@karanligaasikk_
|
*
{Olmak istediğim yer sıcacık yatağım değil, onların yanında olduğum sıcacık otobüstü}
*
Kaçıncı rüyamda olduğumu bilmeden gözlerimi açmaya çalıştım. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Yan tarafımdan gelen ufak bir gülüşme sesi duyunca yönümü o tarafa çevirdim. Çevirmeye çalıştıkça boynum alarm veriyordu resmen. Bir daha uyumayı düşünmüyordum ki zaten Konya'ya gelmek üzereydik.
Minik kız Emir'e dışarıya bakarak bir şeyleri işaret edip gülüyordu. Ben de ne olduğunu anlamak için yerimde kıpırdanınca Emir bana döndü. Gülümsüyordu hem de çok içten bir şekilde. Gamzeleri oldukça belirgin olacak şekilde...
-Günaydın ufaklık baya da uykucu çıktın bakıyorum, dedi Emir. Bu ufaklık meselesi çok sinirimi bozuyordu ama bir yandan da hoşuma gitmiyor değildi.
-Günaydın günaydın da keşke boynum da ağrımasaydı diyerek elimi boynuma attım. Emir bir elime bir boynuma baktı. Kardeşine bir şeyler söyleyip ayaklandı. Tam önümde durdu ve kollarını birbirine bağladı. Tip tip bakmakla yetindim o da aynı şekilde bana baktı. Sessizliği bozmaya karar verdim.
-İyi misin Emir neyi bekliyorsun tam olarak? dediğim zaman hafiften güldü ve kollarını sıvamaya başladı. Ürkmeye başlamıştım çünkü kollarını sıvamış ellerini ovuşturuyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bu bana da anlatabilir mi acaba ?..
-Hazırlandım bekliyorum Gülce hâlâ arkanı dönmedin. Canavarmışım gibi bakma bana. Yalnızca boynuna masaj yapmak istiyorum diyip ellerini suçluymuş gibi havaya kaldırdı. Madem tek amacı boynuma masaj yapmak neden adam dövmeye hazırlanıyormuş gibi davranıp yüreğime indirmeye çalışıyordu ?
-Söylemen yeterliydi Emir, kollarını sıvayınca bir an döveceksin sandım. Neyse boynumu tutman gerçekten benim için altın değerinde. Düşüncen için teşekkür ederim diyip arkamı döndüm.
Gerçekten boynum çok ağrıyordu. Emir önce omuzlarımdan tuttu ve ovmaya başladı. Bir bebekmişim gibi incitmeden ve korkarak masaj yapmaya çalışıyordu. Daha çok canım yanmasın diye çabalıyormuş gibi geldi bana. Yolculuk bana asırlar gibi gelmişken bir yandan da dünya tatlısı bir kız çocuğuyla ve Emirle tanışmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünüyordum. Emir yavaş yavaş boynuma doğru parmaklarını hareketlendirdi ve huylanmama neden oldu. Boynumu biraz sağa yatırdığım için muhtemelen rahatsız olduğumu düşünen Emir ellerini hemen çekti.
-Acıttım mı acıttıysam özür dilerim, dedi panikleyerek. Bu hâline gülmeden edemedim.
-Acıtmadın Emir yalnızca huylandım birazcık dediğimde ikimiz de güldük. Emir'in her dokunuşunda içim kıpır kıpır oluyordu. Boynuma dokunulmasından haz etmememe rağmen şuan yaptığı masaja o kadar ihtiyacım vardı ki. Boynum biraz daha rahatlayınca yavaşça arkamı döndüm. Emir yaptığım hareketten anlamış olacak ki göz kırpıp yerine oturdu. Teşekkür borcum olduğunu hissettim ve çantamdaki çikolatayı ona verdim.
