Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.BÖLÜM:BİRİ VARDI

@karanligaasikk_

                                                      *

 

{Artık yanımda biri vardı ya da

ben öyle olsun istiyordum}

 

                                                      *

 

Ben Gülce. Kafasına estiği gibi davranan, oldukça mutlu görünen(!), şakacı, arkadaşları tarafından sevilen, kahverengi saçlı, kahverengi gözlü sıradan bir kızım. Hayatım öyle güzel gidiyordu ki birdenbire her şey değişti. Dünyam karardı, beni ayakta tutan nedenler bir bir yok olmaya başladı ama pes etmedim. Ah eklemeyi unuttum. Oldukça da inatçıyımdır :)

 

                                                    *

 

Otobüse yetişmek için kendimden bile beklemediğim bir performans sergileyerek koşa koşa taksi bulmaya çalıştım. Sağa sola deliler gibi koştum o taksiyi bulabilmek için. Muhtemelen beni görenler kafayı yemiş galiba demiştir.

 

Sonunda aradığım taksiyi buldum ve beni acilen terminale götürmesi için hızlı sürmesini rica ettim. Nefes nefese ve saçım başım darmadağındı. Adam da halime acımış olmalı ki dediğime kafa sallayarak ve acıyan gözlerle bakarak cevap verdi.

 

Saate baktığımda 35 dakikam kalmıştı ve malum İstanbul trafiğine yakalanmıştım. İçimden Allah'a otobüsü kaçırmamak için dua ederken korktuğum gibi olmadı ve yaklaşık 25 dakika sonra taksici beni terminale yetiştirdi.

 

Ücreti ödeyerek taksiden indim ve otobüsün geleceği perona doğru ilerlemeye başladım. Küçük bir kız çocuğu kendinden büyük bir valizi çekmeye çalışıyordu. Kıkırdadım ve vaktim olduğu için ona yardım etmeye karar verdim.

 

Yanına yaklaştığım sırada genç bir adam da kıza doğru ilerliyordu. Gidip gitmemekte kararsız kaldım ama kafama koyduğum şeyi yapmayı sevdiğim için gitmeye devam ettim. Küçük kızın yanına ulaştığımda bunu bekliyormuş gibi:

 

+ Ellerim çok acıdı bana yardım eder misin abla, diye sordu.

 

Sırıtarak önce saçlarını okşadım ve valizi minik ellerinin arasından aldım. Ama bir sorunumuz vardı. İlerleyemiyorduk. Bilin bakalım neden ? Az önceki genç tam önümüze geçmiş ve kollarını göğsünde bağlamış, hafif kızgın bir yüz ifadesiyle tam önümüzde duruyordu. Minik kıza eğilerek:

 

- Cimcime sana yabancılarla konuşmaman gerektiğini daha önce de söylememiş miydim, he? dedi. Küçük kız hatasını anlayarak:

 

+ Özür dilerim Emir. Ama ben sadece çok yorulmuştum baksana ellerime kıpkırmızı oldular diyerek karşılık verdi.

 

Adının Emir olduğunu öğrendiğim çocuğu bu süre zarfında biraz incelemiş olabilirim. Orta boylu, vücudu gayet orantılı, yüzü daha önce görmediğim kadar yakışıklı ve güzeldi. Emir'in gözleri bana dönünce bir açıklama gereği duyarak onu incelemeyi bıraktım.

 

Boğazımı temizleyerek "Yalnızca yardım ediyordum bunun neresi suç tam olarak?" dediğim sırada kaşları çatıldı.

 

Benden böyle bir tepki beklemiyor olmalıydı çünkü ne valizi vermiştim ne de duruşumdan vazgeçmiştim. Uzanarak önce elimdeki valizi aldı:

 

-Onun bir abisi var zaten. Ayrıca bu ufak bedenlerinizle niçin valizi taşımaya çalışıyorsunuz anlayamadım. Yine de kardeşime yardım etmek istediğiniz için teşekkür ederim, dedi ve minik kızın elinden tutarak ilerlemeye başladı. Yardım etmek de suçmuş gibi azarlayıp gitmişti. Ayrıca benim nerem minikti?

 

Daha fazla düşünmemek için peronuma doğru ilerledim. O sırada beni Konya'ya götürecek olan otobüsüm geldi. Peronun önünde durduğumda şaşkınlık içinde az önce gördüğüm şeyin doğru olup olmadığını sorgulamaya başladım çünkü Emir ve kardeşi de benim bineceğim otobüse o koca valizi yerleştiriyordu.

 

Görevli otobüse binmemizi söylerken ben hâlâ olduğum yerde dikildiğimi yeni fark ettim ve adımlarımı hızla atarak merdivenlerden çıktım. Koltuğumu tek kişilik almıştım çünkü yanına kimin oturacağı belli olmuyordu. Ağlayan bebekli bir anne, yaşlı bir teyze veya serserinin tekiyle oturmak.. İçimden bir iyi ki geçirdim ve koltuğuma yerleştim.

 

Otobüsün içi sıcacıktı ve ben dışarıda donduğum için bir mayışıklık hissetmeye başladım. Aklıma Emir'in ve kardeşinin binip binmediği düşünce birden yerimden doğrularak etrafa bakınmaya çalıştım.

