslenip onun hizasına eğildim ellerimi yanaklarına koyup "Ömer ablacığım, bugün ne olursa olsun kim sana ne derse desin, üzülüp ağlamak yok tamam mı? Annemiz babamız ne derse desin inanma sadece benim sözlerime inan, sadece bana bak sadece beni gör sadece beni duy, bugün öğleden sonra veya akşam daha tam belli değil dışarıya çıkacağım, evde biraz annelerle kalacaksın ama geri geleceğim annemiz ve babamız ne derse desin inanma tamam mı birtanem" dedim iki yanağını işaret parmağımla okşayarak, sorgular bir ifade ile bana bakınca " Ablacığım şuan zamanı değil ama zamanı gelince herşeyi güzelce anlatacağım tamam mı? Şuan senden sadece benim dediğimi yapmanı istiyorum, hatta ikimizin resmini çizmeye ne dersin ben gelene kadar ikimizin resmini güzelce çiz olur mu?" Diye sorunca hevesle ellerimi kaldırıp " tamam ablacığım sadece senin dediklerini dinleyeceğim, üzülüp ağlamayacağım zaten ben kocaman oldum ben ağlamam ben güçlüyüm ve ikimizin resmini çok güzel bişekilde çizeceğim" dedi. Ömer benim biricik kardeşim onu güzelce onaylayıp sıkı sıkı sarılıp elinden tutarak kalhvaltı için yemek salonunu el ele gitmeye başladık içimde bir korku vardı kalbim gümgüm atmaya başladı umarım çok kötü bir gün olmazdı bizim için. Sessizce merdivenlerden indik, yavaş adımlarla Ömer'in elini bırakmadan yemek odasının önüne geldik derin bir nefes alarak Ömer'e gülümseyip odaya girdik, annemiz oturmuş ama babamız daha gelmemişti,hemen içeriye girip Ömer ile yanyana oturduk, ve sessizce babamın gelmesini bekledik, biliyorum ki sofrada babam Akif konusunu açacak ama tek umudum Ömer kahvaltsını yapıp çıktıktan sonra konuşmamız, çünkü Ömer daha anlayacak yaşda değil, annem o esnada "Nehir kızım, kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sorunca ona dönüp, "İyiyim teşekkür ederim anne sen nasılsın?" Diye sordum, o ise gülümseyip "iyiyim, dünki konuyu düşündün mü kızım" diye sordu, ne cevap vereceğimi bilemeyince ellerimi birbirine geçirip parmaklarımı birbirine baskı yapmaya başladım ağzımdan birşeyler gevelemek için derin nefes alıp başımı kaldırınca babamız içeriye girdi o an rahat bir nefes verdim annem de babama "Günaydın hayatım bizde seni bekliyorduk" dedi cilveli bir ses ile, zaten annem ve babam sadece birbiri için varlar başka kimse umurlarında olmaz birde babamın işleri herşeyden değerli çalışma odasına o olmadığı zamanlar girmemiz yasak o kadar titiz ve düzenli çalışıyor.. Babam anneme "Günaydın hayatım,o zaman kahvaltıya başlayabiliriz, Nehir sen çaylarımızı koy lütfen" deyince hemen kalkıp annemle babama çay koydum kendime ballı tarçınlı ıhlamur ömerime ise taze portakal suyu koydum, ve sessizce kahvalatıya başladık hızlıca Ömer'in tabağına peynir zeytin domates salatalık yumurta gibi kahvaltılıklar koymaya başladım, kendim ise annemin izin verdiği kadarıyla bir kahvaltı yaptım son lokmalarımı yerken annemle babam şirketten toplatıdan gibi konular konuşmaya başladı babamın "7 Eylül ki toplantıda seninde olman lazım hayatım" dedi ve bu çok tuhafıma gitti babam hiç bir zaman annemi işlerine alet etmez birde şuan daha Haziran ayındayız 3 ay sonrası için şimdiden haber vermesi de tuhafıma gitti , şaşkın şaşkın onlara bakınca annem sessizce onayladı daha fazla düşünmemek için ıhlamurumdan kalan son yudumlarımı içip Ömer'e baktım oda kahvaltısını bitirmiş sessizce bana bakıyordu, onunda karnını doyurduğuna emin olunca babama dönüp "Baba biz sofradan kalkabilirmiyiz biraz bahçede oynamak istiyoruz?" Diye izin istedim, babam elindeki çatalı bırakıp kaşlarını çatarak bana baktı, duruşumu dikleştirip cevabını bekleyince " seninle konuşmamız lazım nehir" dedi ben ise "biliyorum baba, eğer sende uygun görürsen, 1 saat sonra kahve getireyim o zaman konuşuruz " dedim kabul etmesini umarak. Gözlerimin içine bakıp "Peki o zaman bir saat sonra çalışma odama gel" dedi. Sesizce kafamlar onaylayarak Ömer'e dönüp ayağa kalktım elimi uzattım ömerim elimi tutup, sakin adımlarla yemek odasından çıktık. Ömer'e dönüp " ne oynamak istersen ablacığım"dedim sessizce dış kapıya doğru yürüyerek, ellerini kaldırıp "football" deyince gülümseyip ona spor ayakkabılarını verdim ve kendi ayakabalırımı alıp onun aykabasını giymesini ve bağcıklarını yapmaya çalışıyor olan halini izledim, yapamayınca dilini dudağını üzerine koyup kaşlarını çatması yapamayınca en sonunda yanaklarını şişirip bana bakması o kadar şirin ki dayanamayıp iki yanağındanda öpüp bağcıklarını bağladım, elinden tutup arka bahçeye geçtik, oradaki ağabeylerden birtanesi yanımıza gelince biraz gerildim o ise bana bakmadan "buyrun nehir hanım nasıl yardımcı olabilirim?" diye sorunca ben çekingen bir sesle "Ömer ile Football oynayacağız da, ondan geldik" dedim o ise kafasını sallayıp, elini kulaklığına bastırıp "3-5-6 numara ön bahçeye geçin, 4 numara sende bir top getir ve ön bahçeye geç" emri verdi anında arkada bulunan 4 adam gitti sadece o ağabey ben Ömer ve başka bir ağabey kaldı. 4 numara diye olduğunu düşündüğüm adam elinde bir top ile gelip önümdeki ağabeye verdi ve bize bakmadan gitti, önümdeki ağabey " Nehir hanım rahatça oynayabilirsiniz, sadece ben ve Ali buradayız" dedi böylece diğer abinin ismi Ali olduğunu öğrenmş oldum, "peki sizin isminiz ne ?" Diye sorunca bir an şaşkınca bana bakıp hemen kendini toparlayıp "Faruk " dedi. Ben ise ona gülümseyip "teşekkür ederim Faruk ağabey, biz seni daha fazla meşgul etmeyelim" dediğimde şaşkınlıkla bana bakıp "Estağfurullah nehir hanım " dedi. Bende "Faruk ağabey bana hanım demesen" diyecek oldum ama hemen lafımı kesip "murat Bey'in emri" deyince bişey diyemedim. Bir elimle Ömer'in elini tutp diğer elimle topu aldım ve bahçenin geniş yerine geçip oynamaya başladık, bir ara kendimizi o kadar kaptırdık ki, gol atınca çığlık atıp havaya zıpladım ve bir çocuk gibi Ömer'e dil çıkardım, Ömer bu halime gülerken ne yaptığımın farkın varınca utanma duygusuyla yanaklarıma kan pompalandı ve zaten koşmaktan kızaran yüzüm iyicede kızarmaya başladı. Kafamı kaldırıp Faruk ağabey ile Ali beye bakınca