-Teşekkür ederim gerçekten biraz rahatladım Emir, diyip çikolatayı ona uzattım. Keyifle paketi açtı ve kardeşine de bir parça çikolata verdi. Tam önüme dönmüşken bir anons duyuldu. "Konya'ya giriş yapmış bulunuyoruz. İnecek olan yolcularımıza duyrulur. Aracımızda değerli eşyalarınızı bırakmayınız. Aksi takdirde sorumluluk bize ait olmayacaktır" Anonsu duyunca kulaklığımı ve diğer eşyalarımı topladım. Montumu giyinip beklemeye devam ettim.
Yan tarafıma döndüğümde Emir de montunu giyinmiş, kız kardeşinin montunu giydiriyordu. Terminale geldiğimiz sırada ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Valizim olmadığı için hemen bir taksi tutup gidebilirdim ama Emir'e ve kardeşine veda etmek istiyordum.
Benden sonra onlar da indiler ve o koca valizi almak için görevlinin yanına gittiler. Benim beklediğimi gören küçük kız bana doğru koşmaya başlayınca yere çöküp kollarımı açtım. Sıkıca sarıldı bana, ben de ona. Emir yanımıza geldiğinde birbirimizden ayrıldık. Emir bana bakarken gözlerinde anlayamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. O sırada
-Gülce abla benim ismimi sormadın ama adım Naslı, dedi ve elini uzattı. Küçücük elini sıktım ve cevap verdim.
-Özür dilerim güzelim ama tanıştığımıza çok memnun oldum. Ne güzel bir ismin varmış keşke benim olsaydı dediğimde güldü.
Emir huzursuzca kıpırdanınca ona döndüm. Veda vaktiydi. Halbuki onlarla olmak bana iyi gelmişti. Bana yalnızlığımı unutturmuşlardı. Emir elini uzattı ve:
-Tanıştığıma memnun oldum Gülce. Biliyorsun numaramı bıraktım. İstediğin zaman arayabilirsin ya da mesaj atabilirsin. Kendine dikkat et ufaklık, dedi.
Gözlerim mi dolmuştu?
-Ben de memnun oldum Emir. Sen de istediğin zaman yazabilirsin. Hoşçakalın dedim ve yanlarından ayrıldım. Giderken arkamı döndüm ve el salladım. Önce Nazlı karşılık verdi sonrasında da Emir.
Terminalden ayrıldım ve bir taksi çağırdım. Beklerken ne kadar yorulduğumu fark ettim. Gerçekten çok büyük bir savaştan çıkmış gibi hissediyordum. Yıkılmadım, ayaktayım misali... Eve gidip en acilinden bir duş almak istiyordum. Üstüne de bir yorgunluk kahvesi ve sonrasında uyku bana iyi gelecekti. Biliyordum.
*
Sonunda evimdeydim. Yol da ayrı yormuştu. Montumu dolaba asıp koşa koşa kendimi banyoya attım. Üstümdekilerden kurtulup sıcak suyun başımdan aşağı akmasına izin verdim. Rahatlatıyordu. Yorgunluğumu alacağını biliyordum. Saçlarımı şampuanladıktan sonra elimi boynuma attığımda Emir'in yaptığı masaj aklıma geldi. Gözlerim doldu çünkü oldukça huzurlu hissetmiştim. Babamın yanından döndüğüm için zaten çok duygusaldım bir de Emir'in bana kırılacakmışım gibi narin dokunuşları aklıma gelince kendimi tutamadım. Sıcak suyun da etkisiyle gözyaşlarımın akıp gitmesine izin verdim.
Rahatladığımı hissettiğimde ve işimi bitirdiğimde banyodan çıktım. Hızlıca üstüme beyaz bir tişört ve gri bir eşofman altı giydim. Saçlarımı taradım ve boy aynamın karşısına geçtim. Göz altlarım morarmıştı ve yüzümde renk yoktu. Kendimi iyi hissetmek için nemlendiricimi sürdüm. Hafiften de allık sürünce kendimi çok daha iyi hissettim. Ölü gibi olmak istemiyordum.