 

Onları bulamamanın verdiği rahatsızlıkla yerime oturacağım sırada önce minik kız ardından da Emir otobüse bindi. Sebepsiz bir şekilde mutlu oldum. Minik kız beni görünce buruk bir tebessüm gönderdi. Belli ki Emir kardeşine baya kızmıştı.

 

Yavaş yavaş ilerleyerek olduğum tarafa doğru geldiler ve tam yan tarafımdaki ikili koltuğa oturdular. Malum çocukların cam kenarına oturmak gibi bir hastalığı olduğu için -alakası yok ben de çok seviyorum- Emir bana daha yakın oturmuştu. Otobüs bir süre daha bekledikten sonra hareket etti ve yolculuğum böylece başlamış oldu.

 

Akşam olduğu için etrafı göremiyor olmam üzülmeme sebep oldu. Kafamı geriye yaslayarak geçirdiğim günü düşünmeye başladım. Babamın yanına yıllar sonra cesaret ederek gitmiştim ve bunun için kafamda oldukça büyük bir psikolojik çatışma yaşamıştım.

 

Düşünürken bile yine gözlerim doldu. Çok yorulmuştum, çok ağlamıştım ve otobüsteki sıcaklık dolayısıyla uyku bastırmıştı. Göz kapaklarım daha fazla dayanamadı ve kendimi uykuya teslim ettim.

 

*

 

Gözlerimi açtığımda üstümdeki ağırlık ve boyun ağrısıyla doğrulmaya çalıştım. Üstümde uyumadan önce otobüslerde bulunan üst taraftaki boşluğa koyduğum montum vardı. Bu montun üstümde ne işi vardı ? Yan tarafıma döndüğümde Emir'in kucağına doğru yatan kardeşi ve muhtemelen yorgunluktan dolayı uyuyan Emir'in bu sevimli tablosu gülümsememe sebep oldu.

 

Telefonumu çıkarttım ve saate baktım. 21.37 yazan ekranı kapattım ve en az 6 saat daha olan yolculuğum için yanımda bulunan çubuk krakeri yemeye koyuldum. Ama midem bulandığı için 1 2 tane aldım ve paketi çantama yerleştirdim.

 

Otobüs dinlenme tesisinde durunca hava almak için montumu giydim ve ayaklandım. Emir de hışırtılara uyanmış olmalı ki ona döndüğüm sırada beni izliyordu. Uykudan yeni uyandığı için gözleri şişti. Bu görüntüsü çok hoşuma gitmişti ama daha fazla bakmak yerine otobüsten inmeye karar verdim.

 

İhtiyacımı gidermek için hızlı adımlarla yürürken arkamdan "hey" diye seslenilmesiyle olduğum yerde kalakaldım. Arkamı dönmemle Emir'in gözleriyle buluşmam bir oldu. Yanıma geldi ve beraber ilerlemeye başladık. Neden bana seslenmişti de şimdi tek kelime etmiyordu? Ellerini muhtemelen gün içindeki koşuşturmasından dolayı dağılan saçlarının arasından geçirdi. Derin bir nefes verdi:

 

-Eee adın ne senin ufaklık, dedi.

 

Ufaklık mı demişti o bana? Kulaklarım yanlış duymuş olmalıydı çünkü bu beden ufaklık kelimesi için bir hakaret sayılırdı. Sinirlenmiştim.

 

-Ufaklık derken beyefendi dediğimde sırıttı. Böyle her şeye sırıtacak mıydı acaba ?

 

-Adım Gülce ve bana ufaklık demeniz bu bedene bir hakaret, diyerek adımlarımı hızlandırdım.

 

Ne diye peşimden geliyordu anlayamıyordum. Kolumdan çekerek durdurdu ve bedenimi kendisine döndürdü. Yine gülüyordu. Bu çocuğun gamzeleri de mi vardı? Midem zaten bulanıyordu ve ben bunu önemsememiştim. Hep bulanırdı çünkü. Ona döndüğümde artan mide bulantımla tuvalete koşmam bir oldu.

 

Saçlarımı yüzümden çekerek midemdekileri çıkarttım. Emir arkamdan gelmişti ve saçlarımı elimden alarak bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Burada olmamalıydı. Elimle gitmesini istedim ama o:

-Yanındayım Gülce, diyerek elini belime koydu ve sıvazladı.

 

Midemde çıkartacak bir şey kalmayınca doğruldum ve minnettar olduğumu belirttiğim bir şekilde gülümsedim. O da bana gülümsedi.

 

Elimi yüzümü yıkadım ve beraber dışarı çıktık. Bugün doğru düzgün bir şey yememiştim. Yediğim çubuk krakerleri toplasak yarım paket etmezdi. Muhtemelen bu yüzden şuan bu haldeydim. Soğuk hava yüzüme çarpınca kendimi daha iyi hissettim.

 

-İyi misin Gülce korkuttun, dedi Emir.

 

-Daha iyiyim teşekkür ederim. Ama o anları görmen pek iyi olmadı, derken gözlerimi kaçırdım.