onlarında hafif bir tebessümle bana baktıklarını ama ben onlara bakınca hemen başka yere bakıp duruşlarını düzektiklerini gördüm.O esnada Ömer utanmamı aldanmayıp yerde oturan benim üzerime zıplayıp gülmeye başladı ben ise ellerimi beline koyup gıdıklamaya başladım ve yükses sesle "Hain olmaya mı karar verdin" diyerek onu iyicede gıdıklamaya başladım eğer sesi çıksaydı büyük bir ihtimalle kahkahası duyulurdu nelerimi vermezdim sesini duyabilmek için, dayanamayıp iki yanağını sulu sulu öpünce huysuzca bana baktı bende gülerek "Ne yapayım çok tatlısın kendimi tutamadım" dedim o da benim bu halime gülüp kafasını bu ıslah olmaz der gibi iki tarafa salladı yorulduğumuzu hissedince en iyisi eve gidip dinlenmek olduğunu düşündüm ömer benimle aynı fikirde olacak ki bana bakıp elleriyle "Abla yoruldum eve gidelim mi?" dedi bende onaylamak adına kafamı sallayınca ayağı kalkıp elini bana uzattı bende yerden destek alarak elini tutup kalktım bir elimde ömer diğer elimde top olunca sessizce faruk ağabeylerin yanına gittik, topu faruk ağabeye verince "Buyur ağabey sağolasın" dedim gülümseyerek o ise suratı gayet ciddi ama gözleri parıldıyor şekilde bana sadece başını sallayıp elimden topu aldı. Ömer ile onlardan uzaklaşınca Ali ağabeyin "Ağabey çok masum.." diye bir cümleye başladığını duydum. Evin kapısına yaklaşınca hemen eğilip Ömerimin ayakabılarının bağcıklarını çözüp, eve girdim ayakkabılarımızı dolaba koyup içeriye girdik antredeki saate bakınca babamın yanına gitmeme 15 dakika kaldığını görünce ömere dönüp hem ellerimle hemde konuşarak "Ablacığım sen git üstünü değiştir bende babama kahve yapıp konuşup geleceğim tamam mı birtanem" diye sorunca bana " Abla ben biraz dinledikten sonra ağabeylerle oynayabilirmiyim" diye sorunca sessizce kafamı onaylıyor anlamda sallayınca bana gülümseyip odasına yöneldi bende banyoda elimi yüzümü güzelce yıkayıp sabunladıktan sonra mutfağa gittim cezveyi dolaptan çıkarıp iki kişilik sade kahve pişirmeye başladım, Annem büyük bir ihtimalle şuan evsizleri koruma ve yardım etme derneği başkanı olduğu için dernek arkadaşlarıyla dışarda biryerde toplantıya gitmiştir onun için sadece kendime ve babama kahve yapmaya koyuldum. Kahve hazır olunca yanına su koyup tepsiye koyup babamın çalışma odasına doğru gitmeye başladım odasının önüne gelince derin nefes alıp, kapısını tıklatıp içeriye girmek için kapı kulpunu indirip içeriye girdim babam önünde bilgisayar dosya ve elinde kulağına dayadı telefonu ile beraber eliyle bana buyur otur işareti yaptı bende onun dediğini yapıp dik adımlarımla onun gösterdiği yere geçtim,"Ben sonra size dönüş yaparım" deyip konuşmayı bitirip karşıma oturdu. Sessizce konuya girmesini bekledim, babam kahvesinde bir yudum alıp bana bakıp "Ellerine sağlık güzel olmuş" dedi "Afiyet olsun" dedim diliyle dudaklarını ıslatıp bana döndü ve "Akifi damat olarak kabul ettim, az önce onu aradım ve seninde kabul ettiğini söyledim,bugün bir iki saat sonra seni almaya gelecek beraber yemeğe gideceksiniz, sakın olumsuz bişeye deme akifin yanında, temmuzun ortasında düğününüz olacak şeklinde ayarlayın, şimdi git güzelce giyin ve hazırlan" bana cevap hakkı vermek istemiyormuş gibi hemen bilgisayarına döndü ben ise "Neden?" diye bir soru çıktı ağzımdan. Bana bakıp soruma cevap vermeyi tenezzül bile etmeyecek şekilde önüne geri döndü,İçimde öfkenin damaralrımda gezindiğini hissediyorum içimde bir ateş geziniyor sanki bu kadar kolay olmamalıydı bir baba kızından bu kadar kolay vazgeçmemeliydi hiç mi değerim yoktu hiç mi kıymetim yoktu, içindeki öfke arşa çıkacak cinsteydi susamadım ve "Neden diye sordum sana! kim bu Akif? neden onunla evlenmem sizin için bu kadar önemli? işin içinde sadece zengin olması olmadığını biliyorum bana bir açıklama vermeni istiyorum hemde şimdi" diye sesimi yükseltince gözlerinin içinden bir kıvılcım gördüm ayağa kalkıp bana yavaşça yaklaşmaya başladı "Bir açıklama istiyorsun demek öyle mi nehir?" dedi ve tam arkamda oturduğum koltuğun kolçasına ellerini koyup bana doğru eğildi nefesini ensemde hissetim "Vereyim açıklamanı o zaman nehir" dedi ve sağ elini ensemde bulunan saçlarıma doladı "Sen kim oluyorsunda bende hesap bekliyorsun" diyerek saçımı çekmeye başladı, dişlerimi sımsıkı birbirne bastırdım ki sesim dişarıya çıkmasın o ise sesimizin duyulması pek umrunda değilmiş gibi gürlemeye yakın bir ses ile "HADDİNİ BİL NEHİR YOKSA BEN SANA ESKİSİ GİBİ BİLDİRİRİM SAKIN BENİ SINAMA VE KÜÇÜK BURNUNU SENİ İLGİLENDİRMEYEN KONULARA SOKMAYA KALKIŞMA BİLE YOKSA SENİ BUNA ÇOK PİŞMAN EDERİM" dedi ben ise dişlerimin arasında tıslayarak "Sen bana hiçbişey yapamazsın" dediğimde tüylerimi diken diken edecek bir kahkaha attı ve"Evet küçük nehir büyüdün sana bişey yapamam ama Ömer benim elimde olduğunu unutma" dediğinde bende şarterler koptu "ONA HELE BİR DOKUNMAYA ÇALIŞ SENİ MAHVEDERİM" diye bağırdım o esnada elini saçımdan çekti ve beni ürkütecek bir sesle "Dediğimi yapmazsan Ömere elveda de Nehir" dedi asla Ömer'i öldürmezdi bundan eminim ama onunla görüşmemi engelleyebilirdi hatta engelleri buna eminim ve bu asla isteyeceğim bişey değil derin bir nefes alıp,yutkunup karşıma baktım karşımda ise bahçede duran faruk ağabeyin bana baktığını gördüm onunla gözgöze gelince ağzının içinde bişeyler mırıldanıp önüne döndü sinirli gibi duruyordu. Kafamı babam olacak adama çevirip "Tamam Ömerime dokunma onu rahat bırak buluşacağım Akif bey ile" dedim ve sessizce oturduğum koltuktan kalkıp ona baktım bakışlarımı onun gözlerine dikerek "İznininle" dedim, o da benim gözlerime bakarak onaylayınca sessiz adımlarla çıktım odasından kapısını kapatınca kendimi yanımdaki duvara yaslayıp dolan gözlerimin geçmesini bekledim, içimdeki ateş sönmüyordu ama hafifliyordu Ömerin yanına gidince ise ufak bir kıvılcıma dönüyordu, sakinleşip ömerimin yanına gitmem lazımdı ama ilk önce karanfil çiçeklerimin yanına gitmem lazım onlar ömerden sonra bana en iyi gelen şeylerden birtanesi. Bahçeye çıkınca Ömer ali ağabey ile top oynuyordu beni görünce yanıma koşmaya