Saate baktığımda 08.04ü gösteriyordu. Kendime bir yorgunluk kahvesi yapmak için mutfağa doğru ilerledim. Oturma odasına koyduğum telefonum ısrarla çalıyordu. Kim olduğunu öğrenmek için telefonuma doğru hızlı adımlarla ilerledim. Arayan kişi üniversiteden arkadaşım Melisti. Sahi ona hiçbir şekilde haber vermeden İstanbul'a mı gitmiştim ben ? Bu beni azarlaması için yeterli bir sebepti.
Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
-Şükürler olsun Gülce. Yaşıyorsunn, diye karşıdan bir ses geldi. Özgür'ün sesi miydi o ? Neler oluyordu birileri bana da bir şeyler anlatsa iyi olurdu. Belki de ben onlara anlatsam daha iyiydi.
-Meliscim, evet canım ölmedim, yaşıyorum. Size öldüğümü düşündürten sebep ne tam olarak diye sordum.
-Dünden beri haber alamıyoruz kızım. İnsan bir mesaj falan yazar. Yüreğimize indirdin, dedi Melis. Özgür de onu onlayan bir şekilde mırıldandı. Duyabileceğim şekilde...
-Bir şey yok Melis. Merak ettiğiniz için de teşekkür ederim ama oldukça yorgunum yarın okulda her şeyi anlatırım olmaz mı diyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştım. Umarım kabul ederdi. Bir süre ses gelmedi ve ben sorumu yineledim. Sonunda :
-Tamam fıstık ama yarın tüm ayrıntılarıyla olayı anlatacağına söz ver, dedi. Eh başka çare olmadığına göre bana tek bir şey düşüyordu. Kabul etmek.
-Söz veriyorum ilk sana anlatacağım güzellik dediğim sırada Özgür homurdandı:
-Ben de duyabiliyorum Gülce. Melis'e ve bana aynı anda anlatmaya ne dersin ? Aksi hâlde yarın saçlarının benden çekeceği var, diye tehdit edilince göz devirmeden edemedim. Eh buna da tamam diyecektik.
-Tamam Özgür. Söz veriyorum yarın ikinize de tüm ayrıntılarıyla olayı anlatacağım. Ben kaçtım. Yarın görüşürüz diyerek telefonu kapattım. Uzatacaklarını biliyordum.
Telefondan bir şarkı açıp mutfağa ilerlemeye başladım. En çok dinlediğim şarkılardandı bu. Ben de eşlik ettim.
Sezen Aksu-Kaçın Kurası ... Aman bize nasip olur inşallah Boyuna da posuna da bin maşallah Senden gelecek cefalara, Nazlara, sözlere, sazlara eyvallah... ...
Aklıma sözleri duyunca ilk olarak Emir geldi. Boylu poslu. Kahve makinesinden gelen sesle kahvemi aldım ve oturma odasına geçtim. Sıcacık bir oda, kahvem ve yumuşak yastıklar...
Kahvemden içtikçe ben de mayışmaya başladım. İstanbul'a gidişim, babamla hasret giderişim, otobüs yolculuğum, Emir ve kardeşi Nazlı... Hepsi uyumadan önce gözümün önünden geçti. Uykunun esiri olmak üzereyken şuanda sıcacık yatağımda değil, onların olduğu sıcacık otobüste olmak isterdim. Neden aklımda bu kadar büyük bir yer edinmişlerdi ? Bu soruyu sorarken göz kapaklarım kapandı ve rüya âlemine teslim oldum...
*
Bölüm Sonuuuu🥳🥳 Emir ve Gülce bundan sonra bir daha nasıl görüşebilecek merak ediyor musunuzz ? Emir ve Nazlı İstanbul'dan Konya'ya neden geldiler ? Melis ve Özgür. Gülce'nin yakın arkadaşları nasıl insanlar ? Ne okuyorlar ? Hepsinin cevabı bir sonraki bölümde :) Geciktirmeden diğer bölümü yazmaya çalışacağım. Bu süre zarfında kendinize iyi bakınn ♡ |
0% |