 

-Önemli değil, dedi ve otobüse doğru ilerledik.

 

Kibarlık ederek önce benim çıkmam için kenara çekildi ve elini öne doğru uzattı. Başımı sallayarak önce ben bindim ardımdan da Emir geldi. Emir'in kardeşi uyuyordu. Kendi koltuğuma oturdum. Emir de kardeşini rahatsız etmeden kendi koltuğuna oturdu.

 

Otobüs bir kaç dakika sonra kalktı. Artık evime gidip duş aldıktan sonra yatağımda güzel bir uyku uyumak istiyordum. Yaşadıklarım beni fazlasıyla yormuştu. Düşüncelere dalmışken Emir hemen yanımda olmanın sağladığı avantajla koluma dokundu. Ona doğru döndüm. Bana bir şey isteyip istemediğimi sordu kısık bir sesle. Gece olduğu için yolcuların çoğu uyuyordu. Rahatsız etmek istememişti anlaşılan. Başımı hayır anlamında sallayarak

 

-Teşekkür ederim midemin bir şey isteyeceğini düşünmüyorum diyerek teklifine olumsuz cevap verdim.

 

-Peki sen bilirsin diyerek önüne döndü ve telefonuna bakmaya başladı.

 

Sahiden ben de telefonla uğraşarak vakit geçirebilirdim. Telefonumu elime aldım ve biraz sosyal medya hesabımda gezindim. Orada yapacak bişi olmayınca canım sıkıldığı zaman oynadığım baloncuk patlatma oyununu oynadım. Kıkırdama sesi duyunca başımı kaldırdım ve eliyle ağzını kapatan Emir'e döndüm.

 

-Hâlâ bu oyunu oynadığını görünce kendime engel olamadım kusura bakma Gülce, dedi.

 

Ne varmış oynadığım oyunda ? Sanki kendileri silah oyunu oynayınca pek güzel gözüküyordu ya.

 

-Bence gayet güzel bir oyun senin de oynamanı tavsiye ederim Emir, dedim ve telefonumu ona doğru uzattım.

 

İyi miydim ben ? Ne diye telefonumu uzattım ki yani. İyi değildim. Elimden aldığı gibi önce oyun oynadı ve baya keyifliydi. Ona bakmadığım bir anda başka bir uygulamada olduğunu gördüm ve telaşla telefonumu almak için ona doğru uzandım. Sırıtarak:

 

-Belki bir gün lazım olur diye telefon numaramı bıraktım ufaklık, dedi.

 

Ufaklık kelimesini söylediği dilini koparmak istiyordum. Ağzına bişi yapamazdım çünkü çok güzeldi. Telefonumu uzattı ve kaydettiği isme baktım. "Dikizlediğim Emir" bu nasıl bir isimdi ya ? Fark etmiş miydi yani ona baktığımı. Utancımdan yerin dibine girmek üzereydim.

 

-Şey ben sadeceee... diyerek durumu daha da berbat ettim.

 

Hayır yanlış görmüşsün sana niye bakayım diyeceğim yerde hiç olmadık bir laf etmiştim. Yine de söylemeliydim.

 

-Ben sadece yüzündeki bene bakıyordum. Dikkatimi çekmişti de.

 

Aferin Gülce. Bravo büyük performans. Daha fazla yerin dibine girmek istiyordum anlaşılan. Emir bu dediğime güldü:

 

-Kesinlikle öyledir eminim, diye gülüşünü eliyle gizlemeye çalıştı.

Görmemiştik sanki. Madem batırmıştım o zaman onu mutlu edecek bir şey yapmalıydım.

 

-Telefonunu alabilir miyim ben de kendimi kaydedeyim diyince hiç beklemeden telefonunu uzattı.

 

Ekran kilitliydi. Dalga mı geçiyordu benimle ? Hatasını fark edip "Akılsızlık etmişim" dedi ve telefonun kilidini açıp tekrar bana uzattı. Ne diye kaydetmeliydim acaba ? Kaydedip ona doğru uzattım. Ekranda gördüğü şeyle beraber kahkahayı basması bir oldu. "Büyük Gülce" diye sesli konuştu ve sessizce gülmeye devam etti.

 

-Ufak olmadığıma göre en uygunu oydu, dedim ve önüme dönüp balon patlatma oyunumu oynamaya devam ettim. Emir'in kız kardeşi bunlara rağmen hâlâ uyuyordu.

 

Emir de benim gibi telefonuyla uğraşıyordu. Oyun oynarken tekrar uyku bastırdı ve daha fazla dayanamayarak tekrar gözlerimi kapattım ve uykunun esiri oldum...

 

*

 

Bölüm bittiiiii🥳

Emir ve Gülce'nin otobüste karşılaşması onlar için nasıl sonuçlanacak ? Bu sorunun cevabı için bir sonraki bölümde görüşmek üzeree🫂

Oylamanız ve yorumlarınız beni yazmaya teşvik ediyor. Oylamayı unutmayın olur mu ?

Diğer bölüm de çok gecikmeden gelir beklemede kalınn🎉

Loading...
0%