yeltendiğini görünce hızlıca ellerimi kaldırıp dur işaretini baktım ve sesimi de duyabilmesi için biraz sesli bir şekilde "Ablacığım çiçeklerimin yanına gidiyorum sen Ali ağabey ile oyna geldiğimde beraber eve gideriz olur mu?" dediğimde oda kafasıyla gülümseyerek cevap verdi. Ali ağabeye bakınca oda başıyla onaylayınca onlara tebessüm edip çiçeklerimin dikili olduğu yere bahçenin en uç kısmına gittim. "Ah güzel karanfillerim kokunuzu ne kadar da güzel,siz de çok güzelsiniz burada mutlumusunuz? İnsan yuva zannetti yerde mutlu olmaya biliyormuş, ben bunu çok iyi biliyorum umarım siz mutlusunuzdur çünkü sizi görmek kolunuzu almak beni mutlu ediyor" deyip derin bir soluk çektim içime, biraz gökyüzüne biraz çiçeklerime baktıktan sonra savaşmaya hazırmış gibi enerjimi toparladım nasıl olsa Akif ile görüşeceğim beni neler beklediğini bile bilmiyorum son birkez derin bir nefes alıp Ömer ile Ali ağabeyin yanına gidiyordum ki Faruk ağabeyinin yanından geçerken "Dayan kardeşim dayan az kaldı" dediğini duydum yandan ona bakıyordum bana dediğini anlamamak için aptal olmak lazım çok hafif bir şekilde kafamı sallayarak içimdeki duygularımı bastırmaya çalıştım birşeylerin döndüğünün farkındayım ama elimde değil susmam lazım.Ömerin yanına gittim oda hemen elimden tutarak benimle eve doğru ilerlemeye başladı "Odama gidelim ablacığım" dediğimde kafasıyla tamam dercesine tepki verdi ve odama çıkana kadar sessizce yürüdük. odam girinci ömer ile yatağıma oturup ona dönerek hem ellerimle hemde konuşarak konuşmaya başladığım. "Ablacığım şuan çok vaktim yok bu sabah sana dedim ya dışarıya çıkacağım diye, hazırlanıp çıkmam lazım sende ben geri gelene kadar ikimizin mutlu olduğu bir resmin çizeceksin tamam mı birtanem? Şuan açıklamak için çok vaktim yok ama sana söz veriyorum herşeyin en ince ayrıntısına kadar bu akşam anlatacağım tamam mı birtanem? Korkma bu saaten sonra ne yapıyorsam nasıl kararlar alıyorsan hepsi ikimizin mutluluğu için, bunu sakın unutma olur mu ?sana söz veriyorum akşam olmadan geri geleceğim ve resmini odamın en güzel yerine asacağım, ama ilk önce bana bir elbise seçmeme yardım etmen lazım" dedim gülümseyerek, garibim tedirginliği mi anlayamadı ama sadece kafasıyla onaylamayı tercih etti ellerini kaldırıp "tamam abla ikimizin mutlu bir anımızı çizeceğim" dedi sonra gülümseyerek " hadi elbiselerini dene gel sen manken ol bende jüri olayım olur mu?" Dedi hevesli hevesli bende "tabiki hemen deniyorum"dedim ve gülerek giyinme odama geçtim, ilk önce siyah dizimin hemen altında biten vücuduma saran bir elbise denedim Ömer'in yanına gidince bilgisayarımda bişeyler yaptığını görünce yalandan bir öksürdüm bana bakıp "Abla bu çok güzel ama olmaz bu çok çok güzel olmuş git değiştir" dedi bende gülerek " peki o zaman" dedim üstümü değiştirmeden yanına gidip "ne yapmaya çalışıyorsun ablacığım" dediğimde "müzik" demekle yetindi. Bende hangisi diye sorunca "fındık fındık " dedi sesli bir şekilde gülerek hemen açıyorum deyip Tarkan'ın şımarık şarkısını açtım ve bir hevesle giyinme odama dönüp en güzel elbiselerimden olan mavi kot gibi duran ama kumaş olan bir elbisemi giydim elbise dizimin altında bitiyor sıfır kol olduğu için çok güzel krem bir hırka giydim elbise tüm vücudumu güzelce sarıyor üzerine biraz salaş bir hırka gibi bir ceket tarzı bişey giyince cüretkar elbisem daha sevmimli bir hal aldı hemen Ömer'in yanına gidince Tarkan'ın Biz böyle mi gördük babamızdan Ele güne rezil olduk Yeni adet gelmiş eski köye vah Dostlar mahvolduk Kısmı başladı bende ona bakarak saçımı yine sağ sola savurarak sanki podyumdaymış gibi yürüyerek ona doğru gittim, ve tam en sevdiğim yer gelince belimi kıvıra kıvıra dans etmeye başladım ve aynı anda şarkı sözlerini söylemeye başladım. Seni gidi fındık kıran Yılanı deliğinden çikaran Kaderim püsküllü belam Yakalarsam muck muck
Seni gidi fındık kıran Yılanı deliğinden çikaran Kaderim püsküllü belam Yakalarsam muck muck
Ocağına düştüm yavru Kucağına düştüm yavru Sıcağına düştüm yavru El aman Ömer gülmeye başlayınca bende kahkaha atmaya başladım arkada müzik devam ederken biz Ömer ile dans etmeye başladım daha doğrusu kendimce dans etmeye çalışıyordum ömer ise yatağımın üzerinde tepiniyordu, o esnada tam müzik bitti kapım çaldı ve babam girdi, hemen kendimizi doğrultup ona baktık, yüzünü ekşitip "Hiç büyümiyecekmisiniz siz ya, bu nasıl şımarık ve itici hareketler" diyerek canımızı sıkmaya başladı ben ise başım dik bir şekilde ona bakmaya başladım " efendim baba neden geldin" dedim bu konu hakkında yorum yapma dercesine bakarak. O ise bana bakıp sert bir şekilde "Akif geldi kapıda seni bekliyor hazırsan in!" Dedi sesi ise bu tavrının hesabını sorarım der gibiydi bende onu onaylayıp hemen Ömer'e dönüp bir yandan konuşarak bir yandan Lolita lempicka olan parfümümden sıkıp saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum babam da o esnada çıkmıştı bile odamdan, krem rengi ayakkabalırımı giyerken Ömer'e "Ablacığım hadi geç odana resimimiz çiz acıkırsan Faruk ağabeye söyle o seni yedirir tamam mı birtanem" dedim ve iki yanağında öperek son kez kendimi aynada izledim evet güzeldim çıkabilirdim Ömer'e döndüm bana hayran hayran bakıp elleriyle "Abla bir çiçek gibi çok güzelsin" dediğinde onun hizasına gelip sıkı sıkı sarıldım. "Teşekkür ederim ömerim" deyip beraber odadan çıktık o kendi odasına giderken bende merdivenlerden iniyordum, aşağıdan babamın akif ile konuşma sesi geliyordu, merdivenlerden topuk sesimi duyunca babamın "İşte güzel kızımda geldi" dedi ben ise omuzlarım dik bir şekilde onlara doğru gitmeye başladım, babama bakınca bana sinirli ve kötü bakışını görünce zoraki bir gülümseme ile bakışlarımı Akife çevirdim, krem kumaş bir pantalon ile kahverengi deri bir kemer ona uygun ayakkabı ve kahverengi bir gömleği ile nefes kesici duyuyordu gerçekten ben onu ayaklarında başlayıp saçlarına kadar süzünce oda aynısını bana yaptı, biz birbirmize bakarken babamın sesi duyuldu "Akif çok geç kalmayın tamam mı oğlum" deyince Akif gözlerini bende çekip "tabiki efendim siz merak etmeyin yemek yiyip kızınızı sağsağlim geri getireceğim" dedi ve bana bakıp "Nehir hanım çok zarif ve güzel olmusşunuz" dediğinde utanmaya ve yanaklarım kızarmaya başladı Akif'in bakışları yanaklarıma ulaşınca dudağının sol tarafı sırıtacakmış gibi hafiften yukarıya doğru yükselince hemen kendini topladı ve bana baktı ben ise " Teşekkür ederim, sizde çok şık olmuşsunuz" demekle yetindim bir elini belime diğer elini önümüze dış kapıyı göstererek "Biz yavaştan çıkalım o zaman" dedi ve beni dış kapıya doğru götürdü kapıdan çıkmadan son kez babama bakıp önüme döndüm, bahçenin ortasında Faruk ağabey ile Ali ağabeyi görünce hafif bir tebessüm ettim onlar ise Akifin belimde olan eline şok birşekilde bakıyorlardı, bu beni rahatsız hissettirince bir adım öne atarak "Fiziksel temaslardan pek hoşlanmam" dedim o ise bir baş hareketiyle anladığını belirleten bir hareket yapıp arabaya doğru ilerledik kendimden emin adımlarım ve topuklularımın sesi ile arabaya doğru gitti arabanın önüne gelince kapımı açtı, ben ise bir tebessüm ile "Teşekkür ederim Akif bey" dedim o da yine sadece kafa sallamakla yetindi konuşmayı pek sevmiyor herhalde, koltuğa yerleşince hemen kemerimş takıp onunda arabaya binmesini bekledim O da sakin bir şekilde kendi tarafına sürücü koltuğuna geçip bana bir bakış atıp kemerini takıp arabayı çalıştırmaya başladı. Hissediyorum benim için zor bir konuşma ve an olacak. Arabada benim için gergin bir sessizlik var, belki ikimiz için belki sadece benim için bilmiyorum ama bir gerginlik olduğu kesin,evde beni öven ve bana gülümseyip kibarca konuşan beyfendi yerine umursamaz bir adam gelmiş gibi duruyor ve bu adamın gelgitleri olduğunu anlamış oldum, bu yani gelgitleri olan bir adam ile yaşamak çok zor olacak gibi. Yada bana öyle geliyordur belki o da benim gibi çekiniyordur ne demesi gerektiğini bilmiyordur, arabada müzik de çalmıyor radyoyu açmadı canım sıkılmaya başladı içindeki düşünceler beni boğmaya başladı iyicede. Bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp derin bir nefes alarak "Akif bey" diye seslendim anında kafasını bana çevirip hareleri ile benim harelerim birbirine denk gelince sanki varlığımı unutmuş da sessimi birden duyunca hatırlamış ve bocalamış gibi bir duygu geçti harelerinde yada benim konuşmamı da beklemiyor olabilir. "Buyrun Nehir hanım?" Diye cevap verdi sorgular bir şekilde. "Tam olarak ne kadarlık yolumuz var?" Diye bir soru yönelttiğimde " Buraya yarım saat uzaklıkta bildiğim güzel bir restorant var, oraya gidiyoruz, canınız sıkıldıysa radyoyu açabiliriz" dedi sanki aman benimle konuşma sessiz sessiz yap yolculuğunu der gibi bir hava sesizdim kendisinden, bu düşünce ise beni utandırmaya kendimi fazlalık gibi hissetmeme sebeb verdi, ama bozuntuya vermeden "Açarsanız memnun olurum" dedim gayet resmi bir şekilde. Kendisinin sol eli direkyonda dururken sağ eli ile radyoyu açtı o an Haluk Leventin Elfida şarkısı çalıyordu Elfida, bir belalı başımsın Elfida, beni farketme sakın Omzumda iz bırakma, yüküm dünyaya yakın Elfida, hep aklımda kalacaksın Akif radyoyu değiştirmek için tam elini uzatıyordu ki "Ben severim bu şarkıyı değiştirmesek" diye bir cümle kurunca. Bir an başını ona bakan benim gözlerime çevirdi ve "Peki" dedi. Bu sessizliğin devam etmesi beni çok gerdi için "Neden konuşmuyorsunuz" diye bir soru yöneltince, gözleri anlık dikiz aynasına baktı sonra bir soluk verip, "Yemek eşliğinde konuşuruz diye düşündüm" dedi bende daha fazla konuşan olmamak için sustum ve geriye kalan yolda sadece çalan radyonun sesini duyduk sadece bir ara kafamdaki düşünceler beni boğmaya başlayınca bende radyonun sesini çok hafif yükselttim. Uzun bir yolculuğun sonunda bir restoranta geldik, içimde bşr heycan var, derin bir nefes alarak Akifin arabayı park etmesini bekledim, arabayı gayet güzel bir şekilde park ettikten sonra, ona döndüm akifde bana dönerek göz göze geldik o an ne olduğunu anlamadım ama gözlerine dalıp gittim radyodan gelen müzik sesi silikleşti, sanki arabada değil de bir çiçek bahçesindeymişiz, yada bir orman yada bir şelalin yanında ne bileyim farklı bir yerde ve huzurluymuşum gibi oldu kaç saniye böyle durduk bilmiyorum ama kendime gelince utanmaya başladım kan yanaklarıma ponpalanıyordu sanki, başımı sağ sola sallayıp, ellerimle saçlarımı düzeltirken dudaklarımı aralayıp"Geldik sanırım" dedim sessiz bir mırıltıyla Akif ise bütün o anlarda pür dikkat gözlerini bana dikerek bakmayı tercih etmiş gibiydi, sesim ile onaylayıp, yutkundu ve "lütfen bekleyin" dedi ve hemen kemerini çözüp arabadan çıktı ve benim kapımı açmaya geldi, kapımı açınca nedense kendimi romantik bir filmdeymiş gibi hissettim, bu düşünceme utanıp kızaran yanaklarıma lanet edip,ilk önce ayaklarımı arabadan çıkarıp arabadan çıktım, iyiki bir hırka aldığıma sevindim hava biraz esiyordu, saçlarım yüzüme doğru rüzgarın etkisiyle uçuşunca bende elimle hemen belimden biraz yukarıda olan saçlarımı tekrar düzeltip, "Teşekkür ederim Akif bey çok incesiniz" dedim, gülümseyerek, Akifin gözleri yanaklarımda dudaklarımda en son olarak gözlerime ulaşınca o da tebessüm ederek başını hayhay der gibi sallayınca daha çok gülümsedim kolunu bana uzatıp "Lütfen bana eşlik edin" deyince sanki kavalyemmiş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım gülümseyip ve onun oyununa ayak uydurarak "Memnuniyetle" cevabını verdim ve ikimizde gülümseyerek yavaş bir şekilde restoranta doğru ilerlemeye başladık. Restorana girdikten sonra girişte Akif, "Akif kartal , adına bir masa ayırtmıştım" dedi, o an Akif'in soy ismini öğrenmiş olduğumu fark ettim, ve soyismi benim baya hoşuma gittiğini fark ettim, ben hastalanmaya başlıyorum heralde çünkü hiç olmaması konulara takıldığımı fark ettim, karşıdaki adam bize masamıza kadar eşlik etti, can kenarı orman manzaralı çok güzel bir masaya geçtik, dışardaki manzara çok güzeldi ve içimde tutamayıp "Ne kadar da güzel bir manzara" dedim başımı karşımda oturan akide çevirince o ise zaten derin bakışlarıyla bana bakıyordu ve "Evet bende severim burayı her Bursa'ya yolum düşünce geliyorum" dedi. Sonra önündeki menüye bakarak " Ne yemek istersin canının çektiği bişey var mı?" Diye sordu, ben ise başım olumsuz şekilde iki tarafı çevirip "Hayır, sen ne tavsiye edersin?" Diye sorunca hafif bir gülümsemeyle garson ile gözgöze gelmeyi bekledi ve hafif bir baş hareketiyle gel işareti yapınca garson elinde kağıt kalem ile "Buyrun efendim, ne istersiniz?" Diye sorunca, Akif "Bize birer tane tarhana çorbası, çorba bittikten sonra da birer tabak mantı istiyoruz, mantının yanında ise Fatma teyzenin el yapımı erik suyundan birer bardak lütfen " dedi garson bunları yazıp yanımızdab uzaklaşınca Akife dönüp "Mantı severmisiniz?" Diye sordum konu açabilme umuduyla o ise bana bakıp "Çok sevdiğim bir yemek değildir, ama burası mantıyı çok güzel yapar muhakkaki tatmanı isterim helede tarhana çorbası ayrı bir güzel olur" deyince gülümseyip kafamı salladım. Akif derin bir nefes alarak "Artık ciddi konulara geçmemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi. Ve dudaklarını ıslatıp konuşmaya başladı. İlk önce kendimi tanıtmakla başlayayım, ben Akif kartal, 32 yaşında bir askerim, bir ailem yok, vatanımı ailem bildim ve sadece vatanım için yaşıyordum bugünüme kadar, kuzey ağabey bana evlenmem gerektiğini söyledi" gözlerini benim gözlerime çevirerek derin bir soluk alıp konuşmaya devam etti "Bakın Nehir hanım, benim aşk evliliği gibi bir düşüncem hiçbirzaman olmadı, benim niyetimde hep şehit olmaktı başka hiçbir hedefim yoktu, ama kuzey ağabey benim manevi ailem gibi bişey, ve onların hatrı için geldim sizinle görüşmeye bir kaç gündür de aklımdan bu evlilik düşüncesi çıkmıyor, ben nasıl bir eş olunur bilmem, evlilikten ki beklentileriniz ne onu karşılayabilir miyim onunda bilmiyorum, sadece eğer sizde benimle bu yola girmek isterseniz, asker eşi olmak çok zordur bunu bilmeniz gerekiyor, bizler siz yaşayın diye şehadet aşk kabul ettik sevda kabul ettik her an dul kalabilirsiniz yada aylarca evde tek kalabilirsiniz, ve ben şuan Şırnak'ta görev yapıyorum, doğuda buradan tamamen uzak, aileniz olmayacak, yanlız kalacağınız çok günler ve gecelerimiz olacak, eğer bunlarla yaşayabileceğinizi düşünüyorsanız, şehit hanımı olmaktan utanmazsanız ben sizinle bir yola girmek isterim." Dedi, nedense içimde bir duygusallık başladı gözlerim doldu, gerçekten onlar şehadeti sevda bildiler, bizim için, Akif'in hiç bir zaman ailesi olmadı, vatanı aile bildi,aslında oda hep yalnızdı yalnızlığı arkadaş dost bildi, yüreğimde onun için bişeyelr aktığını hissettiğim, cümlelerimi tolarlamak için derin bir nefes alıp bir kaç saniye beklediğm ve tam konuşmak için ağzımı açacaktım ki garson çorbalarımızı getirmesiye ağzımı kapattım ve garsona teşekkür eder bir şekilde tebessüm ederken servis yapıp gitmesini bekledim, Akif ise pür dikkat beni izliyordu, çorbanın dumanında takılı kaldı gözlerim, sıcak çorba severdim ama kaynar içemezdim, garson gidince tekrar Akife çevirdim gözlerimi ve hafif bir tebessüm ile konuşmaya başladım "Akif bey, ilk önce bende kendimi tanıtayım, ben Nehir Tekin, 8.sınıfa kadar okudum 8.sınıfda sınıf birincisiydim ama annem ile babamın kararı ile okuldan alındım ve açıktan okuyarak lisemi tamamladım, eski insan kafası kız çocuğu okumaz dediler senin iyiliğin için dediler. Pek de bir söz hakkına sahip değildim maalesef, ama kendimi evde farklı konularda geliştirmeye çalıştım, mesela kişisel gelişim de ve dil konusunda ingilizce ve fransızcayı ana dili gibim konuşabiliyorum, çok az da rusçam var, yani beni körkütük cahil olduğumu zannetmeyin diye bunları size söylüyorum, açık konuşmak gerekirse bende evlilik gibi bir düşüncem yoktu ama ailem sizi çok beğenince sizinle tanışmak adı altına bu yemeği kabul ettim, benim için bu hayatta en önemli şey Ömer kardeşim, şuan konuşma engeli var ama tedavilerle en kısa zamanda tekrar konuşabileceğinden eminim, belki size tuhaf gelecek ama eğer hakkariye gelecek olursam sizinle bir gelecek düşünecek olursam Ömer kardeşiminde benimke gelmesini isterim, eğer kabul ederseniz Ömer'in benimle beraber hakkariye gelmesini kabul ederseniz şuan bu saaten sonra sizinle eveliliği düşünebilirim" bu cümlem bittikten sonra şaşkınca bana baktı konuşmasına fırsat vermeden çorbamdan bir kaşık alıp. "gerçekten çok güzelmiş" dedim ve konuşmaya devam ettim "sizin mesleğinize gelecek olursam asla sizden utanmam siz bizler için savaşıyorsunuz aksine göğsümü gere gere gurur ile ben Akif kartalın eşiyim derim, olurda siz sevdanıza düşerseniz yani şehit olursanız aynı sekilde aynı gurur ve onurla ben şehit eşiyim derim bir an bile gocunmam bunu böyle bilin lütfen, eğer ömerimi kabul ederseniz konuşmaya devam ederim yoksa yemeklerimizi yiyip anlaşAmadığımızı söyleyelim" dedim net bir ses ile, o an Akif bey "Çorbamız soğacak çorbalarımızı içelim" dedi büyük bir ihtimalle kardeşim için düşünecek bu konuda kararım çok net, kardeşim olmadan bir adım bile atamamam. Çorbalarımızı sessizce bitirdik garson geldi ve çoraba kaselerimizi aldı hemen birkaç saniye sonra başka bir garson gelip mantılarımızı ve içeceklerimizi verdi "başka bir isteğiniz var mıdır efendim"diye sorup Akif bey'e baktı Akif bey ise bana bakıp bir isteğin var mı diye sorarcasına baktı Ben ise olumsuz bir şekilde kafamı iki yanıma salladım Akif bey ise ona "Hayır teşekkür ederiz olursa sesleniriz" dedi Garson ise" peki efendim" deyip geri gittim Akif kafasını bana çevirip "kardeşinizin bizimle gelmesine aileniz ne diyecek? "diye sordu Ben ise derin bir nefes alıp "izin verirler merak etmeyin zaten Ömer bensiz yapamaz annem ile babam işaretleri bile bilmiyorlar ,benim Ömer'i almam onlar için ömer'den kurtulmak için bir sebep ben onun ablasıyım benden iyi kimse ona bakamaz" Bakışlarımdaki kararlığa hayranlıkla bakar oldu, ve "Eğer aileniz için bir sakıncası yoksa benim için hiç olamaz bir aile nedir bilmem ama kardeşleri ayırmak istemem, hemde daha iyi olur kardeşinizin gelmesi ben evde olmayınca onunla vakit geçirirsin aklımda sizde kalmız olmaz yanlız biz taşındıktan bir iki hafta sonra gelse daha iyi olur evde çok tadilat olacak çocuk o esnada yorulabilir "dedi ve ekledi" yani Ömer benim için bir sıkıntı teşkil etmez " dedi. Kalbim küt küt atmaya başladı ilk defa bende başka biri ömerimi yük olarak görmüyordu, ve ilk defa bu kadar net bir çıkış yolu görüyordum hem benim için hemde önerim için çok güzel bir çıkış yolu varmış gibi hissettirdi bu cümlesi gülümseyip, "o zaman birbirimize sorular soralım olurmu birbirimizi güzelce tanımak için " dedim yumuşak bir sesle, o ise beni onaylayıp "ama aynı anda yemeğinizi yiyin rica ediyorum " dedi bende elime çatalı alıp bir mantıya batırdım ve ağzıma attım gülümseyerek bakışları gülümsememde takılınca ona "Peki sizin evlilikten beklentiniz tam olarak ne? Diye sorduğumda bana baktı ve dedi kii "az önce size dediğim gibi evlilikten bir beklentim yok ama evlilik istediğim bir şey de değil Kuzey ağabeyim için bu görüşmeye geldim ama seni gördükten sonra neden olmasın düşüncesi zihnimi meşgul etmeye başladı hemen sizinle karı koca gibi aynı odayı paylaşıp aynı dolabı paylaşabileceğimi düşünmüyorum sizden biraz zaman istiyorum evlilik nişan gibi olaylar biraz erken olması gerekiyor çünkü her an göreve gidebilirim ama evlilik hayatında sürecinde bazı işlerin yavaş ilerlemesini istiyorum çünkü ben bugüne kadar yetimhanede de askeriyede de hep tektim kimse bir hayat paylaşmadım tim arkadaşlarıma hariç ama onlar da belirli sınırlar içerisindeydi eşyalarım karışmamamıza yanı sıra evde çok gürültüden hoşlanmam sizden temizlik yemek gibi bir beklentim yok sadece ilk zamanlarda sessiz sakin hayatımı etkileyemeyecek sakin bir yaşam istiyorum, birbirimize alıştıkça eminim ki daha çok aile gibi oluruz biliyorum siz tam bir aile istiyorsunuz Kuzey ağabey bana az çok sizin yaşantınızı babanızla olan ilişkinizi anlattı ama ilk günler için özellikle ilk haftaları için size karşı çok ilgili olabildiğimi düşünüyorum." Dedi sonra içeceğinden bir yudum alıp, aynı soruyu bana yönelti "Sizin evlilikten nasıl bir beklentiniz var?" Diye sordu, kafam biraz karışıktı madem evlilik istemiyor Neden benimle görüşüyor resmen bir eş değil de bir arkadaş arıyor gibi bir hali var Ama ikisi de benim kabulüm Ömer'im için benim için o evden bir Kurtuluş için ne olursa olsun Bir ömür arkadaş gibi kalacak ya da iki yabancı gibi kalacak olsak da o evden çıkmak için Ömer için bunu kabul edecektim. Derim bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. Derim bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. "Madem açık konuşuyoruz bende sizinle açık konuşmak istiyorum, sizden bir kocalık beklemiyorum benim tek isteğim sadece ömerime mutlu bir ailede yaşamanın ne olduğunu bilmesini istediğim için bu evliliği kabul ediyorum yoksa benimde sizinle aynı odayı veya aynı dolabı paylaşmak gibi bir hevesim yok bundan emin olabilirsiniz" işte yine başladım pençelerimş çıkardım duvarlarımı ördüm kendimi koruma altına almaya başladım kimse beni istemiyormuş gibi cümleler kuramaz. Ben değersiz biri değilim. Derin bir nefes alarak yalandan bir gülümsemeyle "benim tek isteğim Ömer'in yanında mutlun aile tablosu zaten seneye okula başlayacak okuldan sonra tedavisine devam edecek, günde ne fazla iki veya üç saat aynı ortamda bulunuruz üçümüz o zaman diliminde sizden tek isteğim mutlu bir aile tablosu gibi hareket etmeniz" dedim sertçe benim bu sert tutumuma şaşırmış bir hali var gibiydi ama konuşmak imkanı vermeden "merak etmeyin zaten evinizde sesimiz çıkmaz zaten ömerimin seside benim sizin evde olduğunuz vakitler sesimizden rahatsız olmazsınız ve son olarak ben artık hayatımda yormayacak birini istiyorum duygularımı ve kalbimi yormayacak birini kaygılarımı tetiklemeyecek birini istiyorum bağırmayan sessiz bir tonda benimle iletişime geçebilecek birini istiyorum maden hayatımı az çok biliyorsunuz ben yorgum bir insan olduğumun farkındasınızdır durmadan evde bağıran bir baba ile hiçbir şeyden menun olmayan bir anne ile yaşamak çok zor bundan sonra eğer sizinle bir hayat paylaşacaksam birbirimizn hassa olduğu konularda titizlikle saygı duyalım lütfen ." Dedim. Akif bey ise bana bakıp "o zaman bende sizden bişey isteyeyim, bizim evliliğimiz aşk veya mantık evliliği değilde daha çok çıkar evliliği gibi olacak gibi duruyor, o zaman benim askerlerim komutanlarımın tanıdıklarımın yanında aynı şekilde mutlu aile tablosuna devam edelim." Dedi o da sert bir şekilde, nedense ikimizde çok gerildik, "merak etmeyin lojmanda yaşıyorum, sizde yanıma gelirsiniz diğer lojmanlara göre evim daha büyük Ömer ve siz için ayrı odalara sahip olabileceksiniz, ehliyetiniz var mı? Diye sordu " Ömer ile aynı odada da kalabilirim. Ve evet ehliyetim var" dedim, "dediğim gibi evim geniş aynı odalarda durmanızı gerektiren bir durum yok" dedi ve derin bir nefes alarak "benimde arabam var istediğiniz zaman kullanırsınız" dedi. "Babanız telefonuzun olmadığını söyledi, bende kendisinden izin alarak size bir telefon almak istedim hem iletişimde olmamız gerektiğini biliyorsunuz, hemde benden size ufak bir hediye " dedi sesini yumuşatmaya çalışarak ve varlığını bile fark etmediğim bir çantadan telefon çıkardı çok hoş ve yeni bir modele benzeyen bir telefondu, utandım hemde çok utandım cahil bir insan değilim ve bu telefonun ne kadar pahalı olduğunu da biliyorum utanç duygusu başımı eğmeye sebep oldu yanaklarım kızardı elimi enseme atıp oradaki saçlarımı kaşıdım kafamı kaldırıp onunla göz göze geldim çekindim gözlerimi kaçırdım keşke babam alsaydın keşke kendimi ona muhtaçmışım gibi hissetmeseydim şu an kendimi akif'i muhtaç hissetmek beni kendinden nefret etmeye sebep. Sonra tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki "lütfen Nehir hanım utanmayın çekinmeyin ufak bir hediye olarak düşünün sadece" dedi ama bu ufak bir hediye değildi maddiyat olarak çok pahalı bir hediye olduğunu biliyordum içindeki utanma duygusu geçmedi ve yanaklarım gittikçe kızardı. Seslere Teşekkür edip telefonu çantama koydum sonra yemeğimiz bitince Akif bey "İsterseniz kalkalım" dedi bende başımı sallayıp onaylayınca Akif beyle kalkıp kasaya yöneldik kendisi kasaya gideceğimiz esnada "ben size davet ettim Eğer izniniz olursa ve kabalık etmiş olmayacaksam hesap ödemek isterim" dedi bu ince davranışı karşısında gülümseyip "Bir dahakine de ben size ısmarlamak isterim O zaman" dedim oda gülümseyip memnuniyetle dedi. Hesabı ödedikten sonra arabaya yöneldik aynı şekilde kapımı açıp arabaya yerleşmemi bekledi. Arabaya yerleşince kemerlerimizi takıp yola koyulduk, bu sefeer sessizlikle değil de konuşarak başladık Akif bey " Eğer sizin içinde uygunsa yarın istemeye gelelim" deyince çok şaşırdım "erken değilmi?" Diye sorunca " nehir hanım ben askerim ve 1 ay son içinde evlenip hakkariye dönmüş olmamız lazım" dedi bende sessizce onayladım kendisini bana bakıp " yarın akşam daha detaylı bir şekilde konuşuruz yarın sadece aileler arasında bir yüzük ve isteme merasimi olur, nişandı kınaydı düğündü hepsini yarın konuşuruz olur mu? İkimizi için zor bir gün oldu bugün" dediğinde ona hak verdim gerçekten ikimiz için zor bir gündü. Geriye kalan yolu ufak tefek konuşmalarla geçirdik, evin önüne varınca tekrar kapımı açtı, ve evin kapısına kadar yürüdük, Faruk ağabey ile Ali ağabeyi gördüm ufak bir tebessüm ile eve doğru adımlayınca evin kapısı açıldı ve babam bizi karşıladı, "Hayr olsun oğlum konuştunuz mı?" Diye Akife bir soru yöneltti beni görmemezden gelmezse bana sormaması biraz suratıma düşmesine sebep oldu ama olsun bir şans ver ki bana bakarak ve gülümseyerek" sizin de istediğiniz üzere yarın istemeye için geleceğiz" dedi O an başımda Şimşekler çarptı Akif değil babam hızlıca beni evlendirmek istiyordu ve bunu Akif'in kafasına sokuyordu Ama neden dedim kendi kendime neden bu evliliği bu kadar istiyorlar Kim bu Akif? neden ?sorgular bir şekilde Akife bakarak "iyi akşamlar Akif bey" dedim kendisi de bana "iyi akşamlar Nehir hanım" dedi kendisin tekrar bakmadan evin içerisine girdim arkamdan babamın ve Akif'in sesi geliyordu o kadar yorgundum ki hızlıca odama kadar çıktım kimseyle görüşmek istemiyordum odama girdiğimde hemen arkamdan babam girdi "niye beni beklemiyorsun?" diye sesini yükseltti ben İse "Baba çok yorgunum akşam yemeğinde konuşsak olur mu ?" dedim şu an saat zaten ancak 4'e geliyordu ve biz akşam 6.30'da yiyorduk anca duşumu alır ömer'le vakit geçirirdim babam ise "Tamam akşama sofrada konuşuruz hep beraber dedi Bir de Akif'in sana telefonu aldığından haberim var rahatça kullanabilirsin artık ihtiyacın olacak" dedi kafamla onaylayıp çıkmasını bekledim. Babamın odamdan çıkmasıyla Ömer nefes nefese kapımı tıklayıp içeriye daldı, ona uyarıcı bir bakış atınca "Ay kusura bakma abla" dedi bir genç kızın odasına izinsiz girilmemesi gerektiğini biliyor bu konuda onu çok fazla uyardım, Ömer ile göz göze gelince hem ellerimi kaldırarak hemde konuşarak "Eğer bir daha izinsiz odama girersen bir daha odama girmene izin vermem ablacığım!" Diye ufak bir sitemde bulunduğumda yanakları kızarmaya başladı ve mahçup bir şekilde odamdaki halıyı izlemeye başladı, o haline dayanamayıp "hadi gel yanıma Ömer resmimizi çizdin mi? Bugün neler yaptın anlat bakalım" diye sordum, Ömer ise hevesli bir şekilde kafasını sallayıp arkasında kalan kapıyı kapatıp hızlı bir şekilde yatağıma oturdu ve yanına iki kere vurup yanına oturmamı istediğini belli edince yanına doğru adımlayıp yanına oturdum, yanına oturur oturmaz bana sımsıkı sarılıp iki yanağımı da öptü, başını boynuma koyup derin bir nefes aldığını hissettim içim yine yumuş yumuş oldu bende onun sarılmasına karşılık verip, Ömer benden ayrılana kadar ondan ayrılmadım kollarını gevşetmeye başlayınca onun iki yanağında öpüp gününü anlatmasını bekledim, benimle göz teması kurdu, ona göz kırpınca oda bana göz kırpmaya çalıştı o an çok tatlı bir hale büründü ona hafif güldüm, Ömer ise ellerini kaldırıp bana gününü anlatmaya başladı " Ablacığım, biliyormusun sen gittikten sonra Faruk ağabey ile Ali ağabeyin yanına gittim, Ali ağabey benimle top oynadı, sonra koşu yarışı yaptık hep beni yendi ben üzülünce Faruk ağabey Ali ağabey kızdı sonra Faruk ağabey benimle yarış yapınca ben kazandım" burayı anlatınca bir yandan gözlerini kocaman açıyordu "ben kazanınca Ali ağabey ona oooo ağabey ya sen baya paslanmışsın sahaya geri dönmen lazım dedi, abla saha ne demek?" Diye bana bir soru yönelttiğinde ben biraz düşünüp "football sahasından bahsediyor olabilirler, hani büyük parklarda footbaal oynamak için iki tane kalesi olan kocaman bahçe gibi etrafı fileler ile kapalı yerler var ya ! Ondan bahsediyor olabilirler" diye açıklık verdim. Ömer ise ellerini kaldırıp "olabilir ablacığım, sonra Ali ağabey bana limonata kendisine de Faruk ağabeye de kahve getirdi, beraber oturduk o iki ağabey yana yanayken çok komik oluyorlar biliyormusun abla bazen Faruk ağabey Ali ağabeyin kafasının arkasına vuruyor Ali ağabey ise ona gülüp ondan kaçıyo" kolları yorulmuş olacak ki biraz bekledi o bekleyince de ben biraz dinlensin diye "vay be bugün baya eğlenmişsin sanki Ömer bey , pabucumun damağı atıldı sanki!" Dedim şakacı bir tavırla o ise benim dediğimi çok ciddiye almış olacak ki ellerini kaldırarak tekrar anlatmaya başladı "Hayır ablacığım ben seninle hep daha çok eğleniyorum sadece bugün biraz farklıydı hava biraz soğuyunca Faruk ağabey bana eve girmemi gerektiğini söyledi Ben de ona acıktığımı söyledim benimle mutfağa geldi ve bana ekmek arası domates peynir yapıp verdi yanına da limonata verdi yemeğimi yedikten sonra odamda ikimizin resmini çizdim bak onu da sana getirdim beğendinmi?" Diye sorunca hemen elinde bana uzattığı resime baktım, o ve ben el ele dışarıda bir evin bahçesinde top oynarken çizmiş, " Ablacığım o kadar güzel olmuş ki onu hemen dosyama koymak istiyorum ki zarar görmesin" dedim o da hevesle başını sallayıp tasdikledi. Yerimden kalkıp resmi dosyama koyunca artık Akiften ona bahsetmem gerektiğini fark ettim,tekrar yanına oturunca iki elini iki elimin arasına alıp "Ömer" diye seslendim ciddi bişey diyeceğimi anlamış gibi nötür bir şekilde bana bakmaya başladı, derin bir nefes alıp konuşmaya başladım "Ablacığım bizim en büyük hayalimiz neydi hatırlıyor musun beraber farklı bir eve taşınıp abla kardeş yaşamak her gün oyunlar oynamak bağıra bağıra müzik söylemek dans etmek resim çizmek top oynamak" dedim o ise hevesle bunu çok ister gibi başını salladı " hayalimizin gerçek olmasına az kaldı" dedim ve devam ettim"ablacığım hatırlıyor musun geçenlerde Kuzey enişte ile Melisa abla gelmişti onlarla beraber başka bir ağabey gelmişti?" Diye ona bir soru yönelttiğimde bana hatırladığını tasdiklemek için başını salladı bende konuşmaya devam ederek "lütfen lafımı kesmeden sonuna kadar beni dinle O ağabeyin ismi Akif ve benimle evlenmek istediğini söyledi, bende ona eğer benimle evlenmek isterse seni bırakmayacağımı seninde benimle gelmenin şart olduğunu söyledim ve kabul etti." Durdum sindirebilmesi için biraz bekledim ve devam ettim " hayalimiz gerçek olacak bir iki ay sonra Akif ile evlenmiş olacağım başka bir şehire gideceğiz, ama hayalimizin içinde farklılık olarak Akif de olacak tek fark bu eğer sende kabul edersen" dedim bana biraz tedirginlik baktı ellerini kaldırarak "ne olursa olsun hala en çok beni seveceksin değil mi abla" diye sorunca dayanamayıp ona sımsıkı sarıldım ve "sen benim her zaman en sevdiğimm olacaksın!" Dedim , tekrar ellerini kaldırıp"mutlu olacak mıyız abla? Artık bağırmak üzülmek yok değil mi? Anne baba gelmeyecek değil mi? Gelmesinler lütfen" dedi bense "hayır gelmeyecekler sadece sen ben ve Akif ağabeyin" dedim tedirgin olduğunun farkındayım ama biraz sindirebilmesi için ona "hadi ablacığım sen git biraz odanda oyun oyna bende duşumu alayım biraz işlerim var" dedim, o ise şaşkın halinden çıkamayıp olumlu bir şekilde kafasını kaldırarak tamam dedi ve odamdan yavaş adımlarla çıkıp arkasından kapıyı kapattı. Ömer'in çıkmasıyla beraber hemen kendimi banyoya attım üstümü tamamen çıkarıp sıcak suyun altına attım kendimi sıcak su kasılan vücuduma değince stres ve sıkıntıdan kasılan vücudum gevşedi kendimi çok daha iyi hissetim saçımı iki kere vücudumu iki kere yıkayınca durulanıp çıktım üzerime bornozumu giyip kuşağını bağladım ve banyodan çıkmadan saçımı saç kurutma makinesiyle kurutup balık sırtı şeklinde ördüm, sonrasında vücudumun tamamen kuruduğuna emin olduktan sonra üstümü giydim biraz yatağımda uzandım tavanı izledim emin değilim Ama sanki benim için en iyisi bu hem benim için hem Ömer için. Çok korkularım var ya gösterdiği biri gibi değilse ya sinirliyse ya şiddete yönelik bir insansa ya hep bağırarak konuşan bir insansa gibi olumsuz düşünceler beynimi istila etmeye başladı Ama tek kurtuluşum buysa ona da sımsıkı tutunmam gerekiyor kafamı çevirince çantamı gördüm aklıma Akif aldığı telefon geldi hemen kalkıp çantamın içerisinden telefon alıp yatağıma tekrar oturdum telefonu kutusundan çıkarınca bir kağıt parçasını düştüğünü gördüm,bir numara büyük bir ihtimal Akif'in numarasıdır telefonunu açtım Akifin numarasını kaydettim içinde de zaten sim kartı var hemen akif'e mesaj yazdım ben Nehir numaranı kaydettim diye sonra WhatsApp uygulamasını yükledim en çok kullanılan ve tercih edilen uygulamalardan olduğu için saat 6.30'a gelince odadan çıkmaya hazırlanıyordum ki telefonum çalmaya başladı baktım Akif Kartal, bir an bocaladım heyecanlandım açsam mı açmasam mı diye ama benden bağımsız bir şekilde elim açma kısmına kaydı ve açmış bulundum, telefonu kulağıma yaslayıp "Efendim" dedim Akif'in sesi geldi "Nehir ailen ile konuştun mu? Ömer konusunu" diye hal hatır sormadan soruya giriş yapınca bayağı şaşırdım. Ve ona "Birazdan yemek yiyeceğiz yemek esnasında söylemeyi düşünüyorum" dedim, o ise "Tamam benim de hiçbir sorun etmediğimi %100 kabul ettiğimi söyle hatta çocuğun yani Ömer'in velayetini üzerimize alabileceğimizi söyle" dediğinde gözlerim doldu çenem titredi benim kadar Ömer'i düşünemsi beni çok ama çok mutlu etti. Sesimin titremesini umursamadan "Akif ben çok teşekkür ederim, gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum bende çok büyük bir Yük alıyorsun" dediğimde bana " sesin niye titriyor ağlıyor musun? " Diye sorunca hemen hafifçe boğazımı temizleyip " Hayır sadece biraz duygulandım" dedim o ise "Duygulanacak bişey yok karışıklık birbirimizin ihtiyaçlarını gideriyoruz" dedi bu adam tam bir odun ve öküz bu net belli. Ben sesli bir şekilde nefesimi dışarıya vererek "peki Akif var mı sormak istediğin başka bişey yemek için beni bekliyorkar" dedim konuşmayı kapatmaya çalışarak O yüzden sadece "Hayır bu kadar" dedi ve ekledi "ailenle konuştuktan sonra muhakkak ki bana dönüş yap canını hiçbiri sıkmam muhakkak her şeyi halledilir" dedi Ben ise "Tamam teşekkür ederim iyi günler" diyerek telefonu kapattım tabii ona cevap vermesini beklemeden kapatmam biraz tuhaf oldu ama yapacak bir şey yok sinirimi bozdu o kadar odun olmasına gerek yoktu. Derin nefes alarak son bir kez kendimi aynada bakarak yavaş adımlarını odamdan çıktım tedirgin ve heyecanlıydım Ömer'i benimle beraber götürmek bunu onlara söylemek beni tedirgin ediyor ama ne olursa olsun sonuç ne olursa olsun başıma ne gelecekse gelsin Ömer siz tek bir adım atmayı düşünüyorum sessiz adımlardan merdivenlerden indim ve yemek odasına verdim içeri girince annem babam ve Ömer'in daha yeni oturduğunu gördüm hemen yerime geçtim şimdi asıl savaş benim için başlıyordu.
BÖLÜMÜN SONUNA GELDİK BU BÖLÜMÜ BİRAZ FAZLA UZUN TUTTUM ARTIK BÖLÜMLER EN AZ BU UZUNLUKTA OLACAK BU HAFTA TEKRAR BİR BÖLÜM DAHA PAYLAŞABİLİRİM SONRASINDA HAFTALIK BÖLÜME GEÇİŞ YAPACAĞIZ. NEHİRİMİZ ÖMERİMİZ AKİFİMİZ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? BEN BAYA HEYCALI VE TEDİRGİNİM EĞER BEĞENİP TAKİP EDERSENİZ ÇOK SEVİNİRİM VE ARKADAŞLARINIZA TAVSİYE EDİN LÜTFEN, NEHİRİMİZİN HİKAYESİNİ HERKES OKUMASI LAZIM. KENDİNİZE İYİ BAKIN ÇİÇEKLERİM.. BİR KAÇ BÖLÜM SONRA İNSTEGRAM SAYFASIDA AÇARIZ EĞER SİZDE İSTERSENİZ :) KARANFİL KOKULU GECELERİNİZ, BEĞENMEYİ UNUTMAYIN HER CÜMLEDE ÇOK EMEK VAR.
|
0% |